Yazar "Gökçe, Şeyda Figül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Akut intraserebral hemorajide platelet-albumin-bilirubin ve sistemik immun inflamatuar indekslerin değerlendirilmesi(Malatya Turgut Özal Üniversitesi, 2022) Bolayır, Aslı; Bolayır, Hasan Ata; Gökçe, Şeyda Figül; Çiğdem, Burhanettin; Çıplak, SibelAmaç: Biz bu çalışmada intraserebral hemoraji (İSH) hastalarında yeni inflamatuar göstergeler olan sistemik immun-inflamatuar indeks (Sİİ) ile platelet-albumin-bilirübin indeksi (PALBİ) ölçmeyi ve bu değerlerin hastalıkla ilişkisi ile İSH’nin kısa dönem prognozu üzerindeki etkisini ortaya koymayı hedefledik.Materyal ve Metod: Retrospektif çalışmamıza İSH tanısı almış 245 hasta ile 250 sağlıklı gönüllü dahil edildi.Bulgular: Sağlıklı gönüllülerle karşılaştırıldığında, İSH hastaları daha düşük PALBİ (p=0.028) ve daha yüksek Sİİ değerlerine (p<0.01) sahipti. Ayrıca mRS (modifiye Rankin skalası) ve NIHSS (National Institutes of Health Stroke Scale)'ye göre hem yatışta hem de 30 gün sonunda prognozu kötü ve şiddetli İSH olan hasta grubunda Sİİ oranı daha yüksek iken, PALBİ oranı daha düşüktü. 245 İSH hastasının 45'i 30 gün içinde ex olmuştu. Benzer şekilde, exitus olan grupta Sİİ değeri, hayatta kalan gruba göre istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek (p<0.01), PALBİ değeri ise daha düşüktü (p<0.01). Çok değişkenli lojistik regresyon analizi, başvuru sırasındaki Sİİ ve PALBİ değerlerinin İSH'den sonraki 30 gün içinde mortalitenin bağımsız öngörücüleri olduğunu ortaya koydu. Alıcı çalışma karakteristik eğrileri, Sİİ değeri için 1098.12'nin ve PALBİ değeri için -4.11'in İSH sonrası 30 günlük mortaliteyi tahmin etmek için optimal eşik değerler olduğunu gösterdi.Sonuç: İSH hastalarında erken dönemde bakılan Sİİ ve PALBİ indeksleri, İSH hastalarının hem akut dönemde hem de 30 günlük ciddiyeti ve prognozu ile yakından ilişkilidir. Ayrıca, İSH sonrası 30 günlük mortaliteyi tahmin etmek için bağımsız öngörücü belirteçler olarak da kullanılabilirler.Öğe Periferal diabetik nöropatili hastaların tedavisinde memantinin etkinliği(Cumhuriyet Üniversitesi, 2005) Gökçe, Şeyda Figül; Akyüz, AytekinVI ÖZET Diabetik periferal nöropati (DPN) klinik pratikte en sık karşılaşılan kronik nöropatik ağrı sendromlarından birisidir. Diabetik nöropatili hastalarda çeşitli tedavi yöntemleri denenmektedir. Son yıllarda primer afferent-spinotalamik nöron sinapslarında eksitatör transmisyonun modülasyonu için N-methyl-D-aspartate (NMDA) reseptör antagonistleri kullanılmaktadır. NMDA reseptör antagonistlerinin kronik ağrı durumlarında opioid analjezikler kadar etkin olduğu da gösterilmiştir. Bu çalışmada diabetik polinöropatili hastalarda prospektif olarak NMDA reseptör antagonisti Memantin'in farklı iki dozda, klinik ve elektrofızyolojik etkinliğini değerlendirmeyi amaçladık. Tip 2 diyabetli ve diabetik nöropatisi olan 24 hasta ve 25 sağlıklı birey çalışmaya dahil edildi. Diabetik nöropati tanısı klinik (anamnez, motor, duyusal ve refleks muayenesi) ve elektrofızyolojik testler ile konuldu. Tüm bireylerde her iki median ve ulnar sinir motor ve duyusal iletimleri ve sol peroneal ve posterior tibial sinir motor iletimleri incelendi. Hastaların ağrı şikayetleri tedavi öncesi ve sonrası Vizüel Ağrı Skalası (VAS) ile değerlendirildi. Hastalara birinci hafta 10 mg, daha sonra altı hafta boyunca 20 mg memantin verildi. Altıncı hafta sonunda hastalar tekrar değerlendirildi. Tedaviye ara vermeksizin bir hafta 30 mg, daha sonra altı hafta boyunca 40 mg memantin uygulandı. Her iki tedavi grubunda kontrol grubuna kıyasla VAS değerlerinde anlamlı düzelme gözlenirken, tedavi grupları arasındaki fark önemsiz bulundu. Tedavi öncesi ve sonrası median, peroneal ve posterior tibial sinirlerin distal motor latans, amplitüd ve motor iletim hızı değerleri arasında fark önemsiz bulundu. Sağ ulnar sinir motor iletim hızı değerlerinde başlangıç ile 40 mg arasında ve 20 mg ile 40 mg tedavi grupları arasında anlamlı fark bulunurken, başlangıç ile 20 mg lık memantin tedavivn grubu arasındaki fark önemsiz olarak bulunmuştur. Sağ ve sol median sinir duyusal iletim hızı değerlerinde her iki tedavi grubunda anlamlı düzelme gözlenirken, tedavi grupları arasındaki fark önemsiz bulundu. Sağ ve sol ulnar sinir duyusal iletim hızı değerlerinde her iki tedavi grubunda da anlamlı düzelme bulunurken, tedavi grupları arasındaki fark önemsiz bulundu. Sonuç olarak diabetik polinöropatide memantin tedavisi nöropatik ağrıda ve özellikle duyusal sinir iletim hızlarında düzelme sağlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Diabetik Nöropati, NMDA Reseptörleri, VAS, Elektromyografi, MemantinÖğe Psoriasis Vulgaris Hastalarında Subklinik Nörolojik Tutulumun İncelenmesi(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Hayta, Sibel Berksoy; Çiğdem, Burhanettin; Guner, Rukiye; Gökçe, Şeyda Figül; Akyol, MelihÖZET Amaç: Bu çalışmanın amacı, psoriasis hastalarında subklinik nörolojik tutulum açısından bilişsel fonksiyonları P300 yöntemi ile değerlendirmek ve hastalık süresi ve şiddeti arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Yöntem: Çalışmaya 40 psoriasis vulgaris hastası ve 40 sağlıklı birey dahil edilmiştir. Her iki gruba standart mini mental test ve Beck Depresyon Envanteri uygulanmıştır. Psoriasis hastalarının PAŞİ (Psoriasis Alan ve Şiddet İndeksi) ve DYKİ (Dermatoloji Yaşam Kalitesi İndeksi) değerleri hesaplanmıştır. Her iki grubun P300 ölçümleri kaydedilmiş ve bilişsel fonksiyonları değerlendirmek amacıyla analiz edilmiştir. Bulgular: Sağlıklı ve psoriasis grupları arasında PzLat, PzAmp, CzLat ve CzAmp değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (sırasıyla p=0.681, p=0.301, p=0.138, p=0.739). PAŞİ değerleri açısından karşılaştırıldığında, hasta grubunda PzLat, PzAmp, CzLat ve CzAmp değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (sırasıyla p=0.211, p=0.422, p=0.106, p=0.305). Hastalık süresine göre değerlendirildiğinde, gruplar arasında PzLat, PzAmp, CzLat ve CzAmp değerleri açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (sırasıyla p=0.901, p=0.244, p=0.632, p=0.868). Sonuç: Psoriasis hastalarında bilişsel fonksiyonlar, hastalığın varlığı, şiddeti ve süresi ile etkilenmemektedir. Bildiğimiz kadarıyla, mevcut çalışma psoriasis hastalarında bilişsel fonksiyonları değerlendirmede elektrofizyolojik P300 yöntemini kullanan ilk çalışmadır.Öğe Toxoplasma gondii and multiple sclerosis: a population-based case-control seroprevalence study, Central Anatolia, Turkey(2023) Sevimligül, Gülgün; Akın Polat, Zübeyda; Gökçe, Şeyda FigülBackground: Toxoplasma gondii, an obligate intracellular parasite, is prevalent in various mammalian species, as well as certain avian, reptilian, and cold-blooded organisms. While immunocompetent individuals generally remain asymptomatic, immunocompromised individuals may experience severe and life-threatening conditions. Multiple sclerosis (MS), a chronic autoimmune disease affecting the central nervous system (CNS), is characterized by inflammation, demyelination, and axonal damage. Despite extensive research, the etiology and pathogenesis of MS remain incompletely understood. Given the strong affinity of T. gondii for the CNS, researchers have explored the potential association between T. gondii and autoimmune diseases such as rheumatoid arthritis, systemic lupus erythematosus, type 1 diabetes, and MS. This study aimed to investigate the possible relationship between MS and T. gondii. Methods: A population-based incident cohort of MS patients in Sivas, Turkey, was used to randomly select MS patients. Age- and sex-matched controls were also randomly selected from the general population. A total of 182 MS patients and 182 controls were included in the study. Clinical and socio-demographic variables were recorded using a structured questionnaire. Blood samples were collected from MS patients, and Toxoplasma IgG and IgM antibodies were measured using the enzyme-linked immunosorbent assay technique. Results: Anti-Toxoplasma IgG antibodies were detected in 78 cases (42.9%) and 73 controls (40.1%) (p>0.05). Age, female sex, and consumption of raw meat were identified as risk factors for toxoplasmosis in both MS patients and controls. Conclusion: In contrast to previous studies, this study did not find a significant difference in T. gondii seropositivity between the control group and MS patients. Further investigations are recommended to elucidate the precise relationship between MS patients and T. gondii.