Arşiv logosu
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Hamutoğlu, Rasim" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A CASE OF PALMAR TYPE OF BILATERAL PERSISTENT MEDIAN ARTERY ARISING FROM THE ULNAR ARTERY
    (Eskişehir Şehir Hastanesi, 2023) Hamutoğlu, Rasim; Yıldırım, Mehmet; Peştemalcı, Şükrü Turan; Ertaş, Ahmet; Doğancı, Özge Irmak
    Accurate information about the arterial anatomy of the upper extremities and their common variations is essential for limb surgeons. Persistent median artery (PMA) was examined in 6 cadavers (12 upper limbs). We encountered one case of bilateral the absence of superficial palmar arch (SPA), a bifid median nerve (MN) and the presence of the PMA originating from the ulnar artery (UA) during dissection. The incidence of the PMA in this study was 17%. It was determined that PMA and UA supplied the palm on both extremities of the cadaver without forming an arch. This specimen showed a radio-mediano-ulnar type of incomplete SPA. The UA was the dominant vessel of the palm in almost all cadavers compared to the other vessels. Awareness of variations in the vascular pattern of the palm will be of considerable help for clinical, plastic surgeons in their reconstructive surgery because such an artery may result in complications such as carpal tunnel syndrome.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    ACCUMULATION OF CR6+, PB2+ AND CD2+ AND ULTRAVIOLET RADIATION ALTER METHYLATION AND GENOMIC DNA STATUS IN RAMALINA FARINACEAE
    (Ankara Üniversitesi, 2021) Hamutoğlu, Rasim; Duman, Demet Cansaran; Derici, Mehmet Kürşat; Aras, Sumer; Aslan, Ali
    In this study was aimed to determine the genotoxic effect of Ramalina farinacea lichen species against stress sources at the molecular level. After applying three different heavy metals (Pb2+, Cd2+, and Cr6+) to the R. farinacea, the extent to which the lichen sample absorbed these metals was determined by Flame Atomic Absorption Spectroscopy. RAPD and MSAP-AFLP assays were also used to determine the status of DNA damage. The heavy metal analysis showed that R. farinacea had high levels of Pb2+, Cd2+, and Cr6+ content. According to the results obtained from molecular analyses, band changes were observed against seven primers heavy metal stresses and three primers against UV stress. An increase in Genomic Template Stability (GTS) was determined during the time in R. farinacea treated with all heavy metal concentrations. The effect of UV radiations in R. farinacea revealed the highest polymorphism and the lowest GTS rate depending on the dose. Among all methylation combinations, Type II was found to show altered in R. farinacea in response to Pb2+, Cd2+, and Cr6+ contents and UV radiations. R. farinacea can be used at the molecular level as a biomarker of suitable genotoxic effect. This is the first study to reveal DNA damage against stress sources using a sample of R. farinacea lichen species.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    COVID-19’UN SİNDİRİM SİSTEMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
    (2020) Hamutoğlu, Rasim; Saraydın, Serpil Ünver
    Yeni koronavirüs hastalığı şu anda büyük bir pandemiye nedenolmaktadır. Aralık 2019'da Yeni koronavirüs-19’un patlak vermesindenbu yana, virüs bulaşmış hastalarda sıklıkla çeşitli sindirim semptomlarıbildirilmiştir. Hastalar tipik olarak ateş ve solunum yolu hastalığı ilebaşvururken, bazı hastalar ishal, kusma ve karın ağrısı gibi sindirimsemptomlarını da bildirmektedir. Hastalığın şiddeti arttıkça,sindirim semptomları da belirgin hale gelmektedir. Sindirimsemptomları olan hastaların ortalama karaciğer enzim düzeyleri,düşük monosit sayısı ile daha uzun protrombin zamanınınolduğu ve sindirim semptomları olmayanlara göre daha fazlaantimikrobiyal tedavi gördükleri çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir.Klinisyenler, ishal gibi sindirim semptomlarının yaygın olarakYeni koronavirüs-19 'un özellikleri arasında olduğunu ve sindirimsemptomları ile başvuran risk altındaki hastalarda şüphe endeksinindaha erken yükseltilmesi gerektiğini fark etmelidir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    COVID-19’UN SİNDİRİM SİSTEMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
    (Sağlık Bakanlığı Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 2020) Hamutoğlu, Rasim; Saraydın, Serpil Ünver
    Yeni koronavirüs hastalığı şu anda büyük bir pandemiye neden olmaktadır. Aralık 2019'da Yeni koronavirüs-19’un patlak vermesinden bu yana, virüs bulaşmış hastalarda sıklıkla çeşitli sindirim semptomları bildirilmiştir. Hastalar tipik olarak ateş ve solunum yolu hastalığı ile başvururken, bazı hastalar ishal, kusma ve karın ağrısı gibi sindirim semptomlarını da bildirmektedir. Hastalığın şiddeti arttıkça, sindirim semptomları da belirgin hale gelmektedir. Sindirim semptomları olan hastaların ortalama karaciğer enzim düzeyleri, düşük monosit sayısı ile daha uzun protrombin zamanının olduğu ve sindirim semptomları olmayanlara göre daha fazla antimikrobiyal tedavi gördükleri çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. Klinisyenler, ishal gibi sindirim semptomlarının yaygın olarak Yeni koronavirüs-19 'un özellikleri arasında olduğunu ve sindirim semptomları ile başvuran risk altındaki hastalarda şüphe endeksinin daha erken yükseltilmesi gerektiğini fark etmelidir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İnfertil Erkeklerin Seminal Plazma Sıvısı ve Spermatozoasında Sisteinden Zengin Salgı Proteini 2 (CRISP2) ve Semenogelin 1 (SEMG1) ile mir-582-5p, mir-27a, mir-21 ve mir-216b Ekspresyonunun Araştırılması
    (Nisan 2023) KALOĞLU, Celal; Budak, Mahir; Korkmaz, Ertan Mahir; Hamutoğlu, Rasim
    Bu çalışmada İnfertil Erkeklerin Seminal Plazma Sıvısı ve Spermatozoasında Sisteinden Zengin Salgı Proteini 2 (CRISP2) ve Semenogelin 1 (SEMG1) ile mir-582-5p, mir-27a, mir-21 ve mir-216b Ekspresyonunu arasındaki ilişki araştırılmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    İnsan endometriozis dokusunda PI3K/AKT yolağı ve kisspeptin etkileşiminin önemi: morfometrik ve histopatolojik bir çalışma
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Hamutoğlu, Rasim; Kaloğlu, Celal
    İyi huylu jinekolojik ve kronik inflamatuar bir hastalık olan endometriozis, uterus kavitesi dışında canlı endometrial dokunun varlığıyla tanımlanan östrojene bağımlı bir hastalıktır. Bu çalışma, endometriozisli (ektopik ve ötopik) ve patolojik olmayan endometrium dokularında JB4 ile transmisyon elektron mikroskobu (TEM) teknikleri kullanılarak proliferatif evre sırasındaki endometrial yapıların histopatolojik, morfolojik, morfometrik ve ultrastrüktürel benzerlikleri ile farklılıklarını belirlemeyi ve immünofloresan (IF) yöntemiyle KiSS-1, PI3K ve AKT proteinlerinin ekspresyon modellerini araştırmayı amaçlamıştır. Çalışmaya toplam 27 kadın (18 kontrol, 9 over endometriozisli), yazılı bilgilendirilmiş onam formu alındıktan sonra dâhil edildi. Over endometriozisli 9 hastadan hem ektopik hem de ötopik endometrial bölgeden olmak üzere aynı anda 2 biyopsi materyali alındı. Proliferatif faz sırasında hastalardan alınan endometrial biyopsiler üzerinde gerçekleştirilen morfometrik analizlerin yanı sıra numunelerin histopatolojik analizi ışık mikroskobu (JB4 tekniği ve immünofloresan) ve TEM için de ayrıldı. JB4 tekniği sonrası ortaya çıkan histopatolojik bulgular özellikle ötopik ve kontrol gruplarında basit ve/veya kompleks endometrial hiperplazi ve sitolojik atipiyi ortaya çıkardı. Bez içerisinde şekil ve boyut olarak birbirinden farklı tipte çeşitli hücrelerin yanı sıra bu hücrelerin arasında özellikle hiperplazilere eşlik eden iğ şekilli, koyu tubal metaplazik hücrelere de rastlandı. İmmünofloresan analizlere bakıldığında, kontrol grubuna kıyasla PI3K ve AKT proteinlerinin luminal ve bez epiteli hücrelerinin sitoplazmasında lokalize olduğu gözlenirken, stroma içerisinde ise hücrelerin nükleer ve perinükleer alanlarında immünreaktivite gösterdiği belirlendi. KiSS-1 proteinin ise özellikle endometriozisin farklı evrelerinde hücrelerin farklı alanlarında lokalizasyon göstermesi ve diğer çalışmaların aksine endometriozisli hastalarda ifade düzeyinin azalmayıp özellikle sitoplazmadan çekirdeğe translokasyonunun gözlenmesi çarpıcı bir sonuç olarak karşımıza çıktı. Tubal metaplazi gösteren hücrelerin de, bez içerisinde yer alan diğer hücresel yapılara oranla çok daha fazla ekspresyon düzeyine sahip olduğu tespit edildi. TEM ile elde edilen görüntülerde endometriozisli hastalarda dev otofagozomların varlığı mevcuttu. Glandular hücre çekirdeklerinin neredeyse tamamının ökromatik özellik göstermesine rağmen, stromal hücre çekirdeklerinin çoğunlukla hiperkromatik özellikte olduğu belirlendi. Özellikle ötopik endometriumda yer alan epitelyal ve stromal hücrelerin çekirdeklerinde çeşitli boyutlarda ve membranla sarılı intranükleer inklüzyon cisimciklerine rastlanması endometriozis hastalarında daha önce gözlenmemiş bir bulgu olarak ön plana çıktı. Bunun yanı sıra endometriozisli hastaların hem ektopik hem de ötopik dokularında yer alan mitokondrilerin şişmiş, krista yapıları bozulmuş ve içerisinde metalik birikimlerinin söz konusu olduğu dejenerasyonlar tespit edildi. Morfometrik olarak ektopik, ötopik ve kontrol grupları içerisinde yer alan stromadaki hücrelerin volüm fraksiyonu oranları sırasıyla %50, %61 ve %74; matriks kısımlarının volüm fraksiyonunun oranları ise sırasıyla %50, %39 ve %26 olarak belirlendi. Bu durumda kontrol grubuna kıyasla, ektopik endometriumun stroması içerisinde yer alan hücresel yapıların giderek azaldığı, matriks kısımlarının ise kontrole göre giderek arttığı gözlemlendi. Özetle, KiSS-1 ve PI3K/AKT yolağı düzensizliklerinin ekstra bir çalışma mekanizması ile endometriozisli hastaların daha ileri aşamalara geçmesini önleyecek bir işlevsel mekanizmanın da oluşabileceğini varsayıyoruz. Histopatolojik sonuçlarımız, endometriozisin malignitelerle birlikteliğini güçlendirecek bulguları da ortaya koymaktadır. Ancak endometriotik dokunun tam olarak nasıl malign transformasyona uğradığına dair heyecan verici olasılıkları açıklığa kavuşturmak için daha fazla ve daha büyük çalışmalara ihtiyaç vardır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Peri-implantasyon döneminde sıçan endometriumunda wnt-ß katenin yolağının matrix metalloproteinaz ekspresyonundaki rolü
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2019) Hamutoğlu, Rasim; Bulut, Hüseyin Eray
    İmplantasyon süreci, uterus ve implante embriyo arasında karmaşık ve senkronize moleküler ve hücresel olayları içerir. Wnt-? katenin sinyal yolağı pre-implantasyon embriyo gelişimi, implantasyon için blastosist aktivasyonu, uterus gelişimi ve desidualizasyon gibi çoklu implantasyon ve desidualizasyon olaylarında oldukça kritik rollerde görev alır. İmplantasyon sırasında, matriks metalloproteinazların, endometriumda ve embriyo invazyonunda desidualizasyona eşlik eden doku yeniden şekillenmesinde rol oynadığı bilinmektedir. Bu çalışmada, peri-implantasyon döneminde sıçan endometriumunda Wnt-? katenin sinyal yolağı aracılığıyla matriks metalloproteinaz ailesinden MMP-2 (Jelatinaz-A), MMP-7 (Matrilsin-1) ve MMP-9 (Jelatinaz-B) proteinlerinin immünolokalizasyonları belirlenerek olası rollerinin araştırılması amaçlandı. Uterus dokularından alınan kesitlere hematoksilen&eozin (H&E) ve immünfloresan (IF) boyamalar uygulandı. Ayrıca uterus endometriumu küretaj yoluyla kazınarak alınan parçalardan bu proteinlerin mRNA ekspresyonları Real-Time PZR yöntemi ile belirlendi. Real-Time PZR analizleri, peri-implantasyon döneminde tüm endometrium mRNA'sında Wnt'ler ve ?-katenin'in yanı sıra MMP-2, MMP-7 ve MMP-9'un ekspresyon varlığını göstermiştir. MMP-2, MMP-7 ve MMP-9'un ifadesi özellikle östrus ve/veya metaöstrus evresinde daha yüksekti. Özellikle östrus siklusunda MMP-7 mRNA'sı için çok kuvvetli sinyaller tespit edildi. Gebelik sırasında endometrial MMP ekspresyon seviyesinde 7,5. günden 9,5. güne doğru gidildikçe bir artış gözlendi. Bununla birlikte, 7,5. gün gebe uterusunda Wnt7a'nın mRNA düzeyi saptanmadı. İmmünfloresan analizlerinin sonuçlarına göre, peri-implantasyon sürecinde gebe olmayan sıçan endometriumunda Wnt'lerin ve MMP-2 ile MMP-9'un tüm evreler boyunca genellikle endometrial bazal stromada ve kan damarlarının endotelinde, ?-kateninin tüm evreler boyunca endometriumun bütün bölgelerinde, MMP-7'nin ise çoğunlukla luminal epitel, endometrial bez epiteli ve kan damarlarının endotelinde lokalizasyonları gösterilmiştir. Gebe sıçan uterusunda çalışılmış olan bütün proteinlerin gebelik süresi boyunca anti-mezometrial ve mezometrial desidual lokalizasyonlarda ekspresyonları gösterilmiştir. Sonuç olarak, kanonikal Wnt-? katenin sinyal yolağı proteinlerinin ekspresyonları arasındaki önemli farklılık ve matriks kompozisyonundaki bu değişikliklerin, östrus siklusu homeostazisinde ve başarılı embriyo implantasyonunda gerçekleşen desidualizasyon, trofoblast invazyonunun kontrolü ve plasentasyon gibi süreçlerde önemli roller üstlendiği savını güçlendirmiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    SIÇAN KRANİAL BÖLGESİNİN HİSTOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ
    (Selçuk Üniversitesi, 2025) Hamutoğlu, Rasim; Saraydin, Serpil Ünver
    Amaç: Bu çalışma, neonatal Wistar albino sıçanların kranial bölgesindeki dil, damak ve burun boşluğundaki Steno bezi gibi bazı organların yetişkin sıçanlarla karşılaştırıldığında histolojik olarak değerlendirilmesini belirlemek amacıyla yapıldı. Yöntem: Çalışmada 5 adet sağlıklı dişi yenidoğan Wistar albino sıçan kullanıldı. Sıçanlardan elde edilen numuneler %10'luk formalinde iki gün süreyle fikse edildi. Hematoksilen&eozin ve Mallary Azan boyama sonrasında dil, damak ve burun boşluğunun histolojik özellikleri ortaya çıkarıldı. Bulgular: Yumuşak damağın ön kısmındaki submukoza tabakasında yağ dokusu bulunurken, arka kısmında mukus bezleri gözlendi. Ana papillalar filiform ve fungiform olup, dağınık foliat ve sirkumvallat papillalar da mevcuttu. Yan burun bezleri (Steno bezleri) iyi gelişmişti. Genel olarak yetişkinlerde tek taraflı sinüsün posterosuperior kısmında koronal ve sagittal kesitlerde dört adet etmoturbinat bulunurken, neonatal sıçanlarda iki tane etmoturbinat vardı. İlginç bir şekilde, farede nazofarenksin hemen rostralinde bir septal pencere mevcuttu, ancak yeni doğan sıçanlarda septal pencere görülmedi. Sonuç: Bu çalışma, yeni doğmuş Wistar albino sıçanının ağız ve burun boşluğunun anatomisine ilişkin temel araştırma özelliklerini rapor etmektedir. Verilerimiz, bu organların yapısını tam olarak incelemeyi amaçlayan diğer çalışmalara ışık tutabilir ve yeni doğmuş Wistar albino sıçanlar üzerinde yapılacak daha sonraki deneysel ve morfolojik çalışmalarda faydalı olabilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The Effect of Two Different Botulinum Neurotoxin A On The Cortical Neuron Cells In Terms of Apoptosis and MMP 2, MMP 7, and MMP9 Localizations
    (2023) İnan, Zeynep Deniz Şahin; Polat, Zübeyda Akın; Hamutoğlu, Rasim
    This study aimed to associate the possible cytotoxic and apoptotic effects of Botox (Allergan) and Dysport (Ipsen) and immunolocalization of matrix metalloproteinase (MMP) proteins with HCN2 cortical neuron cell line. Accordingly, cytotoxic potentials of Botox and Dysport were determined on different concentrations. Then, the apoptosis rates of these cells were evaluated by TUNEL method. MMP2, MMP7, and MMP9 proteins were also visualized using immunofluorescence method. There was a significant difference in cytotoxicity between those treated with 3.2, 6.4, and 12.8IU compared with the control. The Dysport 12.8 IU group was statistically more toxic than Botox group at the same concentration. Therefore, the number of apoptotic cells increased from 0.1 IU in Botox and 0.01 IU in Dysport groups compared to the control. The number of apoptotic cells was significantly higher in Dysport group at 1.6, 3.2, 6.4, and 12.8 IU concentrations than in Botox group. It was determined that MMPs increased gradually at the concentrations where the number of apoptotic cells was highest compared to the control group. As a result, we consider that it may be necessary to deal with the dose adjustment in Botox and Dysport applications, together with detailed studies to be carried out in the future.

| Sivas Cumhuriyet Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Sivas, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim