Yazar "Bütün, Celal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 0-6 Yaşlar Arası Adli Nitelikli Çocuk Çağı Medikolegal Ölümlerinin Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi(2020) Yıldırım, Ali; Polater, Erdoğan; Bütün, CelalAmaç: Bu çalışmada 0-6 yaş grubu çocukluk çağı ölümle sonuçlanan adli olguların epidemiyolojik paterninin ve özelliklerinin analizini ve 0-6 yaş arası çocukluk çağındaölümle sonuçlanabilen bu tür olayların meydana gelmesini önlemek amacıyla çözüm önerilerinin tartışılmasını amaçladık.Gereç ve yöntem: Çalışma Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi morgunda 01.01.2008-31.12.2016 tarihleri arasındaki 8 yıllık sürede postmortem incelemeleri, ölü muayene ve/veya otopsileri yapılan 0-6 yaşlar arası 73 çocukluk çağı medikolegal ölüm olgusu çalışmagrubuna dahil edilerek olgular retrospektif olarak incelenmiştir. Tüm istatistiklerde SPSSV.20 istatistik programı kullanılarak p<0.05 değeri anlamlı olarak kabul edilmiştir.Bulgular: Çalışmaya ölü muayene ve otopsileri yapılan ölümle sonuçlanmış 73 adli olgualındı. Olguların %52.1’i (n:38) kız, %47.9’u (n:35) erkek grubunda idi. Yaş grupları arasındakarşılaştırma yapıldığında en fazla ölümle sonuçlanan olgunun %65.8 ile 0-1 yaş grubundaolduğu saptandı. Ölüm şekli yaş gruplarına göre karşılaştırıldığında yapılan otopsi ve toksikolojik-histopatolojik incelemeleri sonrası 0-1 yaş arası ölümlerin büyük bölümünün %35.4(n:17) ile ani bebek ölümü sendromuna bağlı olduğu, 2-3 yaş arası ölümlerde %35 suda bo-ğulma (n:7) en sık ölüm sebebi olduğu, bunu %30 ile düşmeye (n:6) bağlı kaza sonucu ölümlerin takip ettiği, 4-6 yaş ölümlerin ise %100 (n:5) trafik kazası sonucu olduğu saptanmıştır.Sonuç: Bu çalışmamızda ölümlerin önemli bir bölümünün ani bebek ölümü sendromu(ABÖS), hastalık kaynaklı ve trafik kazası gibi önlenebilir ve/veya tedavi edilebilir nedenlerden oluşması nedeniyle bunlara yönelik yasal yaptırımların uygulamaya geçirilmesi, koruyucu ve tedavi edici sağlık önlemlerinin alınması, ayrıca eğitim ile farkındalık politikalarının geliştirilmesinin çocukluk çağı ölümlerini önemli ölçüde azaltacağı düşünülmektedirÖğe A baby found in a dumpster: Case report(Sivas Cumhuriyet University, 2019) Yücel Beyaztaş, Fatma; Bütün, Celal; Yıldırım, AliThe forensic medical approach to infant mortality has a special place. Determining whether a baby is born alive or dead is important for forensic medicine. The aim of this study is to determine the causes of death in infant deaths and to emphasize the factors that should be considered in approaching especially cases with forensic dimension. An investigation into the incident was initiated when a person poured garbage into collecting waste materials and found a baby body in the bag on the resident at an edge in the afternoon. Forensic medical examination; it was seen that the whole body, including the face, was covered with dried yellow-brown amnion residues and a dried blood smear behind the right ear. No traumatic findings were found in the external and internal organs. The placenta was connected with an umbilical cord in the corpus, and no signs of clamping were observed on the umbilical cord. As a result of forensic medical procedures, stillbirth was detected. As a result, since infant mortality rates are indicative of a level of health development, it is an important goal to reduce these rates for our country. Developing strategies to identify and prevent infant mortality; It is obligatory to determine the missing, strengthen the infrastructure, and make the autopsy and other examinations carefully.