Arşiv logosu
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Tutar, Uğur" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    2-Benzoil-1,3-diaril-2,3,3a,8a-tetrahidrosiklopenta[a]inden- 8(1H)-on Tu?revlerinin Sentezi, Tiyosemikarbazon ve Tiyazol Tu?revlerine Dönu?şu?mu?, Antikanser ve Antimikrobiyal Aktivitelerinin İncelenmesi
    (2019) Gezegen, Hayreddin; Tutar, Uğur; Hepokur, Ceylan
    Bu çalısmada öncelikle farklı su?bstitu?entlere sahip kalkon (1a-u) ve 2-benziliden indan-1-on tu?revi (2a-p) ilgili keton ve aldehitlerden aldol kondenzasyonu yolu ile sentezlendi. Elde edilen kalkon (1a-u) ve 2-benziliden indan-1-on (2a-p) tu?revleri DMSO içerisinde t-BuOK ile muamele edilerek tamamen yeni bisiklik 2-benzoil-1,3-diaril-2,3,3a,8a-tetrahidrosiklopenta[a]inden- 8(1H)-on tu?revleri (3a-z2) sentezlendi. Elde edilen bisiklik tu?revler (3a-z2) tiyosemikarbazit ile etanol içerisinde pTsOH varlıgında reflu?ks edilerek tiyosemikarbazon tu?revlerine (4a-z2) dönu?stu?ru?ldu?. Sonrasında ise sentezlenen tiyosemikarbazon (4a-z2) tu?revleri 2-brom asetofenon ile reaksiyona sokularak tiyazol (5a-z2) tu?revleri elde edildi. Elde edilen bilesiklerin spektroskopik yöntemler ile (1H-NMR, 13C-NMR, 2D-NMR, FT-IR ve Q-TOF LC/MS) yapı analizleri gerçeklestirildi. Son asamada ise sentezi gerçeklestirilen yeni bilesiklerin antimikrobiyal aktiviteleri on bes mikroorganizmaya karsı, antikanser aktiviteleri ise insan meme kanseri hu?cre hattı (MCF-7) ve insan meme kanseri adenokarsinoma (MDA-MB 231) hu?cre hattına karsı incelendi. Sitotoksik aktiviteleri ise insan saglıklı meme (MCF-10A) hu?cre hattına karsı incelendi. Sentezlenen bisiklik tu?revler (3a-z2) içerisinde en yu?ksek antimikrobiyal aktiviteyi 2-furan halkası içeren 3q bilesigi gösterirken tiyosemikarbazon tu?revleri (4a-z2) du?su?k du?zeyde antimikrobiyal aktivite göstermistir. Tiyazol tu?revlerinin (5a-z2) ise orta du?zeyde bir antimikrobiyal aktiviteye sahip oldugu göru?lmu?stu?r. Antikanser ve sitotoksik aktivite testlerinde sentezlenen bilesiklerin (3a-z2, 4a-z2 ve 5a-z2) iyi du?zeylerde antiproliferatif aktivite gösterdikleri gözlemlenmistir. Ancak sentezlenen bilesiklerin saglıklı hu?cre hattı (MCF-10A) ve kanser hu?cre hatlarındaki (MCF-7 ve MDA-MB-231) dozlarının birbirine yakın olması bir dezavantaj olarak degerlendirilmistir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Antibiofilm and Antimicrobial Properties of 1-allyl-3-(2-diisopropylaminoethyl) Benzimidazolium Chloride and its Silver(I)-NHC Complex
    (2022) Tutar, Uğur; Çelik, Cem
    Today, the number of antimicrobials used in treatment has decreased, especially due to drug resistance. We need new antimicrobials. Biofilms are an important cause of antimicrobial resistance. In this study, the antimicrobial and antibiofilm properties of the salt and silver complex of benzimidazolium-based NHC compound, which were previously synthesized and characterized, were evaluated. The antimicrobial properties were tested using the broth microdilution method, while their antibiofilm potential was determined by microtiter plate assay. Salt of the NHC compound (1a) showed antimicrobial activity on microorganisms at concentrations between 31.25-125 µg/mL. The silver complex (2a) of the NHC compound showed higher antimicrobial and antibiofilm activity than the salt compound. This activity was highest on Candida albicans yeast (MIC 3.9 µg/mL). Compound 2a reduced the biofilm structure of C. albicans yeast by 86.1% compared to the control. In addition, compound 2a showed 76.4-80.6% antibiofilm activity on gram-negative bacteria. NHC compounds are seen as a promising resource for the development of new generation antimicrobials. The NHC compound evaluated in this study was found to have significant antimicrobial and antibiofilm activity. These compounds could be an important resource for the discovery of future biofilm-acting antimicrobials.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE KAN ÖRNEKLERİNDEN ÜRETİLEN ESCHERICHIA COLI VE KLEBSIELLA PNEUMONIAE İZOLATLARINDA DİRENÇ: COVID-19 PANDEMİ DÖNEMİ İLE KARŞILAŞTIRMALI ALTI YILLIK DEĞERLENDİRME
