Eğitim Bilimleri Bölümü Bildiri / Sunu / Poster Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 27
  • Öğe
    ÖZEL EĞİTİM OKULLARINDA GÖREV YAPAN ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERİN MESLEKİ YETERLİKLERİNİN BELİRLENMESİ
    (Sivas Cumhuriyet University, 2023) Özcan, Hüseyin; Arslan, Aysel; Kimsesiz, Songül
    Özel eğitime ihtiyacı olan çocukların ihtiyaçlarının karşılanması ve sosyal hayata katılmalarının sağlanması diğer çocuklara göre daha zor olabilir. Özel eğitime ihtiyacı olan çocukların bilişsel, duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının karşılanması için bu alanda hizmet veren öğretmenlerin yeterliklerinin istenilen düzeyde olması zorunludur. Okul dışı ortamlarda özel eğitime ihtiyacı olan çocukların olumsuz deneyimler yaşamaları okul içi eğitim süreçlerinde de kaygılı olmalarına neden olabilmektedir. Öğretmenlerin çocukları takip etmeleri ve onların yapılan etkinliklere istekli olmalarını sağlamaları önemlidir. Özel eğitime ihtiyacı olan çocuklar bedensel etkinliklere katılmak için istekli olsalar bile bu konuda cesaretlendirilmeleri gerekmektedir. Özel eğitim alanı uzmanlık gerektiren ve bu konuda yeterliklerin üst düzeyde olması zorunlu olan bir eğitim alanıdır. Ancak özel eğitim kurumlarında görev yapan ücretli öğretmenlerin yeterli olup olmadıkları önemli bir konudur. Bu bağlamda da bunun belirlenmesinin gerekli olduğu kabul edilmiş ve bu çalışmanın yapılması planlanmıştır. Bu çalışmanın amacı özel eğitimde görev yapan ücretli öğretmenlerin mesleki yeterliklerinin belirlenmesidir. Araştırmaya 2022-2023 eğitim-öğretim yılı güz döneminde Sivas il merkezinde özel eğitim okullarında görev yapan 20 (16 kadın 4 erkek) ücretli öğretmen katılmıştır. Betimsel tarama araştırma modelinin kullanıldığı bu çalışmada katılımcılara Yılmaz, Akşit ve Arslan (2022) tarafından geliştirilen “Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenleri için Özel Gereksinimli Öğrencilerle İlgili Mesleki Yeterlik Ölçeği” uygulanmıştır. Ölçek tek boyutlu bir yapıya sahip olup 27 maddeden oluşmaktadır. Ölçek güvenirliği .97 olarak bu çalışmada .95 olarak tespit edilmiştir. Elde edilen verilere normallik analizi uygulanmış ve normalliğin karşılandığı belirlenmiştir. Sonrasında bağımsız t testi, ANOVA kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; ücretli öğretmenlerin ölçekten aldıkları puan ortalamalarının yüksek düzeyde olduğu, cinsiyet, yaş ve özel eğitimle ilgili eğitim alıp almama durumları açısından anlamlı farklılık göstermediği tespit edilmiştir (p>.05).
