Yazar "Canbaz, Oktay" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 21
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ağmaşat Yaylası ( Zara - Sivas ) çevresindeki alterasyon zonlarının jeolojik, mineralojik, jeokimyasal ve metalojenik özellikleri(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Canbaz, Oktay; Gökce, AhmetBu tez çalışması, Çorum-Amasya-Tokat-Sivas hattı boyunca yüzlek veren Eosen yaşlı volkanik ve volkanosedimanter kayaçların doğu ucunda yüzeyleyen Eosen yaşlı Karataş Volkanitleri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Karataş Volkanitleri, Ağmaşat Yaylası civarında yoğun hidrotermal alterasyon oluşumları göstermekte olup bu alterasyonların henüz bilinmeyen cevherleşmelerle ilişkili olabilecekleri düşünülerek tez konusu ve sahası olarak seçilmiştir. Bu çalışmada, belirtilen alterasyon zonlarının bilinmeyen bir yer altı zenginliğine ait belirtiler olabilecekleri düşünülerek çeşitli jeolojik özellikleri incelenmeye ve olası cevherleşmeler belirlenmeye çalışılmıştır. Karataş Volkanitleri, tabanda volkanik ara katkılı sedimanter kayaçlardan üst seviyelerinde ise andezitik ve bazaltik bileşimli lav ve piroklastik ardalanmasından oluşmaktadır. Mikroskopik ve jeokimyasal incelemeler bu volkaniklerin alkali karakteri yüksek bazaltik andezit bileşimli lav ve piroklastiklerden oluştuğunu göstermektedir. Veriler, bu volkanik kayaçların yaylarla ilişkili alanlarda, yitimle yaklaşan plaka sınırlarında üst kabuk malzemesinin erimesine bağlı olarak oluştuklarını ve fraksiyonal krsitallenme ve magma karışımı süreçlerinin etkili olduğunu göstermektedir. Diğer bölgelere göre, alkali karakterlerindeki yükseklik volkanizmanın üst seviyelerini temsil ettikleri ve/veya yitim zonu eğiminin bölgenin batısından doğusuna doğru azaldığı şeklinde yorumlanmıştır. Hidrotermal alterasyon incelemelerinde, serizitleşme, karbonatlaşma, killeşme (kaolinit, illit, smektit), kloritleşme ve opaklaşma gibi alterasyon türleri mikroskopik ve XRD incelemeleri ile tespit edilmiş sahadaki yayılımları dikkate alınarak; propilitik, fillik, orta ve ileri killi olmak üzere 4 farklı alterasyon zonu ayırtlanmıştır. ASTER SWIR bantlarından yararlanılarak yapılmış uzaktan algılama çalışmalarından belirlenmiş hidrotermal alterasyon minerallerinin ve alterasyon zonlarının yayılımının mikroskopik ve XRD yöntemleri ile belirlenmiş zonlarla örtüştüğü görülmüştür. Hidrotermal alterasyon zonlarının jeolojik harita ve kesitler üzerindeki yayılımları, alterasyon zonlarının inceleme alanı içinde; (i) fay zonlarına, (ii) Karataş Volkanitleri ile Kösedağ Siyeniti dokunağına ve (iii) piroklatik seviyelere bağlı olarak geliştiklerine işaret etmektedir. Örneklerdeki Cu, Pb, Zn, Mo, W, Au, As, Sb, U ve Th içeriklerinin, kıtasal kabuk (KKO), andezit (AO) ve bazalt (BO) ortalama değerleri ile karşılaştırılması sonucu; yörede bu elementler açısından cevher oluşma potansiyelinin bulunduğu anlaşılmıştır. Örneklerden hazırlanmış parlatma bloklarında kılcal çatlaklar boyunca; pirit, kalkopirit, kübanit, bornit, kovellin, kalkosin, manyetit, galenit ve nabit altın oluşumları tespit edilmiştir. Sondaj karotlarından alınmış kuvars damarcıklı örneklerde gerçekleştirilmiş sıvı kapanım incelemelerinden; hidrotermal çözeltilerin NaCl+CaCl2 tuzlarını içerdiği, tuzluluklarının % 12.4 ile 13.1 NaCl eşdeğeri arasında değiştiği ve sıcaklıklarının ise birincil kapanımlarda 303 oC ile 208 oC arasında (Ort. 259.5 °C), ikincil kapanımlarda 245oC ile 144.9 oC arasında (Ort. : 182.5 °C) değiştiği belirlenmiştir. Oksijen ve hidrojen izotopları jeokimyası incelemeleri, yöredeki hidrotermal mineral oluşumlarında ya magmatik ve meteorik kökenli suların karışımı sürecinin etkili olduğunu veya yöredeki magmatik kayaçlar içine sızan meteorik kökenli suların yördeki magmatik kayçlarla izotopsal etkileşim reaksiyonları sonucu oksijen izotopları bileşiminin değişmiş olabileceğine işaret etmektedir. Bu bulgular ışığında; yöredeki Karataş Volkanikleri üzerinde gelişmiş alterasyonların hidrotermal çözeltiler etkisiyle geliştiği, özellikle fay zonlarına olmak üzere, Karataş Volkanikleri ile Kösedağ Siyeniti'nin dokunağına ve piroklastik seviyelere bağlılık gösterdiği, Cu, Pb, Zn, W, Mo, Au, As, Sb, U ve Th içeriklerinin zenginleşme gösterdiği, pirit, kalkopirit, kübanit, bornit, kovellin, kalkosin, manyetit, galenit ve nabit altın gibi cevher minerallerinin geliştiği, fay zonları içinde ve Karataş Volkanikleri ile Kösedağ Siyeniti'nin dokunağı boyunca damar tipi ve piroklastik seviyelerde stratabound tipi cevherleşmeler gelişmiş olabileceği, ancak porfiri ve stratiform (VHMS ve SEDEX) tipi cevher oluşumlarına ait izlerin gözlenemediği sonucuna varılmıştır.