    (2022) Çelik, Cem; Özden, Meltem; Karahan, Hamdi; Hasbek, Mürşit; Tutar, Uğur
    Kan dolaşım enfeksiyonları (KDE) yüksek mortalite ve morbidite ile seyreden en önemli nozokomiyal enfeksiyonlardandır. Gram negatif bakteriler içerisinde en sık KDE etkeni olan bakterilerden ikisi Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae’dır. Antimikrobiyal direnç bu bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinin önündeki en büyük sorunlardan birisidir. Direnç sürecinin izlenmesi ve seyrinin belirlenmesi, ampirik tedaviye yön vermesi açısından önemlidir. Bu çalışmada kan dolaşımı örneklerinden izole edilen K. pneumoniae ve E. coli bakterilerinin direnç durumları değerlendirilerek, hastanemizdeki güncel verilerin ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışmada 2016-2021 yılları içerisinde kan örneklerinden izole edilen E. coli ve K. pneumoniae bakterilerinin antibiyotiklere karşı direnç durumları, laboratuvar bilgi sistemi verilerinden alınarak geriye dönük olarak incelenmiştir. Çalışmada 963 kan kültüründen 659 E. coli ve 304 K. pneumoniae izole edilmiştir. Bu bakterilerin %34’ü yoğun bakımlardan, %66’sı diğer kliniklerde yatan hastalardan izole edilmiştir. Tüm antibiyotikler değerlendirildiğinde, yoğun bakımlarda yatan hastalarda direnç oranlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. En etkili antibiyotik amikasin olarak bulunmuştur. Yoğun bakım ünitesi izolatlarında Genişlemiş spektrumlu beta laktamaz (GSBL) pozitifliği %51 olarak bulunurken, diğer kliniklerde bu oran %36 olarak tespit edilmiştir. GSBL pozitif izolatlarda direnç oranlarının anlamlı oranda yüksek olduğu görülmüştür. K. pneumoniae izolatlarında amikasin ve meropenem sonuçlarında pandemi öncesi ve pandemi dönemi arasında anlamlı bir fark görülmüştür. Ülkemizdeki sağlık merkezlerinin kendi antibiyotik kullanım politikalarını bilimsel çalışma verilerini dikkate alarak belirlemeleri yararlı olacaktır. Bu nedenle bu çalışma sonuçlarının E. coli ve K. pneumoniae kaynaklı sepsiste uygulanacak olan ampirik tedavi modellerini belirlemede yol gösterici olabileceğini düşünüyoruz.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE KAN ÖRNEKLERİNDEN ÜRETİLEN ESCHERICHIA COLI VE KLEBSIELLA PNEUMONIAE İZOLATLARINDA DİRENÇ: COVID-19 PANDEMİ DÖNEMİ İLE KARŞILAŞTIRMALI ALTI YILLIK DEĞERLENDİRME
    (ANKEM Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği, 2022) Çelik, Cem; Özden, Meltem; Karahan, Hamdi; Hasbek, Mürşit; Tutar, Uğur
    Kan dolaşım enfeksiyonları (KDE) yüksek mortalite ve morbidite ile seyreden en önemli nozokomiyal enfeksiyonlardandır. Gram negatif bakteriler içerisinde en sık KDE etkeni olan bakterilerden ikisi Escherichia coli ve Klebsiella pneumoniae’dır. Antimikrobiyal direnç bu bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinin önündeki en büyük sorunlardan birisidir. Direnç sürecinin izlenmesi ve seyrinin belirlenmesi, ampirik tedaviye yön vermesi açısından önemlidir. Bu çalışmada kan dolaşımı örneklerinden izole edilen K. pneumoniae ve E. coli bakterilerinin direnç durumları değerlendirilerek, hastanemizdeki güncel verilerin ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışmada 2016-2021 yılları içerisinde kan örneklerinden izole edilen E. coli ve K. pneumoniae bakterilerinin antibiyotiklere karşı direnç durumları, laboratuvar bilgi sistemi verilerinden alınarak geriye dönük olarak incelenmiştir. Çalışmada 963 kan kültüründen 659 E. coli ve 304 K. pneumoniae izole edilmiştir. Bu bakterilerin %34’ü yoğun bakımlardan, %66’sı diğer kliniklerde yatan hastalardan izole edilmiştir. Tüm antibiyotikler değerlendirildiğinde, yoğun bakımlarda yatan hastalarda direnç oranlarının daha yüksek olduğu görülmüştür. En etkili antibiyotik amikasin olarak bulunmuştur. Yoğun bakım ünitesi izolatlarında Genişlemiş spektrumlu beta laktamaz (GSBL) pozitifliği %51 olarak bulunurken, diğer kliniklerde bu oran %36 olarak tespit edilmiştir. GSBL pozitif izolatlarda direnç oranlarının anlamlı oranda yüksek olduğu görülmüştür. K. pneumoniae izolatlarında amikasin ve meropenem sonuçlarında pandemi öncesi ve pandemi dönemi arasında anlamlı bir fark görülmüştür. Ülkemizdeki sağlık merkezlerinin kendi antibiyotik kullanım politikalarını bilimsel çalışma verilerini dikkate alarak belirlemeleri yararlı olacaktır. Bu nedenle bu çalışma sonuçlarının E. coli ve K. pneumoniae kaynaklı sepsiste uygulanacak olan ampirik tedavi modellerini belirlemede yol gösterici olabileceğini düşünüyoruz.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Determining antifungal, anti-biofilm and anticancer activities of 1,3-di(thiophen-2-yl) prop-2- en-1-one chalcone derivative
    (2017) Tutar, Uğur; Çelik, Cem; Gezegen, Hayreddin; Hepokur, Ceylan
    Amaç: Çalışmamızın amacı, literatürde rapor edilen beş kalkon bileşiğinin Candida albicans ve Candida tropicalis'e karşı potansiyel antifungal ve antibiyofilm aktivitelerinin belirlenmesidir. Ayrıca antimikrobiyal aktivitesi belirlenen \"1,3-di(thiophen-2-yl)prop-2-en-1-one\" kalkon bileşiğinin antioksidan ve insan meme kanseri (MCF-7) ve kemik kanseri (MG63) hücre hatları üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Çalışmada kullanılan kalkonlar dimeti sülfoksit (DMSO) içinde iki kat seyreltilmiş ve 1000-15 ?g/mL konsantrasyonda hazırlanmıştır. Kalkonların antifungal ve anti-biyofilm aktiviteleri mikrodilüsyon yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Radikal süpürücü etkisi 2, 2-diphenyl-1-picrylhydrazyl (DPPH) ile test edilmiştir. Hücre canlılığı , kültür ortamına ilave edilen tetrazolium tuzları ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Çalışmamızda antimikrobiyal aktivite gösteren \"1,3-di (tiyofen-2-il) prop-2-en-1-on\" C. albicans ve C. tropicalis üzerinde MIC değerleri 0.06 mg/mL bulunmuştur. MBC değerleri ise sırasıyla 0.12 mg/mL ve 0.5 mg/mL olarak saptanmıştır. MBIC aktiviteleri ise sırasıyla 0.06 ve 0.25 mg/mL olarak bulunmuştur. MBEC değerleri her iki mikroorganizma için 1 mg/mL bulunmuştur. C. albicans ve C. tropicalis' in 48 saatlik biyofilm yapılarına MIC değeri uygulandığında yapının sırasıyla 83% ve 81% oranında azaldığı saptanmıştır. \"1,3-di(thiophen-2-yl) prop-2-en-1-one\" IC50 değeri 13,52 µg/L olarak bulundu. MCF-7 ve MG63 hücre hatlarında 5 µg/mL konsantrasyonda 24 saat inkübasyon sonrasında sırasıyla hücrelerin % 30'u ve % 65' i canlı kalmıştır. Sonuç: Elde edilen sonuçlara göre tiyofen halkası içeren kalkon bileşiği C. albicans ve C. tropicalis suşları üzerinde hem üremelerini inhibe edici etki göstermiş hem de gerek biyofilm oluşumunda gerekse oluşan biofilm üzerinde etkili olduğu görülmüştür. Çalışmanın sonuçları tiyofen halkası içeren kalkon bileşiğinin potansiyel antimikrobiyal, antibiyofilm ve antikanser ajan olarak değerli olabileceğini ortaya koymuştur.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Evaluation of Antibiofilm and Antimicrobial Activities of N-heterocyclic Carbene Complexes