Öğe A study of four physical child abuse cases(2009) Beyaztaş, Fatma Yücel; Oral, Resmiye; Bütün, Celal; Beyaztaş, Ali; Büyükkayhan, DeryaA physically abused child may present with findings ranging from minimal soft tissue lesions to intracranial injury leading to death. Child abuse is an important public health problem most prevalent in children under five years of age. Timely medical diagnosis of child abuse through detailed history and physical examination is of paramount importance to prevent further abuse and establish supportive services to the families. We present four cases in this paper, two of which had a fatal outcome. These cases presenting with previous chronic abuse indicate that there is great need for education to increase public and multidisciplinary professional awareness of child abuse. Another observation is that legislation on interdisciplinary community collaboration and professional in-service training is very important in the recognition, proper management, and prevention of child abuse. We hope the presentation of these cases will help the medical community revisit their responsibility in recognizing and preventing child abuse.Öğe Av tüfeği ile intihar eden olgudan otopsi sırasındamüdahale ile silahın çıkarılması(2011) Beyaztaş, Fatma Yücel; Özen, Bahadır; Bütün, CelalAteşli silahlarla yaralanma ve ölüm olgularıyla sıklıkla karşılaşılır. Atış mesafeleri; bitişik, yakınve uzak atış olarak sınıflandırılmaktadır. Bitişik atışlarda namlu ağzı deriye tamamen temashalinde ise tam bitişik, deri ile namlu arasında 3cmye kadar mesafe varsa bitişiğe yakın olaraktanımlanır. Bu çalışmada, av tüfeği ile ksifoid alt bölgesine bitişik mesafeden gerçekleştirilen atışnedeniyle ölen ve hastaneye namlu ucu deri altına girmiş durumda getirilen olgudaki atışmesafesine ait bulgular tartışıldı. Ayrıca olgunun üzerindeki silahın güvenlik tedbirleri alınarakçıkarılmasının önemi vurgulandı.Öğe CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HASTANESİNE BAŞVURAN ADLİ OLGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ(Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, 2009) Güven, Fatma Mutlu Kukul; Bütün, Celal; Beyaztas, Fatma Yücel; Eren, Sevki Hakan; Korkmaz, İlhanAMAÇ:Bu çalışmada; adli olguların demografik özellikleri ile adli olgu profilinin ortaya çıkarılması yanı sıra;hekimlerin adli rapor düzenleme aşamasında standardizasyonunun sağlanmasının adli tıp uygulamaları veyargılama aşamasındaki öneminin vurgulanması amaçlandı.GEREÇ ve YÖNTEM:Bu çalışma; 01.01.2006-31.12.2006 tarihleri arasında Cumhuriyet Üniversitesi TıpFakültesiAdli TıpAnabilim Dalı'na adli rapor düzenlenmesi için adli makamlardan gönderilen olguların hastanedosyaları ile adli raporlarının retrospektif olarak incelenmesiyle yapılmıştır. Olguların tıbbi ve adli kayıtları;cinsiyet, yaş, olay türü, olay tarihi, olay yeri, gönderilen makam, yaralanan vücut bölgesi, tedavi olduğu servis,zehirlenme ve cinsel saldırı yönünden, ayrıca adli rapordaki sonuç raporları yönünden değerlendirilerek benzerçalışmalarla karşılaştırıldı.BULGULAR:belirlendi. Adli olguların özellikle ağustos ayında (%10.9) daha yoğun olduğu ve çoğunlukla acil serviste(%29.9) tanı ve tedavi sonrası taburcu edildikleri saptandı. Yaşamsal tehlikeye neden olacak yaralanma oranı ise%17.4 olarak tespit edildi. Yaralanmaların en sık (%44.6) baş-boyun bölgesinde olduğu, %30.8 ile trafikkazalarının adli olguların önemli bir kısmını oluşturduğu gözlendi.SONUÇ:Hekim güvenliği ve hasta mağduriyetinin önlenmesi açısından adli olguların özellikle raporlamaaşamasının daha özenli yapılması için mezuniyet sonrası adli tıp eğitimi ve adli tıp uzmanları ile koordineliçalışma gereklidirÖğe Evaluation of forensic autopsies of the elderly people in sivas(2013) Yücel Beyaztaş, Fatma; Bütün, Celal; Özer, Erdal; Çelik, MuharremIntroduction: Aging is a physiological phenomenon, and the elderly group constitutes individuals aged 65 years and over. In this study we aimed to discuss socio-demographic and forensic medicine investigations in the elderly, together with autopsy findings. Materials and Method: Among a total of 540 cases autopsied for judicial reasons during a four-year period (2006-2009) in the morgue of Cumhuriyet University Hospital, 123 of them were evaluated as cases of elderly death. The