  • Öğe
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ DİJİTAL OKUMA ÖZYETERLİKLERİ
    (ACADEMY GLOBAL PUBLISHING, 15.03.2023) Arslan, Aysel
    Örgün eğitimle birlikte edinilen beceriler arasında yer alan okuma, bireyin gelişiminde anahtar rolüne sahip beceriler arasındadır. Okuma sadece belirli sembollerle yazılanları keşfetmek ve anlamak değildir. Aynı zamanda okunulanları zihinde yapılandırma ve yazılanlara gönüllü olarak katkı sağlamaktır. Okuyucu, yazılı metinleri anlamanın yanı sıra önemini ve değerini ölçme ve yorumlamaktır. Metinden yola çıkarak yeni bilgiler türetmektir. Farklı sorular sorarak, araştırarak bildiklerini ve dünyayı sorgulamaktır. Okuyucu hayal gücünü kullanarak düşüncesini geliştirmektedir. Birey okurken zihinsel, dilsel, sosyal ve duygusal becerilerini üst düzeye çıkarmaktadır. Okuma bilişüstü becerilerin kullanıldığı bir alan olup okumaya ilişkin öz-yeterliğin gelişmiş olması da istenilen sonucun alınmasında önem arz etmektedir. Günümüzde özellikle dijital alanda yapılan okumalarda da başarı buna bağlıdır. Bu çalışmada öğretmen adaylarının okuma öz-yeterliklerinin cinsiyet, sınıf düzeyi, ikamet yeri, anne ve baba eğitim durumu, mezun oldukları lise türü, branş değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada tarama modelleri içinde yer alan betimsel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu 2022-2023 akademik yılı güz döneminde İç Anadolu Bölgesinde yer alan Eğitim Fakültesine öğrenimlerini sürdüren 361 kadın, 106 erkek olmak üzere toplamda 467 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma verileri Akkaya ve Çıvgın’ın (2020) geliştirdiği “Dijital Okuma Öz-Yeterlilik Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir. 18 maddeden oluşan ölçeğin iç tutarlığı .815 bu çalışmada ise .755 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistikler, Kolmogorov-Smirnov normallik testi, bağımsız gruplar t testi, tek yönlü varyans analizi (Oneway ANOVA), Tukey analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgularda öğrencilerin puan ortalamalarının cinsiyet, sınıf düzeyi, ikamet yeri, anne ve baba eğitim düzeyi, mezun olunan lise türü, branş değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği (p<.05) saptanmıştır.
  • Öğe
    ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN DEĞERLERE YÖNELİK DURUMLARININ BELİRLENMESİ
    (Academy Global, 25.05.2023) Kaya, Merve; Arslan, Aysel; Gencer, Tamer
    Toplumsal yaşamın var olduğu ve insanların iletişim içinde olduğu günden bu güne birçok olgu, kavram ve davranış için değer algıları ortaya çıkmıştır. Bu değerlerin bir kısmı evrensel olarak kabul edilen özelliklere sahipken bir kısmı ise toplumlara özgü özelliklere sahip bulunmaktadır. Değerler bir insanın hayatını anlamlı kılan yaşam biçimi, inançları, algılarının yöneliş biçimi, ilişki ve iletişimlerini belirleyen kalıp vb. birçok alanda etkiye sahiptir. Bir toplumun sahip olduğu değerler onun geçmişten günümüze uzanan hikâyesinin yansımasıdır. Kendi içinde şekillenerek nesilden nesile geçmektedir. Zaman içinde bir takım değişimlere uğrasa da ana hatlarıyla her zaman toplumun özüne ilişkin bilgi taşıyıcısıdır. Bir toplumun üyeleri ortak değerlere sahip olduğu için yaşanılan olayları aynı şekilde algılama ve değerlendirme becerisine sahiptir. Değerler toplumsal bütünleşmeyi, birlik ve beraberlik duygusunu toplumsal sürekliliği sağlamaktadır. Bu anlamda toplumsal bütünleştiriciliği bulunmaktadır. Eğitim sistemlerinde de toplumun sahip olduğu değerler yeni yetişen nesillere aktarılmaktadır. Bunun için farklı derslerde doğrudan değer konu olarak veya bir konunun içine yedirilmiş ögeler olarak verilmektedir. Bu çalışmada ortaokul öğrencilerinin değerlere sahip olma düzeylerinin tespiti ve farklı değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu 5, 6, 7 ve 8. sınıfa devam eden ortaokul öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma verileri Çetin ve Coşkun (2017) tarafından geliştirilen “Ortaokul Öğrencileri İçin Değerler Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir. 30 maddeden oluşan ölçek üç faktörlü bir yapıdadır. Ölçek geliştirme çalışmasında güvenirlik .85 bu çalışmada ise .79 olarak hesaplanmıştır. Veriler gönüllü katılıma riayet edilerek toplanmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistikler, Kolmogorov-Smirnov normallik testi, bağımsız gruplar t testi, tek yönlü varyans analizi (Oneway ANOVA), Tukey analizi ve Pearson Korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırma bulgularında öğrencilerin değerlere ilişkin puan ortalamalarının sınıf düzeyi, anne ve baba eğitim düzeyi değişkenlerine göre anlamlı olarak farklılaştığı (p<.05); cinsiyet değişkenine göre ise farklılaşmadığı belirlenmiştir (p>.05).