    (2024) Tutar, Uğur; Çelik, Cem; Ataş, Mehmet
    In recent years, resistance to antimicrobials has become a global problem. Despite the need for new antibiotics with the increase of resistant bacteria, developing new antimicrobials is problematic. Biofilms formed by microorganisms play an essential role in the development of resistance. We aimed to investigate the antimicrobial and antibiofilm activities of N-heterocyclic carbene (NHC) complexes. In this study, previously synthesized and characterized NHC complexes on standard bacterial and fungal strains were investigated. The minimal inhibition concentration (MIC) test was used to determine the antimicrobial activities of the compounds, and the biofilm inhibition concentration test was used to determine the anti-biofilm activities. Compounds 2b and 2c showed potent antimicrobial activity on microorganisms between <=1.9 and 7.8µg/mL. Antimicrobial activity in salts of compounds (1a-1c) was weaker than silver compounds (2a-2c). The antibiofilm activity was between 27 and 79%, especially in silver-bound compounds (2a-2c). Benzimidazole derivative NHC compounds that we evaluated in our study were found to have significant antimicrobial and antibiofilm effects on pathogenic microorganisms. These compounds, which we assessed in our study, may be antimicrobial drug candidates that can be used in different areas. It will be essential to conduct further in vitro and in vivo studies on this subject.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Evaluation of Antibiofilm, Antimicrobial, Cytotoxic and Antioxidant Effects of Some Wild Mushroom Species
    (2024) Işık, Hakan; Hepokur, Ceylan; Tutar, Uğur; Dincer, Emine
    In this study, ethanol extracts of some wild mushroom species, in the phylum Basidiomycota, (Armillaria mellea (Vahl) P. Kumm., Infundibulicybe geotropa (Bull.) Harmaja, Leucopaxillus gentianeus (Quél.) Kotl. and Trametes versicolor (L.) Lloyd) were tested for their antioxidant, antimicrobial, antibiofilm, and cytotoxic activities. Mushroom samples showed low antimicrobial activity on Enterococcus faecalis and Staphylococcus aureus, while biofilm inhibitory activity on test microorganisms ranged from 24.6% to 80.5%. At the end of the antioxidant activity studies, A. mellea was the mushroom sample having the highest DPPH radical scavenging capacity (0.105±0.001 mg/mL) whereas T. versicolor was the one having the highest iron (III) ion reducing power (40.709±0.003 µg TE/100g). The highest polyphenol content was observed in T. versicolor (29.916±0.002 mg GAE/100g) samples, and the lowest in A. mellea (9.5±0.006 mg GAE/100g) samples. The cytotoxic effects of the samples were tested on MCF-7, MDA-MB-231 (breast cancer) and L929 (mouse fibroblast) cell lines using the MTT method. As a result, it was observed that A. mellea and T. versicolor samples were more effective on the MCF-7 cell line, and A. mellea on MDA-MB-231 cell line.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Hastanede Yatan Hastalardan İzole Edilen Mikroorganizmaların Biyofilm Formasyon Aktiviteleri
    (2018) Çalı, Abdulhamit; Çelik, Cem; Tutar, Uğur; Bakıcı, Mustafa Zahir
    GİRİŞ ve AMAÇ: Günümüzde antimikrobiyallere dirençlimikroorganizmaların giderek artması bakteriyelenfeksiyonların tedavisinde ciddi sorunlara neden olmaktadır.Antimikrobiyal maddelere karşı direncin önemli nedenlerindenbirisi de biyofilmlerdir. Biyofilm, mikroorganizmalar içinkorunaklı bir yapıdır ve bu yapının içinde yaşayanmikroorganizmalar antimikrobiyal ajanlara ve dezenfektanlarakarşı planktonik formlara oranla 1000 kata kadar dahadirençli olabilmektedir. Bu çalışmada, hastaneenfeksiyonlarından sıklıkla izole edilen Acinetobacterbaumannii, Pseudomonas aeruginosa, Staphylococcus aureusve Candida albicans mikroorganizmalarının biyofilmformasyon aktivitelerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.YÖNTEM ve GEREÇLER: Bu çalışmada, CumhuriyetÜniversitesi Tıp Fakültesi Uygulama ve Araştırma Hastanesiservislerinde ve yoğun bakım ünitelerinde yatan hastalardangönderilen çeşitli klinik örneklerden yapılan kültürlerde üreyen25’er adet A. baumannii, P. aeruginosa, S. aureus ve C.albicans mikroorganizmalarının biyofilm üretim kapasitelerimikrotitre plak yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Biyofilmformasyonları negatif kontrol değeri baz alınarak; biyofilmoluşturmayan = 0, zayıf biyofilm = I, orta dereceli biyofilm =II ve güçlü biyofilm = III olarak değerlendirilmiştir.BULGULAR: Yapılan çalışma sonrasında izolatların toplam% 89’unda zayıf, orta ve güçlü düzeylerde biyofilm oluşumutespit edilmiştir. A. baumannii, P. aeruginosa, S. aureus ve C.albicans suşlarının biyofilm oluşturma oranları sırası ile %100, % 88, % 92 ve % 76 olarak bulunmuştur.TARTIŞMA ve SONUÇ: Hastane kaynaklı P. aeruginosa, A.baumannii, S. aureus ve C. albicans mikroorganizmalarınınönemli oranlarda biyofilmler oluşturduğu görülmüştür.Mikroorganizmalarda direnç gelişimi ile ilgili çalışmalarda budurumun da göz önünde bulundurulması önemli olabilir.Çalışmamızda elde edilen verilerin bu konuda yapılacak dahaileri çalışmalar için literatüre veri sunacağını düşünmekteyiz.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Investigation of Antibacterial and Anti-biofilm Activity of Thymbra spicata Essential Oil on Multidrug- Resistant Pseudomonas aeruginosa Strains
    (2018) Tutar, Uğur
    Thymbra spicata has been used traditionally as herbal tea forthe treatment of some diseases such as asthma, bronchitis, respiratory, coughs,and sore throat infection in Anatolia. In the current study, the essential oilof T. spicata (EOTS) wereinvestigated for their antimicrobial, anti-biofilm activity and chemicalcomposition. The chemical composition of Thymbraspicata was analyzed by gas chromatography-mass spectrometry (GC-MS).Antimicrobial and anti-biofilm properties were determined using brothmicrodilution methods. According to the results of the present study, the GC-MSprofile highlights that the mains compounds were found grandisol 21.99%,cadinol 6.45%, lavandulol acetate 4.39%. The antibacterial activity of the EOTSwas evaluated by the micro-dilution method against multidrug resistant Pseudomonas aeruginosa. EOTS producedinhibitory effects against the tested strains. It inhibited 11 clinicalisolates of against P. aeruginosawith Minimum Inhibitory Concentration (MIC) values in the range of 1.56-12.5?l/mL. Minimum Biofilm Inhibitory Concentration (MBIC) value was found to berange of 3.12-25 (?l/mL) while the Minimum Biofilm Eradication Concentration(MBEC) value was found to be 6.25-25 (?l/mL). MIC value of the EOTS was appliedonto the bacterial biofilm formations. It was seen that biofilm metabolism wasreduced by 2.0-51.6 %. The findings of this study show that EOTS hasantibacterial and anti-biofilm activity against P. aeruginosa isolates. Thus, essential oil of T. spicata may be useful a potential source for the treatment ofmultidrug resistant P. aeruginosainfections and biofilms.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Merakum (Sivas) yöresinin jeolojisi, yöredeki kireç taşlarının çimento hammaddesi olarak kullanılabilirliğinin ve ortalama tenör-rezerv dağılımının incelenmesi
