Proje Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 6 / 6
  • Öğe
    Şeker Sorgum ve Sorgum X Sudanotu Melez Çeşitlerinde Biçim Yüksekliğinin Büyüme Seyri, Kütle Üretimi, C/N Oranı ve Kalite Özelliklerine Etkileri
    (05.05.2023) Araştırmacı
    Şeker Sorgum ve Sorgum X Sudanotu Melez Çeşitlerinde Biçim Yüksekliğinin Büyüme Seyri Kütle Üretimi C N Oranı ve Kalite Özelliklerine Etkileri
  • Öğe
    6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremlerinin Kosismik Deformasyon Etkilerinin Araştırılması
    (17.04.2023) Tiryakioğlu, İbrahim; Poyraz, Fatih; Solak, Halil İbrahim; Gezgin, Cemil; Özkan, Ali
    Genellikle Karlıova-Bingöl arasında bir çizgisellik olarak haritalanan (Altınlı, 1963; Ketin, 1966, 1968) DAFZ’nin varlığı, KAFZ’nin eşleniği olarak ilk kez Allen (1969) tarafından vurgulanmıştır. 22 Mayıs 1971 yılında Bingöl’de meydana gelen depremden (M: 6,8) sonra birçok araştırmanın (Ambraseys, 1970; Arpat ve Şaroğlu, 1972; Aydın ve Seymen, 1972) konusu olmuş ve “Doğu Anadolu Fay Zonu” olarak isimlendirilerek Amik ovasına kadar haritalanmıştır (Arpat ve Şaroğlu, 1972, 1975). Fay zonu boyunca devam eden çalışmalar farklı görüşlerin de ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Fay zonunun Karlıova’dan (Bingöl) başladığı konusunda görüş birliği sağlanmakla birlikte, fayın uzanımı hakkındaki görüşler farklıdır. Bazı araştırmacılar (Görür vd., 1984; Lovelock, 1984; Muehlberger ve Gordon, 1987; Perinçek ve Çemen, 1990; Yürür ve Chorowicz, 1998) DAFZ’nin Karlıova (Bingöl) ile Türkoğlu (Kahramanmaraş) üçlü eklemleri arasında bir uzanıma sahip olduğunu belirtirler. Duman ve Emre (2013) ile Duman vd. (2020) ise, DAFZ’yi kuzey ve güney olmak üzere iki kola ayırarak incelemişlerdir (Şekil 1). Karlıova (Bingöl) ve Antakya arasındaki yaklaşık 580 km uzunluğa sahip olduğunu belirttikleri güneydeki kolu ana kol olarak kabul etmişler ve Amik (Hatay) üçlü ekleminde Ölü Deniz Fay Zonu ve Kıbrıs Yayı ile birleştiğini öne sürmüşlerdir. Yaklaşık 350 km uzunluğa sahip ve İskenderun Körfezi’nde Girne-Misis Fay Zonu ile birleştiğini ifade ettikleri kuzey kolu ise Sürgü-Misis Fay Sistemi (SMF) olarak adlandırmışlar ve dokuz segmentten oluştuğunu ileri sürmüşlerdir (Şekil 1). Kuzey kolun en doğu segmenti ki proje önerisi kapsamında çalışılacak segmentlerden biridir, aynı yazarlar tarafından Sürgü segmenti olarak adlandırılmıştır. Yaklaşık D-B doğrultusunda uzanan ve Çelikhan (Adıyaman) yakınlarında DAFZ ile birleşen ya da ondan ayrılan bir görüntü veren Sürgü segmenti, Arpat ve Şaroğlu (1975) ile Yılmaz (2002) tarafından da haritalanmıştır. Bazı yazarlar tarafından (Perinçek ve Kozlu,1984) Çardak-Sürgü Fayı olarak isimlendirilirken, bazı çalışmalarda ise (Şaroğlu vd., 1992) batı bölümünün ayrı bir fay olduğu belirtilmiş ve bu bölüme Çardak Fayı adı verilmiştir (Şekil 1). Jeolojik özellikler, yer değiştirmiş çizgisel vadiler ve dere yataklarındaki çarpılmalar dikkate alınarak fay zonu için önerilen atım miktarı 200 m ile 4.000 m arasında değişmektedir. Koç ve Kaymakçı (2013), uydu görüntüleri, hava fotoğrafları ve sayısal yükseklik modellerine dayanan analizler sonucunda, diğer araştırmacıların aksine, Sürgü Fay Zonu’nun sağ yanal doğrultu atımlı faylara özgü basınç sırtları, yer değiştirmiş çizgisel vadiler ve saptırılmış dere yatakları içeren deformasyon modeli gösterdiğini ve 3 km’lik toplam atıma sahip olduğunu öne sürmüşlerdir. Bölgede 06.02.2023 tarihinde bu zonlardan Kahramanmaraş-Gaziantep sınırında Mw:7.7 ve Sürgü segmenti üzerinde Çardak fayında Ml:7.5 depremleri meydana gelmiştir. Bölgede 3’ü M>6 olmak üzere 300’den fazla artçı deprem meydana gelmiştir. Bu depremler DAFZ boyunca Elazığ-Hatay arasında dağılım göstermişlerdir. Sahada yapılan gözlemlere göre bölgede 2 metrenin üzerinde atımlar meydana gelmiştir. DAFZ üzerinde proje ekibinden araştırmacıların da yer aldığı çeşitli bilimsel çalışmalar ve projeler yürütülmektedir. Bölgede Harita Genel Komutanlığı’nın TUTGA noktaları ve Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nün Tusaga-Aktif (CORST-TR) noktaları haricinde proje araştırmacılarının dahil olduğu farklı proje ve çalışmalar kapsamında ölçü yaptıkları GNSS noktaları bulunmaktadır. Bu noktalar Yıldız vd. 2020’de yayınlanmış olup nokta verileri araştırmacılarda bulunmaktadır.
  • Öğe
    Kangal Kömür İşletmesinde İnsansız Hava Aracı (İHA) İle Madencilik Uygulamaları
    (04.05.2023) Gül, Yavuz; Hastaoğlu, Kemal Özgür; Poyraz, Fatih
    Yüksek hassasiyetli fotogrametrik ürünlerden sahaya özel çözümlemeler ile dönemlik kazı miktarının, anlık örtü-kazı oranının ve stok sahasındaki kömür hacminin hesaplanması, kazı sahası şevlerinde ve yakın civarında olası deformasyonların İHA fotogrametrisiyle izlenebilirliğinin araştırılması, açık maden işletmelerinde ocak geometrisinin İHA fotogrametrisi ürünlerinden hızlı takibi için MATLAB tabanlı bir yazılımın geliştirilmesi, işveren tarafından tehdit oluşturabilecek bölgelere tesis edilecek deformasyon izleme plakalarının konumlarının İHA fotogrametrisiyle belirlenmesi ve ölçüm periyotları arası üç boyutlu yer değiştirme (sağa, yukarı, yükseklik) miktarlarının hesaplanmasına yönelik sahaya özgü MATLAB tabanlı bir yazılımın geliştirilmesi konularını kapsar.
  • Öğe
    Deformation Prediction with Satellite Images in Open Pit Mines
    (10.03.2023) Gül, Yavuz; Poyraz, Bekir; Poyraz, Fatih; Hastaoğlu, Kemal Özgür
    In this study, deformations in the Line of Sight (LOS) direction were determined by using Permanent Scattered Interferometric Synthetic Aperture Radar (PSInSAR) method in the Kangal Coal Open Mine (Sivas-Turkey) region located in the southern part of Kangal district. German Space Agency's TERRASAR-X HighResolution Spotlight satellite radar images and European Space Agency's SENTINEL-1A Stripmap satellite radar images were used to detect movements in the LOS direction. The main differences between Sentinel-1 and TerraSAR-X satellites are; We can list TerraSAR-X satellite data as ordering (SAR mode, coverage area, etc.), high resolution, high gain, and precise orbit information. However, the Sentinel-1 satellite is still in an advantageous position with its short transit times (6 days when Sentinel-1A and Sentinel 1B satellites are evaluated together) and regular repeat transitions in large areas (Gisinger et al., 2021). Generally; Monitoring of low roughness areas where detailed surface information is required, examination of deformations, landslides, and landslides caused by infrastructure (building, road, dam construction) activities in residential areas, monitoring of ports and ships, monitoring of floods, water regime and agricultural activities in wetlands with short wavelength It is done via satellites using X band. In larger areas; In the monitoring of landslides, volcanic events, glacial movements, earthquakes, and deformations between earthquakes, satellites using C and L bands with long wavelengths are preferred (Bischoff vd., 2017; Vellotto vd., 2016; Meyer, 2021; Wang vd., 2021).
  • Öğe
    Anizotropi ve yönsel dağılımı dikkate alan IDW tabanlı MineGeop-Enterpolasyon yazılımının geliştirilmesi
    (08.06.2023) Hastaoğlu, Kemal Özgür; Gül, Yavuz; Poyraz, Fatih; Hastaoğlu, A. Erdemcan; Duymaz, Burakhan; Gül, Yavuz (Personel)
    Günümüzde IDW enterpolasyon yöntemi birçok yazılımda standart olarak kullanılmaktadır. Bu yazılımlarda kullanılan IDW yönteminde genellikle güç parametre değeri (u) 2 olarak alınmaktadır. Fakat çalışılan sahanın genel özellikleri ve veri dağılımına göre en uygun sonucu veren güç parametre değeri değişmektedir. Bu yüzden her çalışma sahasına özgü u değerinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, çalışma sahasına özgü optimal u değerinin belirlendiği bir yazılımın geliştirilmesi amaçlanmıştır. Shepard tarafından kritik daire içerisine düşen noktaların mesafelerinin kritik daire yarıçapına oranını, yönsel dağılımını ve eğim farklarını göz önünde bulunduran IDW tabanlı bir yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntem literatürde Shepard yöntemi olarak adlandırılmaktadır. Bu çalışma kapsamında hem klasik IDW yöntemi hem de Shepard yöntemi ile kestirimler gerçekleştirebilen MineGeop-Enterpolasyon isimli bir yazılımın geliştirilmesi de amaçlanmıştır. Geliştirilecek yazılım kullanılarak çalışma sahası için en uygun u değeri ve en uygun IDW tabanlı enterpolasyon yöntemi belirlenebilmektedir. Üç farklı çalışma sahasında gerçekleştirilecek İHA uçuşlarından elde edilecek nokta bulutu verisi yardımıyla MineGeop-Enterpolasyon yazılımı kullanılarak çalışma sahasına özgü en uygun u değeri ve en uygun IDW tabanlı enterpolasyon yöntemi belirlenerek sonuçlar irdelenecektir. Geliştirilen yazılım sayesinde kritik daire içerisine düşen noktaların mesafelerinin kritik daire yarıçapına oranını, yönsel dağılımını ve eğim farklarını göz önünde bulunduran Shepard yöntemi yaklaşımlarına ilişkin sonuçlar ayrıntılı olarak irdelenecek ve referans noktalarının yönsel dağılımı ile eğim farklarının enterpolasyon sonuçları üzerine etkisi ayrıntılı olarak incelenecektir.
  • Öğe
    Yapay Açıklıklı Uzay Radar Verilerinden Periyodik Yüzey Hareketlerin Belirlenerek Hız Kestirim Doğruluğunun Artırılması
    (24.03.2023) Hastaoğlu, Kemal Özgür; Poyraz, Fatih; Erdoğan, Hediye; Duman, Hüseyin
    Son Yıllarda yüzey hareketlerinin özellikle de tektonik hareketlerin izlenmesinde Daimi Yansıtıcı Yapay Açıklıklı Radar İnterferometrisi (PSInSAR) yöntemi oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. PSInSAR verilerinin değerlendirilmesi sonucunda uydu bakış doğrultusunda (LOS) Daimi Yansıtıcılara (PS) ait yıllık hız değerleri elde edilmektedir. Mevcut yazılımlarda, LOS hız değerleri elde edilirken doğrusal modele göre basit regresyon analiz yöntemi kullanmaktadır. Bu durum da PS noktalarına ait zaman serilerindeki periyodik etkiler göz ardı edilmektedir. Özellikle tektonik plaka hareketlerinin alansal olarak izlenmesi amacı ile kullanılan PSInSAR yönteminde doğrusal modelden, mevsimsel veya lokal periyodik etkileri de içerisinde barındıran yıllık hız değerleri elde edilmekte ve sonuçlar yanlış yorumlanmaktadır. Bunun yanı sıra PSInSAR yöntemiyle heyelan izleme çalışmalarında da lokal mevsimsel etkilerde ayırt edilememektedir. Bu yüzden PSINSAR verileri zaman seri analizine tabi tutularak içerisindeki periyodik bileşenlerin belirlenmesi ve periyodik etkilerden arındırılmış hız değerlerinin elde edilmesi daha doğru sonuçlar verecektir. Fakat PS veri setinde nokta sayıları on binler bazen yüzbinler ile ifade edildiği için her noktanın zaman seri analizinin manuel olarak yapılması neredeyse imkânsızdır. Bu yüzden otomatik olarak tüm PS noktalarını zaman seri analizine tabi tutan bir yazılıma ihtiyaç duyulmaktadır. Bu proje kapsamında PSInSAR verilerinin zaman seri analizini otomatik olarak gerçekleştirerek periyodik bileşenleri belirleyen ve periyodik etkilerden arındırılmış hız değerlerinden enterpolasyon haritaları oluşturan bir yazılım geliştirilmesi planlanmaktadır. Geliştirilecek yazılım gerek ulusal gerekse uluslararası alanda bir ilk olma özelliğini taşımaktadır. Geliştirilecek olan bu yazılım mevcutta kullanılan SAR değerlendirme yazılımlarına modül olarak eklenebilecek şekilde tasarlanacaktır. Özetle bu çalışma ile PSInSAR verilerindeki periyodik etkiler belirlenerek PSInSAR verilerinden daha doğru sonuçların üretilmesine büyük katkı sağlanacaktır. Geliştirilen yöntemin doğruluğunun test edilebilmesi için proje kapsamında daha önce gerçekleştirilen çalışmalarda Gediz grabeni içerisinde hem tektonik hem de periyodik etkileri barındırdığı düşünülen lokasyonlarda Sürekli Küresel Uydu Seyrüsefer Sistemi (GNSS) istasyonları kurulacaktır. Sürekli GNSS istasyonlarından elde edilen kesintisiz günlük veriler zaman seri analizine tabi tutularak bu lokasyonlardaki periyodik etkiler belirlenecektir. Daha sonra geliştirilen yöntem ve yazılım kullanılarak PSInSAR verilerinin zaman seri analizi gerçekleştirilecektir. Son olarak PSInSAR ve GNSS zaman seri analizi sonuçları karşılaştırılarak geliştirilen yöntemin doğruluğu ve başarısı test edilecektir.