cases were analyzed with respect to sociodemographic and forensic medicine parameters: gender, age, type of death according to crime scene investigation, date of death, crime scene and autopsy findings. Results: The majority of elderly deaths, whose cause of death was frequently (41.5%) reported as associated with suspicious causes, were of male gender aged between 65-96 years(73.2%), with most (60.2%) belonging to the 65-74 age group. A greater number (32.5%) of fatal events occurred during the spring months. Conclusion: The causes of deaths of the elderly forensic cases are very important, as they are in all criminal cases. Circumstances of death, crime scene investigations, necropsic examination, laboratory analysis, and assessment of medicolegal investigation documents should be performed in the determination of manner of death. Therefore, if detailed examination is not possible then manner of death can not be exactly determined. In this study, the most common cause was suspicious deaths, followed by traffic accidents, falls from a height, hanging, poisoning, fire arm injuries, and freezing to death.Öğe Sağlıkta Şiddete Güncel Bakış: Geleneksel Derleme(2023) Özdoğan, Ahmet Emir; Yıldırım, Ali; Beyaztaş, Fatma Yücel; Bütün, CelalŞiddet tüm dünyada g iderek artan şekilde varlığını sürdüren, biyopsikososyal boyutu ile öneml i bir halk sa ğlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Şiddet hemen her yerde karşımıza çıkmakla birlikte sağlık alanında da sıkça görülmektedir. Son zamanlarda can yakıcı şe- kilde artarak gündemden düşmeyen sağlıkta şiddet, doktorların ve sağ- lık çalışanlarının beden ve ruh sa ğlığını önemli ölçüde ve olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durum, iş performansı ve sağlık hizmeti ka- litesinde ciddi düşüşlere neden olmaktad ır. Dünya Sa ğlık Örgütü bu konuyu sadece doktorların ve sağlık çalışanlarının değil toplumun re- fahını doğrudan etkileyen, acil bir sağlık sorunu olarak de ğerlendir- miştir. Neredeyse dünyadak i tüm ülkeler sa ğlıkta şiddet konusunda mağdur olmaktadır. Türkiye de sağlıkta şiddettin sıkça meydana geldiği ülkelerden biri olmaya devam etmektedir. Ülkemizde sağlık alanında şiddetin özellikle son y ıllarda ivmelenerek artması üzerine eleştiriler artmış ve yazılı, görsel basında kendine sıkça yer bulmuştur. Türk Ceza Kanunu’nda mevcut kanunlar üzerinden sağlıkta şiddet ile ilgili olay- lar yargıya taşınmış olsa da caydırıcılık unsurunun yeterli düzeyde ol- madığı gözlemlenmiştir. Dolayısıyla sağlık çalışanlarının sıklıkla maruz kaldığı şiddetin ortadan kaldırılması için yeni düzenlemeler yapılması gündeme gelmiştir. Bu çalışmada; sağlıkta şiddetin türleri, Türkiye’de ve diğer ülkelerdeki bu konuda yapılmış çalışmalardan elde edilen ista- tistiki veriler, ülkemizde bu konuyla ilgili mevcut ve yapılan yeni yasal düzenlemeler, sağlık çalışanlarının şiddet karşısında sahip olduğu hak- lar, şiddet mağdurunun süreci nasıl yönetmesi gerektiği ve şiddetin çö- zümü için öneriler ele alınmıştır.Öğe Sivas İlinde Suça Sürüklenen Çocuk Olguların Sosyodemografik ve Klinik Özellikleri(2019) Sarı, Seda Aybüke; Çiçek, Ayla Uzun; Bütün, Celal; Yıldırım, AliAmaç: Bu çalışmada suça sürüklenen çocukların sosyodemografik özelliklerinin,işledikleri suç tiplerinin ve zeka düzeylerinin belirlenmesi ve bu çocukları suça itennedenlerin saptanması amaçlandı.Gereç ve Yöntem: Adli makamlarca 01.01.2017-01.06.2018 tarihleri arasındaadli rapor düzenlenmesi için Cumhuriyet Üniversitesi çocuk ve ergen ruh sağlığı vehastalıkları polikliniğine yönlendirilen 86 olgunun dosyası geriye yönelik olarak incelendi. Olguların yaş, cinsiyet, sosyoekonomik düzeyi, eğitim durumu, zekâ seviyesive DSM-5’e göre ruhsal tanıları; işlenen suça ait özellikler ve adli rapor sonuçlarıdeğerlendirildi.Bulgular: Olguların %90.6’sı erkekti. Suç tarihindeki yaş ortalamaları 13.76±0.89idi. Büyük çoğunluğu sosyoekonomik düzeyi düşük ve orta düzeydeki ailelerinçocuklarıydı. %72’sinde