  • Öğe
    İNGİLİZCE ÖĞRETMENLERİNİN DİJİTAL DERS MATERYALİ KULLANIMLARINA YÖNELİK YETERLİLİKLERİNİN İNCELENMESİ
    (Academy Global, 2023) Kimsesiz, Songül; Arslan, Aysel; Özcan, Hüseyin
    21. yüzyıl insanının temel ihtiyaçlarından biri de küresel bağlamda bilgiye ulaşmak ve etkin iletişim kurmaktır. Bu açıdan, hem yabancı dil olarak İngilizce bilgisi hem de bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin kullanımı artan bir öneme sahiptir. İçinde bulunulan çağ, bilginin hızla artışı ve öğrenci sayısındaki artış eğitim anlayışında farklılıkları da beraberinde getirmiştir. Bunun sonucu olarak teknolojinin eğitim ortamlarında kullanılması literatürde giderek kabul görmekte ve teknolojideki yenilikler eğitim programlarına entegre edilmektedir. Yabancı dil eğitiminde “okuma”, “yazma”, “dinleme” ve “konuşma” olarak dört temel beceri üzerine çalışılmaktadır. Bu dört temel becerinin edinilmesine yönelik çalışmalarda da teknoloji ile paralel artış görülmektedir. Bu durumda yabancı dil öğretmenlerinin kendilerini teknolojik ağ içerisinde bulmaları kaçınılmazdır. Bu çalışmanın amacı, İngilizce öğretmenlerinin dijital materyal kullanımlarına yönelik yeterliliklerinin incelenmesi ve çağa adapte olma süreçlerini ele almaktır. Bu araştırma kapsamında betimsel tarama modeli olan hem nicel hem de nitel araştırma desenleri kullanılmıştır. Araştırmanın nicel kısmında kullanılan anket, çeşitli kademelerde çalışan İngilizce öğretmenlerine uygulanmıştır. Örneklem 12 kadın (N:12) 8 erkek (N:8) katılımcıdan oluşmaktadır. Yine bu öğretmenler arasından 5 İngilizce öğretmeni ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Çalışmada kullanılan anket 14 sorudan oluşmaktadır. Bu sorulardan 3 tane çoklu cevap seçenekli sorudan ve bir tane de açık uçlu cevap içeren sorudan oluşmaktadır. Görüşme formunda katılımcılara sorulmak üzere 5 soru oluşturulmuştur. Soruların hepsi açık uçlu cevap içeren sorulardır. Araştırmanın nicel verilerinde SPSS analiz programı, nitel verilerinde ise içerik analizi yapılmıştır. Dijital ders materyalini dersinde kullanan öğretmenlerin, derslerinin verimli geçtiği, öğrencilerin daha ilgili oldukları, dijital materyallerin öğrenmeye katkı sağladığı yönünde düşünceleri bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak yapılan ankette öğretmenlerin dijital materyale bakış açıları olumlu yönde olduğu görülmektedir. Çoğu çalışmada öğretmenlerin de öğrencilerin de derslerde dijital teknolojilerinin kullanılmasını verimli buldukları ifade edilmiş; öğrencilere göre öğretmenlerin derslerinde dijital teknolojilerden faydalandığını belirtilmiştir.
