Yazar "Erturhan, Sabri" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe According To The Jurısts Tafwid In Judgement(Cumhuriyet Univ, Fac Theology, 2024) Erturhan, SabriTafwid is an intricate issue based on the principle of ruling from the first without resorting to ijtihad. The source of ahkamu'shar'ia is either revelation or ijtihad informed by revelation. In tafwid, however, the ruling is not based on any revelation or ijtihad, but rather from the authority previously delegated by Allah. In tafwid, there is an initial and ex officio ruling.The possibility of such authorization was a subject of debate among jurists, resulting in two main perspectives: acceptance and rejection. It is evident that the theological debates sorrounding husn-qubh played an important role in this dispute. The jurists who accepted tafwid, there was a further division between those who considered it intellectually permissible and those who deemed it both intellectually and practically possible. The jurists who accepted it also disagreed in detail; some of them permitted tafwid for the Prophet, the mujtahid/alim, and even the commons, while others ruled that it was permissible only for the Prophet, and some ruled that it was permissible for both the Prophet and the mujtahids. The majority of Mutazilite jurists, however, did not consider it possible, either intellectually or de facto. Notably, the Mu'tazilite scholar al-Muways b. Imran stands out among those jurists who permitted tafwid both intellectually and de facto, extending its application to prophets and scholars. Although Imam al-Shafi'i and the Shafi'i jurists were also included in the same group, no clear information has been provided, especially regarding the opinion of Imam al-Shafi'i. The jurists who accepted its realization both intellectually and de facto tried to justify their views with rational and semantic evidences. The jurists who permitted tafwid also accepted tafwid as one of the sources of shar'i ruling. Conversely, jurists who rejected tafwid- predominantly scholars of the fuqaha and the Hanafi tradition-emphasized that the sources of shar'i rulings are limited to revelation and ijtihad. They argued that no other source of legislation exists, even for prophets, supporting their claims with both rational and scriptural evidence. Among the Shi'a jurists, there are those who reject tafwid fundamentally, and there are also scholars who have similar approaches to Sunni jurists in terms of acceptance and rejection. There is also an understanding called takwini tafwid among some extreme Shi'a factions. According to this understanding, matters such as the creation of the universe, its administration, killing, resurrection, provision, and punishment and reward in the hereafter have been entrusted by Allah to The Prophet (PBUH), Prophet Ali, and the imams. However, this understanding was strongly rejected by the moderate Shi'a scholars, who ruled that those who advocated it were heretics. It appears that some jurists confuse ijtihad with tafwid, or at least regard tafwid as falling within the scope of ijtihad. However, one of the fundamental features of tafwid is that it involves issuing rulingsÖğe EBEDÎ BİR HAK MAHRÛMİYETİ: KÂZİFİN ŞAHİTLİĞİNİN REDDİ(Ağrı İbrahim Çeçen University, 2018) Erturhan, SabriKazf, kişinin iffetine ve nesebine yönelik zina iftirasında bulunmaktır. Bu derece ağır bir suç olması nedeniyle ayette failin şehadetinin ömür boyu kabul edilmemesi hükme bağlanmıştır. Makalede kısaca kazf suç ve cezası hususunda özet bilgi sunulacak, adalet ve fısk kriterlerine yer verilecek sonra bu suçu işleyen failin şehâdeti etrafında oluşan tartışma ve yaklaşımlar ele alınacaktır. Bu cümleden olarak şehâdetin kabulü için tövbe şartını getiren fakihler ile ceza infazından sonra tövbe etse dahi kâzifin, yeniden şehâdet ehliyetini kazanamayacağı düşüncesinde olan hukukçuların görüş ve gerekçeleri ortaya konmaya, incelenmeye ve bir sonuca ulaşılmaya çalışılacaktır.Öğe Hz. Eyyûb Kıssasının Fıkhî Yansımaları(Gençleri Evlendirme ve Mehir Vakfı, 2018) Erturhan, SabriZaman ve mekanlar üstü Kur’ân’ın kıyamete kadar bâkî son ilahî kitap olduğundan, onun her ayetinin her zaman ve zemine hitap eden mesajları ve hükümlerinin olacağı açıktır. O itibarla Kur’ân’ın hukuka ilişkin çok sarih ve kat’î nasları yanında, erbâbına kendisini açarak bir çok hukukî mesele için temel teşkil edecek nice ayetleri bulunmaktadır. Peygamber kıssalarını veya geçmiş ümmetlerin şeriatlerini konu alan ayet/hadisleri de bu bağlamda düşünmek gerekir. Hz. Eyyûb kıssasının fıkhî/hukukî açıdan incelmeye tâbi tutulacağı bu çalışmayla Kur’ân’ın nasıl bitmez tükenmez bir hazine olduğu, salt tarihi olay algılanabilen ve ibret yönü öne çıkarılan bu kıssaların birçok fıkhî hükme nasıl kaynaklık yaptığı ve daha nice fıkhî hükme kaynaklık yapabileceğini göstermek amaçlanmıştır. Makalede Kur’an kıssaları ve şer’u men kablenâ’nın kaynak değeri konusuna özetle değinilecek, kısaca Hz. Eyyûb’un hayatına yer verilecek, daha sonra Hz. Eyyûb’un konu edildiği ayet ve hadislerden çıkarılan fıkhî hükümler arz edilmeye çalışılacaktır. Bahse konu hükümler etrafında fakihlerin farklı yaklaşımları ortaya konmaya çalışılacaktır.Öğe İslam Ceza Hukukunda şüphe kavramı(Cumhuriyet Üniversitesi, 1997) Erturhan, Sabri; Akpınar, AliCeza hukuku, İslâm Hukuku içerisinde önemli bir yer işgal eden İslâm Ceza Hukukunun yanlış veya eksik bilgilenme gibi nedenlerle asıl mahiyetinden değişik bir şekilde algılandığı olmuştur. İslâm kültürünün fazla yaygın olmadığı çevrelerde bu yanlış algılama daha da belirgindir. Bu itibarla İslâm Ceza Hukukunun aslî yönüyle tanıtılması bir zorunluluk arz etmektedir. Bu olgu dikkate alınarak İslâm Ceza Hukukunun insanî yönünün bir bölümünün tanıtılması amacıyla çalışmamızın adı " İslâm Ceza Hukukunda Şüphe Kavramı " olarak tesbit edilmiştir. " Şüpheden sanığın faydalanması" ilkesi İslâm Hukuku'nda yerleşik olan, aynı zamanda İslâm'ın adalet, merhamet ve af yönlerini yansıtan insanî bir ilkedir. Araştırmamız bir giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Çalışma İslâm Ceza Hukuku bağlamında yapıldığından giriş bölümünde İslâm'ın suç kabul ettiği fiiller, suçun genel unsurları ve bu suçlara öngörülen cezalar ana hatlarıyla anlatılmıştır. Birinci bölümde, cezaların düşmesinde müessir olan şüphenin kanunî dayanağı ve uygulama örnekleri ortaya konulmuş buna bağlı olarak her mezhep tarafından değişik isimler altında ele alman şüphe çeşitleri tanıtılmıştır.Bir mukayese imkânı vermesi amacıyla Modern Hukukta şüphe anlayışı da ayrıca verilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde, şüphenin oluşması incelenmiştir.Bu bölüm içerisinde suçun unsurlarında meydana gelen şüpheler, cehaletten kaynaklanan şüpheler ve ispatta meydana gelen şüpheler üzerinde durulmuştur. Daha sonra şüphenin kuvvet dereceleri ve hukukî sonuçlan izah edilmeye çalışılmıştır.Öğe İSLÂM HUKUKU-I(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Erturhan, Sabriİslâm hukuku, farklı, orijinal bir hukuk sistemidir. Onun orijanilliği vahye dayanmasından kaynaklanmaktadır. Orijinal adı fıkıh olan bu ilim, hukukun bütün konuları yanında ibadet, adak, keffâret ve fidye gibi hususları da kapsamına almaktadır. İslâm hukukunda inanç, amel ve ahlak iç içe olup hükümleri dünya-ahiret boyutludur. İslâm hukuku, her zaman ve zeminde dinamik olmasını sağlayan kaynak ve metodolojiye sahiptir. Hukuka çok şey kazandırmıştır. Bir dönem oldukça ihmal edilen İslâm hukuku günümüzde gerek üniversitelerde, gerek akademik tez çalışmaları gerekse ulusal veya uluslararası toplantılarla yeniden ihya edilme sürecine girmiş bulunmaktadır. İslâm hukuku, müspet veya menfi anlamda hemen her çevrenin ilgi alanı içerisindedir. Müslümanların hukuku olması hasebiyle Müslüman kitle bu hukukun öğrenilmesi, neşri, tetkiki ve müdafaasından birinci derecede sorumludur. Aksi takdirde bu dine mensup olmayan çevreler İslâm hukuku hakkında kendilerinde bu hukuk sistemi hakkında söz söyleme, hüküm verme hak ve yetkisi görecek, bu yargılar da bir kaziyye-i muhkeme gibi yerleşebilecektir. Nitekim tarih boyunca bu tür yaklaşımlar olagelmiştir. Bu cümleden olarak İslâm hukukunun ilkten vaz’ ettiği nice kural ve ilkeler maalesef yok sayılmış, hukuk mirasına kazandırdığı birçok katkılar görmezden gelinmiştir. Sanığın şüpheden yararlanma ilkesi, masumiyet karinesi, suça iştirak, suçların içtimaı, işkence yasağı gibi hususlar birçok çağdaş hukukçu ve müellif tarafından görmezden gelinmiştir. Oysaki bu ilke veya hükümlerin temeli vahiy veya sahabe dönemine dayanmaktadır. Bu sayılanlar dışında modern hukuka hakkın kötüye kullanılması, alacağın temliki ve borcun nakli, beklenmeyen hal nazariyesi, risk sorumluluğu, temyiz gücü olmayanların medeni sorumluluğa sahip olmaları, mühâyee ve savaş yasakları gibi hükümler kazandırmıştır (Köse, ‚İslâm Hukukunun Modern Hukuka Katkıları Konusunda Bir Deneme‛, Makâlât, Sy. 1, Konya, 1999, s. 7-33. Aynı makale için bkz.Köse, Çağdaş İhtiyaçlar ve İslâm Hukuku, Rağbet Y. İstanbul, 2004, s. 95-133). Bu hususlar İslâm hukukunun modern hukuka yaptığı katkılardan sadece bir kaçıdır.Öğe Muftī of Sivas Numan Efendi’s Pamphlet Regarding the Recitation in Supererogatory Prayers(Hacıveyiszade İlim ve Kültür Vakfı, 2020) Erturhan, SabriIn this article, the pamphlet which Muftī of Sivas Nu'mān Efendi (1692-1768) wrote about leaving recitation of the Qurǿān in one or more rakahs of a four rakah nafl prayer is discussed. In the article, after the information about the life and scholarly personality of the author, the basic physical specification of the pamphlet, contents, source and the followed methods are introduced, and then general information about the recitation in nafl prayers is given. The principles of Abū Hanīfa with his students Abū Yūsuf and Imam Muhammad on how will the leaving of recitation of the Qur'ān in a four rakah nafl prayer, effects the correctness of the prayer, which also are the basis of Nu'mān Efendi’s pamphlet, are presented. The translation of the booklet was made with the idea of making it beneficial to a wider audience, and additional information and explanations were made partly within this translation. After the translation, the sixteen cases listed in the booklet were tried to be summarized as a chart.Öğe Paying Value in Legal Alms and Sacrifice(Cumhuriyet Univ, Fac Theology, 2006) Erturhan, SabriIt has been argued in the books written on fiqh whether the values of the goods subjected to legal alms can be paid when they are themselves available. The reflections of these arguments are continuing to exist today. Likewise, there have been arguments over whether it is possible to give charity the value of the animal to sacrifice instead of sacrifcing it when it is available and which one has more merit. In addition to these approaches, it is argued today if sacrificing an animal is an assigned worship and if there is such kind of ritual in Islam. Therefore, these arguments have actually an important effect on the majority of people. Setting out from this point we have thought to present both of the matters in a wide angle as much as possible without leaving them as permitted or non-permitted. Especially we tried to clarify what should be understood from value in legal alms and whether sacrificing an animal is an assigned worship or not.