Yazar "Bulut, Meryem Berrin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Beğenilme Arzusunun Yordayıcıları: Lüks Tüketim Eğilimi ve Olumsuz Değerlendirilme Korkusu(Iğdır Üniversitesi, 2023) Bulut, Meryem Berrin; Duğan, İlknur; Kılıç, Gül Nihal; Demir, MerveModern dünyada tüketim şeklinin değişmesi ile birlikte lüks tüketim ortaya çıkmıştır. Sosyal medyanın özellikle pandemi süreciyle hayatımızdaki etkisinin artması bireylerin diğerleri tarafından beğenilmek ve onlar tarafından olumlu olarak değerlendirilmek istemelerine neden olmaktadır. Bu araştırmanın temel amacı, lüks tüketim eğilimi ve olumsuz değerlendirilme korkusunun beğenilme arzusu üzerindeki etkisini incelemektir. Ayrıca çalışmada lüks tüketim eğilimi, olumsuz değerlendirilme korkusu ve beğenilme arzusu değişkenlerinin katılımcıların cinsiyetlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı da araştırılmıştır. Bu kapsamda, araştırmaya Türkiye’nin çeşitli illerindeki üniversitelerde öğrenim gören 405 (Nkadın= 267 ve Nerkek= 137) üniversite öğrencisi gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 21,52 (yaşa bağlı standart sapma değeri 2,82 ve yaş aralığı 18-38)’dir. Çalışmada verileri toplamak amacıyla Lüks Tüketim Eğilimi Ölçeği, Olumsuz Değerlendirilme Korkusu Ölçeği, Beğenilme Arzusu Ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Veriler nicel analiz teknikleri (korelasyon, regresyon ve bağımsız gruplar t-testi) ile çözümlenmiştir. Bulgular, beğenilme arzusu ve lüks tüketim eğilimi; olumsuz değerlendirilme korkusu ve lüks tüketim eğilimi; beğenilme arzusu ve olumsuz değerlendirilme korkusu arasında istatistiksel açıdan anlamlı ve olumlu yönde ilişkiler olduğunu göstermektedir. Hem lüks tüketim eğilimi hem de olumsuz değerlendirilme korkusu beğenilme arzusunu istatistiksel açıdan anlamlı olarak yordamaktadır. Olumsuz değerlendirilme korkusu değişkeni için kadınların ortalama puanlarının erkeklerinkinden istatistiksel açıdan anlamlı olarak daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bulgular ilgili literatür temelinde tartışılmış ve ileride yapılacak olan çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur.Öğe Boyutlandırılmış Beş Faktör Kişilik Envanteri’nin (B5FKE) Türkçeye Uyarlanması: Üniversite Öğrencileri Örnekleminde Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması(Akdeniz Üniversitesi, 2018) Bulut, Meryem Berrin; Yıldız, MuratKişilik, bir bireyin kim olduğunu belirten, sosyal ortamlardaki davranışlarını şekillendiren ve diğer bireylere karşı davranışlarını etkileyen bir kavram olarak düşünülebilir. Bu çalışma kapsamında Faceted Inventory of the Five-Factor Model adlı envanterin Türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır. Çalışmaya hem devlet üniversitesi hem de özel üniversitenin farklı fakültelerinde ve yüksekokullarında öğrenim gören öğrenciler dahil edilmiştir. Bu çalışmada üç farklı katılımcı grubu bulunmaktadır. İlki 1099; ikincisi 771 ve üçüncüsü ise 48 üniversite öğrencisinden oluşmaktadır. Çalışmada veri toplama araçları olarak Watson, Nus ve Wu (2017) tarafından geliştirilen Faceted Inventory of the Five-Factor Model’in Türkçeye uyarlanmış formu ile birlikte, Sümer ve Sümer (2005) tarafından uyarlanan Beş Faktör Kişilik Ölçeği ve araştırmacılar tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmada nicel analiz teknikleri kullanılmıştır. Açımlayıcı ve Doğrulayıcı Faktör analizlerinin yanı sıra korelasyon analizi uygulanmış ve betimsel istatistik tekniklerinden ortalama – standart sapma değerleri hesaplanmıştır. Analizler sonrasında bu ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak ülkemizde kullanılabileceği so- nucuna ulaşılmıştır. Bulgular ilgili alanyazın temelinde tartışılmış ve bazı önerilerde bulunulmuştur.Öğe Examining Belief in a Just World, Religious Worldviews, and Self-Esteem Within the Framework of Terror Management Theory: Mortality Salient and Nonmortality Salient Organizations(Sage, 2021) Bulut, Meryem BerrinAbstract To sustain their lives has always been the main motivation of all the creatures, especially human beings. Just as there is always beginning of life, there is also an end of it for all living species. Human being is the only species that is aware of their mortality. According to terror management theory (TMT), this awareness causes some sort of anxiety. Human being, by their nature, do not want to be worried and want to cope with the anxiety in different ways. This study aims to test belief in a just world, religious worldviews, and self-esteem within the framework of TMT hypotheses in both mortality salient (n ¼ 104) and nonmortality salient (n ¼ 102) organizations. In each organization, half of the participants were reminded about death (experimental condition) and the other half about toothache (control condition). The required data for this study were collected by utilizing Life Satisfaction Scale, The Multidimensional Mortality Awareness Measure, Positive and Negative Affect Schedule, Belief in a Just World Scale, Self-Esteem Scale, Religious Worldviews Scale, and personal information form. Results indicated that there are no significant differences for self-esteem and religious worldviews between mortality salient and nonmortality salient samples, whereas there are significant mean differences for personal/general belief in a just world. The findings of this study are discussed within the framework of TMT literature.Öğe Fearful Attachment and Suicide Probability: The Mediating Role of Psychological Symptoms on Medical School Students(Turkish Psychological Counseling and Guidance Association, 2024) Tunç, Abdullah; Bulut, Meryem BerrinThe mediating role of psychological symptoms in the relationship between fearful attachment and suicide probability was examined. The data were obtained from 192 medical school students. Adult Attachment Styles Scale, Suicide Probability Scale, and Symptom Check List 90R were used to collect the data. Correlation analysis was utilized to examine the relationships between variables, and the mediating role was determined using the bootstrapping method. Findings showed significant relationships between fearful attachment, psychological symptoms, and suicide probability. Moreover, the fearful attachment was associated with increased psychological symptoms and suicide probability. Psychological symptoms were associated with increased suicide probability. Furthermore, psychological symptoms mediated the relationship between fearful attachment and suicide probability. Psychological symptoms are critical in the relationship between fearful attachment and suicide probability. The current research adds to our knowledge of suicide probability by investigating fearful attachment and psychological symptoms. Besides, it underlies and contributes to the antecedents of suicide probability.Öğe Kişilerarası Duyarlılığı Etkileyen Psikolojik Değişkenler: Bağlanma Stilleri ve Kişilik Özellikleri (Tıp Fakültesi Öğrencileri Üzerine Bir Çalışma)(Pamukkale University, 2024) Tunç, Abdullah; Bulut, Meryem BerrinKişilerarası duyarlılık etrafımızdaki bireylerin davranışlarının yargılanması ve bu yargılamalardan çıkarımda bulunmak olarak tanımlanabilmektedir. Bağlanma, bireyin ilk yaşam evrelerinde bakım vereni ile sonrasında ise akranlarıyla, arkadaşlarıyla veya duygusal ilişkide olduğu insanlarla kurduğu bağ olarak ifade edilebilir. Kişilik ise bireylerin sahip oldukları ve nispeten tutarlı olan özelikler bütünüdür. Bu çalışmanın amacı, saplantılı bağlanma ve duygusal dengesizliğin kişilerarası duyarlılık üzerindeki etkisinin incelenmesidir. Bu kapsamda 192 (107 kadın, 84 erkek) gönüllü tıp fakültesi öğrencisine ulaşılmıştır. Veriler Belirti Kontrol Listesi 90R, Yetişkin Bağlanma Stilleri Ölçeği, Beş Faktör Kişilik Özellikleri Ölçeği ve demografik bilgi formu aracılığıyla toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde nicel analiz tekniklerinden korelasyon ve hiyerarşik regresyon analizinden faydalanılmıştır. Bulgular hem saplantılı bağlanmanın hem de duygusal dengesizliğin kişilerarası duyarlılıkla anlamlı bir ilişkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bunlara ek olarak, saplantılı bağlanma ve duygusal dengesizlik kişilerarası duyarlılık değişkenindeki varyansın %37’sini açıklamakta, cinsiyetin kişilerarası duyarlılık üzerinde anlamlı bir etkisi bulunmamaktadır. Elde edilen sonuçlar, ilgili literatür temelinde tartışılmış ve ileride bu alanda çalışma yapmak isteyenlere önerilerde bulunulmuştur.