Öğe Akdağmadeni (Yozgat) kurşun-çinko yataklarının otomatik çizgisellik analizi ile değerlendirilmesi(2022) Canbaz, OktayBu çalışma, uzaktan algılama teknikleri kullanılarak metalik madenler açısından zengin olan Akdağmadeni (Yozgat) bölgesinin yapısal özelliklerini ortaya çıkarmayı ve bu tekniklerin maden arama çalışmalarındaki önemini konu almıştır. Bölgedeki Pb-Zn cevherleşmeleri, granit-mermer dokanaklarında ve metamorfikler içerisinde yer almaktadırlar. Bu cevherleşmeler, K70°-80°D doğrultulu faylar boyunca hareket eden hidrotermal çözeltilerce oluşturulmuştur. Çalışma alanındaki bu doğrultuya sahip çizgiselliklerin ortaya çıkarılması bölgedeki madencilik faaliyetleri için oldukça önemlidir. Arazi çalışmalarını zorlaştıran bitki örtüsü ve sarp topografya nedeniyle bu çizgisellikler uzaktan algılama teknikleri kullanılarak çıkarılmaya çalışılmıştır. Çalışmada, ASTER L1T ve ASTER GDEM verilerine uygulanan farklı aydınlatma ve yönlü Kernel filtresi sonucunda elde edilen harita ve görüntülerden yararlanılmıştır. Bu görüntülere otomatik çizgisellik analizleri uygulanarak bölgenin çizgisellikleri ortaya çıkarılmıştır. Yoğun tektonizma izlerinin hâkim olduğu bölgede hedefe yönelik sonuçlar elde etmek için, 135°’lik aydınlatma açısı ile hazırlanan DEM verisi ile 90°’li doğrusal filtreleme uygulanan PC1 görüntüsüne uygulanan çizgisellik analizlerinin sonuçları değerlendirilmiştir. Yoğun bitki örtüsü nedeniyle GDEM verilerinden elde edilen sonuçlar uydu görüntüsüne göre daha iyi performans sergilemiştir. Çizgisellik haritalarındaki sonuçların bölgedeki mevcut cevherleşmeler ile uyumlu sonuçlar gösterdiği belirlenmiştir. Özellikle, granitik ve metamorfik kayaçların dokanaklarında her iki birimi kesen çizgisellikler Pb-Zn cevherleşmesi için yeni hedef sahaları oluşturmaktadır.Öğe Anatomy of a Landslide: Evaluation of the Importance of Basic Geological Investigations as exemplified in the Kuzulu (Koyulhisar - Sivas, Türkiye) Landslide of 17 March 2005(Tmmob Jeoloji Muhendisleri Odasi, 2024) Guersoy, Halil; Tatar, Orhan; Mesci, Bekir Levent; Canbaz, Oktay; Polat, Ali; Akpinar, ZaferOn 17 March 2005, a large and complex landslide occurred west of Koyulhisar (Sivas, Turkey). This landslide, mostly comprising debris derived from volcanic rocks and mud flow, moved over the Kuzulu settlement area in the valley in a very short time and 15 people were killed. The Kuzulu landslide zone is not a simple mass movement limited to a single movement. Instead, complexities are introduced by the regional topographic structure and location of the crown and heel zone so that at least 4 other large flow movements occurred in this region between 17 March 2005 and August 2007. One of the most important factors initiating and accelerating this landslide has been the influence of surface and groundwater seepage from melting snow. This seepage has followed the dense pattern of discontinuities and normal fault planes observed in and around the crown region. These waters saturated the profoundly altered volcanic bedrocks with water, and as a result, a slip surface developed between the underlying limestone and weathered volcanic rocks. This was responsible for the catastrophic mass movement. To correctly interpret the causes and consequences of mass movements, where the movement speeds and directions can be monitored in detail using the advanced technological tools available today, detailed geological mapping is essential. There are currently differing interpretations of the development and triggering factors responsible for the Kuzulu landslide. This is primarily because the geological and tectonic structure of the landslide zone and its surroundings have not hitherto been investigated in the necessary detail. In this study, a detailed new geological map revealing the basic geological features of the region has been compiled and the characteristics of the landslide re-evaluated for comparison with previous studies. With the help of Digital Elevation Model (DEM) maps created from the satellite images of the Kuzulu Landslide area before and after the landslide, a total volumetric movement of 10.367.766 m 3 is estimated to have occurred. We calculate that a net 9,372,880 m 3 of material flowed from the area within the landslide boundary. Any assessments of ground suitable for settlement with a view to urban development and planning requires a proper understanding of the geomorphological structure of the surrounding region and the engineering geological properties of the ground. The fact that Koyulhisar district centre is located both in the immediate vicinity of an active fault zone such as KAFZ and on an active landslide area emphasises this issue. Detailed geological, geomorphological, landslide susceptibility, hazard and risk maps are of great importance to prevent or mitigate the damaging consequences of earthquakes and the landslides that they may be motivated.