herhangi bir ruhsal hastalık saptanmadı. Davranım Bozukluğu(DB) en sık saptanan ruhsal bozukluktu. Büyük çoğunluğunun (%82.5) zekası normaldi. En sık işlenen suç “hırsızlık” (%50) suçuydu. Olguların %30,2‘sinin tekrarlayan suç öyküsü vardı. Bu olgulardan sadece %25.5’i işlediği fiilin hukuki anlam vesonuçlarını algılayabilme ve fille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneğine sahipti.Sonuç: Çocuk suçluluğu ülkemizde her geçen gün artmakta olan bir sorundur.Bu nedenle çocukları suç işlemeye iten risk faktörlerinin belirlenmesi ve bu husustagerekli önlemlerin alınması önem arz etmektedir.Öğe Trombositopeni’ye Bağlı Yalancı Pozitif Cinsel İstismar Tablosu Oluşumu: Bir Olgu Sunumu(2021) Polater, Erdoğan; Bütün, Celal; Ekici, Mahmut; Sarı, Seda AybükeÇocuk istismarı karmaşık nedenleri ve trajik sonuçları olan tıbbi, hukuki, gelişimsel ve psiko-sosyal kapsamlı ciddi bir sorundur. Çocuğun cinselistismarı ise çocuk istismarı tipleri içerisinde saptanması en zor olanıdır. Tanı konulmasında ciddi zorluklarla karşılaşılan ve çoğunluğu günyüzüne çıkmamış önemli bir halk sağlığı problemidir. Olgumuz iki yaş üç aylık kız çocuğu, hemolitik üremik sendrom nedeniyle anogenitalbölgede saptanan trombositopeniye bağlı ekimoz, deri altı kanama gibi bulgulara bağlı adli bildiriminin yapılması ve cinsel istismar şüphesiile değerlendirilmesi sonrası olgu olarak seçilmiştir. İstismar bulgularını tanımanın önemi ile birlikte ayırıcı tanısında bazı hastalıklar veyalezyonların iyi değerlendirilebilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, cinsel istismar olarak yanlış pozitif değerlendirilen bulguların ayırıcıtanısında hematolojik, gastrointestinal ve bazı enfeksiyon hastalıklarının göz önünde bulundurulması gerektiğine bir olgu sunumu üzerindendikkat çekmek amaçlandı.Öğe Tıbbi Malpraktis Kavramının Bazı Gelişmişlik Göstergeleri Üzerinden Değerlendirilmesi: Korelasyonel Çalışma(2023) Gülmez, Samet; Beyaztaş, Fatma Yücel; Gültürk, Esra; Bütün, Celal; Yıldırım, AliAmaç: Tıbbi malpraktis kavramı çok eski çağlardan beri bili- niyor olmasına rağmen XIX ve XX. yüzy ıllarda gerçekleşen mesleki, hukuki, sosyal ve ekonomik de ğişimler sonucu modern hâline kavu ş- muş ve sonrasında, hekimliğin riskli doğası nedeniyle çeşitli ülkelerde tıp hukuku ayrıca değerlendirilmeye, buna yönelik yasalar çıkartılmaya başlanmıştır. Çalışmamızda çeşitli ülkelere ait hekimlere karşı oluştu- rulan şikâyet ve tıbbi malpraktis olgu sayıları ile bazı sağlık, hukuk ve ekonomik gelişmişlik göstergeleri arasındaki ilişkinin tespiti hedeflen- miştir. Gereç ve Yöntemler: Tıbbi malpraktis istatistiklerine internet üzerinden ulaşılabilen Almanya, Kaliforniya, Danimarka, Meksika ve Norveç’e ait veriler bu ülkelerin hekim başına düşen nüfusları, kişi başı sağlık harcamaları, Hukukun Üstünlüğü Endeksleri ve İnsani Gelişim Endeksleri bağlamında değerlendirilmiştir. Bulgular: Toplam şikâyet ve tıbbi malpraktis olgu say ılarında hekimlerin payı sırasıyla Alman- ya’da %86/%77, Danimarka’da %89/%81, Meksika’da %90/%97 ola- rak bulunmuştur. Hekimlere yönelik şikâyetlerin tıbbi malpraktis olarak neticelenme oranları ise Almanya’da %24, Kaliforniya’da %28, Dani- marka’da %23, Meksika’da %12, Norveç’te %29 olarak bulunmuştur. Ülkelere ait tıbbi malpraktis iddia ve olgu say ılarının, İnsani Gelişme Endeksi ile pozitif yönde güçlü derecede, Hukukun Üstünlüğü Endeksi ile ise pozitif yönde çok güçlü derecede korele olduğu; iddiaların tıbbi malpraktis olarak neticelenmesi oranının ise insani gelişme ve Hukukun Üstünlüğü Endeksleri ile pozitif yönde güçlü derecede korele oldu ğu tespit edilmiştir. Sonuç: Gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere tüm dünyada tıbbi malpraktis konusunun öneminin yadsınamaz bir gerçek olmasından hareketle; tıbbi, hukuki, bürokratik ve toplumsal açılardan objektif bakış ile çözüm yollar ı aranması ve konuya yönelik önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir