Arşiv logosu
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Kocataş, Semra" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    AKADEMİSYENLERİN SERVİKS KANSERİ KONUSUNDAKİ BİLGİ DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ
    (Türk Jinekolojik Onkoloji Derneği, 2011) Bekar, Mine; Güler, Güngör; Doğaner, Gülbahtiyar; Yılmaz, Meryem; Güler, Nuran; Güler, Handan; Kocataş, Semra
    Aim: This study was carried out with the aim of determining the knowledge levels of academicians about cervical cancer. Material and Method: In this descriptive study, samples were taken from a total of 148 women with a systemtic sampling method at an alfa 0.05 significance level using weighting. Each question on the forms which were completed individually by the women were evaluated as 1 point for every correct answer and 0 points for every incorrect answer. The data has been tabulated according to number of people and percentages. Results: It was determined that %43.9 of the academicians had recieved information regarding cervical cancer. It was also determined that the female academicians had knowledge about cervical cancer, its risk factors and the pap smear. However, this knowledge was not at a required level. Discussion: The female academicians did not have the necessary knowledge levels about cervical cancer, its risk factors and pap smear.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    ALZHEİMER HASTALIĞI OLAN BİREYLER VE İLETİŞİM
    (Gece Kitaplığı Yayınevi, Aralık 2021) Kocataş, Semra
    Bellek ve diğer bilişsel yetilerin zayıflaması ve kaybıyla kendini gös teren Alzheimer hastalığı, hastalanan birey, ailesi ve toplum için önemli maddi ve manevi sorunlar yaratan, kronik, ger dönüşümsüz ve öldürücü bir hastalıktır. Hastalığın ilerlemesi ile birlikte hasta ile iletişim kurmak zorlaşmaktadır. Hastalık süresince aile ve yakınlarından beklenen; hasta ların sözlü ve sözsüz ifadelerini anlamaları, gereksinimlerini tanımlama ları ve hastalığın tüm evrelerinde destek olmalarıdır. Bu nedenle bakım verenlerin ve ailelerin iletişim hakkında güncel ve pratik bilgilere sahip olmaları ve bu bilgilerle bakımı yönlendirmesi önemlidir
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Bir Devlet Hastanesinde Çalışan Hemşirelerin Tükenmişlik Düzeyleri ve Sigara İçme Durumları Arasındaki İlişki
    (Halk Sağlığı Hemşireliği Derneği, 2019) Kütükçü, Emine; Kocataş, Semra
    ÖZET Amaç: Bu araştırma, bir devlet hastanesinde çalışan hemşirelerin tükenmişlik düzeyleri ve sigara içme durumları arasındaki ilişkiyi saptamak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma kesitsel tiptedir. Araştırmanın örneklemini bir devlet hastanesinde çalışan 200 hemşire oluşturmuştur. Araştırma yapılmadan önce etik kurul onayı ve araştırmanın yapılacağı kurumdan yazılı izin alınmıştır. Araştırmanın verileri, 7 Mayıs-10 Ağustos 2018 tarihleri arasında Kişisel Bilgi Formu ve Maslach Tükenmişlik Ölçeği kullanılarak ve hemşirelerle yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 22.0 paket programında tanımlayıcı testler, ortalama, ki kare testi ve Pearson korelasyon analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmaya katılan hemşirelerin %85.5’i kadın, yaş ortalamaları 33.8±8.46 yaş olup, %60.0’ının lisans ve üzeri eğitim düzeyine sahip olduğu, %66.5’nin evli ve %90.5’inin ekonomik düzeylerini orta düzey olarak tanımladıkları saptanmıştır. Hemşirelerin %72.0’sinin vardiyalı ve %89.0’unun çalıştığı birimde klinik hemşiresi olarak çalıştığı, %45.5’inin toplam çalışma süresinin 11-20 yıl arasında, %35.0’inin  çalıştığı birimde çalışmayı istemediği, %32.0’sinin çalışma koşullarını “kötü” olarak tanımladığı, %39.0’unun şuan çalıştığı birimde sorun yaşadığı, sorun yaşayanların %32’sinin çalışma koşullarına bağlı sorun yaşadıkları belirlenmiştir. Hemşirelerin %31.5’inin sigara içtiği, sigara içen hemşirelerin %46.0’sının sigara içme süresinin 10 yıl ve altı olduğu, her gün sigara içen hemşirelerin günlük sigara ortalamasının 17.1±7.0 (Min:2;Max:30) adet olduğu ve %54.0’ünün nikotin bağımlılık düzeylerinin düşük olduğu belirlenmiştir. Erkek, Sağlık Meslek Lisesi mezunu olan, yoğun bakım ve acil birimlerinde çalışan, sorumlu hemşire olan, çalışma koşullarını kötü olarak ifade eden ve çalıştığı birimde sorun yaşayan hemşirelerde sigara içme oranlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır (p<0.05). Hemşirelerin duygusal tükenme puan ortalamasının 17.3±7.16, duyarsızlaşma puan ortalamasının 5.6±3.47, kişisel başarı puan ortamalasının 19.7±4.40 ve genel tükenmişlik puan ortalamalarının 42.7±9.5 olduğu belirlenmiştir. Çalışma koşullarını kötü olarak tanımlayan hemşirelerin çalışma koşullarını orta ve iyi olarak tanımlayan hemşirelere göre duygusal tükenme, duyarsızlaşma puanlarının daha yüksek, kişisel başarı puanlarının daha düşük olduğu belirlenmiştir. Çalıştıkları birimde sorun yaşadığını ifade eden hemşirelerin, birimde sorun yaşamadığını ifade eden hemşirelere göre duygusal tükenme ve duyarsızlaşma puanlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır (p˂0.05).  Sonuç: Çalışmada yer alan hemşirelerin sigara içme sıklığının yüksek, bağımlılık düzeylerinin ise düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Çalışma koşullarının hemşirelerin tükenmişlik yaşamaları üzerinde etkisi olduğu bulunmuştur. Hemşirelerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve sigara içme oranlarının azaltılması için etkili müdahale programlarının geliştirilmesi önerilmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Determination of knowledge level of cervical cancer academics
    (2011) Bekar, Mine; Güler, Güngör; Do?aner, Gülbahtiyar; Yilmaz, Meryem; Güler, Nuran; Güler, Handan; Kocataş, Semra
    Aim: This study was carried out with the aim of determining the knowledge levels of academicians about cervical cancer. Material and Method: In this descriptive study, samples were taken from a total of 148 women with a systemtic sampling method at an alfa 0.05 significance level using weighting. Each question on the forms which were completed individually by the women were evaluated as 1 point for every correct answer and 0 points for every incorrect answer. The data has been tabulated according to number of people and percentages. Results: It was determined that %43.9 of the academicians had recieved information regarding cervical cancer. It was also determined that the female academicians had knowledge about cervical cancer, its risk factors and the pap smear. However, this knowledge was not at a required level. Discussion: The female academicians did not have the necessary knowledge levels about cervical cancer, its risk factors and pap smear.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Doğum Sonrası Dönemde Kadınlardaki Sigara Kullanımının Postpartum Depresyon ile İlişkisi: Vaka-Kontrol Çalışması
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Şimşek, Esra Işık; Kocataş, Semra
