Yazar "Erdem, Bülent" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe AÇIK MADEN İŞLETMELERİNDE PARTİKÜL MADDE SALINIMI: LİTERATÜR ARAŞTIRMASI(2021) Duran, Zekeriya; Erdem, Bülent; Doğan, TuğbaPartikül madde kaynaklı hava kirliliği insan sağlığına ve çevreye zarar verebilmektedir. Partikül madde kaynaklarından birisi de madencilik sektörüdür. Açık maden işletmelerinde, yapılan faaliyet türüne (delme, patlatma, yükleme, taşıma, sıyırma, kırma, eleme vb.) bağlı olarak çalışma bölgelerinde değişik düzeylerde PM salınımı oluşmaktadır. Bu nedenle sürdürülen her faaliyetin partikül madde salınım değerlerinin ölçülmesi, bunların ilgili mevzuatta belirtilmiş olan sınır değerler dikkate alınarak değerlendirilmesi ve olumsuz etkileri önleyici/azaltıcı önlemlerin planlanması önemlidir. Konu üzerine yapılmış olan çalışmalar incelendiğinde, maden işletmelerinde yapılan faaliyetin türüne göre oluşabilecek PM salınımını modelleyen denklemlerin geliştirildiği ancak bunların, farklı işletmelerdeki aynı faaliyet için bile değiştiği tespit edilmiştir. Bu nedenle, PM salınım değerlerinin maden işletmesine özgü olduğu, sürekli salınım ölçümü yapmanın daha doğru sonuçlara ulaşılmasını sağlayacağı ve dolayısıyla en gerçekçi yaklaşım olarak, bir maden işletmesinde sürdürülen her faaliyet için ayrı PM salınım modellemesinin yapılmasının gerektiği sonucuna varılmıştır.Öğe AÇIK MADEN İŞLETMELERİNDE PARTİKÜL MADDE SALINIMI: LİTERATÜR ARAŞTIRMASI(Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, 2021) Duran, Zekeriya; Erdem, Bülent; Doğan, TuğbaPartikül madde kaynaklı hava kirliliği insan sağlığına ve çevreye zarar verebilmektedir. Partikül madde kaynaklarından birisi de madencilik sektörüdür. Açık maden işletmelerinde, yapılan faaliyet türüne (delme, patlatma, yükleme, taşıma, sıyırma, kırma, eleme vb.) bağlı olarak çalışma bölgelerinde değişik düzeylerde PM salınımı oluşmaktadır. Bu nedenle sürdürülen her faaliyetin partikül madde salınım değerlerinin ölçülmesi, bunların ilgili mevzuatta belirtilmiş olan sınır değerler dikkate alınarak değerlendirilmesi ve olumsuz etkileri önleyici/azaltıcı önlemlerin planlanması önemlidir. Konu üzerine yapılmış olan çalışmalar incelendiğinde, maden işletmelerinde yapılan faaliyetin türüne göre oluşabilecek PM salınımını modelleyen denklemlerin geliştirildiği ancak bunların, farklı işletmelerdeki aynı faaliyet için bile değiştiği tespit edilmiştir. Bu nedenle, PM salınım değerlerinin maden işletmesine özgü olduğu, sürekli salınım ölçümü yapmanın daha doğru sonuçlara ulaşılmasını sağlayacağı ve dolayısıyla en gerçekçi yaklaşım olarak, bir maden işletmesinde sürdürülen her faaliyet için ayrı PM salınım modellemesinin yapılmasının gerektiği sonucuna varılmıştır.Öğe Alçı Fabrikasında Gürültü Maruziyetinin İş Güvenliği Açısından Değerlendirilmesi(Sivas Cumhuriyet University, 2018) Duran, Zekeriya; Doğan, Tuğba; Erdem, Bülent; Demirhan, İsmailGürültü Ağır sanayi sektöründe çalışanların maruz kaldığı önemli fiziksel risk etkenlerinden birisidir. Bu çalışma kapsamında bir alçı fabrikasında çalışanların bulunduğu ortamlar belirlenmiş, yaptıkları işe göre ayrı ayrı ölçümler yapılıp, sonuçları değerlendirilmiş ve frekans gürültü ilişkileri ortaya çıkarılmıştır. Buna göre en yüksek gürültü taş kırma ünitesinde meydana gelirken idari bina personeli en düşük düzeyde gürültüye maruz kalmışlardır. Maruziyet sınır değerini aşan bölgeler paketleme ve taş kırma üniteleridir. Ayrıca ölçüm yapılan bölgelerde çalışanların maruz kaldığı maksimum gürültü düzeyleri orta frekans aralığına, minimum gürültü düzeyleri ise düşük ve yüksek frekans aralıklarına denk gelmektedir. Tüm şubelerde çalışanların maruz kaldığı maksimum gürültü düzeyi 250 Hz ve 2500 Hz frekans aralığındadır. Makinelerin oluşturduğu gürültü düzeyleri geniş frekans aralığında olup, fabrikadaki gürültü kaynaklarının çıkardığı maksimum sesler ince ses olarak tanımlanmaktadır. Yapılan ölçümler sonucunda fabrikadaki personelin çoğunlukla maruz kaldığı maksimum gürültü düzeyleri insan kulağının en hassas olduğu frekans bölgesinin dışında olduğu hesaplanmıştır.Öğe ÇED Kararı Verilen Bitişik Maden Ruhsat Sahaları için Sağlık Koruma Bandının Değerlendirilmesi(Mayeb Basın Yayın İnsan Kaynakları Ltd. Şti., 2024) Duran, Zekeriya; Canbaz, Oktay; Erdem, BülentÜlkemizde madencilik faaliyetleri sonrası üretim yapılan alanların rehabilite edilerek madencilik öncesi konumuna döndürülmesi, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise madencilik öncesi konumuna yakın halde terk edilmesi gerektiği ilgili kanun ve yönetmeliklerde açıkça belirtilmektedir. Üretim sonrası rehabilitasyon, çevre şartları dikkate alınarak tüm canlılara güvenli bir ortam sağlanacak şekilde tamamlanmalıdır. Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu hazırlama kararı verilen maden sahalarında ruhsat alanı sınırları, belirli genişlikteki sağlık koruma bandı ile içeriden çevrelenmektedir. Ancak ÇED kararı verilen ve birbirine en az bir kenarından bitişik iki ruhsat sahasının, bu kenarları boyunca sağlık koruma bandı bırakılması rehabilitasyon işlemlerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Özellikle, çok kademeli açık ocakların işletildiği iki ruhsatın sınırları dahilinde bırakılması öngörülen sağlık koruma bandı, işletme sonrasında piramide benzer şekilli sarp topoğrafya oluşumlarına neden olabilmektedir. Bu yapılar, işletilen malzemenin jeolojik özelliklerine bağlı olarak, rehabilitasyon çalışmalarındaki maliyetleri ve süreci olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Ayrıca, bu bant sınırları içerisinde kalan malzeme madencilik açısından değerlendirebilecek özellikte ise ülke ekonomisi açısından da olumsuz etkileri göz ardı edilmemelidir. Bu çalışma, Sivas il sınırları içerisinde kalan, işletme sonrasında bu tür yapıların ortaya çıkabileceği jeolojik yapı ile topoğrafyaya sahip ve ÇED kararı verilen iki örnek kalker ruhsat sınırı boyunca uzanan sağlık koruma bandının kaldırılma gerekçelerini kapsamaktadır.Öğe Evaluation of actively applied mining method and ore loss in Divriği A-Kafa and Ekinbaşı underground iron mines(Chamber of Mining Engineers of Turkey, 2022) Ceylanoğlu, Atilla; Erdem, Bülent; Şengün, Bahadır; Karatepe, Aydın; Yayla, M. EnginIn this study, the applied mining method and ore loss in Divriği A-Kafa and Ekinbaşı underground iron mines were evaluated. Within this scope, in-situ measurements, observations and investigations were made in underground mines. The results of the field investigation as well as the related literature were evaluated together, and it was concluded that the sublevel caving method chosen is accurate and correct. In addition, ore loss in A-Kafa and Ekinbaşı underground operations was determined as 5,97% and 8,20%, respectively, and these values were found to be below the acceptable limit. © 2022 Union of Chambers of Engineers and Architects of Turkey. All rights reserved.Öğe Evaluation of flame retardant belt usage for underground metal mining(Union of Chambers of Engineers and Architects of Turkey, 2016) Erdem, Bülent; Ceylano?lu, Atilla; Duran, ZekeriyaToday, many underground mines are realizing all or a certain portion of the ore transportation by belt conveyor systems. In this study, the requirement to deploy flame-retardant conveyor belts in the case of operating belt conveyor haulage systems in underground metallic mines is investigated from the occupational safety point of view and evaluated taking into account six different criteria.