Arşiv logosu
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Selim, Ferdi" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 16 / 16
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A New Breath in Contemporary Political Philosophy: Politics of Resistance and Simon Critchley
    (Beytulhikme Felsefe Cevresi, 2021) Selim, Ferdi
    Simon Critchley considers politics as a matter of linguistic creation with an ethical aspect. In this context, pain and anger are common emotions found in all people according to the philosopher who placed emotions based on virtuous behavior. Considering this common nature as important in terms of creating a political action, Critchley thinks that people act with the driving force created by these feelings in the face of injustice. However, the philosopher believes that an action that is purely based on anger, which has the potential to harm oneself and the environment, and that does not have a political language, will fail and he argues that liberal institutions or social groups should turn this anger into action through humor. Critchley wants to make these types of emotions, which give a central role to negative emotions such as injustice, pain and anger, a tool of social solidarity with a humorous political language and from this point, he opens the door to the politics of resistance. Resistance will also pave the way for many positive political actions, such as the creation of an interstitial distance within the state, recognition of various identities by means of this distance, and re-establishing of the corrupted justice.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Çağdaş Etik Tartışmalarına Bir Katkı: Simon Critchley’in Etik Deneyim Teorisi
    (2023) Selim, Ferdi
    Bir hayat nasıl iyi yaşanır? Bir kişi için hayatı iyi ya da değerli kılan şey(ler) nedir? İlkçağdan itibaren filozoflar bu tür sorunlarla ilgilenmiş, insanın değerli bir varlık olduğuna ve mutluluğun nasıl elde edebileceğine yönelik açıklamalarda bulunmuşlardır. Tabii ki bu arayış yalnızca filozoflar için değil mutlu bir hayatı arzu eden her bir birey için değerlidir. Ayrıca hakikatin ve değerlerin bir bir yitirilmiş olduğu, en iyilerin dahi motivasyon eksikliği hissettiği bir çağda bu tür sorular elbette daha önemlidir. Bu bağlamda biz de araştırmamızda kısaca sözünü ettiğimiz bu moral durumu ve iyi yaşam düşüncesini çağa özgü hayal kırıklıklarından, çağdaş öznenin sınırlılıklarından hareket ederek analiz eden Critchley’in etik deneyime yönelik düşünceleri etrafında irdelemek istemekteyiz. Bununla birlikte onun ahlâk felsefesinin kavramsal çerçevesini belirlemek, bu anlamda “sonsuz talep” ve “bağlanma” kavramlarının çağdaş moral krizin tespiti ve tedavi edilmesi sırasında neler becerebileceğini değerlendirmek bu çalışmanın diğer amaçlarıdır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Çağdaş Toplumlarda Hakikatin Yeniden Üretimi: Sosyal Medya, Enformasyon ve Bilgi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2023) Selim, Ferdi
    Dijital medya insan yaşamının artık önemli bir parçası haline gelmiş durumdadır. Küçükten büyüğe herkes vaktinin önemli bir bölümünü artık bu mecra üzerinde meşgul olarak geçiriyor. Dijital teknolojilerin yaygın kullanımı aracılığıyla kullanıcıların artırılmış gerçeklikle yakın tanışıklıkları, sosyal ve diğer medya araçlarının yaşamlarında yer etmesi sosyal ilişkilerinin inşa edilme, geliştirilme ve sürdürülme biçimlerini etkilemektedir. Bu çalışmada, yeni medya teknolojilerinin bilgi sürecine dair hegemonyasının nasıl iyileştirilebileceği, bilgi artışına ve bununla doğrudan ilişkili olarak bilgi kirliliğiyle nasıl mücadele edileceği tartışılmaktadır. Çağdaş toplumda internet teknolojilerinin artan kullanımını incelenerek bu teknolojilerin demokratikleşmeye katkıda bulunduğuna inanılsa da aslında kamusal alanı ve siyaseti farklı şekillerde çarpıttığı iddia edilebilir. Ayrıca bu makale, özellikle yeni bir fenomen olarak beliren sahte haber ve sosyal medya manipülasyonlarının son örneklerine odaklanmaktadır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    DÜRÜSTLÜK VE YALANCILIK ÜZERİNE: DÜNÜ, BUGÜNÜ VE FELSEFİ İNCELENMESİ
    (Mehmet Ali KARAMAN, 2022) Selim, Ferdi
    “Her davranış bir iyiyi amaçlar.” Aristoteles’in bu cümlesi sorgulanmış bir hayatı imleyen bir arayışa vurgu yapar muhakkak. Bahsi geçen bu iyi ne olabilir sorusu ve bununla ilişkili alt problemler bizi çeşitli başka kavramlara götürür. Bu kavramlar arasında erdem en bilinenlerindendir. Erdemlerin mahiyeti, gerçekliği hep tartışılmakla birlikte bir ahlak metafiziği de kurulmak istenmiştir. Fakat insan doğasının, bilme, inanma ve eyleme biçimlerinin ve nihayet toplumsal yapıların çeşitliliği tarafsız ve tümel bir ilke belirlemenin güçlüğü bu husus üzerinde görüş ileri süren filozoflarca derinden hissedilmiştir. Doğruluk çerçevesinde konuşulduğunda ise yine “neden yalan söylememeliyim veya neden dürüst olmalıyım” soruları farklı yorumların muhatabı olmaktadır. Bugün ise postmodern çağın hakikat üzerinde yarattığı fırtınalar bilgi ile ahlaki eylem arasında kurulan sağlam bağları aşındırmaya devam etmektedir. Bağlılık, sadakat ve cesaret gibi diğer erdemlerin de kamusal yoksunluğu yalan söyleme konusunda kişilerin sınırlarını gün geçtikçe genişletiyor görünmektedir. İşte bu çalışmada gündelik hayattan başlayarak bilim, felsefe ve politikaya sızan yalanlar hakkında bir araştırma yapılmaktadır. Yalan söyleme veya dürüst olmama konusundaki umursamaz tutumun nedenleri, sonuçları ve neler yapılabileceği farklı paradigmaların çerçevesini belirlediği bir felsefi zeminde hep birlikte değerlendirilmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Hukuki pozitivizmde yarar ilkesi ve Jeremy Bentham
    (Cumhuriyet Üniversitesi, 2013) Selim, Ferdi; Taşkın, Ali
    Öncelikle belirtmemiz gerekir ki, Jeremy Bentham Batı felsefe geleneğinin önemli filozoflarından birisidir ve rasyonel yararcılığın kurucusu olarak görülür. Bu çalışmada, onun felsefesinin özgünlüğü ve ahlaki, hukuki sorunlara önerdiği yarar temelli çözüm önerilerinin hukuki pozitivizm içerisindeki yeri ve önemi irdelenmeye çalışılmıştır. Bentham'ın ahlak teorisinin öne çıkan belirleyicisi hazcı felsefedir. Ancak bu yeni bir öğreti değildir. Hazcı öğretinin tarihsel kökenleri Antikçağa kadar uzanmaktadır. Bu görüş, Antikçağda özellikle Aristippos ve Epikuros gibi filozoflar tarafından öne sürülürken, Yeniçağda Hobbes benci hazcılığı savunmuştur. Britanya ahlak felsefesinin önemli isimleri olan Hutcheson ve Hume yararcı görüşe temel olacak düşünceler öne sürmüşlerdir. İngiltere'de yararcılığı ilk savunan isimler ise Hartley, Brown ve Paley gibi teolojik yararcılar olmuştur. Yararcı teorinin Fransa'daki temsilcisi Helvetius iken, İtalya'da ise Beccaria, özellikle ceza hukukunda yararcı görüşler etrafında teorisini oluşturmuştur. Bentham, davranışların ahlaki iyiliğini ve doğruluğunu eylemin doğurduğu yarara bağlamıştır. Ona göre, birey, ahlaki eylemlerinde hazza yaklaşarak ve acıdan kaçınarak en büyük mutluluğa ulaşmayı amaçlar. Bentham, toplumsal düzeni ve işleyişi de bu ilke etrafında oluşturmuştur. O, hazcı ve yararcı ahlak felsefesinde özgünlüğü tartışılsa da, bu öğretiye farklı bir çehre kazandırmıştır. Ahlak ve hukuk görüşleriyle bağlantılı olan siyaset teorisi de en çok sayıda insanın en çok mutluluğunu sağlamayı hedeflemektedir. Bentham, bu amaç etrafında otoriter bir hükümet şeklini benimsemiştir. O, özgürlüğü, güvenlik unsurunun altında ele alması ile liberal gelenekten ayrılmıştır. Bentham özellikle İngiliz analitik ve iradeci pozitivizmi ve hukuk felsefesi için önemli bir isimdir. Hukuki sorunlara bilimsel tarzda yaklaşmış olan Bentham, adalet, sözleşme, doğal haklar gibi hukuk biliminin ve felsefesinin köklü kurumlarına/kavramlarına eleştiriler yönelmiştir. Bentham, hukuki pozitivizm içerisinde yer almasına rağmen, mevcut hukuku eleştirmiştir. Eleştirel ve reformist tavrını hem ahlaka hem de hukuka uygulamıştır. Köklü yöntemsel ve yasal değişikler onun felsefesinin ana prensiplerindendir. Bentham'ı yasal reformlara yönelten asıl sebep, İngiltere toplumunun mevcut durumunun işlevsizliği, düzensizliği ve köhneliğidir. Toplumsal düzeni yeniden sağlamak isteyen Bentham, başta ceza hukuku olmak üzere, hukukun tüm dallarına yararcı temelli yasalaştırma faaliyetini uygulamıştır. Aslında Bentham, cezayı sonuçları ve özü itibariyle saldırgan ve acı kaynağı bir eylem olarak görmekle birlikte, daha yüksek sayıda kişinin daha büyük mutluluğu için belirli şartlar altında kabul etmiştir. Ceza kuramı ve bu kuram paralelinde geliştirdiği Panoptikon (hapishane tasarısı), bireyleri toplumun lehine dönüştürmek ve ıslah etmek için en önemli öğelerdir. Anahtar Sözcükler: Bentham, Haz, Acı, Yarar, Hukuki Pozitivizm.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    JUDGMENT AND TYPES OF AESTHETIC JUDGMENT IN KANT’S CRITICAL PHILOSOPHY
    (Sivas Cumhuriyet University, 2024) Balkaya, Yıldız Deniz; Selim, Ferdi
    Kant presented the schema of reason as the source of human actions. This schema is referred to as critical through his specific work. This critical investigation, on the other hand, determines boundaries within the framework of duty, authority and working principles. For example, during his studies on the faculty of understanding, Kant investigated what a person could know by getting to know the mind better, even if he could not know the thing in itself. He mentioned other faculties of reason for issues outside this boundary. The faculty of understanding and the schema belonging to this section, as well as the problems and functioning of this field, were systematically explained. For this reason, Kant, who showed thinking as a form of judgment, made important distinctions between logical judgments and moral judgments. However, Kant caused a gap that overshadowed the success he achieved in the first two critiques. The third critique was designed to both close this gap, strengthen the distinctions between judgments and finally examine aesthetic and teleological judgment forms. In general terms, the power of judgment, which is determined as a faculty between reason and understanding, is explained as the ability to think “under a particular universal”. The determining power of judgment is the power that makes it special under the given laws. The power that the particular is given and that the law must be found for the particular is the power of reflective judgment. Aesthetic judgment is not a judgment of knowledge or morality. It is not objective like them. It is subjective because it is based on pleasure and non-pleasure. Because it is related to pleasure. Since the problems related to the faculty of judgment are very diverse and it tries to define more than one form of judgment, aesthetic judgments are touched upon in this study. In this direction, concepts such as common sense, imagination, pleasure, unpleasure, beauty and the sublime are examined. One of the basic characteristics of the faculty of judgment is the attainment of a reflective form of judgment in the context of pleasure, the beautiful and the sublime image and conceptualizations. How the thought that begins with aesthetic experience is gathered under a general expression also deserves to be discussed. One of the main purposes of this study is how Kant establishes aesthetic experience and how he criticizes whether a priori principles can be obtained under reflective judgment.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    LUDWIG von MISES: DEVLETÇİLİK ELEŞTİRİSİ
    (Sivas Cumhuriyet University, 2021) Selim, Ferdi; Aktay, Muammer
    Mises’e göre devlet beşeri bir kurumdur. Bu söylem ışığı altında devletin insanın iyiliği ve esenliği için var olması gerektiği vurgulanır. Fakat bu temel amaçtan uzaklaşan yönetimler sıklıkla mutlak devletçilik politikaları yaratmaktadırlar. Mutlak devletçiliğin fikir ve programları müdahalecilik, sosyalizm, otarşi ve milliyetçiliktir. Bu politik doktrinlerde gözetilen ortak amaç bireyi zorlama, baskı ve tehditle kontrol altına almaktır. Yine bu görüş altında devletin beşeri bir kurum olduğu değil de, üstün, yüce ve güçlü bir yöne sahip olması gerektiği iddia edilir. İşte devletin beşeri bir kurum olmaktan çıkarılarak aşkın bir güç olarak soyutlanmasıyla devlet Tanrısal bir görünüme bürünür. Mises’e göre, bu sistemlerde yaratılan bu tür soyutlamalar özgürlük, demagoji ve yıkım gibi birçok kavramın iç içe girmesine neden olmaktadır. Bu tespitlerinden sonra Mises, devletçilik anlayışının politikalarına karşı insanlığın ilerlemeci ve iyileştirici gücü olarak liberalizmi anar ve bu yönde bir reçete hazırlar. Bu bağlamda makalemizin amacı devletçiliğin politik uygulama ve programlarının insanlığı nasıl mutsuzluğa, korkuya ve asimilasyona maruz bıraktığını, onların özgürlüklerini, eşitliklerini ve özel haklarını nasıl elinden aldığını Mises’in görüşleri ışığı altında gösterebilmektir. Ayrıca bu görüşlerden hareketle günümüz insanlığının durumu ile ilgili de özgün bakış açıları sunmaya çalışmaktır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Politik Mücadelede Değerlerin Kritik Önemi: Hint ve Yunan Mitolojilerinde Öne Çıkan Metinler Üzerinden Felsefi Bir Tartışma
    (Ardahan Üniversitesi, 2023) Selim, Ferdi
    Hayatı daha iyi yaşamak veya mutlu bir yaşam insani bir amaç olduğu gibi felsefi bir hedeftir. İnsanlık serüveninin envanteri bu nihai amaç etrafında bile anlatılabilir. Arkaik toplumlardan itibaren çevresindekilere, olan bitene ve kendi duygu, düşünme ve inanma biçimine karşı kayıtsız kalamayan insan bazen doğayla birlikte bazen ona karşıt bir kültür yaratabilmiştir. Bu tabloda mitler de önemli bir boşluğu doldurmaktadır. İlk anlamının ötesinde mitler belirli bir yaşam formunun, inanış biçiminin, duyuş ve biliş dünyasının bir tezahürüdür. Açıkçası masallarda olduğu gibi insan yaşamına temas etmeyen neredeyse hiçbir mitos yoktur. İnsan zihninin en önemli ürünleri olarak görülebilecek bu anlatılar söz edilen yapısı içerisinde anlaşılabilirse modern yaşama ciddi katkılar sunabilecek ürünlere dönüştürülebilirler. İlkçağ toplumlarına özgü mitolojilere bakıldığında ise bu insanların yaşamında mitlerin daha kritik işlevleri olduğu kesindir. İnsanın kendini bilmesi, tanrıları tanıması, ölüm ve sonrası gibi merakını cezbeden, endişelerini yenmesine yardım eden pek çok husus mitler üzerinden açıklanmıştır. Bu nedenle politik bir edimi de olan bu hikâyeler kahramanlarla birlikte kendisini olayın içerisinde bulan dinleyiciyi adalet, haklar, ödevler, ahlaki ve politik düzen gibi konularda düşünmeye itmektedir. Ayrıca kimi zaman eleştirel, meydan okuyucu ve sarsıcı yapısıyla geniş bir düzlemde etkili olabilmektedir. Bu doğrultuda çalışmanın amacı antik mitlerin imgesel ufkundan hareketle kişinin kendisiyle başlayan mücadelesini, toplumsal rolleri ve karakteristiğini, politik erdemlerin mahiyetini incelemektir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Post-Truth Kavramı Üzerine Yeniden Düşünmek
    (2023) Selim, Ferdi
    Hakikat tartışmasının geçmişi, insanın varoluşunu anlamlandırma çabası kadar eski ve kadimdir. Felsefe alanında ise neredeyse her sorgulama bir şekilde hakikatle ilişkilidir. Antikçağ’dan itibaren hakikat şeyleri temsil etmenin kusursuzluğuna bağlanmış ve modern çağın ardından zihinsel işlemler üzerinde incelikli bir bilgi birikimiyle farklılaşan yanlarına rağmen ilerleme idesi bu parolayla ilişkili düşünülmüştür. Fakat postmodernizm sonrası mutlak ya da evrensel hakikat iddialarının reddi ile ortaya çıkan süreç, post-truth çağı mümkün kılmış görünmektedir. Fakat hakikatin yitirildiği, önemsizleştirildiği ve görmezden gelindiği, din ve felsefenin ardından bilimin de itibarsızlaştırıldığı, her şeyin birer yoruma indirgendiği bir dönemi anlamak için kullanılan post-truh sözcüğünün ne olduğu üzerinde halen mutlak bir uzlaşı bulunmamaktadır. Bu nedenle hakikatin önemsizleşmesi üzerinden anlatılan bugünkü toplumsal durumun öncelikle felsefi açıdan araştırılması gerekmektedir. Bu doğrultuda çalışmada doğruluk, gerçeklik ve hakikat kavramlarının felsefi görünümleri açıklanmış ve doğruluk ölçütlerinden söz edilmiştir. Ardından “post-truth” kavramı hakkında literatüre dayalı bir inceleme yapılarak post-truth dönem ile postmodernizmin ilişkisini belirlemek amaçlanmıştır. Konunun kavramsal arka planı çok eski zamanlara kadar gitmektedir. Kavramsal arka planından hareketle, özellikle son dönemdeki değişikliklere ilişkin açıklamalar dikkate alınmıştır. Bu konuda başta yalan olgusu olmak üzere iletişim araçlarının yaygınlaşması, kişiselleşmesi ve sosyal medyanın etkileri üzerinde durulmuştur. Bu değerlendirmeler sonucunda ne tür çözüm önerileri getirilebileceğine dair çıkarımlar ortaya konulmuştur. Özellikle sosyal medya ile ivme kazanan post-truth çağın tarihsel sürecine göz atılarak hakikat kavrayışının nasıl bir dönüşüm yaşadığı, hakikatin önemini yitirmesinin yol açacağı zararlardan nasıl korunabileceği tartışılmıştır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Rawls Düşüncesinde Örtüşen Görüş Birliği ve Makuliyet
    (2023) Selim, Ferdi
    Rawls'un siyasal liberalizmi, liberal demokrasinin felsefi bir açıklamasını sağlama şeklindeki geleneksel siyaset teorisi hedefini terk eder. Bununla birlikte Rawls, “modus vivendi” uzlaşması dediği şeyden daha derin gerekçelerle vatandaşlar tarafından onaylanan liberal bir siyasi düzeni de amaçlar. Fakat çoğulcu ve özgür bir liberalizm özlemi, rakip kapsamlı doktrinler arasında bir modus vivendi uzlaşmasından daha derin bir şey olarak onaylanan bir liberalizm hedefiyle çelişir görünmektedir. Bir uzlaşma yerine “kendi iyiliği için” desteklenen bir liberalizm, zorunlu olarak, siyasal liberalizmin çiğnediği türden bir tür iyi kavramına dayanmalıdır. Bizce bu nedenle Rawls siyaset felsefesinde kapsamlı olmayan, ancak yine de ahlaki bir gerekçe sunmaya çalışır. Her