    Bu çalışma, doğum sonrası dönemde kadınlardaki sigara kullanımının postpartum depresyon ile ilişkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Vaka-kontrol çalışması olarak yürütülen araştırmanın evrenini, bir il merkezindeki bir ilçede yer alan yedi Aile Sağlığı Merkezine kayıtlı olan doğum sonrası dönemdeki 1237 kadın, örneklemini ise 294 kadın oluşturmuştur. Araştırmada 25.06.2022-25.12.2022 tarihleri arasında doğum sonrası izlemleri için aile sağlığı merkezlerine başvuran, doğum sonrası 2. ayını doldurmuş olup 2-12 aylık bebeği olan, Türkçe konuşan ve anlayan kadınlar arasından Edinburg Postpartum Depresyon Ölçeği uygulandıktan sonra depresyon durumuna göre basit rastgele örnekleme yöntemiyle seçilen postpartum depresyonu olan 147 kadın (vaka grubu) ve postpartum depresyonu olmayan 147 kadın (kontrol grubu) yer almıştır. Araştırmanın verileri, araştırmacı tarafından aile sağlığı merkezinde uygun bir görüşme odasında kadınlarla yüz yüze görüşülerek ve Kişisel Bilgi Formu, Fagerström Nikotin Bağımlılık Testi ve Edinburg Postpartum Depresyon Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Kontrol grubundaki kadınların %51.6’sının, vaka grubundaki kadınların %51.9’unun sigara içtiği, kontrol grubundaki kadınların %16.3’ünün, vaka grubundaki kadınların ise %4.6’sının bağımlılık düzeylerinin çok yüksek olduğu belirlenmiştir. Vaka grubunun Edinburg Postpartum Depresyon Ölçeği toplam puan ortalaması ile Fagerstrom Nikotin Bağımlılık Testi toplam puan ortalaması arasında anlamlı, pozitif yönde ve zayıf düzeyde bir ilişki bulunmuştur (p
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Ebeveynlere Verilen Planlı Eğitimin Ev Ortamında Sigara İçilme Durumuna ve 0-5 Yaş Arası Çocukların Pasif İçicilik Maruziyetine Etkisi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü, 9-10 Mayıs 2022) Kocataş, Semra
    Giriş ve Amaç: Pasif içicilikten en fazla etkilenen grupların başında bebekler ve çocuklar gelmektedir. Bu araştırma, ebeveynlere verilen planlı eğitimin ev ortamında sigara içilme durumuna ve 0-5 yaş arasındaki çocukların pasif içicilik maruziyetine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Tek grupta öntest-sontest yarı deneysel tipte olan araştırmanın evrenini, Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesindeki bir il merkezinde bulunan bir Aile Sağlığı Merkezine kayıtlı ve 0-5 yaş arası en az bir çocuğa sahip olan aileler oluşturmuştur. Araştırma, Aile Sağlığı Merkezine 1 Eylül 2019-30 Haziran 2020 tarihleri arasında herhangi bir nedenle başvuran ve 0-5 yaş arası en az bir çocuğa sahip olan aileler arasından; kendisi ve/veya eşi sigara içiyor olan, yaşadıkları evin içerisinde sigara içilen, iletişim güçlüğü ve mental sorunu olmayan toplam 40 ebeveyn (5 sigara içen anne, 35 sigara içen baba) ile yürütülmüştür. Araştırmanın verileri Tanıtıcı Bilgi Formu, Fagerstrom Nikotin Bağımlılık Testi, Ebeveynlerin Ev Ortamında Sigara İçme ve Sigara İçimine Yönelik Önlem Alma Davranışlarını Değerlendirme Formu ve Ölçüm ve İzlem Formu aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS 23.0 paket programı kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmada, ebeveynlere verilen planlı sigara bıraktırma eğitimi sonrası yapılan izlemlerde yaşadıkları evlerin odalarında ölçülen havadaki karbonmonoksit değerlerinin dört izlem boyunca anlamlı bir şekilde azaldığı belirlenmiştir . Sigara içen ebeveynlere verilen planlı eğitim sonrası yapılan izlemler sonucunda, sigara bırakma polikliniğine başvuran ebeveyn sayısının arttığı ve sigara içen ebeveyn sayısının azaldığı saptanmıştır. Yapılan Kaplan-Meier Sağkalım analizine göre; sigara içen ebeveynlerin evlerinde sigara içilme, evlerinde sigara içilmesine izin verme ve ev dışında sigara içilen ortamda bulunma olasılıklarının ilk izlemden son izleme doğru anlamlı düzeyde azaldığı ortaya çıkmıştır. Sonuç ve Öneriler: Sigara içen ebeveynlere verilen planlı eğitimin; ebeveynlerin sigara içme oranlarını ve ev ortamındaki karbonmonoksit değerlerini azalttığı, dolayısıyla 0-5 yaş arasındaki çocukların pasif içicilik maruziyetlerini azaltmada etkili olduğu belirlenmiştir. 256 Ailelere aktif ve pasif sigara içiciliğin zararlarına yönelik farkındalık oluşturacak müdahaleler planlanmalıdır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Evli Kadınların Aile İçi Şiddete Maruz Kalma Durumu ve Etkileyen Faktörler
    (Hayrullah KAHYA, 2019) Tel, Havva; Kocataş, Semra; Güler, Nuran; Aydın, Hatice Tel; Akgül Gündoğdu, Nurcan
    Bu çalışma evli kadınların aile içi şiddete maruz kalma durumunu ve etkileyen faktörleri belirlemek amacı ile yapılmıştır. Tanımlayıcı ve kesitsel tipte olan araştırmanın örneklemine, araştırmanın evrenini oluşturan 330 kursiyer kadından 18 yaş ve üzeri, evli ve araştırmaya katılmayı kabul eden 220 kadın alınmıştır. Araştırma verileri “kişisel bilgi formu” “kadına yönelik aile içi şiddeti belirleme ölçeği” ile toplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde sayı, yüzdelik dağılım ki-kare testi, t testi ve varyans analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan kadınların %69.5’i görücü usulü ile evlendiğini, %30.5’i eşinden şiddet gördüğünü belirtmiştir.  Tanışarak evlenen, fiziksel hastalığı veya ruhsal hastalığı olan ve eşinden şiddet gördüğünü ifade eden kadınların kadına yönelik ev içi şiddeti belirleme ölçeği puan ortalamasının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda;  kadınların aile içi eş şiddet türleri ve aile içi eş şiddetinin tedavi edilmesi gereken bir sorun olduğu konusunda bilgilendirilmesi,  şiddet yaşantısında yardım ve destek alacakları kaynaklarının tanıtılması, şiddetin sonuçlarına yönelik farkındalıklarının artırılması önerilmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    İNFERTİL KADINLARIN İNFERTİLİTEDEN ETKİLENME DURUMLARI İLE STRESLE BAŞA ÇIKMA VE ALGILADIKLARI SOSYAL DESTEK ARASINDAKİ İLİŞKİ
    (2021) Kocataş, Semra; Erbaş, Nuriye
    Amaç: Bu araştırma; infertil kadınların infertiliteden etkilenme durumları ile stresle başa çıkma ve algıladıkları sosyal destek arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla planlanmıştır.Yöntem: Tanımlayıcı araştırmanın örneklemini; bir üniversite hastanesinin Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezine 15 Kasım 2016-15 Mayıs 2017 tarihleri arasında başvuran, primer infertilite tanısı alarak tedaviye başlamış, tanılanmış psikiyatrik sorunu olmayan 202 infertil kadın oluşturmuştur. Veriler; kadınların tanıtıcı özelliklerini içeren bir anket formu, İnfertilite Etkilenme Ölçeği, Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeği ve Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği kullanılarak ve kadınlarla yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Elde edilen veriler t testi, varyans analizi ve pearson korelasyon analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Kadınların İnfertilite Etkilenme Ölçeği puan ortalaması 38.20±9.66 olup, infertiliteden etkilenimlerinin düşük düzeyde olduğu, stresle işlevsel başa çıkma stratejileri alt ölçek puan ortalamalarının, stresle işlevsel olmayan başa çıkma stratejileri alt ölçek puan ortalamalarından daha yüksek olduğu, Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği toplam puan ortalaması 65.45±15.83 olup kadınlar tarafından algılanan sosyal desteğin iyi düzeyde olduğu saptanmıştır. Kadınların İnfertilite Etkilenme Ölçeği ve Stresle Başa Çıkma Tarzları Ölçeğinin stresle işlevsel başa çıkma stratejileri alt ölçek puanları arasında negatif; stresle işlevsel olmayan başa çıkma stratejileri alt ölçek puanları arasında anlamlı pozitif; İnfertilite Etkilenme Ölçeği ve Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği ve aile alt ölçek puanları arasında anlamlı negatif bir korelasyon olduğu belirlenmiştir. Sonuç: Stresle etkin baş edemeyen ve sosyal destekleri yetersiz olan kadınların infertiliteden daha fazla etkilendikleri bulunmuştur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Madde Bağımlılığı Tanısı Almış Bireylerde Benlik Saygısı ve Soyal Dışlanma Algıları Arasındaki İlişki
    (2020) Soy, İlayda Tektaş; Kocataş, Semra
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, madde bağımlılığı tanısı almış bireylerde benlik saygısı ve sosyal dışlanma algıları arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Yöntem: Araştırmaya bir hastanede yatarak tedavi gören 207 hasta katılmıştır. Veri toplama aracı olarak “Tanıtıcı Bilgi Formu”, “Benlik Saygısı Değerlendirme Ölçeg?i-Kısa Formu” ve “Sosyal Dışlanma Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmanın verileri 10 Temmuz-10 Ekim 2018 tarihleri arasında, araştırmacının hastaların tedavi gördükleri Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi servisine giderek uygun saatlerde birebir görüşerek anket formlarını uygulaması şeklinde toplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 25.0 paket programında, frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma, Spearman korelasyon testi, Mann Whitney U, Kruskal-Wallis H testleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Katılımcıların %83.1’i erkek, %35.7’si 26-35 yaş aralığında, %71.5’i bekar, %40.3’ü ortaokul mezunu olup %60.9’u herhangi bir işte çalışmamaktadır. Araştırmada madde kullanımı nedeniyle sosyal olarak dışlandığını düs?ünenlerin oranı %84.5 olarak bulunmus?tur. Katılımcıların benlik saygıları ile sosyal dışlanmışlık algıları arasındaki ilişki incelendiğinde; madde bağımlısı bireylerin olumlu benlik saygıları ile maddi yoksunluk (r=-.20, p<.05), sosyal haklardan yoksunluk (r=-.42, p<.01) ve sosyal katılımcılık (r=-.29, p<.01) arasında negatif yönde zayıf anlamlı ilişki saptanmıştır. Katılımcıların olumsuz benlik algıları ile sosyal katılımcılık (r=.21, p<.05) ve kültürel entegrasyon (r=.14, p<.05) arasında pozitif yönde zayıf anlamlı ilişki bulunmuştur. Madde bağımlısı bireylerin sosyal dışlanmışlık algılarının benlik saygısından etkilendiği ortaya çıkmıştır. Sonuç: Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezinde tedavi gören madde bağımlılığı tanısı almış bireylerin olumsuz benlik saygıları ile sosyal dışlanmışlık algıları arasında pozitif yönde zayıf anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Ortaokul Öğrencilerinin Obezite Sıklığının, Beslenme Davranışlarının ve Fiziksel Aktivite Düzeylerinin Değerlendirilmesi
    (Halk Sağlığı Hemşireliği Derneği, 2019) Yılmaz, Ayşe; Kocataş, Semra
    Amaç: Bu araştırma, ortaokul öğrencilerinin obezite sıklığının, beslenme davranışlarının ve fiziksel aktivite düzeylerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırma tanımlayıcı tiptedir. Araştırmanın evrenini, bir il merkezindeki devlet ortaokullarında okuyan tüm öğrenciler (21900), örneklemini evreni bilinen örnekleme formülü ile belirlenen 488 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu, Beslenme Davranış Ölçeği ve Çocuklar için Fiziksel Aktivite Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın verileri 26 Şubat-1 Haziran 2018 tarihleri arasında toplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 paket programında, tanımlayıcı testler, ortalama, Kolmogorov- Simirnov, ANOVA, TUKEY, Mann Whitney U, Kruskal Wallis testi, korelasyon ve lojistik regresyon analizi yapılarak değerlendirilmiştir. Yanılma düzeyi 0.05 olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Öğrencilerin %50.8’inin erkek, %50.2’sinin 10-12 yaş grubunda, %86.1’inin çekirdek aile yapısında, %46.5’inin annesinin ve %57’sinin babasının ortaöğretim mezunu olduğu, %88.5’inin annesinin çalışmadığı, %98.6’sının babasının çalıştığı, %9.6’sının ailesinde obez kişinin olduğu ve %73.8’inin okul başarı durumunun doğrudan geçme şeklinde olduğu belirlenmiştir. Araştırmada öğrencilerdeki obezite oranının %9.6 olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin “Beslenme Davranış Ölçeği” puan ortalaması 9.1±4.4, “Çocuklar için Fiziksel Aktivite Ölçeği” puan ortalaması 25.2±6.8 olarak bulunmuştur. Beslenme Davranış Ölçeği ile Çocuklar için Fiziksel Aktivite Ölçeği arasında istatistiksel olarak pozitif yönde zayıf bir ilişki olduğu saptanmıştır (p<0.05). Ailede obez kişinin olmasının öğrencilerin obez olma olasılığını (odds oranını) 3.951 kat, öğrencilerin öğün atlama durumları obez olma olasılığını (odds oranını) 2.417 kat artırdığı belirlenmiştir. İnternet/ TV izleme sırasında yeme-içme alışkanlığının olmaması noktasındaki bir birimlik algı artışının öğrencilerin obez olma olasılığını %56.6
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sağlık Çalışanlarının Nargile İçme Profilleri, Nargilenin Sağlığa Olan Etkilerine Yönelik Algıları ve Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları
    (2021) Topcu, Merve; Kocataş, Semra
    Amaç: Çalışmanın amacı, sağlık çalışanlarının nargile içme profilleri, nargilenin sağlığa olan etkilerine yönelikalgıları ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını belirlemektir.Yöntem: Çalışma, üç farklı hastanede görev yapmakta olan hekim, hemşire ve ebe olmak üzere 526 sağlık çalışanıüzerinde yapılmıştır. Araştırmanın verileri Kişisel Bilgi Formu, Nargilenin Sağlığa Etkileri Algı Ölçeği (NSEAÖ) veSağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği (SYBDÖ) aracılığıyla toplanmıştır.Bulgular: Araştırmada nargile kullanımının erkek sağlık çalışanlarında %46.2, kadın sağlık çalışanlarında ise %53.8oranında olduğu bulunmuştur. NSEAÖ ile SYBDÖ puan ortalamaları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu,nargilenin sağlığa etkileri algısının yükselmesiyle, sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının arttığı ortaya çıkmıştır.Nargile içme olasılıklarını, erkek sağlık çalışanı olmanın 2.247 kat, halen sigara içiyor olmanın 1.507 kat artırdığıbelirlenmiştir.Sonuç: Nargilenin sağlığa etkileri algıları daha yüksek olan sağlık çalışanlarının sağlıklı yaşam biçimi davranışlarınıdaha fazla gösterdiği tespit edilmiştir. Nargile kullanımına yönelik sağlık çalışanlarının bilinç ve farkındalıklarınıartırmak için mesleki eğitim müfredatlarında tütün bağımlılığı ve tütün kontrolündeki rol ve sorumlulukları konusunayeterince yer verilmesi önerilmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The Opinions of Primiparous Pregnant Women on Delivery Methods: A Qualitative Research
    (2021) Erbaş, Nuriye; Kocataş, Semra
    Objective: The aim of this study was to determine the views of primiparous pregnant women about labor and the type of delivery they want to have. Material and Methods: The sample of this qualitative study included 26 primiparous pregnant women who did not have communication problems and volunteered to participate in the study, applied to the Obstetrics and Gynecology outpatient clinic of Cumhuriyet University Health Services Research and Training Hospital between 30.06.2016 and 30.09.2016, who were selected using the purposive sampling method. Percentages, mean values and chisquared test were used to analyze the quantitative data, and content analysis was used to analyze the qualitative data. Results: There was a statistically significant relationship between the delivery method that the pregnant women thought of having and the form of the occurrence of their current pregnancy (p<0.05). Of the pregnant women, 92.3% stated that they wanted to have a vaginal delivery, and 7.7% of them wanted to have a cesarean section delivery. In relation to the statements of the women who wanted to have vaginal delivery, the sub-categories of “a healthier birth process for mother and baby”, “fast recovery”, “living the moment of birth and the immediate start of the mother-baby relationship”, “easier and more comfortable birth process” and “some gynecological diseases of the woman get better-her body is renewed” emerged under the main category of seeing vaginal birth as a normal act. According to those who wanted to have a cesarean delivery, the main category of not being afraid of cesarean delivery included the sub-categories of “easy and painless delivery process” and “planned delivery”. Conclusion: It was determined that the majority of the pregnant women wanted to have a vaginal delivery, and all pregnant women defined vaginal delivery as the “best way of delivery” in terms of maternal and infant health.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    TÜM BOYUTLARIYLA TÜTÜN BAĞIMLILIĞI
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2019) Kocataş, Semra; Güler, Nuran
    Tütün bağımlılığı konu alanına ilgi duymam doktora eğitimim sırasında, bu alanın duayen hocalarından biri olan Prof. Dr. R. Erol Sezer hocamdan almış olduğum “Bireysel ve Toplumsal Boyutlarıyla Sigara Odaklı Bağımlılık” dersi ile başladı. Bu ders ve sevgili Erol Hocam sayesinde, sigara bağımlılığının hem dünyada hem de ülkemizde ne kadar önemli bir halk sağlığı sorunu olduğu, bu bağımlılığı önlemede ve tütün kontrolünde sağlık çalışanlarının kilit konumda bulundukları konusunda farkındalığım gelişti. Sigara bağımlılığı konulu doktora tez çalışması ile bu alana olan ilgim ve bilgi birikimim daha da artmış oldu. Hem bu alandaki birikimlerim hem de Halk Sağlığı Hemşireliği Anabilim dalında birlikte çalıştığım Doç. Dr. Nuran Güler Hocamın da sigara bağımlılığı konusu ile ilgileniyor olması, bizi geleceğin sağlık profesyonelleri olan hemşirelik öğrencilerine “Hemşirelerin Sigara Bağımlılığının Önlenmesi ve Sigarayı Bıraktırma Danışmanlığı ve Tedavisindeki Etkinliği” konulu kurslar düzenlemeye yönlendirdi. Elinizdeki kitap, hemşirelik bölümü son sınıf öğrencilerimize yönelik olarak son üç yıldır düzenlediğimiz bu kurslarda yer alan eğitim içeriklerinin, eğitici rehberinin genişletilmiş halinden ortaya çıktı. Tütün bağımlılığı, tütünde ve dumanında bulunan maddelerin insan sağlığına yaptığı son derece önemli zararlı etkiler nedeniyle Dünya'nın ve Türkiye'nin en yaygın ve önemli halk sağlığı sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir. “Tüm Boyutlarıyla Tütün Bağımlılığı” kitabının, bu alana ilgi duyan, tütün bağımlılığının önlenmesinde ve tütün kontrolünde etkin bir danışmanlık sunmaya ve sorumluluk almaya istekli olan tüm sağlık çalışanlarına yol gösterici ve yararlı olması dileğiyle… Prof. Dr. R. Erol SEZER Hocama En Derin Saygı ve Şükranlarımla…
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Tütün Bağımlılığı ve Tütün Bağımlılığında Sağlığı Geliştirme
    (Serüven Yayınevi, Mart 2023) Kocataş, Semra
    Tütün kullanımı, çok yaygın bir bağımlılık çeşidi olmasının yanı sıra, tütün ve dumanında bulunan maddelerin insan sağlığı üzerine yaptığı olumsuz etkileri nedeniyle dünyanın ve ülkemizin en önemli ve önlenebilir halk sağlığı sorunlarından biridir. Tütün ve tütün ürünleri, yasal olarak satın alınabildiği ve kolaylıkla temin edilebildiği için yaygın olarak kullanılmaktadır. Tütün ürünleri içerisinde en yaygın kullanılan tütün ürünü sigara olduğu için, tütün ve sigara sözcükleri çoğu kez birbirinin yerine kullanılmaktadır ve tütün bağımlılığı denilince akla ilk olarak “sigara bağımlılığı” gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre “sigara bağımlılığı” son bir ay boyunca düzenli olarak günde en az bir adet sigara içilmesi durumu olarak tanımlanmaktadır. Küresel olarak, günümüzde 15 yaş ve üstü bir milyar kişinin halen sigara içtiği bildirilmektedir. “Ulusal Tütün Kontrol Programı 2015-2018 Eylem Planı” ve “4207 sayılı Kanun” kapsamında, son yıllarda uygulanan ve kamuya açık alanlarda sigara içimini yasaklayan düzenlemelerin tütün kullanımındaki artışı azaltmada etkili olduğu bildirilmekle birlikte özellikle ülkemiz halen en büyük tütün üreticisi ve tüketicisi ülkelerin başında gelmektedir. Tütün kullanımı, yol açtığı ciddi hastalıklar nedeniyle hem sigara içen (aktif içicilik) hem de sigara içmeyen (pasif içicilik) bireylerin sağlığını olumsuz yönde etkilemekte, aynı zamanda ülkelerin ekonomisine de zarar vermektedir. Özellikle sağlığa olan etkileri dikkate alındığında, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi için sağlıksız yaşam biçimi davranışlarından biri olan tütün kullanımına yönelik müdahaleler önem kazanmaktadır. Bu bağlamda en doğru yaklaşımın “kapsamlı, sürekli, sürdürülebilir ve yeterli mali desteğe sahip tütün kontrol stratejilerinin” uygulanması olduğu belirtilmektedir. Tütün kontrolünde üç temel stratejinin “tütüne başlamanın önlenmesi, tütün bıraktırma desteği ve pasif etkilenimin önlenmesi” olduğu ve etkili tütün kontrolü için bu üç stratejinin birlikte yürütülmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Birey, aile ve toplumun sağlığını geliştirmek için, sağlık çalışanları önderliğinde toplumu bilinçlendirerek tütüne başlamanın önlenmesi, eğer tütün ürünleri kullanımı söz konusu ise eğitim, motivasyonel görüşme ve danışmanlık verilerek bıraktırma desteğinin sağlanması, tütün ürünü kullanmayanların ise temiz hava haklarının savunularak pasif içiciliğe maruziyetlerinin engellenmesi gerekmektedir. Sağlık çalışanlarının yanı sıra, tütün kullanımının izlenmesi, tütün kontrol politikalarının etkin bir şekilde sürdürülmesi, yasaların çıkarılması ve uygulamaya konması, tüm kapalı alanlarda tütün ürünleri kullanımının yasaklanmasını içeren yasaların uygulanmasının takibi, dumansız ev ve araba politikalarının benimsenmesi, yasaya uymayanlara etkili ceza-i yaptırımların uygulanması gibi devlet düzeyinde etkili tütün kontrol politikalarının hayata geçirilmesi toplumun sağlığını geliştirmeye katkı sağlayacaktır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    YOKSULLUK VE SAĞLIĞA ETKİLERİ
    (Gece Kitaplığı, Mart 2023) Kocataş, Semra
    Yoksul insanlar varlıklı insanlara göre daha sık hastalan makta ve yoksul insanlar daha kötü ekonomik, sosyal, politik ve fiziksel koşullar nedeniyle daha genç yaşta ölmektedir. Yoksulluğun önlenmesi ve sağlık eşitsizliklerinin ortadan kaldırılması için, sağlığın sosyal belirleyici lerinin ülke yöneticileri ve sağlık hizmeti sağlayıcıları tarafından mutlaka dikkate alınması gerekir. Yoksulluk ve etkilerine odaklanan eğitim, sağ lık profesyonellerinde empati ve duyarlılığı teşvik etmek için hayati önem taşımaktadır. Sosyal olarak dezavantajlı bireylerin, en başta da anne ve çocukların sağlık çalışanları tarafından sağlık durumlarının yakından iz lenmesi, sağlıklarını korumaya ve geliştirmeye yönelik eğitim, danışman lık ve rehberlik hizmetlerinin etkili bir şekilde sunulması, sağlık sorunları olduğunda bakım ve tedavi desteğinin sağlanması önemlidir. Ayrıca, eri şilebilirlik sorunlarının çözümüne yönelik olarak yoksulların sağlık gü vencelerinin sağlanması, sağlık kuruluşlarından ücretsiz olarak yararlan maları, yerel yönetimler ve sosyal hizmet kurumları ile işbirliği yapılması önerilmektedir. Sosyal hizmet uzmanları tarafından yoksul ve dezavantajlı birey ve ailelerin yakından takip edilmesi, maddi yoksunluklarının gideril mesine yönelik müdahaleler geliştirilmesi de elzemdir.

| Sivas Cumhuriyet Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Sivas, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim