Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Cumhuriyet, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
GÜZEL SANATLAR VE EGITIM ARASTIRMA YAZILARI -I
(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Bulut, Şükran
Güzel Sanatlar ve Eğitim Araştırmaları adlı çok yazarlı bu kitap plastik sanatlar ve tasarım, müzik
eğitimi ve müzikoloji konulu özgün araştırma yazılarından oluşmaktadır. Toplam üç bölümden oluşan
kitapta bölümler 1. Plastik Sanatlar ve Tasarım, 2. Müzik Eğitimi 3. Müzikoloji başlıklarından oluşmaktadır.
Birinci bölümde plastik sanatlar ve tasarımla ilgili araştırma yazıları ikinci bölümde müzik ve onun
eğitimiyle ilgili araştırma yazıları son bölümde ise müzikoloji ile ilgili araştırma yazıları yer almıştır. Bu
kitapta yer alan araştırma yazıları alanında uzman öğretim elemanları, eğitimciler ve lisansüstü eğitim
görmekte olan öğrencilere aittir. Hakem sürecinden geçirildikten sonra hakemler tarafından kitapta yer
alması uygun görülen 26 çalışma yayımlanmak üzere editörler tarafından basıma hazırlanmıştır. Amerika
Birleşik Devletlerinden iki ve Azerbaycan’dan iki yazarın yer aldığı kitapta diğer eserlerin yazarları
Türkiye’dendir.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünün 28 – 30 Nisan
2018 tarihleri arasında düzenlemiş olduğu UGES (Uluslararası Güzel Sanatlar ve Eğitim Sempozyumu)
kapsamında sunulmuş ve tam metin hem İngilizce hem de Türkçe olarak hazırlanmış olan bildiriler bu
kitabın ana kaynağını oluşturmuştur. Türkçe ve İngilizce tam metinleri toplanan ve hakemlerce yayımlan
ması uygun bulunan çalışmalar editörler tarafından gruplandırıldıktan sonra yayına hazır hale getirilmiştir.
Güzel Sanatlar temel alanları ve onların eğitimi üzerine yazılmış olan bu araştırma yazıları
kitabının öncelikle Türkiye Cumhuriyeti Sanat Kurumlarından, Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri, Eğitim
Fakülteleri Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümleri, Devlet Konservatuvarları, Güzel Sanatlar Fakülteleri ve Türk
Müziği Konservatuvarlarına yararlı bir kaynak olacağını umut ediyorum. Kitap bölümlerinde yer alan
yazıların İngilizce tam metinlerinin olması nedeniyle de, yurt dışında eğitim vermekte olan sanat
kurumlarının da yararlanacağı bir kaynak olacağını düşündüğüm bu kitapta yazan tüm yazarlara ayrı ayrı
teşekkür ediyorum.
Saygılarımla.
Prof. Dr. Mustafa Hilmi BULUT
I. Uluslararası Çocuk Dostu Turzim Kongresi Bildiri Kitabı
(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Ahıpaşaoğlu, Suavi
Çocuk dostu turizm, çocukların her türlü şiddetten uzak, sağlıklı olabildikleri,
oynayıp öğrenebildikleri ve güven içinde olabildikleri turistik ortamlardır. Mutlu,
keyifli bir tatil ortamı aynı zamanda çeşitli oyunlarla ve sıcak temaslarla çocukların
birbirlerini tanıyabilecekleri ve uzun sürecek dostlukları başlatabilecekleri zemini
sağlamaktadır. Bu bağlamda turizm bir yandan çocuklar için pozitif bir iletişim ve
gelişme ortamı yaratırken, öte yandan turizmin çocukların istismarına izin vermeyecek
şekilde düzenlenmesine ve çocukların şiddetten korunma haklarına olan ilgiyi
artırmaktadır.
Bilindiği üzere çocuklarıyla birlikte tatile çıkan kişilerin sayısında son yıllarda
giderek artan bir eğilim gözlenmektedir. Özellikle paket tur satışlarında çocuklu ailelerin
sayısı neredeyse % 35 seviyelerine ulaşmıştır. Ailelerin tatil planlarında yer
seçiminde birinci sırada etkili olan faktörün çocuklar olduğu da bilinen bir gerçektir.
İşletmelerin çocukları ve onların haklarını, sağlıklarını koruyucu önlemler alıyor
olmaları öncelikle tercih edilme nedenleri arasında yer almaktadır. Gezi ve dinlencelerde
erişkinler kendilerini koruyabilir, ortaya çıkabilecek ufak tefek kazalarda tatillerini
sürdürebilirken konu çocuklar olduğunda hem çocuklar hem de onlara eşlik
eden ebeveynler ya tatillerini yarıda kesmek, ya da mutsuz bir şekilde geri dönme
riski ile karşı karşıya kalmaktadırlar. İşletmeler bu olası aksilikleri minimuma indirecek
önlemleri aldıkları takdirde herkes evine mutlu olarak dönecektir. Bu nedenle
işletmelere önemli görevler düşmektedir. İşte tam bu nokta da işletmelerin çocuk
dostu olmaları devreye girmektedir. Tatile çıkan ailelerin çocuklarının bir kazaya
uğraması ile tatil planının kesilmesi olağanüstü bir durumdur ve işletmeler en
azından kalan sürenin bedelini iade etmek zorundadır. Hatta eğer kazanın işletmenin
ihmali nedeniyle oluşması durumunda işletmeler ciddi miktarlarda tazminat
ödemeye de mahkum olabilmektedir. İşletmelerin çocuk dostu olmak için harcayacakları
küçük miktarlar kendilerini büyük geri ödemelerden kurtaracaktır. Buna bir
nevi özsigorta gözüyle bakmak da mümkündür. Çoukların mutlu bir tatil geçirmeleri
ruh sağlıklarını ve öğrenim hayatlarını olumlu etkileyerek, mutlu çocuklar çevreleri
ile barışık olacaklardır. Turizm işletmeleri yaratacakları ve çouklara yaşatacakları
pozitif ortamlar ile toplumun mutluluğuna katkı vereceklerdir.
Bugün birçok işletme belirsiz bir takım ölçütlere göre kendilerini ‚Çocuk Dostu
Turizm İşletmesi‛ olarak ilan etmektedir. Çocuk Dostu kavramı kulağa hoş gelen
bir slogan olmakla birlikte aynı zamanda büyük sorumluluk gerektiren bir kavramdır.
Bütün Dünyada henüz yeni tartışılmaya başlanan bu konuda bir an önce kriter14
• Çocuk Dostu Turizm Kongresi
lerin belirlenmesi ve hangi işletmelerin çocuk dostu olabileceklerinin belirlenmesi
sektörde haksız rekabetin önlenmesi açısından çok önemlidir. Böylece tüketici haklarının
korunmasına da katkı verilmiş olacaktır.
Bünyelerinde turizm sektörünü de barındıran holdinglere, şirket gruplarına,
zincir otel işletmelerine, tur operatörlerine, meslek kuruluşlarına bu konuda büyük
görev düşmektedir. Hem bilimsel çalışmalar hem kamuoyu bilinçlendirme çalışmaları
desteklenmelidir. Bu konuda ön alacak kişi ve kurumlar hem sektörel önceliklere
sahip olacak, hem yüksek tanınırlık ve onanırlık oranlarına ulaşacak, hem de Ülke
ve Dünya Barışına büyük katkılarda bulunacaklardır.
Bu kongrenin öncelikli amacı, çocuk dostu, çocuk haklarına saygılı, güvenilir
bir turizm anlayışının güçlendirilmesi ve turizmde çocuğa yönelik şiddet ve sömürünün
önlenmesi konusunda farkındalık yaratılarak interdisipliner bilimsel çalışmaların
önünün açılmasıdır. Bu bağlamda kongremizin yansımalarının politika yapıcıların
turizmde çocuk hakları ve çocuğa karşı şiddetin önlenmesi konusuna daha
fazla eğilmelerine yol açacağını düşünüyoruz.
Bu kongrenin başarıyla icra edilmesinde pek çok insanın emeğinin bulunduğu
aşikârdır. Bu vesileyle tüm akademiysen arkadaşlarıma, çalışma arkadaşlarıma ve
teknik ve hizmetli ekibime ve sevgili öğrencilerime özverili çalışmaları nedeniyle
teşekkür ediyorum.
Son olarak, konferansımıza gelerek katkıda bulunan çok kıymetli bilim insanlarına
yürekten teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Prof. Dr. Suavi AHIPAŞAOĞLU
Cumhuriyet Üniversitesi
Turizm Fakültesi Dekanı
Uluslararası Ahîlikte İş ve Ticaret Ahlâkı Sempozyumu
(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Tıraşçı, Mehmet; Akdoğan, Mustafa Said
İlahiyat Fakültemiz yaklaşık bir yıl önce Mehdîlik ve Hz. Ömer gibi ilim
dünyasında iz bırakan iki sempozyuma imza atmıştı. Aynı yıl içinde Ahilikte İş Ve
Ticaret Ahlakı Sempozyumu ile üçüncü sempozyumumuzu gerçekleştiriyoruz.
XIII. yüzyılda Anadolu'da görülmeye başlayan ve bir süre sonra Osmanlı
Devleti'nin kurulmasında önemli rol oynayan dinî-içtimaî yapısıyla temelde
Kur'an'a ve Hz. Peygamber'in sünnetine dayanan prensipleriyle İslâmî anlayışa
doğrudan bağlı olan Ahîliğin, tasavvufta önemli bir yeri bulunan “uhuvvet”i
hatırlatmasından dolayı da kolayca yayılması ve kabul görmesi mümkün
olmuştur.
Bu teşkilâtın Anadolu'da kurulmasında fütüvvet teşkilâtının büyük tesiri
olmuştur. İslâm'ın ilk asrından itibaren görülmeye başlayan fütüvvet teşekkülleri
içinde hicrî III. (IX.) yüzyıldan itibaren de esnaf birlikleri ortaya çıkmıştır.
Fütüvvet, İslâm'ın yayılmasına paralel olarak Suriye, Irak, İran, Türkistan,
Semerkant, Endülüs, Kuzey Afrika ve Mısır'da esnaf ve sanatkârlar arasında yaygınlaşmıştır.
Bu millet, İslâmiyet'i kabul etmesi ve Anadolu'ya yerleşmelerinden
itibaren fütüvvet ülküsünü benimsemiş ve kendisine özgü yiğitlik, cömertlik ve
kahramanlık vasıflarıyla donanmış, İslâmî-tasavvufî düşünüş ve yaşayış, temel
özelliği olmuştur.
Abbâsî Halifesi Nâsır-Lidînillâh (1180-1225) döneminde fütüvvetler tekrar
canlandırılmış, Müslüman hükümdar ve emirler davet edilmiş, sürece girmeden
özetleyecek olursak bu davetin müşahhas yansıması olarak Âhilik ortaya çıkmış, I.
Gıyaseddin döneminde ilk defa kurulmuş, I. İzzeddin Keykavûs ve I. Alâeddin
Keykubat döneminde de kuruluşunu tamamlamıştır. Özellikle I. Alâeddin
Keykubad'ın büyük destek ve yardımıyla, bir taraftan İslâmî-tasavvufî düşünceye
ve fütüvvet ilkelerine bağlı kalarak tekke ve zâviyelerde şeyh mürid ilişkilerini,
diğer taraftan iş yerlerinde usta, kalfa ve çırak münasebetlerini ve buna bağlı
olarak iktisadî hayatı düzenleyen Ahîliğin Anadolu'da kurulup gelişmesinde Şeyh
Nasîrüddin Mahmûd'un yani Ahî Evran'ın büyük rolü olmuştur. Böylece
Anadolu'da sanat ve ticaret erbabı arasında oldukça yaygınlaşmıştır.
Âhiliğin Anadolu'da neden bu derece yaygınlaştığına kısaca göz atacak
olursak; Ahîliğe girecek bir kimsenin vefâ, doğruluk, emniyet, cömertlik, tevazu,
kardeşlerine nasihat, onları doğru yola sevketme, affedici olma, tövbe gibi dinî ve
ahlâkî emirlere uyma; şarap içme, zina, yalan, gıybet, hile gibi kötü davranışlardan
uzaklaşma zorunluluğu vardı.
İSLÂM HUKUKU-I
(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Erturhan, Sabri
İslâm hukuku, farklı, orijinal bir hukuk sistemidir. Onun orijanilliği vahye
dayanmasından kaynaklanmaktadır. Orijinal adı fıkıh olan bu ilim, hukukun
bütün konuları yanında ibadet, adak, keffâret ve fidye gibi hususları da kapsamına
almaktadır. İslâm hukukunda inanç, amel ve ahlak iç içe olup hükümleri
dünya-ahiret boyutludur. İslâm hukuku, her zaman ve zeminde dinamik
olmasını sağlayan kaynak ve metodolojiye sahiptir. Hukuka çok şey kazandırmıştır.
Bir dönem oldukça ihmal edilen İslâm hukuku günümüzde gerek
üniversitelerde, gerek akademik tez çalışmaları gerekse ulusal veya uluslararası
toplantılarla yeniden ihya edilme sürecine girmiş bulunmaktadır.
İslâm hukuku, müspet veya menfi anlamda hemen her çevrenin ilgi alanı
içerisindedir. Müslümanların hukuku olması hasebiyle Müslüman kitle bu hukukun
öğrenilmesi, neşri, tetkiki ve müdafaasından birinci derecede sorumludur.
Aksi takdirde bu dine mensup olmayan çevreler İslâm hukuku hakkında
kendilerinde bu hukuk sistemi hakkında söz söyleme, hüküm verme hak ve
yetkisi görecek, bu yargılar da bir kaziyye-i muhkeme gibi yerleşebilecektir.
Nitekim tarih boyunca bu tür yaklaşımlar olagelmiştir. Bu cümleden olarak
İslâm hukukunun ilkten vaz’ ettiği nice kural ve ilkeler maalesef yok sayılmış,
hukuk mirasına kazandırdığı birçok katkılar görmezden gelinmiştir. Sanığın
şüpheden yararlanma ilkesi, masumiyet karinesi, suça iştirak, suçların içtimaı,
işkence yasağı gibi hususlar birçok çağdaş hukukçu ve müellif tarafından görmezden
gelinmiştir. Oysaki bu ilke veya hükümlerin temeli vahiy veya sahabe
dönemine dayanmaktadır. Bu sayılanlar dışında modern hukuka hakkın kötüye
kullanılması, alacağın temliki ve borcun nakli, beklenmeyen hal nazariyesi,
risk sorumluluğu, temyiz gücü olmayanların medeni sorumluluğa sahip olmaları,
mühâyee ve savaş yasakları gibi hükümler kazandırmıştır (Köse, ‚İslâm
Hukukunun Modern Hukuka Katkıları Konusunda Bir Deneme‛, Makâlât, Sy.
1, Konya, 1999, s. 7-33. Aynı makale için bkz.Köse, Çağdaş İhtiyaçlar ve İslâm
Hukuku, Rağbet Y. İstanbul, 2004, s. 95-133). Bu hususlar İslâm hukukunun
modern hukuka yaptığı katkılardan sadece bir kaçıdır.
Felsefe Tarihi
(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Bakış, Rıza
Felsefe Tarihi, İlahiyat fakültelerinde zorunlu olarak okutulan ders kategorisindedir.
İsimlendirmeler son zamanlarda bazı fakültelerde farklılaşmış
olsa da içerik değişmemiştir. Öncesinde İlkçağ Felsefesi ve Yeniçağ Felsefesi
şeklinde olan bu adlandırma yeni dönemde Felsefe Tarihi I ve Felsefe Tarihi
II olmuştur.
Sonradan ihdas edilen ve adları İlahiyat Lisans Tamamlama Programı
(İLİTAM) şeklinde kurgulanan programlarda YÖK’ün tasarrufu ile Felsefe
Tarihi dersleri birincisi sınıfın bahar dönemi proramında yer almaktadır.
Ders içeriği de İlahiyatlardaki İlkçağ ve Yeniçağ Felsefelerinin içeriğini kuşatacak
şekilde tasavvur edilmiştir.
İLİTAM programlarnın pratiğine ilişkin birçok eleştiri mevcuttur. Kimileri
bu programların ilahiyat eğitiminin ruhunu vermekten uzak görmekte ve
yetersiz bulmaktadır, kimileri ise bütünüyle karşı çıkmakta ve devamında
fayda görmemektedir. Bir gerçek var ki o da bu programlar öyle ya da böyle
devam etmektedir.
Esasında bu programlarda ders materyalini matbu bir şekilde öğrencilere
verme zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak bazı fakülteler programda
yürütülen eğitimleri biraz daha disiplinize etmek ve sistematik yürütmek
kaygısıyla elektronik ortamlarda da paylaşılan metinleri matbu bir şekilde
öğrenciye ulaştırmayı tercih etmektedir.
Bizim oluşturmuş olduğumuz metin de öğrencinin kaynak temininde
karşılaşabileceği güçlükleri gidermek kaygısıyla hazırlanmıştır. Ders materyali
ve ders notu olmanın ötesinde herhangi bir iddiayı içermeyen ve dersin
anlaşılmasına katkı sağlayacağını ümit ettiğimiz bu metin, öğrencilere felsefenin
temel yaklaşımlarını kavramada ve kazandırmada umarım yararlı olur.
Hazırlamış olduğumuz bu metni baştan sona gözden geçiren, eleştirileriyle
katkı sunan Doç. Dr. Hasan Özalp’a, Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Pakoğlu’na
ve Duygu Güngör’e teşekkür ediyorum.
10.08.2018
SİVAS