Öğe ÇED Kararı Verilen Bitişik Maden Ruhsat Sahaları için Sağlık Koruma Bandının Değerlendirilmesi(Mayeb Basın Yayın İnsan Kaynakları Ltd. Şti., 2024) Duran, Zekeriya; Canbaz, Oktay; Erdem, BülentÜlkemizde madencilik faaliyetleri sonrası üretim yapılan alanların rehabilite edilerek madencilik öncesi konumuna döndürülmesi, bunun mümkün olmadığı durumlarda ise madencilik öncesi konumuna yakın halde terk edilmesi gerektiği ilgili kanun ve yönetmeliklerde açıkça belirtilmektedir. Üretim sonrası rehabilitasyon, çevre şartları dikkate alınarak tüm canlılara güvenli bir ortam sağlanacak şekilde tamamlanmalıdır. Çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu hazırlama kararı verilen maden sahalarında ruhsat alanı sınırları, belirli genişlikteki sağlık koruma bandı ile içeriden çevrelenmektedir. Ancak ÇED kararı verilen ve birbirine en az bir kenarından bitişik iki ruhsat sahasının, bu kenarları boyunca sağlık koruma bandı bırakılması rehabilitasyon işlemlerini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Özellikle, çok kademeli açık ocakların işletildiği iki ruhsatın sınırları dahilinde bırakılması öngörülen sağlık koruma bandı, işletme sonrasında piramide benzer şekilli sarp topoğrafya oluşumlarına neden olabilmektedir. Bu yapılar, işletilen malzemenin jeolojik özelliklerine bağlı olarak, rehabilitasyon çalışmalarındaki maliyetleri ve süreci olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Ayrıca, bu bant sınırları içerisinde kalan malzeme madencilik açısından değerlendirebilecek özellikte ise ülke ekonomisi açısından da olumsuz etkileri göz ardı edilmemelidir. Bu çalışma, Sivas il sınırları içerisinde kalan, işletme sonrasında bu tür yapıların ortaya çıkabileceği jeolojik yapı ile topoğrafyaya sahip ve ÇED kararı verilen iki örnek kalker ruhsat sınırı boyunca uzanan sağlık koruma bandının kaldırılma gerekçelerini kapsamaktadır.Öğe COMPARISON OF LITHOLOGIC MAPPING WITH ASTER AND HYPERION DATA: A CASE STUDY IN THE NORTHERN OF ZARA (SIVAS), TURKEY(GEOBALCANICA SOC, 2018) Canbaz, Oktay; Atun, Rutkay; Gursoy, Onder; Gokce, Ahmet; Turk, Tarik; Birdal, Anil CanHydrothermal alteration is one of the most important steps in the exploration of precious ore deposits. In this study, it is aimed to detect the hydrothermal alteration areas and mineral contents they preserve with ASTER and Hyperion satellite images and compare the obtained results. Because of the presence of intensive hydrothermal alteration and poor vegetation, the area which is located at the northern part of Zara district of Sivas Province has been chosen as the study area. Contact zones of Argillic (Kaolinite, illite), phyllic (serisite, muscovite) and propylitic (chlorite, calsite, epidote) alteration areas were detected with field studies, petrographic and geochemical investigations. The spectral signatures of hydrothermal minerals were measured via ASD spectroradiometer from the representative samples belonging to hydrothermal alteration study areas. According to the results, obtaining the hydrothermal alteration maps from ASTER and Hyperion satellite data are in coincide with the geological map.Öğe Çöpler-(iliç-erzincan) altın yatağında sıvı kapanım incelemeleri(Cumhuriyet Üniversitesi, 2012) Canbaz, Oktay; Gökce, AhmetÇöpler Altın Yatağı Erzincan ili İliç ilçesi Çöpler Köyü yakınlarında olup günümüzde halen işletilmektedir. Cevherleşme, porfiri tip bir maden yatağına örnektir. Bölgeye yerleşen Çöpler Granitoyitinin dış kısmında geçirimsiz kabuğun tam olarak gelişmediği ve hidrotermal çözeltilerin dışarı kaçarak içeriklerini Geç Paleozoyik-Mezosoyik yaşlı Keban Metamorfitleri ve Üst Karbonifer ? Alt Kretase yaşlı (?) Munzur kireçtaşları içinde kılcal çatlaklar ve tabaka ve/veya şistozite düzlemleri boyunca damarlar ve damarcıklar şeklinde çökelttikleri oluşumdur.Keban Metamorfitlerinin kırık ve çatlak sistemleri içerisinden geçen hidrotermal çözeltilerin yan kayaçlar ile etkileşimi sonucunda tabaka ve/veya şistozite düzlemleri boyunca cevher minerallerine eşlik eden skarn mineralleri olarak tanımlanan epidot (pistazit-zoisit), tremolit, granat, horblend ve skapolit gibi skarn mineralleri gözlenmiştir.K-silikat zonun karakteristik mineralleri olan ikincil biyotit ve ortoklaz mineralleri kuvars damarları içinde gözlenmiştir.Cevherleşmenin geliştiği granitoyitik kütle ve metamorfitlerin cevherli kesimlerinden alınan örneklerde cevher minerali olarak pirit, kalkopirit, galenit, fahlerz (tennantit, tetrahedrit), markazit, limonit, götit, lepidokrozit, bornit, nabit altın, bravoit pirit, gang minerali olarak kuvars ve kalsit saptanmış olup ana cevher minerallerinin oluşum sırasının (süksesyon); erken evrede pirit I ? kalkopirit I ? markazit I ? fahlerz (tennantit ? tetrahedrit) ? galenit, geç evrede ise pirit II ? kalkopirit II ? markazit II şeklinde olduğu belirlenmiştir.Sıvı kapanım incelemeleri; hidrotermal çözelti içinde CaCl2 ve NaCl gibi tuzların bulunduğu, hidrotermal çözeltinin tuzluluğunun %NaCl eşdeğeri olarak metamorfitler içindeki kuvars damarlarından alınan örneklerde %1,74 ile % 20,60 aralığında (ort. % 10,13) değiştiği, granitoyitler içindeki kuvarsa damarlarından alınan örneklerde % 3,55 ile % 8,41 aralığında (ort. % 6,61) değiştiği belirlenmiştir. Sıcaklığının metamorfitler içindeki kuvars damarlarında 145,0 oC ile 345,0 oC aralığında (ort. 242,99 oC), granitoyitler içindeki kuvars damarlarından alınan örneklerde de 176,0 oC ile 375,0 oC aralığında (ort. 259,27 oC) değiştiği belirlenmiştir.Keban Metamorfitleri içinde kapanlanmış çözeltilerin özelliklerinin geniş aralıkta dağılım göstermesi, Çöpler Granitoiyiti'nden türeyen tuzluluğu düşük ve sıcaklığı yüksek hidrotermal çözeltilerin Keban Metamorfitleri içerisinde yer alan tuzluluğu yüksek ve sıcaklığı düşük çözeltiler ile karıştığına işaret etmektedir.Anahtar kelimeler: Çöpler, İliç-Erzincan, Altın yatağı, porfiri tip, cevher mikroskopisi, sıvı kapanım.Öğe Detecting Clay Minerals in Hydrothermal Alteration Areas with Integration of ASTER Image and Spectral Data in Kosedag-Zara (Sivas), Turkey(SPRINGER INDIA, 2018) Canbaz, Oktay; Gursoy, Onder; Gokce, AhmetRemote sensing technology and its terrestrial components are more useful than classical geological investigation in mineral exploration and mapping the hydrothermal alteration areas and help to investigate larger areas in short time. Intrusive and volcanic rocks, namely Kosedag syenite and Karatas volcanics in Kosedag (Zara) area shows argillic alteration zones. Two different test area were chosen and sampled for mineralogical studies. XRD-CF investigations showed that kaolinite and illite are the dominant clay minerals in test areas of A and B respectively. The spectroradiometer measurements were carried out 5 times on different surfaces of clayey samples with self-illuminated contact-probe lens within the wavelength range of 350-2500 nm. The spectroradiometer measurements used as endmember were resampled to ASTER short wave infrared (SWIR) bandwidths. Band ratio, principal component and decorrelation stretching analysis were performed to visualize the distribution of clay minerals. In spectral classification method, matched filtering (MF) was used for integrating the satellite image and spectroradiometer measurement data. It was concluded that co-interpretations of the band ratio, principal component, decorrelation stretching analysis, MF results and geological map are very useful in determining, classifying and mapping of the argillic alteration zones related to hydrothermal processes on ASTER image and they seem to be very useful to identify the target areas for mineral exploration.Öğe Determining lateral offsets of rocks along the eastern part of the North Anatolian Fault Zone (Turkey) using spectral classification of satellite images and field measurements(TAYLOR & FRANCIS LTD, 2017) Gursoy, Onder; Kaya, Sinasi; Cakir, Ziyadin; Tatar, Orhan; Canbaz, OktayFault displacements are being measured by geological observations using the method of detecting and evaluating marker rocks. Thus, the length of total displacement in a fault zone relates to position detection of marker rocks. Due to limits of human eye, we used remote sensing data and terrestrial spectral measurements at 229 locations for measuring the total offset along the Kelkit Valley segment of the North Anatolian Fault Zone (NAFZ). We examined the lithology, especially ophiolites that are older than the fault zone and can be a good marker for detecting the total offset in the region. The Advanced Spaceborne Thermal Emission and Reflection Radiometer images are subjected to Spectral Angle Mapper (SAM) method. Principal component analysis, decorrelation stretching and geological map were used to compare the SAM results. Ophiolites on either side of the fault zone were clearly classified and identified with the SAM analysis. As a result of comparison of SAM with image enhancement methods and the geological map, we measured the total fault displacement on the NAFZ in the part of the Kelkit Valley. Along the fault zone to the north and south of the ophiolites providing a right lateral offset was measured as 90 +/- 5 km.Öğe Economically the Sivas Basin Natural Anhydrite Potential, Reserve Estimation and Geochemical Characteristics, Central Anatolia, Türkiye(2023) Duran, Zekeriya; Canbaz, OktayThis study focuses on the economization of natural anhydrite, which has a wide range of uses and is environmentally friendly, in Türkiye. Anhydrite, which is one of the most common evaporitic minerals in the world, has almost no usage area in Türkiye. Evaporite deposits consisting of gypsum, anhydrite, halite, bassanite and selenite are prominent in the country, especially in Tertiary period sedimentary basins. The Sivas basin is one of these important Tertiary basins. Mining operates in the basin are carried out only on gypsum and anhydrite is not utilized. This study is carried out on the geological and geochemical characteristics of anhydrite, which is prominent with its usage areas in the world, its potential in the basin and its economic importance. The geochemical and mineralogical analyses are carried out on anhydrite samples taken from the basin. Anhydrite formations up to 300 meters in thickness are detected in the evaporite deposits that outcrop in most of the basin. In addition, a block model is extracted from the drilling data of a mining company operating in the basin and the reserve is calculated. As a result, it is concluded that the Sivas basin has a high potential in terms of anhydrite and should be brought to the national economy.Öğe Evrişimli sinir ağları kullanılarak ince kesit görüntülerden hidrotermal alterasyon türlerinin sınıflandırılması(2024) Çenet, Rıza; Ünsal, Emre; Canbaz, OktayHidrotermal alterasyon, değerli madenlerin arama aşamalarında kullanılan önemli bir jeolojik özelliktir. Bu araştırma, mikroskop görüntülerinde hidrotermal alterasyon türlerini tanımlamak için oluşturulan iki farklı derin öğrenme ağı yapısına odaklanmaktadır. 2500 görüntüden oluşan veri setinin, %70’i ağın eğitilmesinde, %20’si ağın test edilmesinde ve %10’u ağın geçerliliğinin ölçülmesinde kullanılmıştır. Evrişimli Sinir Ağı (ESA) ve Xception modelleri, Adam, RMSprop ve SGD optimizasyon fonksiyonları kullanılarak eğitilmiş ve sonuçları karşılaştırılmıştır. ESA modeli için Adam ve SGD optimizasyon fonksiyonları %96 doğru sınıflandırma yaparak, en başarılı sınıflandırmayı gerçekleştirmiştir. Xception modeli için en yüksek doğruluk değeri %98 ile Adam ve RMSprop optimizasyon fonksiyonları kullanılan ağlarda gerçekleşmiştir. Her ne kadar Xception modeli daha yüksek doğruluk değerlerine sahip olsa da ağın eğitim süresi göz önüne alındığında ESA modelinin işlemi çok daha hızlı tamamladığı görülmüştür.Öğe Geochemical characteristics and mapping of Reşadiye (Tokat-Türkiye) bentonite deposits using machine learning and sub-pixel mixture algorithms(Elsevier GmbH, 2024) Canbaz, Oktay; Karaman, MuhittinReşadiye bentonite deposits, which play a significant role in Türkiye's bentonite production, are situated in Central Anatolia. Geochemical, mineralogical, and remote sensing data have been integrated to map the spatial distribution of clay minerals in the bentonite deposits and argillic areas. It is hypothesized that the bentonite samples occurred by the in-situ diagenetic alteration of rhyolite-dacite, trachyte, and andesite/basaltic andesitic composition pyroclastic rocks (ash-flow tuff). Biotite, clinoptilolite, calcite, dolomite, K-feldspar, opal-CT, quartz, and clay minerals are detected in most bentonite samples. The clay patterns determined in the bentonite samples in the X-ray diffraction (XRD) diagrams were 12.3–12.6 Å and were interpreted as being rich in Na-smectites. Mineral mapping in these deposits is essential for mining operations since the high-grade bentonite deposits can be affected by the other clay, gang, and ore minerals they contain in addition to the smectite. The sample spectra measurements matched montmorillonite and kaolin/smectite spectra. This study tests support vector machine (SVM) and artificial neural network (ANN) machine learning and MTMF subpixel algorithms in lithology and mineral mapping in Advanced Spaceborne Thermal Emission and Reflection Radiometer (ASTER) satellite data. It combines the power of subpixel unmixing algorithms to determine the distribution of clay and high-grade bentonites in argillic areas discriminated by machine learning. The results showed that the SVM algorithm can map better than ANN for argillic areas. Additionally, the distribution of high-grade bentonite and kaolin/smectite bearing sites in the study area is discriminated by the mixture-tuned matched filtered (MTMF) spectral classification method. As a result, this study shows that remote sensing studies can be utilized for the exploration and monitoring of high-grade bentonite sites during and/or post-mining operations. © 2024 Elsevier GmbHÖğe Geochemical characteristics of the Eocene Karatas volcanics (Northeast Sivas, Turkey) in the Izmir-Ankara-Erzincan Suture Zone(Maden Tetkik Ve Arama Genel Mudurlugu-Mta, 2020) Canbaz, Oktay; Gokce, Ahmet; Ekici, Taner; Yilmaz, HuseyinKaratas volcanics, is the product of Eocene volcanics crop out in the form of two belts along the northern and southern boundaries of the izmir-Ankara-Erzincan Suture Zone. According to geochemical data, these volcanics have alkaline basic-intermediate character and consist of basaltic trachyandesite, trachyandesite and trachyte. This volcanic activity has been controlled by fractional crystallization and crustal contamination from basaltic trachyandesite to trachyte. Orientation of the samples towards amphibole area on the Rb/Sr - Ba/Rb ratio diagrams, dispersion of the Zr/Ba ratios (0.08 - 0.33) in the lithospheric mantle range, increase in the Ba/Rb ratio, decreases in the MgO, Ni and Cr contents point out that this volcanism originated from enriched lithospheric mantle rather than asthenospheric mantle. Geochemical data show that this enriched lithospheric mantle material is upper continental crustal material, main part of enrichment resulted by the subduction related fluids and also the contribution of the sedimentary materials. This situation may be explained that; the melts, derived from N-MORB or OIB bearing material ascended into the continental crust in a pre-collisional period and were reactivated by extensional tectonic and/or delamination processes during the post-collisional period, possibly caused the partial melting within the upper continental crust and produced the Karata volcanics.Öğe Hydrothermal alteration mapping using EO-1 Hyperion hyperspectral data in Kösedağ, Central-Eastern Anatolia (Sivas-Turkey)(Springer Science and Business Media Deutschland GmbH, 2021) Canbaz, Oktay; Gürsoy, Önder; Karaman, Muhittin; Çalışkan, Ayşe Betül; Gökce, AhmetThe Kösedağ region, is located in Central-Eastern Anatolia, contains a lot of base metals (Pb–Zn, Cu) and Au occurrences. The region is explored by numerous mining companies and MTA. In this research, hydrothermal alteration mapping by hyperspectral Hyperion satellite data was carried out to contribute to these explorations in a part of the region. Hydrothermal alteration is one of the initial steps in the exploration of such metallic occurrences. This study area was chosen to test the accuracy of the hyperspectral data results with those of field and laboratory study results. The in situ alteration map was prepared during field surveys and numerous samples analyses. These samples were investigated by microscopy and XRD examinations. The minerals which are belonging to argillic, sericitic, propylitic, and FeOx (iron oxide) hydrothermal alterations were determined. These minerals were checked and confirmed on the surfaces of altered samples by using ASD fieldspec 4 hi-res. The mixture tuned matched filtering (MTMF), which is one of the widely used spectral classification methods, was applied on the Hyperion data to determine the distributions of these alteration minerals in the study area. The results have shown that the comparison of field and laboratory studies and MTMF results coincided with an overall accuracy of over 86% and a kappa coefficient of 0.80. The alteration map has been generated using the MTMF method, has been the first hyperspectral research of the hydrothermal alteration mineralogy in the region. Consequently, the generated map can be used as a basic alteration map during exploration studies of hydrothermal base metal mineralizations in the region. © 2021, Saudi Society for Geosciences.Öğe Kaolin Dağılımının Spektral Sınıflama Yöntemleri ile Belirlenmesi: Geminbeli Kaolin Yatağı (Sivas) ve Çevresi(2020) Canbaz, Oktay; Gürsoy, Önder; Gökce, AhmetKaolin grubu killer, günümüzde kağıt, çimento, boya, ilaç, seramik ve plastik sanayisi gibi oldukça geniş kullanımalanlarına sahiptirler. Türkiye’ de özellikle çimento ve seramik sanayisinin yüksek ekonomik değerli hammaddesinioluşturmaktadır. Bu tür sahaların tespiti ve halihazırda işletilenlerin ise iyileştirilmesi için arazi ve laboratuvar süreçlerioldukça önemlidir. Son yıllarda, uydu verileri ile mineral haritalama çalışmaları yapılmakta olup madencilik sektörünekatkı sunacak olumlu sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma, uydu verilerinin yoğun killeşme alanlardakiperformansını belirlemeye yönelik gerçekleştirilmiştir. İnceleme alanı, Sivas ili Zara ve Suşehri ilçeleri arasında kalanbölgede mevcut bir kaolin işletmesi ve çevresini kapsamaktadır. Araziden alınan temsili örnekler de yapılan petrografikve XRD incelemelerinde, kaolinit, illit, smektit ve klorit kil türleri tespit edilmiştir. Çalışmada, ASTER uydugörüntüsüne Spektral Açı Haritalama (SAM) ve Eşlenen Filtreleme (MF) spektral sınıflandırma yöntemleriuygulanarak, killeşme gösteren alanlarda kaolinit, illit, smektit ve klorit dağılımları ortaya çıkarılmıştır. Kaolinit için,uydu verilerinden elde edilen sonuçlar ile arazi verilerinin yüksek oranda örtüştüğü belirlenmiştir. Ayrıca MFyönteminin, illit, klorit ve smektit dağılımlarının belirlenmesinde SAM yöntemine göre daha iyi sonuçlar verdiğigörülmüştür.Öğe Kaolin Dağılımının Spektral Sınıflama Yöntemleri ile Belirlenmesi: Geminbeli Kaolin Yatağı (Sivas) ve Çevresi(Gümüşhane Üniversitesi, 2020) Canbaz, Oktay; Gürsoy, Önder; Gökce, AhmetKaolin grubu killer, günümüzde kağıt, çimento, boya, ilaç, seramik ve plastik sanayisi gibi oldukça geniş kullanım alanlarına sahiptirler. Türkiye’ de özellikle çimento ve seramik sanayisinin yüksek ekonomik değerli hammaddesini oluşturmaktadır. Bu tür sahaların tespiti ve halihazırda işletilenlerin ise iyileştirilmesi için arazi ve laboratuvar süreçleri oldukça önemlidir. Son yıllarda, uydu verileri ile mineral haritalama çalışmaları yapılmakta olup madencilik sektörüne katkı sunacak olumlu sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma, uydu verilerinin yoğun killeşme alanlardaki performansını belirlemeye yönelik gerçekleştirilmiştir. İnceleme alanı, Sivas ili Zara ve Suşehri ilçeleri arasında kalan bölgede mevcut bir kaolin işletmesi ve çevresini kapsamaktadır. Araziden alınan temsili örnekler de yapılan petrografik ve XRD incelemelerinde, kaolinit, illit, smektit ve klorit kil türleri tespit edilmiştir. Çalışmada, ASTER uydu görüntüsünde Spektral Açı Haritalama (SAM) ve Eşlenen Filtreleme (MF) spektral sınıflandırma yöntemleri uygulanarak, killeşme gösteren alanlarda kaolinit, illit, smektit ve klorit dağılımları ortaya çıkarılmıştır. Kaolinit için, uydu verilerinden elde edilen sonuçlar ile arazi verilerinin yüksek oranda örtüştüğü belirlenmiştir. Ancak, MF yönteminin, illit, klorit ve smektit dağılımlarının belirlenmesinde SAM yöntemine göre daha iyi sonuçlar verdiğini görülmüştür.