Öğe Evaluation of Noise Emission in A Textile Plant(Malatya Turgut Özal Üniversitesi, 2020) Duran, Zekeriya; Genç, Mehmet; Doğan, Tuğba; Erdem, BülentTextile industry is characterized by the use of complicated machinery in mass production methods in order to meet increased consumption demands. This situation brings with it some issues for the employees. Many of the machines used in textile industry are operating at high noise levels. In this study, noise measurements taken from dyeing/finishing and weaving divisions in an integrated textile factory in Malatya city, Turkey were evaluated. Frequency distribution of dominant noise is also examined. Workers in weaving division were exposed to higher levels of noise than those in dyeing/finishing. Accordingly, the noise level in weaving ranged from 99.2 to 101.1 dBA, while that in dyeing/finishing ranged from 77.1 to 79.3 dBA. It is also outside the 4000 Hz frequency zone, where the dominant frequencies of the maximum noise levels exposed by those working in the measured divisions fall in the middle frequency range to which the ear is most sensitive. Considering the frequency distribution, noise levels in the 4000 Hz region are calculated to be between 84.2 and 86.8 dBA in the weaving division and 60.0 to 61.9 dBA in the dyeing/finishing division. A noise histogram showed that noise in the weaving division had spread over a wider range than the dyeing/finishing division.Öğe Investigation of noise exposure of heavy equipment operators in surface mines(Union of Chambers of Engineers and Architects of Turkey, 2017) Erdem, Bülent; Duran, Zekeriya; Do?an, Tu?ba; Yüksel, HüsnüThough hearing loss may appear to emerge as an occupational disease related to noise, when its effects on human body is considered it can be realized that it constitutes an important place in the causes of occupational accidents. In this study noise measurements were taken from 67 units of mining machinery of different types and models used in the mining operations. Among them dumpers, hydraulic backhoes, crawled dozers, graders, wheeled front-end loaders, wheeled ibrating rollers, hydraulic breakers, drills, bucket wheel excavators, their integrated tripper cars, spreaders, bucket wheel type coal loaders, coal spreaders and backhoe loaders can be mentioned. Noise measurements were taken from a total of six mining workplaces, including a road construction work, a sand quarry, an open limestone quarry, an open iron mine, an open gold mine and an open coal mine. Crawled dozer ranks the highest in noise exposure while coal loader/spreader ranks the lowest. On the basis of mining equipment, the lowest noise exposure was recorded mostly in the waiting phase while the highest occurred when the machines performed their basic functions.Öğe Investigation of subsidence induced by the production of sublevel caving method in Divrigi Ekinbaşı underground iron mine(Chamber of Mining Engineers of Turkey, 2023) Erdem, Bülent; Ceylanoğlu, Atilla; Şengün, BahadırIn this study, the subsidence induced by sublevel caving production method applied in the Divriği Ekinbaşı underground mine was investigated and evaluated. In this context, on-site observations and measurements were made in the underground mine. Two point cloud datasets with an approximately seven-month time difference were analyzed, and surface collapses, cracks, and fractures were plotted on the map For each periods, the fracture initiation and subsidence angles of hangingwall and footwall sides were determined. As a result of the analysis of first and second data sets, subsidence angle of the hangingwall side remained the same as 50.40°, in the footwall side 72.84° and 53.44° respectively. The areas of fracture and subsidence regions increased by 4.67 ha and 7.67 ha, respectively, over a period of around seven months.Öğe MADEN MAKİNELERİNİN FREKANS-GÜRÜLTÜ İLİŞKİSİ(2018) Duran, Zekeriya; Erdem, Bülent; Doğan, TuğbaNormal bir insan kulağı 20 Hz – 20000 Hz frekans aralığındaki sesleri duymakla birlikte buaralıktaki farklı frekanstaki sesleri eş şiddetle algılamamaktadır. Bu nedenle insan maruziyetininbelirlenmesinde gürültü düzeylerini belirlemenin yanında, gürültünün frekansı da dikkate alınmalıdır.Bu çalışmada Sivas ve komşu illerde yer alan toplam altı çalışma alanında kullanılan 67 adet işmakinesinden gürültü ölçümleri alınmış ve frekans-gürültü ilişkisi ortaya çıkarılmıştır. Çalışmasonuçlarına göre paletli dozer ve lastik tekerlekli yükleyici operatörlerinin maruz kaldığı maksimumgürültü düzeyi büyük oranda düşük frekans aralığına, diğerleri orta frekans aralığına düşmektedir.Tüm iş makinesi operatörlerinin maruz kaldığı minimum gürültü düzeyleri yüksek frekansaralığındadır. Ölçüm yapılan iş makinelerinin maksimum gürültü düzeylerinin insan kulağının enhassas olduğu frekans aralığının dışında olduğu tespit edilmiştir. İş makinelerinin oluşturduğu gürültügeniş frekans aralığında yer almaktadır. Gürültü düzeyleri, zamanla değişim ölçütüne göresınıflandırıldığında ölçüm alınan tüm iş makineleri kararsız gürültü sınıfına girmektedirÖğe Noise and frequency propagation in natural stone processing plants(2024) Duran, Zekeriya; Erdem, Bülent; Dogan, Tugba; Genç, MehmetIn this study, 510 noise measurements recorded in eight natural stone processing plants operating in Sivas City, Turkey were evaluated and the noise levels and dominant frequency bands of 11 different processing machines used in these plants were determined. The daily equivalent noise level of all natural stone processing plants was around or above the exposure limit value (87 dBA) specified in relevant regulations. Considering the machines and plant environment, the frequency ranges for the highest noise levels were mostly between 630 Hz - 5000 Hz, centering around 3150 Hz. Variations in the noise level of the processing machines in separate plants where similar processes were carried out was primarily related to the plant size and machine layout, the number of machines operating simultaneously and the type of natural stone processed. While the difference between the noise levels of gangsaws, bridge cutting, ST cutting, head/side cutting, trimming, cement filling, slab polishing, narrow polishing, chamfering and splitting machines were statistically significant, aging machines generated similar noise levels.Öğe Occupational noise exposure in natural stone processing plants(2020) Duran, Zekeriya; Doğan, Tuğba; Erdem, BülentOccupational noise exposure is a serious physical risk factor leading to occupational diseasesincluding hearing loss. In this study, occupational noise measurements taken at seven naturalstone processing plants operating in Sivas, Turkey and its environs are evaluated in accordancewith the task-based assessment method given in TS EN ISO 9612-2009 standard. Though theprocesses in natural stone processing plants are similar, significant differences were observedin the noise levels, which are often above the limits specified in the relevant regulation. Thehighest noise levels to which workers were exposed are S/T, bridge cutting, sizing/honing,head/side cutting machines while the lowest noise levels were from narrow polishing machineand gang saw machines. In plants B, F and G the S/T block cutting machines, in plants B andD the head/side cutting machines, in plants C and E the sizing/honing machines and in plantD the bridged cutting and narrow polishing machines exposed workers to noise levels abovethe lowest exposure action value of 80 dBA. The bridge cutting machine in plant D exposedthe workers to noise levels above the highest exposure action value of 85 dBA. High noiseemitting machines were proposed to be isolated in separate compartments.Öğe OTURMA POZİSYONUNDA ÇALIŞANLARIN TÜM VÜCUT TİTREŞİMİ MARUZİYETLERİNİN BELİRLENMESİNDE KULLANILAN ISO2631-1, ISO2631-5, BS6841 ve AVRUPA BİRLİĞİ DİREKTİFİ (EU) 2002/44/EC’ nin KARŞILAŞTIRILMASI(2020) Doğan, Tuğba; Erdem, Bülent; Duran, ZekeriyaTitreşim kaynaklımakineler endüstrinin neredeyse tüm çalışma kollarında kullanılmaktadır. Bumakineleri kullanan çalışanlar titreşim sonucunda el ve kol titreşimi ve tüm vücudutitreşiminin olumsuz etkisi altında kalarak sağlıksal maruziyetleryaşamaktadırlar. Titreşim, çalışanları; fiziksel ve psikolojik yönlerdenetkileyebilmekte, meslek hastalıklarının oluşmasına neden olabilmekte, çalışmaperformanslarını etkileyerek iş sağlığını ve güvenliğini tehlikeyesokabilmektedir. Titreşimli araç kullananlarda görülen el-parmak ve dirsekrahatsızlıkları ile titreşimli zeminde çalışanlardaki bel ve sırt sorunları,gibi pek çok titreşim kaynaklı rahatsızlık İSGİP tarafından hazırlanan MeslekHastalıkları ve İş ile ilgili Hastalıklar Tanı Rehberinde tanımlanaraksonuçları değerlendirilmektedir. İnsan vücudunun titreşime maruziyetinin ölçümüve değerlendirilmesi için en iyi bilinen standartlar BS 6841 (1987) ve ISO2631-1’dir (1997). AB Fiziksel Ajanlar (Titreşim) Direktifinde ISO 2631’eatıfta bulunulduğundan, BS 6841'in yerine tercih edilmektedir. ISO 2631-1 veISO 2631-5 uluslararası standartları, tüm vücut titreşimini incelemekte ve ergonomi, konfor ile sağlık açısından titreşiminönemini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada ülkemizde ve dünyada titreşimininsan vücuduna etkisini değerlendirmede kullanılan ulusal ve uluslararası bu standartlarkarşılaştırılmıştır.Öğe OTURMA POZİSYONUNDA ÇALIŞANLARIN TÜM VÜCUT TİTREŞİMİ MARUZİYETLERİNİN BELİRLENMESİNDE KULLANILAN ISO2631-1, ISO2631-5, BS6841 ve AVRUPA BİRLİĞİ DİREKTİFİ (EU) 2002/44/EC’ nin KARŞILAŞTIRILMASI(Serpil AYTAÇ, 2020) Doğan, Tuğba; Erdem, Bülent; Duran, ZekeriyaTitreşim kaynaklı makineler endüstrinin neredeyse tüm çalışma kollarında kullanılmaktadır. Bu makineleri kullanan çalışanlar titreşim sonucunda el ve kol titreşimi ve tüm vücudu titreşiminin olumsuz etkisi altında kalarak sağlıksal maruziyetler yaşamaktadırlar. Titreşim, çalışanları; fiziksel ve psikolojik yönlerden etkileyebilmekte, meslek hastalıklarının oluşmasına neden olabilmekte, çalışma performanslarını etkileyerek iş sağlığını ve güvenliğini tehlikeye sokabilmektedir. Titreşimli araç kullananlarda görülen el-parmak ve dirsek rahatsızlıkları ile titreşimli zeminde çalışanlardaki bel ve sırt sorunları, gibi pek çok titreşim kaynaklı rahatsızlık İSGİP tarafından hazırlanan Meslek Hastalıkları ve İş ile ilgili Hastalıklar Tanı Rehberinde tanımlanarak sonuçları değerlendirilmektedir. İnsan vücudunun titreşime maruziyetinin ölçümü ve değerlendirilmesi için en iyi bilinen standartlar BS 6841 (1987) ve ISO 2631-1’dir (1997). AB Fiziksel Ajanlar (Titreşim) Direktifinde ISO 2631’e atıfta bulunulduğundan, BS 6841'in yerine tercih edilmektedir. ISO 2631-1 ve ISO 2631-5 uluslararası standartları, tüm vücut titreşimini incelemekte ve ergonomi, konfor ile sağlık açısından titreşimin önemini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada ülkemizde ve dünyada titreşimin insan vücuduna etkisini değerlendirmede kullanılan ulusal ve uluslararası bu standartlar karşılaştırılmıştır.Öğe Particulate matter emissions from open pit mines; measurement methodologies, instruments, and research undertaken(Chamber of Mining Engineers of Turkey, 2024) Duran, Zekeriya; Doğan, Tuğba; Erdem, BülentParticulate matter is one of the primary pollutants in open pit mining operations. Measurements must be taken to control particulate matter created during open pit mining activities and to compare them to the regulatory limits. Numerous studies have been undertaken to estimate particulate matter emissions produced by open pit mining. It was discovered that the research were largely conducted on coal mines (69.4%), with little study done in other mining types. Research studies on particulate matter estimation took into consideration mostly machine characteristics (loader bucket volume, truck capacity, number of truck wheels etc.) and atmospheric conditions (air temperature, wind speed, relative humidity etc.). This study emphasizes on particulate matter measurement methods along with other measuring parameters and equipment for particulate matter estimation (TSP, PM10, PM4, PM2.5, and PM1).