Yazar "Erenay, Hayri" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Hz. Süleyman kıssası ve sosyo-psikolojik açıdan tahlili ve değerlendirilmesi(Cumhuriyet Üniversitesi, 1997) Erenay, Hayri; Keskin, HasanÖZET Hz Süleyman kendisine peygamberlikle beraber saltanatta verilmiş bir peygamberdir. O, Allah tarafından imtihan edilip imtihana sabrettikten sonra: Allah'dan kendisinden önce kimseye verilmemiş, sonra da kimseye verilmeyecek bir saltanat istemiş ve bu isteği kabul edilmiştir. Süleyman (a.s)'a şu mucizeler verilmiştir: Rüzgarın emrine verilmesi, şeytan ve cinlerin onun emrinde çalışması, hayvanların dillerini anlaması. Hz Süleyman Sebe Kraliçesi Belkıs'la ve diğer komşu devletleri ile diplomatik ilişkiler kurmuş ve bu ilişkilerinde barışı ön planda tutmuştur. Ayrıca o öneminde yaptırdığı mükemmel demir ve bakır eritme fırınları, güçlü deniz filosu ve şehircilik ve mimariye verdiği önemle de Hz. Süleyman dikkatlerini üzerine çekmektedir. Ayrıca onun hayvanlara olan acıma hissinde de, günümüz dünyası için önemli mesajlar vardır. Bununla beraber, eserlerde onun hayatı ile ilgili olarak ilginç bir çok yalan haberlere kendisi ve babasına atılmış iftiralara rastlamak mümkündür. Bu çalışmada özellikle bu tür haberleri tespit edilmeye çalışılmıştır. O'nun hayatından çıkarılabilecek mesajlar bölümüne ağırlık verilmiştir. Bu çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm "Temel islami kaynaklarına göre Hz Süleyman'ın hayatı", ikinci bölüm "Kuran'da Hz. Süleyman", üçüncü bölüm "Hz Süleyman'ın hayatı ile ilgili israiliyyat" dördüncü bölüm ise "Hz Süleyman'ın hayatından çıkarılacak mesajlar" dan oluşmaktadır.Öğe Kur'ân'da İtiraf ve Pişmanlık Olgusu(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Erenay, Hayri; Özdeş, TalipBaşta peygamberler olmak üzere, insanlıkla iç içe olan bu olgu, her insanın mutlaka yaşayacağı ve kendisinden müstağni olamayacağı bir hakikat olarak karşımıza çıkmaktadır. Zaten imtihan için yaratılan ve yaratılışında iyilik ve kötülük yapabilme kâbiliyeti olan insan için önemli olan; bu olguyu yaşadıktan sonra, başta peygamberler olmak üzere vahiy terbiyesinden geçen salih kulların gösterdiği tarzda bir tavır geliştirip, ebedi hüsrana uğramamaktır. Peygamberler ve salih kullar bu olguyu yaşamalarına neden olacak bir olayla karşılaştıklarında; önce itirafı, sonra içselleştirilmiş bir pişmanlık ve tövbe ortaya koymuşlardır. Kâfir ve inkârcılar ise, tövbe ve af perdesinin kapandığı son nefeste ya da mahşer gününde bu olguyu yaşayacaklardır. Yaşayacakları bu pişmanlık ise, onları ebedi hüsrandan kurtaramayacak ve onlara bir yarar sağlamayacaktır. Pişmanlık, her zaman bir günah ve hata sonucu yaşanmamaktadır. Bazen, iyi niyetle ve tüm tedbirleri alınarak başlanan işin sonucu hedeflenenin tam tersi sonuçlanabilmektedir. İşte bu gibi durumlarda da, insan başlarken verdiği kararından dolayı pişman olmaktadır. Kur’ân’da yer alan pişmanlıklar, muhâtablara daha önce benzeri durumlarla karşılaşan enbiyanın ve ebrarın ortaya koyduğu davranışı geliştirmeyi tavsiye etmektedir. Böylece insan yaşadığı derû çöküntüyü, tövbe ile ebedi mutluluk fırsatına dönüştürmüş olmaktadır.