    (Cumhuriyet Üniversitesi, 2003) Tutar, Uğur; Gökçe, Ahmet
    MERAKUM (SİVAS) YÖRESİNİN JEOLOJİSİ, YÖREDEKİ KIREÇT AŞLARININ ÇİMENTO HAMMADDESİ OLARAK KULLANILABİLİRLİĞİNİN VE ORTALAMA TENOR - REZERV DAĞILIMININ İNCELENMESİ ÖZET Yüksek Lisans Tezi Uğur TUTAR Cumhuriyet Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı r Danışman : Prof. Dr. Ahmet GÖKÇE ı ÖZET Sivas Çimento Fabrikası, ülkemizin en eski çimento fabrikalarından birisi olup, hammadde gereksinimlerini Merakum tepe çevresindeki kireçtaşı sahasından karşılamaktadır. Yöredeki kireçtaşları Pliyosen yaşlı Ağcahan Formasyonu'na ait Merakum üyesi içinde yer almaktadır. Bu kireçtaşları mikritik dokulu gölsel kireçtaşları şeklindedirler. Karlık tepe civarındaki kireçtaşları traverten olarak bilinmekte birlikte yapılan petrografik incelemelerde bunların da Merakum Tepe kireçtaşlannın devamı olduğunu göstermiştir. Kireçtaşı üretimi zaman zaman Merakum Tepe ve Karlık Tepe sahalarında olmak üzere iki farklı ocakta yapılmaktadır. Karlık Tepe ocağı daha kaliteli hammadde içermesine ragmen askeri tesislere ve şehir yerleşim alanına yakın olması nedeni ile üretim çalışmaları Merakum Tepe sahasına kaydırılmak zorunda kalınmıştır. Merakum Tepe sahasında son zamanlarda bazı sondaj çalışmaları yapılmış olup bu tez çalışmasında bu yeni kireçtaşı sahasının kalitesi ve rezervi tahmin edilmeye çalışılmıştır. vOrtalama tenor ve rezerv hesaplamasında birim hücre (blok model) yöntemi tercih edilmiştir. İşletme planına uygun olarak 8 m aralıklarla kat haritaları hazırlanmış ve birim hücreler 250 x 500 m boyutlarında belirlenmiştir. Hücrelerin ortalama CaO, Al203 ve Fe203 tenörleri, yakınlarındaki sondaj karotları ve yüzeyden alınmış örnek verileri kullanılarak hesaplanmıştır. CaO limit tenörü % 45.0 olarak kabul edilmiş ve daha düşük tenörlü hücreler rezerv hesaplamasına katılmamıştır. Sonuç olarak, bu yeni kireçtaşı sahasında 118.859.896 ton işletilebilir toplam rezerv hesaplanmıştır. ANAHTAR KELİMELER : Çimento, Kireçtaşı, Merakum Tepe, Rezerv, Sivas. VI
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Periodical Control of the Sausages in Term of Mold and Yeast Produced in Sivas
    (Selcuk University, 2012) Tutar, Uğur; Sümer, Zeynep; Yıldırım, Gülay; Çelik, Cem
    Sausage is a meat product which is consumed widely in our country. However, it is important to determine the existence of fungi widely existing in nature in sausages. Fungi are very useful for the human being in many aspects. However, they some-times may cause loss on account of the diseases they have lead to. In other words, both yeasts and molds can be dangerous for human health as they cause foods to decompose and get rotten. Moreover the responsibilities of food ethics can be put in to the agenda. This study aims to determine whether the amounts of yeast, which may have negative and permanent influ-ences, pose threat to human health. For this aim, sausage samples from the factories were taken five times a day during the 20 days’ period. After these examples were homogenized, their analysis terms of mold and yeast was made bused on the cultures from the prepared dilutions by culturing with plaque spreading method. As a consequence mold and yeast were not found in the sausage samples taken from the factories. It has been thought that the result may have occurred because of the heavy usage of protective additives and the application of temperature processing during the production of sausages and the evolvation was done in terms of food ethics.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sivas’ta üretilen sucukların maya ve küf mantarları yönünden periyodik olarak incelenmesi
    (Cumhuriyet Üniversitesi, 2008) Tutar, Uğur; Sümer, Zeynep
    ÖZETSucuk ülkemizde yaygın olarak tüketilen bir et ürünüdür. Üretim üniteleri ise standardize edilmiş durumda değildir. Doğada yaygın olarak bulunan mantar etkenlerinin sucuklardaki varlığının tespiti, eğer varsa bunun üretim yöntemleriyle ilgili olup olmadığının bilinmesi insan sağlığı açısından önemlidir.Mantarlar tatlı sularda, toprakta, havada ve nadiren denizlerde yaşayan ökaryotik mikroorganizmalardır ve birçok yönden insanlara faydalıdır. Bunun yanı sıra neden oldukları hastalıklar sebebiyle ortaya çıkan ekonomik zararlar da önemlidir. Hem mayalar hem de küfler gıdaların bileşenlerine ayrılmasına ve bozulmasına neden olarak insan sağlığı açısından tehlikeli olabilirler.Bu çalışmada, insan sağlığına kalıcı ve olumsuz etkileri bulunan maya ve küflerin ilimizde üretilen sucuklardaki miktarlarının tehlike sınırlarında olup olmadığının saptanması amaçlanmıştır. Bu amaçla, ilimizde faaliyet gösteren sucuk üretim fabrikalarının yeni ürettikleri sucuklardan 20 günde bir olmak üzere 5 kez örnek alınmıştır. Örnekler homojenize edildikten sonra 10-5 e kadar hazırlanan dilüsyonlardan, potato dextrose agar, sabouraud dextrose agar ve kanlı besiyerlerine yayma plak yöntemi ile ekim yapılmıştır. Ekim yapılan besiyerleri etüvde 37 C°' de 72 saat inkübasyona bırakılmıştır. İnkübasyon sonrasında üreme görülen besiyerlerindeki kolonilerin maya ve küf yönünden incelemeleri yapılmıştır. Sonuç olarak benzer yöntemlerle üretim yapan sucuk fabrikalarından alınan sucuk örneklerinde maya ve küfe rastlanmamıştır.Bu sonucun, sucukların üretimi sırasında ısı işlemi uygulamalarına, ayrıca koruyucu katkı maddelerinin fazlaca kullanımına bağlı olarak ortaya çıkmış olabileceği düşünülmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Synthesis, characterization, antimicrobial and antibiofilm activity, and molecular docking analysis of NHC precursors and their Ag-NHC complexes†
    (The Royal Society of Chemistry, 2 November 2021) Çelik, Cem; Üstün, Elvan; Şahin, Neslihan; Tutar, Uğur; Özdemir, Namık; Gürbüz, Nevin; Özdemir, İsmail
    Microorganisms attach to surfaces and interfaces and form biofilms which create a sheltered area for host cell response. Therefore, biofilms provide troubles in fields such as medicine, food, and pharmaceuticals. Inhibition of formation of biofilms through hindering of quorum sensing could be a method for the production of new generation antibiotics. In this study, four new benzimidazole type NHC precursors (1-allyl- 3-benzyl-5,6-dimethylbenzimidazolium chloride, 1-allyl-3-(2,4,6-trimethylbenzyl)-5,6-dimethylbenzimidazolium chloride, 1-allyl-3-(2,3,5,6-tetramethylbenzyl)-5,6-dimethylbenzimidazolium chloride, and 1-allyl-3-(2,3,4,5,6-pentamethylbenzyl)-5,6-dimethylbenzimidazolium chloride and Ag-NHC complexes of these molecules were synthesized and characterized by elemental analysis, FT-IR spectroscopy, 1H, and 13C{1H} NMR spectroscopy, LC-MS, and single crystal crystallography. Antimicrobial and biofilm formation inhibition activities of the molecules were evaluated. In addition, the activities of the molecules were examined in detail by molecular docking analysis. According to the results obtained, higher activity was achieved with the complex molecules when compared with the benzimidazole derivative ligands.

| Sivas Cumhuriyet Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Sivas, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim