Albert Camus’nün Yabancı ve Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam eserlerinde bilinç akışı
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Bilinç akışı tekniği, kişinin duygu ve düşüncelerinin kendi ağzından, birinci tekil kişi ile yansıtıldığı,postmodern roman anlatım tekniğidir. Bu tekniği kullanan yazarlar, kahramanın bilinç yansımasıyla,hayatı nasıl algıladığını derin ve soyut ifadelerle dile getirirler. Bilinç akışı tekniğinin en belirginözelliği, düşünceler arasında mantıksal bir bağ bulunmayışı ve dilbilgisi kurallarına uygunlukolmayışıdır. Düşünceler anlık olarak, duyusal, işitsel ve görsel bağlantılarla birleşerek ifade edilir.Modern edebiyat eserlerinde oldukça sık kullanılan bilinç akışı tekniği, kahramanların olaylarıalgılama şeklini ve ruhsal dünyalarındaki yansımalarını aktarır. Bilinç akışı tekniği, XX. yüzyıldaVaroluşçuluk (Existentialisme) akımı ile birlikte kendini göstermeye başlar. Bu akımın öncülerindenolan ve Saçma Felsefesinin (la philosophie d’absurde) kurucusu olan Fransız yazar Albert Camus,eserlerinin çoğunda, özellikle Yabancı (L’Etranger) isimli eserinde, ana karakteri Meursault’nundüşüncelerini bilinç akışı tekniği ile aktarır. Modern Türk Edebiyatı’nda sıkça kullanılan bu teknik ileYusuf Atılgan, Aylak Adam isimli eserinde ana karakter C.’nin belleğindeki düşünceleri, mantıksalbir bağ kurmadan, bilinç yansımasıyla ifade eder. Bu çalışmada Camus’nün Yabancı ve Atılgan’ınAylak Adam isimli romanlarında karşılaştırmalı olarak bilinç akışı tekniği ele alınarak, anakarakterlerin kendi iç hesaplaşmalarındaki düşünceleri ve karşılıklı konuşmaları üzerindeki etkileribelirtilmeye çalışılacaktır. Karşılaştırmalı olarak hazırlanan bu çalışmada, ana karakterlerineylemlerini neden ve nasıl bir süreç içerisinde yaptıkları sorunsalı üzerinde durulacaktır. İnsanınvaroluş felsefesini Varoluşçuluk düşüncesinde belirten her iki yazar da eserlerindeki anakarakterlerin içinde yaşadıkları topluma yabancılaşmalarını, yalnızlıklarını, bilinç akışı tekniği ilebirey odaklı bir anlayış içinde, toplumdan kopuk bireyin parçalanmışlığını dile getirirler.