Yazar "Eğilmez, Hatice Reyhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aterosklerozlu hastalarda koroner arter ve internal mamarian arterlerin yapısal ve patolojik açıdan karşılaştırılması(2017) Berkan, Öcal; Eğilmez, Hatice Reyhan; Arslan, Serdal; Korkmaz, Özge; Çetin, NilgünKoroner arter hastalığı dünyadaki ölümlerin önde gelen sebebini oluşturan yaygın kompleks bir hastalıktır. Koroner arter hastalığının en yaygın sebebi koroner arterlerdeki aterosklerozdur. Ateroskleroz damar duvarının yaralanmasına cevap olarak gelişen kronik inflamatuar bir hastalık olarak kabul edilir. Ateroskleroz Türkiye’ deki ölümlerin de %40’ ını oluştururken, 65 yaş üstü Avrupalı erkeklerde birincil ölüm nedeni kadınlarda ise ikincil ölüm nedeni olmaktadır. Kodlama yapmayan RNA aracılı epigenetik düzenlemeler uzun kodlama yapmayan RNA’lar ve kısa kodlama yapmayan RNA’lar (mikroRNA) tarafından gerçekleştirilir. Mikro RNA’lar 19-25 nükleotid uzunluğunda, mRNA stabilitesinin ve translasyonunun düzenlenmesinde görev alan kodlama yapmayan RNA’lardır. Mikro RNA lar aterosklerozun patogenezinde anahtar rol oynamaktadır. Bu çalışmada dünyada ilk defa ateroskleroz hastalarının koroner arter plaklarında bazı uzun kodlama yapmayan RNA’ların ifade düzeyleri araştırılmıştır. Çalışmamızda koroner bay-pass sırasında alınan koroner arter ve internal mamalial arterlerde patolojik incelemeler yapılmıştır. Dokular homojenize edilmiş ve RNA izolasyonu gerçekleştirilmiştir. Mikroarray ile mikro RNA ekspresyon çalışması için 2500 mi RNA için geliştirilmiş probu bulunan mir Base Ver 21 kullanılmıştır. Mikroarray ekspresyon sonuçları beş adet miRNA için RT-PCR ile doğrulanmıştır. MiRNA ekspresyon sonuçları Genespring (Ver 3.0) kullanarak analiz edilmiştir. Analiz sonucunda yalnız koroner arter plaklarına ifade olan 49 adet mi RNA bulunmuştur. Koroner arter ve internal mamalial arterlerde ifade olan mi RNA ların karşilaştırılması sonucu 32 adet miRNA istatistiksel olarak anlamlı ifade olduğu tespit edilmiştir (p?0.05). Bu 32 miRNA nın 15 adedi yukarı düzenlenmiş, 17 adedi ise aşağı düzenlenmiştir. Biyoinformatik analizlerle istatistiksel olarak önemli ifade olan miRNA ların hedef genleri bulunmuştur. Bu çalışma verileri, koroner arterlerdeki aterosklerotik sürecin, patolojik temelinde rol oynayan epigenetik mekanizmaların açıklanmasına katkı sağlayacaktır. Ayrıca, ilerde mikro RNA’lar kullanılarak geliştirilecek olan, aterosklerotik plak gelişimini önlemeye yönelik ilaçların geliştirilmesi sürecinde önemli bir veri kaynağı olacaktır.Öğe Bir Tıp Fakültesinde Öğrencilerin Kanıta Dayalı Tıp Yaklaşımları(2020) Agadayı, Ezgi; Eğilmez, Hatice Reyhan; Altun, AhmetAmaç: Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi (CÜTF) öğrencilerinin Kanıta Dayalı Tıp (KDT) konusundaki bilgi ve tutumlarını tanımlamak ve dördüncü dönem öğrencilerine verilen 1 haftalık KDT eğitimi hakkında görüşlerini belirlemektir. Gereç ve Yöntem: CÜTF üçüncü, dördüncü ve beşinci dönem öğrencilerinin dâhil olduğu tanımlayıcı bir çalışmadır. Dördüncü dönem verilen 1 haftalık KDT eğitimi, teorik dersler ve pratik yapılan bir stajdır. Araştırmada kullanılan veri toplama aracı öğrencilerin tanımlayıcı özelliklerini, KDT hakkında bilgi ve tutumlarını ve staj hakkında görüşlerini sorgulamaktadır. Bulgular: 165 öğrenci katılmak için gönüllü oldu. Araştırma sorusunu araştırmak için belirtilen en yaygın kaynak; dönem üç öğrencileri için genel internet