Öğe Predicting Life Satisfaction: Self-Efficacy and Cynical Attitudes(2020) Bulut, Meryem BerrinThis study aimed to investigate the effect of self-efficacy and cynical attitudes on lifesatisfaction. Participants, including 330 college students of whom 66.97% were womenin the 18-36 age range (M = 21.20, SD = 1.91), from different academic departments andclass levels of a state university in Middle Anatolia, completed the Self-Efficacy Scale,the Cynical Attitudes Towards University Scale, the Life Satisfaction Scale and the personal information form. In data analysis, correlation and regression analysis were utilized.The correlation analysis indicated significant relations between self-efficacy, cynical attitudes towards university, and life satisfaction. Self-efficacy and cynical attitudes towardsuniversity explained 17% of the variance in life satisfaction. The results were discussed inthe light of information obtained from related literature and some suggestions for furtherstudies were provided.Öğe Predictors of Teacher Burnout in Middle Education: School Culture and Self-Efficacy(2021) Bulut, Meryem BerrinThis study aimed to investigate the extent to which school culture and self-efficacy predicts teacher burnout. The research was conducted on 284 (Mage = 36.15, SDage = 8.34; 51.4% females) middle school teachers from 12 Turkish middle schools. The data were collected utilizing the School Culture Scale, Teachers’ Sense of Efficacy Scale, Maslach Burnout Inventory and personal information form. Structural equation model was used to analyze whether school culture and self efficacy predicts teacher burnout or not. Findings showed that school culture dimensions of bureaucratic culture and task culture had a statistically significant positive association with efficacy for student engagement and efficacy for instructional strategies. Task culture had also a significant positive association with efficacy for classroom management. Although success culture was negatively associated with both emotional exhaustion and depersonalization, bureaucratic culture had a positive association with depersonalization. Efficacy for student engagement was negatively associated with emotional exhaustion. The results of this study support the importance of school culture for self-efficacy and burnout. The findings were discussed within the scope of burnout literature.Öğe Relationship Between Attachment and Fear of Death: The Mediating Role of Religious Coping(Sage Publications Inc, 2023) Bulut, Meryem BerrinIn this research, the link between attachment, religious coping, and fear of death were examined in a sample of 224 Turkish Muslim adults. Data were gathered by Experiences in Close Relationship Scale, Religious Coping Scale, and Multidimensional Mortality Awareness Measure. Positive religious coping was adversely related to avoidant and anxious attachments. When compared to anxious attachment, which was positively related to both negative religious coping and fear of death, avoidant attachment was not correlated with any of these variables. Fear of death correlated positively with negative religious coping. Furthermore, the link between anxious attachment and fear of death was partially mediated by negative religious coping. Findings imply that negative religious coping is important in the relationship between fear of death and anxious attachment.