Yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin yararsız tedavi ve uygulamaya ilişkin görüşleri
Özet
Amaç: Çalışma, yoğun bakım ünitesinde çalışan hemşirelerin tıbbi olarak yararsız tedavi ve uygulamalara ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tanımlayıcı özellikteki bu araştırmanın evrenini, bir üniversite hastanesinin yoğun bakım ünitelerinde çalışan toplam 63 hemşire, örneklemini ise araştırmaya katılmayı kabul eden 40 hemşire oluşturmuştur. Verilerin değerlendirmesinde, yüzdelik dağılım kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya katılan hemşirelerin %60.0’ı yoğun bakım ortamında bazı hastalara yararsız tedavi ve uygulama yapıldığını, %32.5’i bu tür uygulamaların her gün yaşandığını belirtti. Hemşireler tarafından; tedavisi olmayan (%20.0), beyin ölümü gerçekleşmiş (%12.5), terminal dönem kanser hastalığı olan bireylere verilen tedavi ve uygulamalar (%10.0) “yararsız” olarak tanımlandı. Hemşirelerin tedavi ve uygulamalara hastanın yanıt verme olasılığının olmamasını (%25.0), hastanın yaşam kalitesine çok az yarar sağlamasını (%15.0), tam tersine bireyin ağrı ve acı çekme süresini uzatan (%10.0) tedavi ve uygulamaları nafile yararsız olarak değerlendirdiği saptandı. Hemşirelerin %92.5’i çalıştığı yoğun bakımda yararsız tedavi ve uygulamaları engellemek için hiçbir şey yapılmadığını ifade etti. Sonuç: Çalışmadan elde edilen bulgulara göre; yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin yararsız tedavi ve uygulamaların sıklıkla yapıldığını düşündükleri ve bu noktada etik ikilem yaşadıkları söylenebilir. Objective: The study was conducted to determine the opinions of nurses working at intensive care units on medical futility in therapy and practice. Method: The universe of the descriptive study consisted of totally 63 nurses working at intensive care units of a university hospital, and the sample consisted of 40 nurses who accepted to participate in the research. Percentage distribution was used to assess the data. Results: Of the nurses participated in the study, 60.0% indicated that futile therapy and practice were provided to some patients in the intensive care environment, and 32.5% stated that such administrations were done on a daily basis. The treatment and practice provided for the patients with incurable disease (20.0%), established brain death (12.5%) and terminal-stage cancer (10.0%) were defined as “futile” by the nurses. It was determined that the nurses thought that futile therapy and practice was provided, since the patient was not likely to respond to the treatment (25.0%), the therapy and practice provided minimal benefit for the patient’s quality of life (15.0%) and only extended the patient’s period of pain and suffer (10.0%). Of the nurses, 92.5% claimed that nothing was performed in order to prevent futility in therapy and practice at the intensive care unit. Conclusion: The present study suggested that the nurses working at intensive care units thought that futile therapy and practice were implemented frequently and they had ethic dilemma on that point.
Kaynak
Hemşirelikte Araştırma Geliştirme DergisiCilt
14Sayı
1Bağlantı
http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRRMk9ERTFOUT09https://hdl.handle.net/20.500.12418/3190
Koleksiyonlar
- Makale Koleksiyonu [3404]
- Öksüz Yayınlar Koleksiyonu - TRDizin [3395]