Temel Eczacılık Bilimleri Bölümü Kitap Koleksiyonuhttps://hdl.handle.net/20.500.12418/4392024-03-29T00:42:21Z2024-03-29T00:42:21ZIMMUNOTHERAPY IN CANCER TREATMENThttps://hdl.handle.net/20.500.12418/149132024-03-07T10:28:58Z0031-01-01T00:00:00ZIMMUNOTHERAPY IN CANCER TREATMENT
Cancer, which causes the death of approximately 10 million people
every year, is a type of disease that begins to spread to other parts of the body
by uncontrolled proliferation of cells in the tissues and organs of our body.
There are more than 100 types of cancer diagnosed. Cancer types are named
according to the tissue or organ in which they occur. The most known and
generally preferred cancer treatment methods are surgery, radiotherapy and
chemotherapy. However, when the studies conducted in recent years are
examined, it is seen that immunotherapeutic treatment methods also show
promise (Hamilton, 2010). In this section, many topics such as the emergence
of immunotherapy, different application methods, advantages, disadvantages
and the future of immunotherapy are mentioned.
0031-01-01T00:00:00ZNekrozhttps://hdl.handle.net/20.500.12418/149122024-03-07T10:28:18Z0031-01-01T00:00:00ZNekroz
Nekroz, hücrenin ani bir şok (radyasyon, ısı, kimyasallar, hipoksi, iskemi vb.),
mekanik stres gibi şiddetli çevresel bozulmalar ve donma-çözülme sonrası gibi
ciddi şekilde hasar gördüğü, enerjiden bağımsız bir hücre ölümü şeklidir. Bu gibi
durumlarda herhangi bir özel sinyal yolunun aktivasyonu gerekmeden hücrede
nekroz görülür. En yaygın nedeni olarak hipoksi bilinmektedir (Vermeulen ve ark,
2005). Hücre, çevresi ile homeostazı sürdüremediği için genellikle şişerek yanıt
verir (Green ve ark, 2015). Hücre içeriğinin çevre dokulara dökülmesi ile
inflamasyon gözlenir. İnflamatuar hücrelerin toplanması ile kemotatik sinyaller
gönderilir (D’arcy, 2019).
Sinyalleşme veya hasara bağlı lezyonlardan sonra nekroz, mitokondriyal işlev
bozukluğunu ve bunların belirtilerini içerir. Sitoplazmik boşlukların oluşumu,
yoğunlaşmış, şişmiş veya parçalanmış mitokondri, artan reaktif oksijen türleri
(ROS) oluşumu, ATP tükenmesi, Ca
2+
kanallarının açılması ve homeostazının
gerçekleştirilememesi, organellerin perinükleer kümelenmesi, kalpainler ve
katepsinler tarafından proteoliz, şişmiş lizozomlar, lizozomal yırtılma ve erken
plazma zarı rüptürü gibi belirtileri içerir. Ayrıca bu nekrotik aracılar genellikle
ölmekte olan hücrede aynı anda indüklenir ve hücrenin ölümünü başlatmak için
birbirlerinin yeteneklerini güçlendirir. Ek olarak, apoptoz veya otofajinin
düzenlenmesinde yer alan spesifik proteinlerin inhibisyonu, hücre ölümü tipini
nekroza değiştirebilir (Golstein ve ark, 2007).
0031-01-01T00:00:00ZAntioksidan Miktarını Total Olarak Tayin Etme Yöntemlerihttps://hdl.handle.net/20.500.12418/149032024-03-07T10:24:17Z0031-01-01T00:00:00ZAntioksidan Miktarını Total Olarak Tayin Etme Yöntemleri
Zararlı serbest radikallere karşı savaşan ve hücreleri koruyan moleküller olan
antioksidanlar tüm canlıların hayatta kalması için hayati önem taşır. Bu da bilim
insanlarını, gıdaların antioksidan özelliklerini ölçme amacıyla basit ama etkili
testler geliştirmeye yönlendirmiştir. Bu testler, antioksidanların kapasite
tahlillerini ölçmek için dünya çapında kabul görmüş ve geliştirilerek kullanılan
önemli analitik araçlardır. Çalışma prensibi olarak, tahliller, antioksidanlara izin
veren bir kimyasal reaksiyon içerir ve ayarlanmış bir konsantrasyonla reaksiyona
girmek için numunede mevcut tahlil reaktifi bulundurulur. Böylelikle hangi
konsantrasyonda bu reaksiyonu vereceği ve bunun zamana bağlı eğrisi göz
önünde bulundurularak yorum yapılabilir (1).
Antioksidan kapasiteyi ölçme amacıyla yapılan çalışmalar sonunda birçok
yöntem geliştirilmiş olup bunları temelde ikiye ayırmak mümkündür: Elektron
transferine dayanan (ET) yöntemler, hidrojen atomunun transferine bağlı
yöntemler (HAT). Hidrojen atom transferine bağlı yöntemlerin büyük kısmında
en basit şekilde moleküler yapısında (-N=N-) barındıran ve azo- bileşiği olarak
da adlandırılan yapıların peroksil radikallerini bozunmaya uğrayarak oluşturması
sonucunda antioksidan-substrat yarışına dayalı yarışmalı kinetik reaksiyonları
kullanılır. Diğer bir deyişle oksijen ve azot temelli bileşiklerin reaksiyonu sonucu
floresan maddenin sürüme uğratılması ve antioksidan maddenin bu sürümü
engellemesine dayalıdır. ET temelli yöntemlerse renk değişimine dayalı
yöntemleri temsil eder. Bu reaksiyonlarda antioksidan madde, oksidanı
indirgeyerek bir renk değişimine sebep olur (2). Renk değişiminin skalası da
örnek maddelerin antioksidan içerikleri hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar.
0031-01-01T00:00:00ZPulicaria Gaertn. Cinsinin Bazı Türleri Üzerinde Yapılan Güncel AraştırmalarÖzpınar, Hülyahttps://hdl.handle.net/20.500.12418/131382022-05-17T00:00:40ZPulicaria Gaertn. Cinsinin Bazı Türleri Üzerinde Yapılan Güncel Araştırmalar
Özpınar, Hülya
Pulicaria cinsi Asteraceae familyası içerisinde yer almaktadır ve ilk
kez 1791 yılında Gaertner tarafından tanımlanmıştır. Asya, Avrupa, Afrika
ve Arap yarımadasında dağılım göstermektedir (Anderberg, 2009).
Yeryüzünde 1000’ e yakın cins ve 20.000 kadar tür ile temsil edilen,
çiçekli bitkilerin en zengin familyası olan Asteraceae familyası, Türkiye’
de 130 kadar genus, 1100’ den fazla türü içermektedir. Bitkilerin çoğu
otsu formda olup, çalı veya ağaç formunda olanların sayısı oldukça azdır.
Yaprakların dizilişi alternan veya oppozit dizilişlidir veya da yaprakların
tamamı bitkinin taban kısmında bulunmaktadır. Çiçek durumu kapitulum
olup, kapitulumun taban kısmında braktelerden meydana gelmiş bir involukrum
bulunmaktadır. Familya üyelerinin çoğunluğu, Compositae tipi
salgı tüyü ve örtü tüyleri taşımaktadır. Bu familyada inülin, uçucu yağ ve
lateks en sık rastlanan bileşikler arasında yer almaktadır. Kimyasal içeriklerinden
dolayı familya bitkilerinin büyük bir kısmı, gıda sanayiinde ve
eczacılıkta, lateksinden dolayı da farklı sanayi alanlarında kullanılmaktadır.
Bu familya Tubuliflorae ve Liguliflorae olmak üzere iki alt familyaya
ayrılır. Pulcaria cinsi Tubuliflorae alt famiyası içerisinde yer almaktadır
(Tanker ve ark., 2014).