Öğe Relationship between COVID-19 anxiety and fear of death: the mediating role of intolerance of uncertainty among a Turkish sample(Springer, 2023) Bulut, Meryem BerrinThe Coronavirus Disease 2019 (COVID-19) pandemic has increased the salience of death in our lives. The aim of this study is to uncover potential mechanisms underlying fear of death during the pandemic. A sample of 478 volunteers (312 females and 166 males) aged 18 years and older participated voluntarily in this study. Coronavirus Anxiety Scale, Multidimensional Mortality Awareness Measure, Intolerance of Uncertainty Scale, and Personal Information Form were used for data collection. The mediating role of intolerance of uncertainty in the relationship between COVID-19 anxiety and fear of death was determined using the bootstrapping method. COVID-19 anxiety was associated with increased intolerance of uncertainty, and fear of death. Intolerance of uncertainty was associated with increased fear of death. Furthermore, intolerance of uncertainty partially mediated the relationship between COVID-19 anxiety and fear of death. Results suggest that intolerance of uncertainty is a critical variable in the relationship between COVID-19 anxiety and fear of death. The current research adds to our knowledge of fear of death by investigating COVID-19 anxiety and intolerance of uncertainty. Additionally, this study underlies and contributes to the consideration of psychological health of individuals during the pandemic process. The results are discussed within the context of the COVID-19 pandemic.Öğe Self-esteem, hopelessness, quality of life, and psychological symptoms in individuals diagnosed with periodontal disease(Springer, 2024) Bulut, Meryem Berrin; Kurtaran, Deniz; Bostanci, Vildan; Sari, Yavuz; Cil, Kubra NurThe purpose of this study is to examine the levels of self-esteem, hopelessness, quality of life, and psychological symptoms among individuals diagnosed with periodontal disease and compare them with those who were not diagnosed with periodontal disease. The literature review revealed a scarcity of studies that explore the relationship between psychological symptoms and periodontal diseases, and the absence of a comprehensive study that addresses the variables considered in this study. The participants were recruited from patients seeking treatment at a university's faculty of dentistry, including those who were diagnosed with periodontitis and gingivitis, as well as those who did not receive any such diagnoses. A total of 90 individuals (n(women)= 45, n(men)= 44, 1 not specified) voluntarily participated in the study. The study utilized the Beck Hopelessness Scale, Rosenberg Self-Esteem Scale, World Health Organization Quality of Life Scale, Brief Symptom Inventory, and demographic information form to collect data. The experimental method, a quantitative research technique, was employed. The data were analyzed using SPSS 25, employing ANOVA and correlation analysis. The findings revealed that the healthy group had a higher mean for the general health status dimension of quality of life than those diagnosed with periodontitis, and those diagnosed with gingivitis had a higher mean than those diagnosed with periodontitis. Additionally, the mean scores of the healthy group were lower than those diagnosed with periodontitis for both hopelessness and depression. Finally, the mean scores of patients diagnosed with gingivitis were lower than those diagnosed with periodontitis for hostility. The correlation analysis showed a positive and significant relationship between self-esteem and quality of life for all three groups. The results of this research have important implications, such as reducing interrelated psychological symptoms and periodontal diseases, planning early intervention studies, reducing the cost of treatment, improving oral health, and preventing unnecessary appointments.Öğe Tanrı İnanç Biçimleri Ölçeğinin (TİBO) Geliştirilmesi (Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması)(2023) Bulut, Meryem Berrin; Kuşat, Ali; Taştan, AbdulvahapTarihî veriler, insanoğlunun, tarihin ilk dönemlerinden beri din ve tanrılarla iletişim içerisinde olduğunu göstermektedir. Dinin tarihi, bir anlamda Tanrı’ya olan inancın tarihi ile başlar. Ancak Tanrı anlayışlarında, tarihin başlangıcından itibaren, kültürel, ekonomik, siyasal şartlara paralel olarak bazı değişiklikler olagelmiştir. Günümüzde yine bunun bireysel farklılıklara bağlı olarak değişebildiği gözlenmektedir. Tanrı inanç biçimleri, her bireyin aşkın bir varlıkla ilişkisinin yönü, niteliği ve kapsamını belirten bir ifade olarak ele alınabilir. Bu inanç biçimlerinden Teizm, on yedinci yüzyılda ateizm, deizm ve panteizmi dışlamak için ortaya atılmış ve etkin bir Tanrı’ya olan inancı ifade etmektedir. Deizm, modern ve akılcı Tanrı inanç biçimini ifade etmektedir. Agnostisizm, Tanrı’nın varlığının ya da yokluğunun bilinmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla bu konuda bir tartışmanın bile yapılamayacağını savunur. Ateizm, teizme ve onun bütün iddialarına karşı ortaya çıkan bir düşünce akımı olarak görülmektedir. Yani ateizm, evreni yaratan ve varlığını devam ettiren, bilgi ve irade sahibi bir Tanrı inancına karşı bir düşünce hareketi olarak tanımlanmaktadır. Ancak, günümüzde bu değişik inanış ve algılama biçimlerinin bir ölçüm aracının olmayışından dolayı Tanrı inanç biçimlerinin ne ölçüde yaygın olduğu bilinmemektedir. Bu sebeple, bu çalışmanın amacı teizm, deizm, agnostisizm ve ateizmi (Tanrı inanç biçimleri) geçerli ve güvenilir bir şekilde ölçebilecek bir ölçüm aracını geliştirmektir. Bu ölçekleri geliştirmek amacıyla veriler dört farklı zaman diliminde toplanmıştır. İlk zaman diliminde 244 (nkadın= 179 ve nerkek= 62); ikinci zaman diliminde 83 (nkadın= 66 ve nerkek= 17), üçüncü zaman diliminde 31 (nkadın= 24 ve nerkek= 7) ve dördüncü zaman diliminde 306 (nkadın= 255 ve nerkek= 51) üniversite öğrencisine ulaşılmıştır. Çalışmaya katılım tamamen gönüllülük esasına göre olup elde edilen veriler sadece bilimsel çalışma kapsamında kullanılmıştır. Verileri toplamak için Tanrı İnanç Biçimleri Ölçeği, Dinî Dünya Görüşleri Ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Verilerin analizinde nicel analiz tekniklerinden faydalanılmıştır. Bu kapsamda betimsel istatistik, Açımlayıcı Faktör Analizi ve korelasyon analizi incelenmiştir. İlk zaman diliminde toplanan veriler sonrasında 9 maddeli teizm, 5 maddeli deizm, 4 maddeli agnostisizm ve 7 maddeli ateizm ölçeği elde edilmiştir. İkinci zaman diliminde toplanan veriler ile geliştirilen ölçeklerin ölçüt geçerliği incelenmiştir. Buna göre teizm, deizm, agnostisizm ve ateizm ölçekleri ile dinî dünya görüşleri ölçeği arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Üçüncü zaman diliminde toplanan veriler üzerinde gerçekleştirilen test-tekrar test güvenirliği sonucunda ise elde edilen değerlerin kabul edilebilir sınırlarda olduğu görülmüştür. Güvenirlik için aynı zamanda Cronbach alfa iç tutarlılık katsayısı da incelenmiş ve elde edilen değerlerin kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğu tespit edilmiştir. Dördüncü zaman diliminde elde edilen veriler üzerinde doğrulayıcı faktör analizi yapılmış ve elde edilen faktör yapıları doğrulanmıştır. Sonuç olarak, bu çalışmada geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı elde edilmiştir. Bu çalışma ülkemizde geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan Tanrı İnanç Biçimlerini ölçen bir ölçeği literatüre kazandırması açısından önemli görülmektedir. Bu alanda çalışma yapmak isteyenlerin Tanrı İnanç Biçimleri Ölçeği’ni farklı örneklemler üzerinde incelemeleri, geliştirilen bu ölçeğin psikometrik özellikleri (geçerlik ve güvenirlikleri) hakkındaki bilgiyi zenginleştirecektir. Bu ölçek hem sosyal psikoloji hem de din psikolojisi alanında akademik çalışma yapan araştırmacılar ve aynı zamanda bu alanlar dışında olup bu konuya ilgi duyan araştırmacıların kullanabilecekleri psikometrik özellikleri yeterli düzeyde olan bir araçtır. Bu çalışmanın verileri nüfusun büyük çoğunluğunun Müslüman olduğu ve İslami inaç biçimlerinin yaygın olarak öğretildiği bir ülkede toplandığı için ileride yapılacak olan çalışmalarda farklı inanç biçimlerine sahip bireylerin oluşturduğu örneklem gruplarına ulaşılması önerilmektedir. Çalışmanın bulguları ilgili literatür temelinde tartışılmıştır.Öğe ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİNİN YAŞAM DOYUMLARINA ETKİSİ(2020) Bulut, Meryem Berrin; Yıldız, MuratKişilik, bireyi kendine has kılanözelliklerin bütünü olarak ele alınabilir. İnsanlar kişiliklerine göre farklıgruplar altında toplanabilmektedir. Yaşam doyumu, bireyin yaşamını olumludeğerlendirme derecesidir. Yaşamdan belirli beklentileri olan bireyin bubeklentilere ulaşabildiği ölçüde doyum aldığını söyleyebiliriz. Bu çalışmanınamacı, bireyin sahip olduğu kişilik özellikleri ile yaşam doyumu arasındaanlamlı ilişkiler olup olmadığının bir model kapsamında incelenmesidir. Cinsiyetdeğişkenine göre kişilik ve yaşam doyumu değişkenlerinin farklılaşıpfarklılaşmadığı da ele alınmıştır. Çalışmaya 602 öğrenci gönüllü olarakkatılmıştır. Veriler Boyutlandırılmış Beş Faktör Kişilik Envanteri, YaşamDoyumu Ölçeği ve kişisel bilgi formu ile toplanmıştır. Yaşam doyumu ileduygusal dengesizlik arasında negatif; dışadönüklük, uyumluluk ve sorumlulukarasında pozitif ilişki saptanırken; deneyime açıklık ile arasında anlamlıilişki tespit edilmemiştir. Yaşam doyumu, uyumluluk, sorumluluk ve deneyimeaçıklık değişkenlerinde kadın ve erkekler arasında anlamlı bir farklılık saptanmıştır.Araştırmanın modeli büyük çoğunlukla desteklenmiştir. Bulgular kişilikpsikolojisi alanyazını temelinde tartışılmış ve bu alanda çalışma yapacakaraştırmacılar için bazı önerilerde bulunulmuştur.Öğe Unveiling the Hushed Rebellion! Exploring the Concept of Quiet Quitting in the Modern Workplace: Development and Validation of Quiet Quitting Scale(2024) Bulut, Meryem Berrin; Tanrıverdi, Oğulcan; Tekeli, Muhammed Refik; Ünal, Nisa Nur; Çolak, CerenAbstract Purpose: Like many aspects impacted by the COVID-19 pandemic, the landscape of working life has also undergone significant transformations, leading to a reevaluation of traditional norms and demanding change. One of these trends is the concept of quiet quitting, which started on TikTok and has resonated with many. This study aims to explore the concept of quiet quitting, an area that has received relatively limited research attention thus far. Given the absence of a widely accepted definition and measurement instrument for this concept, the researchers carried out a scale development study based on the definition they put forth. Design/Methodology: This study was created with a mixed design because it integrates qualitative and quantitative research techniques. Using qualitative research techniques, the existing literature was scanned and a definition of the concept of quiet quitting was created. The quiet quitting scale was developed using quantitative analysis techniques. Findings: The researchers identified a comprehensive set of 48 items and 5 factors, which explained 61.5% of the total variability. Confirmatory factor analysis indicated acceptable fits. Significant correlations were obtained between quiet quitting, organizational citizenship behavior, and organizational silence. The reliability coefficients indicated satisfactory internal consistency. This investigation has resulted in the development of a valid and reliable measurement tool that can be utilized to measure the concept of quiet quitting. Limitations: Limitation of this study is that the newly developed scale exclusively measures the levels of quiet quitting among individuals employed in the private sector. Originality/Value: This study is significant in terms of examining this concept, making it measurable, and enabling employers to take measures against this problem.