ne kadar Rawls’un görüşünü onaylayanlar sıklıkla bu tür eleştirilerin, felsefi olarak kapsamlı bir yol izlemekten başka ahlaki bir gerekçe sunulamayacağı şeklindeki asılsız varsayıma dayandığından şikâyet etseler de siyasal liberalizmi eleştiren pek çok kişi bunun başarılı olduğundan şüphe eder. Bu çalışmada, Rawls tarafından özellikle geç dönem yazılarda kullanılan gerekçelendirme stratejisi içsel olarak eleştirmeye çalışılacaktır. Siyasi meselelerle ilgili ihtilaf durumlarında vatandaşların siyasi değerlere siyasi olmayan değerlere göre öncelik vermesine dair bize makul bir umut sunamayacağına işaret edilecektir. Ayrıca, Rawls'un kapsamlı olmama, çoğulculuğu sağlama ve koruma kaygısına yönelik açıklamalarının eksikliklerinin gösterilmesi hedeflenmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Richard Rorty’nin Radikal Postmodernizmi ve Siyasi Uzanımları
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi - Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Selim, Ferdi; Taşkın, Ali
    Richard Rorty, Pragmatizmin çağdaş bir yorumu olan Yeni Pragmatizmin en önemli temsilcisidir. O hem unutulmaya yüz tutan Pragmatizmi yeniden canlandırmış hem de ona daha etkileyici bir görünüm ve çağdaş bir boyut kazandırmıştır. Bütün bu nedenler göz önünde bulundurulduğunda, onun Pragmatizm içerisindeki yeri ve değeri daha iyi anlaşılacaktır. Bunun yanı sıra Rorty’nin, postmodern, yapısökümcü ve analitik felsefe içerisinde de hatırı sayılır bir yeri vardır ve bu durum onu çağdaş tartışmaların merkezine yerleştirmektedir. Rorty’ye göre, Platon tarafından başlatılan, Aristoteles tarafından sürdürülen; Descartes, Locke, Kant ve son olarak Analitik felsefe geleneğine sahip filozofların görüşleriyle gelişen geleneksel bilgi teorilerinin bir kenara bırakılması gerekir. Buna uygun olarak o, temsilci, özcü ve temelci felsefenin üzerine kurulan “geleneksel ayna olarak zihin metaforu”nun miadını doldurduğuna inanır. Felsefi problemlerin ezeli ve ebedi olmadığını aksine kültürel bir süreç ile günümüze geldiğini düşünen Rorty, hakikatin dil oyunu üzerinden oluşturulduğu radikal ve tarihselci bir felsefe anlayışına ulaşır. Rorty’nin söylemlerinin gerçekleşebilmesi için politik bir düzene ihtiyaç vardır. Ona göre bu düzen özgürlükleri destekleyen liberal demokrasilerden başka bir şey değildir. Rorty, politik amacının daha önceki yıllarda, Platoncu bir tavırla siyaset ile ahlakı bir araya getirmek olduğunu belirtir. Çocukluk tutkusu da olan bu görüş, temelde, gerçeklik ve adalet ile beraber “kişisel öz yaratım” ve “kamusal ilişkiler”in, tek bir çatı altında toplanmasına dayanmaktadır. Onun politik düşünceleri, esasında bu çocukluk arzusunun gerçekleşemeyeceğine dair bir itiraftır. Bu yüzden o, iki alanı tamamen birbirinden ayırmaya ve farklı düşünceler altında bir düzen vermeye uğraşır. Başka bir deyişle Rorty’nin ideal siyasi düzen olarak gördüğü Postmodernist Burjuva Liberalizmi, Platon’un Devlet’inden uzaklaştırdığı şair tarafından takdirle karşılanan, kendini olumsallık içerisinde sürekli yaratan estetik/sanatkar bir birey tipi oluşturmanın yerel ve ütopik bir denemesidir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Simon Critchley’in Kant ve Levinas’ın Etik Anlayışlarına Yönelik Yorumlarının Değerlendirilmesi
    (2023) Selim, Ferdi
    Kant ve Levinas etik görüşleri söz konusu edildiğinde ciddi bir analizi hak etmektedirler. Bu çalışmada böyle bir çabayı kendisine özgü bir bağlamda gündeme getiren Critchley’in görüşlerini eleştirel bir şekilde incelemek ve zengin bir felsefi zeminde tartışmaya açmak hedeflenmektedir. Etik üzerine yürüttüğü çalışmalarla bilinen Critchley, eyleme neden olan şey ister Kant’ın felsefesinde olduğu gibi kişinin kendi yetileri isterse de Levinas’ın görüşlerinde olduğu gibi dışsal bir güç olsun ilgili ahlaki talebin onaylamasıyla başlayan ve öznenin gerilimine işaret eden etik bir deneyimden söz etmektedir. Bu görüşün benzer biçimlerinin ilgili filozoflarda da bulunduğunu iddia eden Critchley’in bu iddialarını tanıtmak ve eleştirel bir biçimde incelemek çalışmanın temel amacıdır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sosyalleşme ve Bireyselleşme Geriliminde Dolaşmak: Rorty’nin Eğitim Anlayışı Üzerine
    (2024) Selim, Ferdi
    Radikal bir postmodernist olarak tanınan Rorty, modern felsefenin mutlak ilkelerini bir kenara bırakma konusunda oldukça isteklidir. Bireyler ve onların eğitimleri söz konusu olduğunda da bu böyledir. Bu nedenle eğitim fikri hakikat iddialarına yönelik itirazlarıyla yakından bağlantılıdır. Benliklerinin olumsallığının farkında olan bireyler için eğitim önerisi kullanışlı dil oyunları yaratmaktır. Kendini geliştirmek olarak adlandırılan bu tür eğitim iki basamaktan oluşmaktadır. Üniversiteye kadar olan aşaması bilgi yığma ve sözcük dağarlarının ortak ürünü olan kültürlerle tanışmakken üniversite basamağı insanlığın ortak kültüründe metaforlarla yeni olanaklar yaratmaktır. Bu görüş, Rorty’nin Postmodern Burjuva Liberalizmi’nde ideal birey tipi olan liberal ironist varsayımıyla da uyumludur. Bu perspektiften bu çalışmada Rorty’nin felsefi görüş ve özellikle eğitimle ilgili düşünceleriyle nerede konumlandığı tespit edilmek istenmiştir. Ardından sosyalleşme ve bireyselleşme olarak iki sahaya yayılan eğitim felsefesi politik görüşleri de göz ardı edilmeden tartışmaya açılmıştır. Bu yanıyla Rorty’nin görüşlerinin ciddi eleştiriler aldığı bilinmektedir. Bu nedenle ilgili eleştiriler de çalışma içerisinde tartışılmak istenmiştir. Nihayet çağı anlamak bakımından önemli olan bu düşüncenin umut veren yönlerinden söz edilmiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The Contemporary Appearance of Media Neutrality: The Decline of Science and Expertise
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Selim, Ferdi
    Transparency in information and communication is very important for the health of societies. In particular, the democratic regime is based on the elections of people who have acquired a certain level of knowledge and have clear information. Information pollution is a serious threat to these societies. The information and technology age has positive functions for democracies in this direction. It has even created equal opportunities in terms of accessing information. However, the speed of data flow and distraction aside, especially the disinformation created requires you to find the more accurate one among dozens of comments for a simple subject. In particular, the algorithm and anonymity of social media, which is the subject of this study, make things more difficult. Today, defined as the post-truth era, the truth and reality have been attacked more in the world created through digital tools. Subjects living in irrelevant and irresponsible filter bubbles in the face of information act with their personal opinions and emotions. The social mission of science and expertise has visibly diminished. This study aims to initiate a philosophical discussion on the causes and solutions of this crisis regarding democracies. Since it is a subject that is certainly broad enough to cover many disciplines, some of it has been dealt with in this study. In this context, the loss of prestige of scientific knowledge, the flaws of social media communication and the dangers brought to the agenda by the so-called media neutrality have constituted the focus of the study. Finally, these problems have been evaluated from a philosophical perspective by pointing out the moral dimensions of the problems.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The Problem of Pain in Byung-Chul Han's Philosophy: The Extinction of Homo Doloris
    (Beytulhikme Felsefe Cevresi, 2024) Aktay, Muammer; Selim, Ferdi
    Pain is a multidimensional notion. It has different meanings from physiological, existential, and spiritual perspectives. Pain is both the source and the result of a specific warning, a personal perception, anxiety or deep thought, limitation, fear in the face of death and finally the existential abyss. In this respect, they are steps taken towards homo doloris (suffering human being). In addition, today, with the digital age, ontological and epistemological debates continue in new forms around problems such as feeling, communicating, and overcoming pain. These discussions show the direction, image, and way of transferring the subject's relationship with pain to life. Byung-Chul Han claims that these distinctions have turned into a deep rupture, and that the relationship between the subject and pain has changed as the negativity of pain has become widespread. The aim of this study is to discuss both pain and its related concepts death, and life, based on Han, who philosophically analyses the postmodern transformation of pain in our age. However, it is open to discussion why a painfree life is desirable.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    The Role of Rights in Robert Nozick's Understanding of the State, the Principle of Compensation and Their Functions
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2023) Selim, Ferdi
    The aim of this study is to examine in detail Robert Nozick's argument against traditional distribution theories. In addition, from the perspective of this argument based on the relationship of rights and property, it is aimed to evaluate the political capability of the empowerment theory of justice and to point out its limitations. Nozick argues that the fairness of a distribution depends on how the relevant public action unfolds. On the other hand, according to him, equality, need, entitlement, or justice, as in Rawls' difference principle, depend on distribution relations or schemas. Various objections have been made to these categorical forms of distribution because of their shortcomings. For this, Nozick first referred to the theory of empowerment, which is concerned with respecting people's rights, particularly property rights and self-ownership. His empowerment-focused theory of justice includes three ideas: fairness in winning, fairness in transfer, and rectification of injustice. However, Nozick's perspective of empowerment has received serious criticism for its shaky foundation and lack of practice. Therefore, this article attempts to evaluate Nozick's theory to highlight some perceived strengths, flaws, inconsistencies, or limitations and suggest some remedial solutions where necessary. It is claimed that this philosophy, which finally brings liberal values to the agenda with new possibilities, contains arguments that may be valid for our contemporary political world.

| Sivas Cumhuriyet Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Sivas, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim