Yazar "Yurdakul, İbrahim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Buzağılarda Doğum Sırasında Şekillenen Mandibula Kırıklarının Akrilik Eksternal Fiksatör ile Sağaltımlarının Klinik ve Radyografik Yöntemlerle Değerlendirilmesi(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2023) Yurdakul, İbrahimBu çalışmada; yenidoğan buzağılarda karşılaşılan mandibula kırıklarının akrilik ekternal fiksasyon yöntemi ile sağaltımlarının klinik ve radyolojik olarak değerlendirilmesi amaçlandı. Akrilik eksternal fiksasyon yöntemi ile sağaltımı yapılan 5 olgunun 15. gün kontrollerinde 2 olguda (Olgu no 1, 3) pin diplerinde enfeksiyon olduğu, 3 olguda ise herhangi bir enfeksiyona rastlanılmadığı, 2 olguda pinlerde gevşeme olduğu (Olgu no 1, 3), kontrollerin 30. gününde tüm olgularda kırık fragmentlerinin kaynamalarının iyi olduğu ancak olgu no 1’ de sağ ve sol mandibulada hafif dislokasyon olduğu radyolojik ve klinik muayeneler neticesinde belirlendi. Sonuç olarak; Akrilik eksternal fiksatörler yenidoğan buzağıların mandibula kırıklarında hem maliyetinin ucuz olması hem de kemik dokularının zayıf olmasından dolayı diğer tekniklerine alternatif olarak çene kırıklarının sağaltımda operatif olarak kolaylıkla uygulanabileceği kanısına varıldı.Öğe Buzağılarda Doğum Sırasında ve Sonrasında Şekillenen Kırık Olgularının ve Sağaltım Yöntemlerinin Değerlendir(2018) Yurdakul, İbrahimBu çalışmada; 2016-2018 yılları arasında kliniklerimize kırık şikayeti ile getirilmiş farklı yaş, ırk ve cinsiyetteki buzağıların doğum sırasında veya sonrasında şekillenen kırık olguları ile bu kırıkların sağaltım yöntemlerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Toplam 28 buzağıda kırık tespit edildi. Cinsiyete göre kırık olgularının erkeklerde (%64.29); dişilere (%35.71) oranla daha fazla görüldüğü belirlendi. Irklara göre kırık olgularına en fazla Simental (%53.57) ırk buzağılarda rastlandı. Buzağılarda tespit edilen olguların 16’sının (%57.14) doğum sırasında, 12’sinin (%42.86) ise doğum sonrası düşme, vurma gibi travmalara bağlı oluştuğu belirlendi. Kırık olguları içerisinde en çok metakarpus kırıklarına (%32.14) rastlandı; bunu metatarsus (%17.86), tibia (%17.86), femur (%10.71), mandibula (%10.71), humerus (%7.14) ve scapula (%3.57) kırıkları izledi. Sağaltım amacıyla konservatif olarak toplam 10 olguya polivinil klorür (PVC) destekli alçılı bandaj, 5 olguya PVC destekli bandaj, operatif olarak 6 olguya intramedüller pin, 3 olguya intramedüller pin ve serklaj uygulaması, 3 olguya akrilik eksternal fiksasyon ve 1 olguya ise sadece serklaj teli kullanılarak fiksasyon uygulandı. Sonuç olarak, hayvan sahiplerinin güç doğum olgularına müdahale etmemeleri, buzağıların doğumdan sonra travmalara maruz kalmamaları için belli bir döneme kadar gereken koruyucu önlemleri almaları, buzağılarda şekillenen kırık olgularına ampirik yöntemlerle müdahale etmemeleri ve en kısa sürede bir veteriner hekime başvurmaları konusunda bilinçlendirilmeleri gerektiği kanısına varıldı.Öğe Buzağılarda Doğum Sırasında ve Sonrasında Şekillenen Kırık Olgularının ve Sağaltım Yöntemlerinin Değerlendirilmesi(Harran Üniversitesi, 2018) Yurdakul, İbrahimBu çalışmada; 2016-2018 yılları arasında kliniklerimize kırık şikayeti ile getirilmiş farklı yaş, ırk ve cinsiyetteki buzağıların doğum sırasında veya sonrasında şekillenen kırık olguları ile bu kırıkların sağaltım yöntemlerinin değerlendirilmesi amaçlandı. Toplam 28 buzağıda kırık tespit edildi. Cinsiyete göre kırık olgularının erkeklerde (%64.29); dişilere (%35.71) oranla daha fazla görüldüğü belirlendi. Irklara göre kırık olgularına en fazla Simental (%53.57) ırk buzağılarda rastlandı. Buzağılarda tespit edilen olguların 16’sının (%57.14) doğum sırasında, 12’sinin (%42.86) ise doğum sonrası düşme, vurma gibi travmalara bağlı oluştuğu belirlendi. Kırık olguları içerisinde en çok metakarpus kırıklarına (%32.14) rastlandı; bunu metatarsus (%17.86), tibia (%17.86), femur (%10.71), mandibula (%10.71), humerus (%7.14) ve scapula (%3.57) kırıkları izledi. Sağaltım amacıyla konservatif olarak toplam 10 olguya polivinil klorür (PVC) destekli alçılı bandaj, 5 olguya PVC destekli bandaj, operatif olarak 6 olguya intramedüller pin, 3 olguya intramedüller pin ve serklaj uygulaması, 3 olguya akrilik eksternal fiksasyon ve 1 olguya ise sadece serklaj teli kullanılarak fiksasyon uygulandı. Sonuç olarak, hayvan sahiplerinin güç doğum olgularına müdahale etmemeleri, buzağıların doğumdan sonra travmalara maruz kalmamaları için belli bir döneme kadar gereken koruyucu önlemleri almaları, buzağılarda şekillenen kırık olgularına ampirik yöntemlerle müdahale etmemeleri ve en kısa sürede bir veteriner hekime başvurmaları konusunda bilinçlendirilmeleri gerektiği kanısına varıldı.Öğe Buzağılarda Kongenital İntestinal Atresia Olgularının Klinik ve Sağaltım Yönünden Değerlendirilmesi(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2019) Yurdakul, İbrahimBu çalışmada; 2016-2018 yılları arasında Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Kliniğine getirilen atresia ani, atresia ani & rekti, atresia ani & rektovaginal fistül ve atresia koli gibi intestinal atresialı buzağıların tanı, uygulanan tedavi şekli ve sonuçları değerlendirildi. Çalışmanın materyalini 2016-2018 yılları arasında Cerrahi Kliniği'ne getirilen 210 adet buzağıdan farklı ırk, yaş ve cinsiyetteki 19 adet (%9.05) intestinal atresialı buzağı oluşturdu. Buzağılarda atresia ani (1 olgu), atresia ani & rekti (1 olgu), atresia ani & rektovaginal fistül (2 olgu ) ve atresia koli (15 olgu) olmak üzere çeşitli intestinal anomaliler belirlendi. İntestinal atresia gözlenen 19 olgunun 14’ ünün (%73.68) erkek, 5’ inin (%26.32) dişi olduğu belirlendi. İntestinal atresia olgularının 11’ ini (% 57.90) Simmental, 7’ sini (% 36.84) Montofon ve 1’ ini ise (% 5.56) Yerli ırk buzağılar oluşturdu. Çalışmada tespit edilen 19 adet intestinal atresia olgularından 3’ ünün preoperatif dönemde ölmesi, 2’ sinin ise hayvan sahibi tarafından operatif müdahaleye izin verilmemesi sonucu toplam 5 olguya operasyon yapılamadı. Geriye kalan 14 olgu içerisinde bulunan 10 atresia koli, 1 atresia ani, 1 atresia ani & rekti ve 2 atresia ani & rektovaginal fistül belirlenen olgulara operatif girişim yapılmıştır. Postoperatif dönemde atresia koli olgularından 4’ü hayatta kalmış, 6’sı ölmüş olup 1 atresia ani, 1 atresia ani & rekti ve 2 atresia ani & rektovaginal fistül belirlenen olguların ise tümü hayatta kalmıştır. Sonuç olarak, atresia koli olguları dışındaki intestinal atresialarda operatif girişimin oldukça başarılı olduğu, buna karşın atresia koli dahil olmak üzere tüm intestinal atresiaların erken tanısının operatif sağaltımın başarısını arttıracağı kanısına varıldı.Öğe Buzağılarda Tespit Edilen Cerrahi Hastalıkların Değerlendirilmesi: 350 Olgulu Retrospektif Bir Çalışma(Sivas Cumhuriyet University, 2021) Yurdakul, İbrahim; Kulualp, Kadri; Yalçın, MustafaBu çalışmada; cerrahi kliniğine getirilen buzağılarda tespit edilen cerrahi hastalıkların genel olarak bir değerlendirilmesi yapıldı. Çalışma materyalini yaşları 1 gün ile 7 ay arasında değişen farklı ırk ve cinsiyette toplam 350 adet buzağı oluşturdu. Hastalar ırklara göre değerlendirildiğinde Simmental 179 adet (%51.14), Montofon 151 adet (%43.14), yerli 8 adet (%2.29), Holstein 6 adet (%1.71), Şarole 4 adet (%1.14) ve diğer ırk buzağılar 2 adet (%0.58) olarak tespit edildi. Vakaların 227’sini (%64.86) erkek, 123’ünü (%35.14) ise dişi buzağılar oluşturdu. Toplam 350 vaka cerrahi hastalıklar yönünden değerlendirildiğinde göbek bölgesi lezyonuna sahip buzağılar (omfalitis, omfaloflebitis, omfaloarteritis, hernia umbilikalis, göbek apsesi, urakus fistülü, evantratio umbilikalis) 100 adet (%28.57), artritis 80 adet (%22.86), kırık olguları 54 adet (%15.43), iskelet sistemi (kemik, bağ, kas, tendo) doku travması 33 adet (%9.43), kongenital intestinal anomali 32 adet (%9.14), arqure-bouleture 16 adet (%4.57), angular deformite 7 adet (%2), idrar yolu problemi 7 adet (%2), luksasyon 5 adet (%1.43), parapleji 4 adet (%1.14), bursitis 3 adet (%0.86), prolapsus rekti 2 adet (%0.57), kist dermoid 2 adet (%0.57), palatoşizis 2 adet (%0.57) ve diğer hastalıklar 3 adet (%0.86) olarak tespit edildi. Sonuç olarak hastalıklar yönünden bir değerlendirme yapıldığında sırasıyla göbek bölgesi lezyonları, artrit, kırık olguları, iskelet sistemi (kemik, bağ, kas, tendo) doku travmaları, intestinal anomali ve arqure-bouleture olguları buzağılarda en çok görülen hastalıklar olarak belirlendi.Öğe Clinical and Treatment Evaluation of Umbilical Lesions in Calves: A Retrospective Study of 100 Cases(Dicle Üniversitesi, 2021) Yurdakul, İbrahim; Kulualp, Kadri; Yalçın, MustafaIn this study; the diagnosis, treatment method and results of calves brought to Sivas Cumhuriyet University Veterinary Faculty Surgery Clinic with a complaint of umbilical lesion between 2017-2020 were evaluated retrospectively. The material of the study consisted of 100 calves (28.57%) of different breeds, ages and genders, with umbilical lesions from 350 calves brought to the surgery clinic between 2017 and 2020 due to various complaints. 64 (64%) of the calves with umbilical lesions were male and 36 (36%) were female. Umbilical lesions are evaluated according to breeds Simmental breed calves 55 (55%), Brown-Swiss 38 (38%), Holstein 2 (2%), Charolaise 2 (2%), Domestic 2 (2%) and Angus 1 (1%). The distribution of umbilical lesions according to the cases was diagnosed as 35 (35%) omphalophlebitis, 25 (25%) hernia umbilicalis, 17 (17%) omphalitis, 9 (9%) omphalophlebitis with omphaloarteritis, 6 (6%) omphaloarteritis, 4 umbilical abscesses (4%), 2 uracus fistulas (2%) and 2 evantratio umbilicalis were determined. In omphalitis (omphalophlebitis, omphaloarteritis) cases, umbilical cord thickening was measured as 0.5-3 cm in 64 cases and 4 cm in 3 cases. Open herniorrhaphy was performed in 19 cases with an average diameter of 2.8 cm, and hernioplasty in 6 cases with a diameter of 8.25 cm. As a result; it was concluded that the animals can survive for a long time with early diagnosis and early surgical treatment of umbilical lesions that cause significant economic losses in newborn calves.Öğe Evaluation on the Histopathology of Testes Anomalies in the Bulls Slaughtered at the City of Van(2019) Uyar, Ahmet; Uslu, Barış Atalay; Yurdakul, İbrahimTestis is very important in determining the bulls to be used in semen production at an early age. The aim of this study was to determinethe incidence of testicular anomalies and pathological cases in bulls slaughtered in Van, and present the histopathologically. For thispurpose, 1133 bulls were examined in different breeds (DAK: East Anatolian Red, Swiss Brown, GAK: South Anatolian Red, Holstein,Cross breed, Simental, Indigenous Black). For pathological examination, the testis was fixed in Bouin’s solution. Different testicularpathologies were detected in 46 (4.06%) of 1133 bulls. Testicular anomaly and pathology rate in all races were Holstein 6.53%, Simental5.55%, DAK 2.35%, GAK 1.88% and Swiss Brown 1.90%. According to these, Holstein and Simental breeds are more prone to testicularanomalies and pathologies than other breeds. As a result; In this study, pathologies of the bulls slaughtered in Van province wereexamined and distributions of testicular anomalies encountered in bulls in this region are presented.Öğe Investigation of prevalance of foot diseases in sheep in sivas region(Ataturk Universitesi, 2018) Yurdakul, İbrahimIn this presented research, Sheep flocks in the Sivas city and around it were investigated in terms of foot diseases that predeterminent the barns where sheep were kept were checked twice a year, at the end of the pasture and at the end of the shelter period. Total 6327 sheeps that are different in consideration of age and weight are examined in terms of foot diseases between spring and autumn seasons in 2016. After the study, 1091 animals (%17.24) came down with foot disease. Approximately %67.74 of the animals that were diagnosed with foot lesion in each season became sick of nail deformation, %16,13 of them had piyeten, %12.46 of them had interdigital dermatitis and %3.67 of them had sinusitis interdigitalis. It was observed that while %62.88 of lesions occur in forelegs, the other %37.12 of lesions occur in hind legs. Foot lesions were seen to be more common in females than males. In conclusion, breeders should be informed about housing conditions, soil structure, caring, feeding and nail care in order to prevent foot diseases. Therefore, it is determined that animal breeding will contribute to both the region and the country. © 2016 Ataturk Universitesi. All rights reserved.Öğe Kangal Irkı Köpeklerde Fenol Kırmızısı Pamuk İpliği Testi (FKPT) Kullanılarak Fizyolojik Aköz Gözyaşı Üretim Miktarının Belirlenmesi(2019) Kulualp, Kadri; Yurdakul, İbrahim; Kılıç, ServetPrekorneal gözyaşı filmi (PGF), lakrimal fonksiyonel ünitenin önemli parçalarından biridir. Evcil hayvanlarda aköz gözyaşı üretim miktarının ölçümünde Schirmer gözyaşı testi (SGT) ile fenol kırmızısı pamuk ipliği testi (FKPT) kullanılmaktadır. SGT’ye alternatif olarak geliştirilen FKPT’nin minimal invaziv olması, uygulama süresinin kısalığı ve daha az refleks gözyaşı stimülasyonuna neden olması gibi avantajları bulunmasına rağmen SGT’ye oranla daha az tercih edildiği bilinmektedir. Sunulan çalışmada bölgemizde yaygın bir şekilde yetiştirilen Kangal ırkı köpeklerde FKPT ile daha önce rapor edilmeyen fizyolojik aköz gözyaşı üretim miktarının belirlenmesi amaçlandı. Çalışmanın materyalini, 14’ü 1 yaş altı (7 Erkek, 7 Dişi, n=14, 28 göz), 14’ü ise 1 yaş üstü (7 Erkek, 7 Dişi, n=14, 28 göz) olmak üzere eşit sayıda 2 gruba (I. grup, II. grup) ayrılan toplam 28 adet Kangal ırkı sağlıklı köpek oluşturdu. Deneklerin her iki gözünün aköz gözyaşı üretim miktarları, lateral kantuslarına 15 saniye süreyle yerleştirilen fenol kırmızısı pamuk iplikleriyle ölçüldü. Ölçümler sonunda her iki grubun sağ ve sol gözlerinden alınan aköz gözyaşı üretim miktarı ortalamaları arasındaki fark istatistiki açıdan önemsiz bulundu (P>0.05). Ölçüm ortalaması 27.55±0.25 mm/15 sn. olarak kaydedilen I. grup ile ölçüm ortalaması 27.07±0.31 mm/15 sn. olarak saptanan II. grup arasındaki fark da önemsiz bulundu (P>0.05). Yaş ve göz yönü gibi değişkenler dikkate alınmaksızın tüm köpeklerin (n=28, 56 göz) fizyolojik aköz gözyaşı üretim miktarı ortalaması ise 27.31±0.20 mm/15 sn. olarak kaydedildi. Bu çıktılar, FKPT’nin Kangal ırkı köpeklerde aköz gözyaşı üretim miktarının ölçümünde güvenli ve hızlı sonuçlar verdiğini göstermektedir. Elde edilen verilerin bu alanda çalışan araştırmacılar ile klinisyenler tarafından referans olarak alınabileceği düşünülmektedir.Öğe Radiological and Biochemical Diagnosis of Skeletal Developmental Disorders Due to Growth in Van Cats(Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2017) Yurdakul, İbrahim; Bakır, BahtiyarIn this study, fourty Van Cats, twenty cats from each gender, were used. Extremities and other parts of the animals' body were examined radiologically at three months intervals, starting from three months old. Besides, in every examination animals' blood test were done. In the conclusion of the clinical examination metabolic bone diseases in eight animals and hip dysplasia in another eight were diagnosed. The distribution of the diseases in animals were as following, rachitism in three cats, hyperthyrophic osteopathy in two and nutritional secondary hyperparathyroidism in three. In biological tests, average concentrations of Calcium (Ca), Phosphorus (P), Magnesium (Mg) and Alkaline Phosphatase (ALP) were 9.1 mg/dl, 3.6 mg/dl and 2.3 mg/dl, 200 U/L in rachitic animals, 10.9 mg/dl, 8.4 mg/dl and 2.3 mg/dl, 260 U/L in animals with hyperthyrophic osteopathy, 8.6 mg/dl, 8.2 mg/dl and 2.3 mg/dl, 206 U/L in animals with nutritional secondary hyperparathyroidism. The ratio of Ca and P was 2.6 mg/dl in rachitic animals, 1.3 mg/dl in animals with hyperthyrophic osteopathy and 1.1 mg/dl in animals with nutritional secondary hyperparathyroidism. As a result, metabolic bone diseases occur depending on nutrition in Van Cats. Radiological and biochemical results are essential in the accurate diagnosis of these diseases. Therefore, for the cats which are diagnosed with metabolic bone disease, clinical findings should be supported with radiological and biochemical examinations.Öğe Sivas ve Yöresinde Sığır Ayak Hastalıkları Prevalansının Belirlenmesi(2018) Yurdakul, İbrahim; Şen, İlkerBu çalışmada; 2016-2017 yıllarında Sivas ve yöresinde sığırlarda görülen ayak hastalıkları prevalansının belirlenmesiamaçlandı. Çalışmanın materyalini Sivas ili ve merkeze bağlı köylerde bulunan değişik yaş, ırk ve cinsiyette toplam 1852 başsığır oluşturdu. İncelenen olgularda 570 hayvanda sadece tırnak deformitesi, 74 vakada ayak hastalığı görülürken 74 olgudada tırnak deformitesi ile birlikte ayak hastalığı saptandı. Çalışmada tırnaklardaki deformasyonların dağılımı 154 olguda küttırnak, 112 olguda sivri tırnak, 102 olguda tirbuşon tırnak, 108 olguda makas tırnak, 94 olguda yayvan-geniş-dolgun tırnak,62 olguda ayrık tırnak ve 12 olguda ise gaga tırnak deformasyonu tespit edildi. Bu çalışmada ayak hastalığı belirlenen 148adet sığırda toplam 170 adet lezyon belirlendi. Bu lezyonların 32 adedi ökçe çürüğü, 30 adedi tırnak çatlağı, 26 adedi tabanülseri, 18 adedi beyaz çizgi hastalığı, 12 adedi digital dermatit, 10 adedi interdigital dermatit, 10 adedi interdigitalhyperplasia (limax), 10 adedi tırnak yarası, 6 adedi pododermatitis aseptica diffusa, 4 adedi pododermatitis asepticacircumscripta, 6 adedi yabancı cisim batması, 2 adedi ökçe apsesi, 2 adedi interdigital flegmon, 2 adedi corium ungulae decanlı doku üremesi oluşturdu. Sonuç olarak Sivas ve yöresinde sığırlarda ayak hastalıklarının yıllık prevalansı %38.77 olaraktespit edildiÖğe Sığır ayak hastalıklarında bilinmesi gerekenler(Sivas cumhuriyet üniversitesi, 2022) Yurdakul, İbrahimSIĞIR AYAK HASTALIKLARININ TANI VE TEDAVİSİNDE BİLİNMESİ GEREKENLERÖğe The Salter-Harris Type I Femur Fractur Depending on Dystocia in A Newborn Lamb(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2023) Yurdakul, İbrahimIn this case report, it is aimed to inform about the results of operative treatment of Salter-Harris Type I fracture in the left femur condylar, due to dystocia in a lamb, using intramedullary pin. In the clinical examination of a 2 days old Akkaraman breed male lamb, which was brought with a complaint of lameness, was found unable to use left leg, only able to walk on 3 legs. When the palpation performed, a closed fracture was discovered in the left femur. Radiologic examination revealed a Salter-Harris Type I fracture in the left femur condyle. Under general anesthesia, Osteosynthesis was performed with intramedullary Steinmann pin to provide reduction of the fracture. On the postoperative PVC splint guided bandage was applied to the extremity. At postoperative 15 day intervals, clinical and radiological examinations were performed. On the 45th day of the controls, it was observed that the lamb was comfortably use the extremity and there was no problem in its walk.Öğe Veteriner Hekimlikte Raşitizma(Sivas Cumhuriyet University, 2018) Yurdakul, İbrahimBu derlemede; evcil hayvanlarda sık olarak karşılaşılan ve iskelet sisteminde ciddi deformasyonlara neden olan raşitizmin tanımlanması, nedenleri, fizyopatolojisi, klinik belirtileri, tanısı, prognoz ve sağaltımı hakkında bilgiler verilmeye çalışılmıştır.Öğe Yeni Doğan Buzağıların Konjenital Fleksural Deformiteleri(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Yurdakul, İbrahim; Yalçın, MustafaBu çalışmada; Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesi Cerrahi kliniğine kas ve iskelet sistemi anomalisine bağlı olarak yere basamama ve bozuk bacak duruş şikayeti ile getirilen farklı yaş, ırk ve cinsiyetteki buzağıların tanısı, buzağılara uygulanan tedavi şekli ve sonuçları değerlendirildi. Çalışmanın materyalini farklı ırk, yaş ve cinsiyette toplam 18 adet buzağı oluşturdu. Yapılan Klinik ve radyografik muayeneler neticesinde 13 buzağıya bouletur (%72.22), 3 buzağıya arqur (%16.66) ve 2 buzağıya arthrogryposis (%11.11) tanısı konuldu. Buzağılar ırk yönünden değerlendirildiğinde Montofon ırkı buzağılar 8 adet (%44.44), Simental ırkı buzağılar 7 adet (%38.88) ve Montofon melez ırkı buzağılar 3 adet (%16.66) olarak tespit edildi. Cinsiyete göre ise 12 buzağının erkek, 6 buzağının dişi olduğu belirlendi. Irklara göre olgulara en fazla Montofon (n=8, %44.44) ırkında rastlandı; bunu Simental (n=7, %38.88), Montofon melez (n=3, %%16.66) ırkı izledi. Cinsiyete göre ise olguların erkeklerde (n=12, %66.66) dişilere oranla (n=6, %33.34) daha fazla şekillendiği belirlendi. Kas ve iskelet sistemine yönelik anomalili buzağıların Sağaltımında konservatif yöntem olarak bouletur olgularının 12 sine PVC destekli bandaj uygulandı, operatif olarak 1 adet bouletur ve 3 adet arqur olgularına ‘’Z’’ tenotomi yapıldı. artrogripozis olgularına ise eklemlerde tam ankiloz şekillendiğinden tedavi edilemedi. Sonuç olarak; yeni doğan buzağılarda fleksor tendo kontraktillerinin erken teşhis edilmesi tedavide olumlu sonuçlar vermektedir. Erken teşhis edilen ve tedaviye başlanılan hafif ve orta dereceli bouletur olgularında PVC destekli bandajın tek başına yeterli olacağı, ileri dercede bouletur ve orta dereceli arqur olgularında ise operasyonu takiben PVC destekli bandajın sağaltımda başarılı sonuçlar vereceği anlaşılmıştır.