Öğe Karmaşık Jeoloji ve Topografyaya Sahip Alanlarda Sentinel-2A Uydu Görüntülerinin Performansı Üzerine Bir Örnek Çalışma: Koyulhisar (Sivas-Türkiye)(Osman SAĞDIÇ, 2022) Çalışkan, Ayşe Betül; Canbaz, Oktay; Gürsoy, ÖnderBu çalışma, Sentinel 2A multispektral uydu görüntüsü kullanılarak jeolojik özelliklerin ortaya çıkarılmasına yönelik gerçekleştirilmiştir. Sivas ili Koyulhisar ilçesi sınırları içerisinde kalan çalışma alanında sedimanter ve volkanik kayaçlar yüzeylemektedir. Ayrıca, çalışma alanı, Türkiye’nin en önemli aktif fay zonlarından bir tanesi olan Kuzey Anadolu Fay Zonu (NAFZ) üzerinde konumlanmaktadır. Sarp ve engebeli topografyaya sahip olan bu alanda heyelan riski taşıyan birçok alan mevcuttur. Bu nedenle, çalışma alanının jeolojik özelliklerinin ortaya çıkarılması oldukça önemlidir. Bu çalışmada, bant oranlama, minimum gürültü fraksiyonu (MNF) ve maksimum olabilirlik sınıflandırması (MLC) gibi uzaktan algılama teknikleri kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlarda, mevcut jeolojik harita içerisinde formasyon ve birim sınırlarının gözden geçirilmesi ve yeniden çizilmesini gerektirecek sonuçlar elde edilmiştir.Öğe Microthermometric and stable isotopic (O and H) characteristics of fluid inclusions in the porphyry related Copler (Ilic - Erzincan) gold deposit, central eastern Turkey(DE GRUYTER OPEN LTD, 2014) Canbaz, Oktay; Gokce, AhmetThe Copler gold deposit occurs within the stockwork of quartz hosted by the Copler granitoid (Eosen) and by surrounding metasediments of Keban metamorphic (Late Paleozoic - Early Mesozoic) and the Munzur limestones (Late Carboniferous - Early Cretaceous). Native gold accompanied by small amounts of chalcopyrite, pyrite, magnetite, maghemite, hematite, fahlerz, marcasite, bornite, galena, sphalerite, specular hematite, goethite, lepidochrosite and bravoitic pyrite within the stockwork ore veinlets. In addition, epidote (pistazite - zoisite), garnet, scapolite, chlorite, tremolite/actinolite, muscovite and opaque minerals were determined within the veinlets occurred in skarn zones. The study of fluid inclusions in quartz veinlets showed that the hydrothermal fluids contain CaCl2, MgCl2 and NaCl and the salinities of the two phases (L+V) inclusions range from 1.7 to 20.6% NaCl equivalent. Salinity values up to 44% were determined within the halite bearing three phases inclusions. Their homogenization temperature values have a wide range from 145.0 to 380.0A degrees C, indicative of catathermal/hypothermal to epithermal conditions. The delta O-18 and delta D values of the fluid inclusion waters from the Copler granitoid correspond to those assigned to Primary Magmatic Water, those from the metasediments of Keban metamorphics fall outside of the Primary Magmatic and are within the Metamorphic Water field. A sample from a quartz vein within the skarn zone hosted by the Munzur limestones has a particularly low delta D value. The results suggest that fluids derived from the granitoids were mixed with those derived from the metasediments of Keban metamorphics and the the Munzur limestones and resulting in quartz veinlets in these lithologies and the formation of stockwork ores. In view of the occurrence, the features described and processes envisaged for this study area may be applicable in similar settings.Öğe Mineralization characteristics of Lead-Zinc-Copper deposits in Akdagmadeni Region (Northern Central Anatolia, Türkiye): Integration of field study, geochemical, isotope, and geophysical data(Elsevier Gmbh, 2024) Gokce, Ahmet; Canbaz, Oktay; Cakir, Esra Unal; Bozkaya, Gulcan; Bektas, Ozcan; Basdelioglu, OrbayThe Akdagmadeni region is one of the important Pb-Zn-Cu metallogenic provinces in T & uuml;rkiye. Most of the Pb-ZnCu deposits in the region are located near granitoid intrusions within metamorphic rocks, and they are typically classified as skarn-type ores associated with granitoids. However, no relationship has been determined between the Bas,& ccedil;atak prospect and any granitoid outcrop. This raises the question of whether the Pb-Zn-Cu mineralization in the region is related to granitoids or if magmatic processes remobilized pre-existing mineralization. Observations from field studies suggest that mineralization in the Bas,& ccedil;atak prospect is a stratiform type, metamorphosed occurrence that might have occurred earlier than the granitic intrusions. The geochemical data indicated that the granitoids have low-grade, subeconomic Cu potential and no Zn productivity potential, supporting these observations. Geophysical data also show that there is no intrusive body beneath this prospect. Granitoid-related deposits (Karapir- Ortakoy and Ak & ccedil;ak & imath;s,la) exhibit two distinct occurrences around the contact between the granite and the surrounding metamorphic rocks. The first type of occurrence (O-1) is formed at the contact and contains magnetite, pyrrhotite, and chalcopyrite. The second type of occurrence (O-2) is located outside the contact and is rich in sphalerite and galena. Both O-1 and O-2 contain skarn minerals along with ore minerals. The delta 34 S values of sulfide minerals from the deposits range from-0,7 to 7,5 parts per thousand (V-CDT). These values overlap with those of both magmatic sulfur and reduced sulfur from seawater-dissolved sulfate, making it difficult to suggest a sulfur source without additional data. Lead isotope compositions of the galenas from all deposits plot above the average crustal growth curve, suggesting an upper crustal and orogenic source similar to Western Mediterranean and T & uuml;rkiye type materials described in the literature for the lead, source in different time intervals. Furthermore, Pb