Yazar "Altun, Gülşah" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Sorafenib, lapatinib ve bevacizumab’ın tiroid medüller kanser hücreleri üzerindeki sitotoksik etkilerinin tek başına ve kombine olarak araştırılması(Cumhuriyet Üniversitesi, 2016) Altun, Gülşah; Yönem, Naciye Özlem SaygılıTiroid kanserleri tüm tiroid neoplazileri içerisinde en sıklardan birisi olmamasına rağmen, en ölümcül onlardan birisidir. Özellikle medüller tiroid kanserleri bunların içinde tedavisi en zor olanlardan birisidir. Bizim bu çalışmamızdaki amacımız sorafenib ve lapatinib'in tek başlarına ve kombine uygulamalarının antikanser etkilerilerini medüller tiroid kanseri hücreleri üzerinde araştırmaktı. TT medüller tiroid kanser hücreleri ATCC'den (Amerikan Tip Hücre Kolleksiyonu, Manassas, Virginia) temin edilmiştir. Ana besi yerleri olan DMEM, F12 medium ve Fetal bovin serum (FBS) da yine aynı şekilde ATCC'den sipariş edilmiştir. Kanseri hücreleri 37 oC'de, nemli bir ortamda, %5 karbondiyoksitli bir ortam sağlayabilen bir inkübatör içerisinde, %10 FBS ve antibiyotik takviyeleriyle çoğaltılmışlardır. Sorafenib ve lapatinibin tek başlarına ve bevacizumab ile kombine şekilde hücre proliferasyonu üzerinde gösterdikleri etkiyi değerlendirmek amacıyla Gerçek zamanlı hücre analiz yöntemi (xCELLigence system) kullanılmıştır. Çalışmamızda hem sorafenib hem de lapatinibin tiroid medüller kanser hücreleri üzerinde zamana ve konsantrasyona bağımlı güçlü bir sitotoksik etki gösterdiğini tespit ettik. Yarı minimum inhibitör konsantrasyon (IC50) değerleri sırasıyla 10.2×10–9 M ve 1.2×10–9 M'idi. Bunun yanında çalışmamızda bevacizumab'ın sorafenib ve lapatinib ile kombine edilmesinin ajanların tek başlarına uygulanmasına göre sitotoksik etkilerini artırdığı gözlendi. Ayrıca sorafenib ve lapatinib'in submaksimal konsantrasyonları bevacizumab'ın etkisiz konsantrasyonları ile kombine edilince ortaya çıkan sitotoksik etkinin sorafenib ve lapatibi'in tek başına uygulamalarındakinden anlamlı şekilde daha yüksek olduğu görüldü. Bu çalışmanın sonuçları, oldukça düşük konsantrasyonda etkinlik gösterebilen ajanlar oldukları için, sorafenib ve lapatib'in tiroid medüller kanserinde konvansiyonel tedaviye birer alternatif olabileceğini göstermektedir. Ayrıca çalışma sorafenib ve lapatinib'in bevacizumab ile kombinasyonunun, bu ajanları daha düşük konsantrasyonlarda kullanmaya imkan vermesi ve böylece kemoterapi nedenli yan etki riskini azaltması bakımından tiroid medüller kanseri tedavisinde çok daha iyi bir yaklaşım olabileceğini ortaya koymuştur.