Doğum sonrası kanaması olan olgularda intraabdominal cerrahi yaklaşımların değerlendirilmesi
Abstract
Amaç. Kliniğimizde doğum sonrası kanama nedeni ile cerrahi müdahale yapılan olgularımızın incelenmesi amaçlandı. Yöntem. Ocak 2009 ile Aralık 2011 tarihleri arasında kliniğimizde intraabdominal cerrahi yaklaşımla müdahale edilen doğum sonrası kanamalı olgular geriye dönük olarak değerlendirildi. Bulgular. Doğum sonrası kanamalı 44 olgudan 10’unda (%22.8) vajinal doğum sonrasında, 34’ünde (%77,2) sezaryen esnasında veya sonrasında intraabdominal cerrahi müdahale uygulandı. Doğum sonrası kanamaya bağlı maternal mortalite oranımız %0,017 olarak bulundu. Histerektomi ve bilateral hipogastrik arter ligasyonu %31,8 oranları ile ilk tercih edilen yaklaşımlar olurken, atoni (% 47.7) ve plasenta previa (% 25) en sık kanama sebepleri olarak bulundu. Tüm olgular için histerektomi oranımız %47,7 olarak bulundu. Histerektomi operasyonunun atoni haricindeki diğer kanama sebeplerinde %62,5 oranında tercih edildiği, atonili olgularda ise %30 oranında tercih edildiği ve bu oranların anlamlı olduğu görüldü (p=0,032). Plasental yapışma anomalisi ve plasenta previa bulunan olgularda sezaryen sayısı diğer olgulara göre anlamlı yüksekti (1,23±1,14’e karşı 0,55±0,75; p=0.043). 043). Sonuç: Doğum sonrası kanamalı olgularımızda histerektomi oranımız yüksek bulundu. Bu yüksek oran, sezaryen sayısının artması ile ilişkili plasental yapışma anormallikleri ile izah edilebilir. Bu nedenle doğum sonrası kanamanın primer önlenmesi için sezaryen oranlarının azaltılması belki de en etkili yol olacaktır. Bununla birlikte histerektomi konservatif tedavilerin başarısızlığında başvurulacak son yöntem olmalıdır. Aim. We aimed to review patients who underwent intra-abdominal surgical intervention due to postpartum hemorrhage in our clinic. Method. Cases with postpartum hemorrhage, who were treated with intraabdominal surgical approach between January 2009 and December 2011 were retrospectively evaluated. Results. Of the 44 patients with postpartum hemorrhage, intra- abdominal surgical intervention was performed after vaginal delivery in 10 patients (22.8%), whereas 34 (77.2%) patients underwent intraabdominal surgical intervention during or after cesarean. Maternal mortality rate due to postpartum hemorrhage was found to be 0.017%. Hysterectomy and bilateral hypogastric artery ligation were firstly preferred approaches with rates of 31.8%, while atonia (47.7%) and placenta previa (25.0%) were found as the most common causes of hemorrhage. Postpartum hysterectomy rate was found as 47.7% for all cases. Our results showed that hysterectomy was preferred at a rate of 62.5% for hemorrhage causes other than atonia, while it was preferred at a rate of 30% in atonia, which were found to be significant (p=0,032). Numbers of cesarean were significantly higher in patients with placental adhesion anomaly or placenta previa than other patients (1.23±1.14 vs. 0.55±0.75; p=0.043). Conclusion: The hysterectomy rate in cases with postpartum hemorrhage was high in our trial. This high ratio can be explained by placental adhesion abnormalities associated with increased number of cesarean sections. For this reason, perhaps reducing the rates of cesarean section would be the most effective way in the primary prevention of postpartum hemorrhage. However; hysterectomy should be the last method to be applied in case of failure after conservative methods.
Source
Cumhuriyet Tıp Dergisi (ELEKTRONİK)Volume
34Issue
2URI
http://www.trdizin.gov.tr/publication/paper/detail/TVRjMU56RTVPUT09https://hdl.handle.net/20.500.12418/3029
Collections
- Makale Koleksiyonu [3404]
- Öksüz Yayınlar Koleksiyonu - TRDizin [3395]