isotope geochemistry suggests a contemporaneous age with the host metamorphic rocks (Carboniferous - Lower Permian) for the Bas,& ccedil;atak prospect. These results support observations indicating a syn-genetic formation for the Bas,& ccedil;atak prospect. The age range of granite-related deposits forms two sub-groups:105-77 Ma and 61-50 Ma corresponding to the Upper Cretaceous and Paleocene transition. These data indicate that that the galenas were formed in two different stages in these mineralizations. Stratiform mineralization in the Bas,& ccedil;atak prospect likely formed either through exhalative sedimentary processes by hydrothermal fluids or through chemical sedimentary processes under reductive conditions in a marine environment during metamorphism. O-1 appears to have been formed by hydrothermal fluids developed during granitic magmatism. A plausible formation process for O-2 involves the leaching of sulfur, lead and other metals from Bas,& ccedil;atak type enrichments in metamorphics, with transportation and deposition within the epidotized calc-schist and marbles outside the granitoid contacts. The uplift of granitic intrusions prepared the channels and depositional environment for O-2 and caused heating of the hydrothermal fluids during this mineralization period.Öğe NİTELİKLİ EĞİTİMDE MÜZELERİN ROLÜ: SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TABİAT TARİHİ MÜZESİ(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2023) Erdem, Nazire; Canbaz, OktayDoğaya ait malzemeleri bünyesinde barındıran tabiat tarihi müzeleri yerkürenin milyonlarca ve hatta milyarlarca yıllık geçmişini temsil ederler. Bu müzeler örneklerin toplandığı, arşivlendiği, gelecek nesillere aktarılmak amacıyla korunduğu mekânlar olmaları nedeniyle önemlidirler. Sanayileşme ile birlikte doğaya ve doğal kaynaklara artan talep doğa tahribatlarını arttırmıştır. Buna bağlı olarak son yıllarda bu konuda yapılan bilinçlendirme faaliyetleri de giderek artmaktadır. Topluma tabiat sevgisini aşılamanın, doğayı ve kaynaklarının değerini her yaşta bireye anlatmanın en iyi yöntemi tabiatın kendisinde ve kapalı alan modeli olarak tanımlayabileceğimiz tabiat tarihi müzelerinde yapılacak etkinliklerdir. Tabiat tarihi müzeleri doğaları gereği tabiat ile ilgili her malzemeye ev sahipliği yapar. Canlı ya da cansız müzedeki her doğa temsilcisi ziyaretçilerine kendi yaşam hikâyesini anlatır. SCÜ Tabiat Tarihi Müzesi tüm bu bilgiler ışığında sahip olduğu mineral, kayaç, maden, fosiller, bitki ve hayvanlara ait örneklerden oluşan geniş yelpazedeki koleksiyonları ile eğitim görevini açıldığı tarihten itibaren yoğun olarak sürdürmektedir. Görerek, dokunarak ve eğlenerek öğrenmenin kalıcılığı düşünüldüğünde bu eğitimlerin önemi ortaya çıkmaktadır. Müze içeriğinin ilköğretim, özellikle orta öğretim fen bilgisi müfredat konuları ile paralelliği derslerde teorik olarak alınan bilgilerin görerek pekiştirilmesine olanak sağlamaktadır. Bu bağlamda müzeye ilk ve orta öğretim okulları yoğun ilgi göstermektedir. Birleşmiş Milletlerin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerinin dördüncüsü olan “Nitelikli Eğitim” kapsamında müzemiz bulunduğu alanda önemli bir role sahiptirÖğe ŞAPHANE (ÇORUM) DAMAR TİPİ ALTIN (Au) CEVHERLEŞMESİNDE MULTİSPEKTRAL UYDU GÖRÜNTÜLERİ KULLANILARAK HİDROTERMAL ALTERASYON MİNERAL HARİTALAMASI VE ÇİZGİSELLİK ANALİZİ(2022) Canbaz, Oktay; Çakır, Esra ÜnalÖzellikle metalik madenlerin ilk arama aşamalarından biri olan hidrotermal alterasyon minerallerinin dağılımlarının daha az maliyetle ve kısa sürede haritalanması, madencilik için önemlidir. Tektonik olarak, çalışma alanı Pontidler ile Orta Anadolu kristalin Kompleksi arasında ve İzmir-Ankara-Erzincan Suture zonunun kuzeyinde yer almaktadır. Çalışma alanında, Eosen volkanizmasına ait ürünler ile hidrotermal çözeltinin neden olduğu alterasyonlar yoğun olarak gözlenmektedir. Bu yoğun alterasyonlar, yaklaşık KD-GB doğrultulu altın içeren hidrotermal damarlarla ilişkilendirilir. Altın potansiyeli yüksek olan bu saha sarp topografya ve ulaşılması güç yüzleklere sahiptir. Topoğrafik koşullara bağlı olarak bölgede arazi çalışmaları güçlükle gerçekleştirilmekte, yaşanılan zorluk nedeni ile çalışmalar sırasında önemli birçok alan örneklenememektedir. Uzaktan algılama teknikleri litolojik özelliklerin ve minerallerin haritalanmasında, yapısal özelliklerin ortaya çıkarılmasında oldukça kullanışlı veriler sunmaktadır. Bu çalışmada, ASTER ve Landsat-8 uydu multispektral görüntülerinde bant oranlama, spektral mineral indeksi ve MTMF spektral sınıflandırmadan oluşan görüntü işleme yöntemleri uygulanarak hidrotermal alterasyon zonlarının haritalaması yapılmıştır. Ayrıca, damar tipi cevherleşmelerin tespitine yönelik ise Landsat-8 OLI uydu görüntüsünden pankeskinleştirme ile elde edilen görüntüde otomatik çizgisellik analizleri uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlar, %84,8 genel doğruluk ve 0,836 kappa katsayısına sahip olup arazi verileri ile yüksek oranda doğruluk göstermektedir. Çalışmada elde edilen haritalar, bölgedeki yeni altın ve/veya diğer değerli metalik cevherleşmeler için kullanışlı ve öncü veri niteliğindedir.