siteleri, dönem dört ve beş öğrencileri için elektronik KDT veri tabanlarıdır. Dönem üç öğrencileri veri tarama için kolay ulaşıma önem verirken, dönem dört ve beş öğrencileri için güvenilirlik önemliydi. Öğrencilerin araştırma yapmak için elektronik veri tabanlarını kullanım sıklığı (p<0,001), anahtar kelimeyi “iyi” olarak bilenlerin oranı (p=0,021), Medline kullanım sıklığı (p=0,003) ve kanıt piramidinden aldıkları puanların ortalaması (p<0,001) dönemler arasında anlamlı farklılık göstermektedir. Öğrencilerin İngilizce seviyeleri ile elektronik KDT veri tabanı kullanımı arasında anlamlı fark vardır (p=0,034). Ortanın üzeri ve üst seviye İngilizcesi olan öğrencilerin %72,7 (8)’si araştırma yapmak için elektronik KDT veri tabanlarını kullanmaktadır. Öğrencilerin makale okurken en zorlandıkları kısımlar; İngilizce yetersizliği, istatistik ve makalede kullanılan akademik dil idi. Dönem 4 ve 5 öğrencilerine KDT stajı hakkında görüşlerini sorduğumuzda; % 77,2 (88)’si stajın yararlı olduğunu, % 7,0 (8) öğrenci kursun faydalı olmadığını, % 15,8 (18)’i ise kararsız olduğunu belirtti. Sonuç: Öğrencilerin İngilizce düzeylerini iyileştirmek KDT veri tabanı kullanım sıklıklarını artırabilir. KDT bilgi ve tutumunun dönem üç öğrencilerinde diğer sınıflara göre oldukça düşük olduğu, stajını yeni alan dönem dört öğrencilerinin genel KDT bilgi ve tutumunun diğer sınıflara göre daha iyi olduğu görülmüştür. Bu bulgular bize stajın faydalı olduğunu göstermektedir.Öğe Combination of infra-red light with nanogold targeting macrophages in the treatment of Leishmania major infected BALB/C mice(2022) Yasak Güner, Rukiye; Berksoy Hayta, Sibel; Tosun, Mustafa; Akyol, Melih; Özpınar, Necati; Akın Polat, Zübeyde; Eğilmez, Hatice Reyhan; Çelikgün, Serkan; Çam, SelimPurpose: In the treatment of cutaneous leishmaniasis (CL), developing drug resistance, existing toxic effects of drugs and failure respond to treatment cause the need to try different treatment methods. We investigated the effect of gold-conjugated macrophage-specific antibody on amastigotes under infra-red light for the treatment of CL. Methods: Female BALB/c (4–8 weeks old, 20 ± 5 g weight) mice were used in the study. The L. major strain was inoculated on the soles of mice in amastigote form and subpassed. Nanogold (Au), Auþ macrophage-specific antibody (MSA) modification and near infra-red (NIR) (5 seconds) were applied to mice groups that developed cutaneous leishmaniasis on their soles. On the 5th and 10th days of the treatment, the lesions were examined clinically and pathologically. Results: When the erythema values were examined, the highest decrease was calculated in the Auþ MSAþ NIR group in the measurements made on the 10th day (p < 0.014). The best improvement in 10th day measurements is in the NIR and Auþ MSAþ NIR groups when area values were examined (p ¼ 0.011, p ¼ 0.001). There was a statistically significant difference between the groups in terms of parasite load (PL) (p < 0.005) in pathological evaluation. According to PL grouping, the best result is NIR (p ¼ 0.002). When both main titles (clinical and pathological) are examined, the Au þ MSAþ NIR group is thought to have an optimal therapeutical feature. Conclusions: Auþ MSAþ NIR combination could be a new treatment approach for CL treatment.Öğe EARLY EXPERIENCES WITH ENDOSCOPIC ENDONASAL TRANSSPHENOIDAL SURGERY(2020) Söylemez, Burçak; Durmuş, Kasım; Bora, Adem; Eğilmez, Hatice Reyhan; Özum, ÜnalObjective: Pituitary tumors (PT) constitute 10-15% of intracranial tumors, and 90% of surgically treated PTs are pituitary adenoma (PA). PA can be treated using pharmacologic, surgical, and radiotherapeutic methods. Today, endoscopic endonasal transsphenoidal surgery (EETS) is more commonly performed because it is less invasive, provides a panoramic image, enables better evaluation of anatomic structures and adjacencies, and reduces hospital length of stay compared to other surgical methods. In this study, we evaluated the results of 21 patients who underwent EETS in our clinic. Methods: A total of 21 patients who underwent EETS between 2016 and 2020 in our clinic were evaluated retrospectively. Thirteen(61.90%) of the patients were women, 8 (38.09%) were men, and the mean age was 53.71 (24-73) years. Results: Pathology reports indicated pituitary adenoma in 17 patients, Rathke's cleft cyst in 3 patients, and hypophysitis in 1 patient. Rhinorrhea occurred in 3 patients, transient diabetes insipidus (DI) in 1 patient, and hypopituitarism in 2 patients. Two of the patients died. Conclusion: The acquisition of endoscopic experience involves a learning curve in which there is initially a temporary high incidence of perioperative complications. Compared with the literature, our results are consistent with the beginning of the learning curve.Öğe Malignant Melanoma(2020) Eninanç, İlknur; Yeler, Defne Yalçın; Akçay, Tuğba Kaya; Eğilmez, Hatice ReyhanMalignant melanoma in oral cavity is a rare tumor withaggressive prognosis. Diagnosis may be delayed because it is asymptomatic. In this article, we reported a case of oral malignant melanomaand clinical findings in a 82-year-old male patient. There was a reddish-blue, ulcerous, bleeding and painless mass on the hard palate. Thismass was formed in 3 weeks.Öğe Merkezi Sinir Sistemi Tümörlerinde Dünya Sağlık Örgütü Sınıflandırması(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2025) Eğilmez, Hatice ReyhanDünya Sağlık Örgütü'nün merkezi sinir sistemi tümörleri sınıflandırmasının 5. baskısı moleküler değişiklikleri histopatoloji ile birleştirerek doğru ve kesin tanılar için genetik testlerin kritik rolünü vurgulamaktadır. Bu durum özellikle ekonomik olarak dezavatajlı ülkelerde zorluklara yol açmaktadır. ADAPTR grubu bu ülkeler için temel histolojik ve immünohistokimyasal belirteçlerle tanının konulabileceğini önermektedir.Öğe Towards Development of a Standard Terminology of the World Health Organization Classification of Tumors of the Central Nervous System in the Turkish Language, and a Perspective on the Practical Implications of the WHO Classification for Low and Middle Income Countries(2022) Söylemezoğlu, Figen; Öz, Ayşim Büge; Eğilmez, Hatice Reyhan; Pekmezci, Melike; Bozkurt, Süheyla Uyar; Danyeli, Ayça; Onguru, OnderIn our manuscript, we propose a common terminology in the Turkish language for the newly adopted WHO classification of the CNS tumors, also known as the WHO CNS 5th edition. We also comment on the applicability of this new scheme in low and middle income countries, and warn about further deepening disparities between the global north and the global south. This division, augmented by the recent COVID-19 pandemic, threatens our ability to coordinate efforts worldwide and may create significant disparities in the diagnosis and treatment of cancers between the “haves” and the “have nots”.