  • Öğe
    ÖĞRETMENLERİN METAVERSE KULLANIMINA YÖNELİK TUTUMLARI
    (Academy Global, 2023) Özcan, Hüseyin; Arslan, Aysel; Kimsesiz, Songül
    Metaverse kavramı meta ve universe kelimelerinden türetilmiştir. Bu kavramın Türkçe karşılığı için bir uzlaşma bulunmamasına karşın öte evren olarak tanımlanabilir. Metaverse, bireylerin sanal dünyada oluşturdukları kendi avatarları ile etkileşime girebilecekleri dijital ortamlar olarak ifade edilmektedir. Gerçek dünyanın bir yansıması olarak oluşturulmuş olan bu ortamlarda sosyo-ekonomik etkinliklerden iletişime birçok alanda faaliyet yapılmaktadır. Metaverse internetin bir adım sonrası olarak da ifade edilebilir. Metaverse kullanıcıların büyük çoğunluğunu 1995’ten sonra dünyaya gelen ve Z kuşağı olarak adlandırılan bireyler oluşturmaktadır. Her yeni gelen nesil bir öncekinden daha fazla ve etkin bir şekilde metaverse dünyasında yerini almaktadır. Genç neslin odağında olması dünyadaki farklı etkinlikleri bu dünyaya taşıma konusunda zorlamaktadır. Bu alanlardan biri de eğitimdir. Ancak ülkeler açısından bakıldığında teknolojinin bu kadar hızlı bir gelişim göstermesi aynı hızda eğitim ortamına adapte edilmesinde sıkıntı oluşturmaktadır. Metaverse ile eğitim çalışmaları yapılsa bile bunlar çoğunlukla yoğun bir hazırlık süreci olmadan yapılmaktadır. Hem eğitim içeriklerinin hem de öğretmenlerin bu konuda yeterli olduklarını söylemek mümkün değildir. Ayrıca eğitim süreçlerinde öğretmenlerin tutumları da önemlidir. Bu çalışmada öğretmenlerin metaverse kullanımına yönelik tutumlarının belirlenmesi farklı değişkenler açısından incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu araştırma kapsamında betimsel tarama modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya Sivas il merkezinde görev yapmakta olan 80 Öğretmen (52 kadın-28 erkek) katılmıştır. Verilerin elde edilmesinde Çengel ve Yıldız (2022) tarafından geliştirilen “Öğretmenlerin Metaverse Kullanımına İlişkin Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. 3 alt boyut ve 17 maddeden oluşan ölçeğin güvenirliği .88, bu çalışmada ise .86 olarak belirlenmiştir. Araştırmanın nicel verilerinde SPSS analiz programı kullanılmış, tanımlayıcı analizler, bağımsız gruplar t test, ANOVA ve Tukey testi, Pearson Korelasyon testi uygulanmıştır. Elde edilen bulgulara bakıldığında; cinsiyet, kıdem, görev yapılan okul türü, derslerde dijital materyal kullanma durumu ve branş değişkenlerine anlamlı farklılık bulunduğu (p<.05), bilgisayar eğitimi alma durumu vederslerde dijital materyal geliştirme durumu değişkenlerine göre ise bulunmadığı tespit edilmiştir. Ölçeğin toplam puanı ile algılanan fayda boyutu arasında pozitif yönde yüksek düzeyde (r=.809), hazırbulunuşluk (r=.694) ve memnuniyet (r=.579) alt boyutları ile pozitif yönde orta düzeyde bir korelasyonun olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ YAŞAM BOYU ÖĞRENME DÜZEYLERİ
    (Academy Global Publishing House, 30.06.2023) Ersoy, Mustafa; Arslan, Aysel; Kuzu, Hasibe
    Yaşan boyu öğrenme dünyanın hızla ve biraz da yaşadığı teknolojik değişim ve gelişimler neticesinde ortaya çıkan ve geçtiğimiz yüzyıldan itibaren oldukça önem verilen eğitim faaliyetlerinden biridir. Çaın gereği olarak bireyden beklenen performansın ve becerinin sürekli değişmesi ve gelişmesi bireylerin ek eğitim alma zorunluluklarını da beraberinde getirmiştir. Bu konuda sadece bireyler değil devletlerin de farkındalığı üst düzeydedir. Çünkü vatandaşını çağın gereklerine gire yetiştiremeyen toplumların diğer toplumlardan geri kaldığı ve gelişmenin de çok hızlı olmasından dolayı toplumlar arasındaki farkın çok hızlı bir şekilde açıldığı görülmektedir. Devletler yaşam boyu öğrenme ile ilgili toplantılar, planlamalar yapmakta ve etkin öğretim programları hazırlamaktadır. Yaşam boyu öğrenme çok geniş bir yelpazeye sahiptir. Her yaştan, düzeyden, ırktan, ülkeden ve kültürden bireyler bu çerçevede verilen eğitimleri alabilmektedir. Yaşam boyu öğrenme için özellikle dijital eğitim platformlarının da pozitif bir etkisi olduğu belirtilmektedir. Çünkü çalışan bireylerde zaman ve mekân sıkıntısı ortaya çıkmaktadır. Dijital platformlar bu baskının ortadan kalkmasını sağlamaktadır. Bu gerçekliklerden hareketle yapılan bu çalışmada üniversite düzeyinde eğitim alan öğrencilerin ve formasyon eğitimi alan mezun öğrencilerin yaşam boyu öğrenme seviyelerinin incelenmesi hedeflenmiştir. Nicel araştırmalarda sıklıkla kullanılan tarama modelinin tercih edildiği bu çalışmanın örneklemini 2022-2023 akademik yılı bahar döneminde İç Anadolu’da yer alan bir üniversitenin Eğitim Fakültesi öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem grubunun sayısı 408’dir (330 kadın-78 erkek). Araştırmada tercih edilen ölçeği Wielkiewicz ve Meuwissen (2014) geliştirmiş Engin, Kör ve Erbay (2017) Türkçeye uyarlamıştır. Yaşam Boyu Öğrenme Ölçeği 15 maddelik bir ölçek olup tek boyutlu bir yapıya sahiptir. Ölçeğin Cronbach Alfa değeri .93, bu çalışmada .94 şeklinde saptanmıştır. Veriler Google Forms uygulaması kullanılarak online toplanmıştır. SPSS’e aktarılan veriler normallik varsayımını karşıladığı için parametrik testler kullanılarak analiz edilmiştir. Analizler neticesinde katılımcıların yaşam boyu öğrenme düzeylerinin yaş ve sınıf düzeylerine anlamlı farklılaştığı (p<.05), diğer araştırma değişkenleri açısından farklılaşmadığı neticesine ulaşılmıştır.
  • Öğe
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ İLE İLGİLİ DEĞER ALGILARI
    (İKSAD YAYINCILIK, 14.07.2023) Önder, Mustafa; Arslan, Aysel; Ersoy, Mustafa
    Mesleki değerler, bir mesleğin üyeleri tarafından benimsenen, ilke-kural olarak kabul edilen, korunan genel niteliklerdir. Bir mesleğin temelinde yer alan ve mesleği tanımlayan profesyonel değerler, bireysel değerlerin yansıması ve genişlemesiyle oluşmaktadır. Mesleğe yeni başlayanlar var olan mesleki değerler üzerinden hareket ederler. Var olan durumu değiştirmeye çalışmazlar. Ancak mesleki deneyimleri ilerledikçe yaşadıkları farklı durum ve olaylar, bireysel deneyimleriyle mesleki değerler arasında ilişki kurmalarını sağlayabilir. Bu sayede kendilerine özgü değerler sistemi geliştirebilirler. Öğretmenlik mesleği en eski meslekler arasında yer almaktadır. Öğretmenlik mesleğinin evrensel ve toplumsal olarak sahip olduğu değerlere tüm toplumlarda önem verilmektedir. Bu değerlerin taşıyıcısı olmak durumunda olan öğretmen adayları bu değerleri içselleştirdikleri ölçüde mesleğe bağlılıkları artmaktadır. Yapılan bu çalışmada öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleği ile ilgili değer algılarının cinsiyet, sınıf düzeyi, yaş, branş, anne ve baba eğitim durumu, algılanan sosyo-ekonomik düzey ve ailenin yaşadığı yer değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırma verilerinin toplanma süreci devam etmektedir. Araştırmanın çalışma grubunu bir devlet üniversitesinde öğrenim görmekte olan öğretmen adayı ve formasyon öğrencileri oluşturmaktadır. Kolayda örnekleme yönteminin kullanılacağı bu çalışmada Demir (2018) tarafından geliştirilen “Öğretmenlik Mesleği ile İlgili Değer Algıları Ölçeği”nin kullanılması uygun bulunmuştur. Ölçek 8 alt boyut ve toplamda 40 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin güvenirliğinin uyarlama çalışmasında alt boyutlarda .71 ila .91 arasında değiştiği saptanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS programında uygun olan istatistiksel yöntemler kullanılarak analiz edilecektir. Elde edilen bulgular, daha kolay anlaşılmasını sağlamak amacıyla tablolaştırılarak verilecektir.
  • Öğe
    ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN MATEMATİK DERSİNE İLİŞKİN TUTUMLARI
    (Academy Global, 25.05.2023) Gencer, Tamer; Arslan, Aysel; Kaya, Merve
    Matematik insanoğlunun dünyayı anlaması, anlamlandırması, onun ilkelerini keşfederek kendi hayatını kullanmasını sağlayan en önemli araçlardan biridir. Matematiği insanoğlu var olduğu günden bugüne bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde hayatında kullanmaktadır. Matematik eğitimi ise farkında olunarak ve daha üst düzeyde bir matematiğin hayatın içine alınmasını sağlamaktadır. Matematik eğitiminin önemi ve gerekçeleri herkes tarafından kabul edilmekle birlikte istenilen düzeyde gerçekleştirildiğini söylemek oldukça zordur. Bunun birçok sebebi bulunmakla birlikte başlıcaları; matematiğin öğrenilmesinin zor olması, öğrencilerin derse karşı önyargıları, derste kullanılan yöntem ve tekniklerin uygun olmaması, öğretim programlarındaki yetersizlikler, öğretmenlerden kaynaklanan hatalardır. Öğrenciler farklı nedenlerden kaynaklı olarak derse karşı olumlu ya da olumsuz tutum sergilemektedir. Bu çalışmada ortaokul öğrencilerinin matematik dersine yönelik tutumlarının farklı değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın örneklem grubunu 6, 7 ve 8. sınıfa devam eden 208 (96 kız- 112 erkek) ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırma verileri Baykul (1990) tarafından geliştirilen “Matematik Tutum Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir. 30 maddeden oluşan ölçek tek faktörlü bir yapıdadır. Ölçek geliştirme çalışmasında güvenirlik .96 bu çalışmada ise .91 olarak hesaplanmıştır. Araştırma verileri SPSS paket programında normallik varsayımı karşılandığı için parametrik testler kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma bulgularında öğrencilerin matematik tutumlarının cinsiyet, sınıf düzeyi, anne ve baba düzeyi değişkenlerine göre anlamlı olarak farklılaştığı belirlenmiştir (p<.05).
  • Öğe
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ MESLEKİ GELİŞİM ÖZ YETERLİKLERİNİN BELİRLENMESİ
    (Academy Global Publishing House, 9.11.2023) Arslan, Aysel; Ersoy, Mustafa; Kuzu, Hasibe
    Eğitimin her çağda farklı işlevleri olmakla birlikte günümüzde ihtiyaç duyulan işgücünü temin etmek, toplumların ve bireylerin çağın gereklerine uygun bir şekilde ilerlemesini sağlamaktadır. Siyasetten sağlığa, ekonomiden sosyalleşmeye, edebiyattan tarihe, çevreden eğitime kadar yaşamın tüm alanlarında eğitimin niceliği ve niteliği çok önemlidir. Bu eğitimi sunan öğretmenlerin de hem nicel olarak hem de nitel olarak gerekli donanımda olması gerekmektedir. Öğretmenlerin mesleki donanımlarının istenen niteliğe sahip olmasında ise gerekli eğitimleri alarak bunları içselleştirmiş olmaları önemlidir. Eğitime ilişkin olarak ortaya çıkan güncel değişimler, yeterlikler ve beklentileri karşılayabilecek öğretmenlerin öncelikle mesleki öz-yeterlikleri üst düzeyde olmalıdır. Kendilerini geliştirebilen öğretmenler eğitimdeki farklılaşmaları, teknolojinin getirdiği yenilikleri, yaşanan çağın eğitimsel becerilerini ve birçok farklı yeni paradigmaları anlayabilir ve uygulayabilir. Mesleki gelişimini gerçekleştirebilen öğretmenler kendi yeterliklerinin ve eksikliklerinin farkında oldukları için daha başarılı olmaktadır. Eğitim sürecinde öğrenci, idareci, veli vb. eğitimin her türlü paydaşıyla ilişki içinde olmaktadır. Öğretmenlerin mesleki gelişimlerini atandıktan sonra da devam ettirebilmeleri için ihtiyaç duydukları yeterlik algısını aday öğretmen oldukları dönemden itibaren edinmeleri gerekmektedir. Bu gerçekliklerden hareketle yapılan bu çalışmada üniversite düzeyinde eğitim alan öğrencilerin ve formasyon eğitimi alan mezun öğrencilerin mesleki gelişim özyeterliklerinin belirlenmesi hedeflenmiştir. Nicel araştırmalarda sıklıkla kullanılan tarama modelinin tercih edildiği bu çalışmanın örneklemini 2022-2023 akademik yılı bahar döneminde İç Anadolu’da yer alan bir üniversitenin Eğitim Fakültesi öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklem grubunun sayısı 408’dir (330 kadın-78 erkek). Araştırmada tercih edilen ölçeği Yenen ve Kılınç (2021) geliştirmiştir. Öğretmenlerin Mesleki Gelişim Öz Yeterlikleri Ölçeği20 maddelik bir ölçek olup üç boyutlu bir yapıya sahiptir. Ölçeğin Cronbach Alfa değeri .91, bu çalışmada .94 şeklinde saptanmıştır. Veriler Google Forms uygulaması kullanılarak online toplanmıştır. SPSS’e aktarılan veriler normallik varsayımını karşıladığı için parametrik testler kullanılarak analiz edilmiştir. Analizler neticesinde katılımcıların Öğretmenlerin ölçek puanlarının yaş, sınıf düzeyi, algılanan ekonomik durum ve medeni durum değişkenlerinde anlamlı farklılaştığı (p<.05), diğer araştırma değişkenleri açısından farklılaşmadığı neticesine ulaşılmıştır (p>.05). Ölçeğin toplam puanı ile alt boyutları arasında pozitif yönde yüksek düzeyde bir korelasyonun olduğu belirlenmiştir.
  • Öğe
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖZ-DÜZENLEMELİ ÖĞRENME UYGULAMALARI ÖĞRETMEN ÖZ-YETERLİKLERİNİN İNCELENMESİ
    (2023) Arslan, Aysel; Bardakçı, Sait
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÖZ-DÜZENLEMELİ ÖĞRENME UYGULAMALARI ÖĞRETMEN ÖZ-YETERLİKLERİNİN İNCELENMESİ
  • Öğe
    Öğretmen Adaylarının Başarı Amaç Yönelimlerinin İncelenmesi
    (2023) Arslan, Aysel
    Başarı amaç yönelimleri bireyin sadece başarılı olmak için sorumluluklarını yerine getirmesini içermemektedir. Burada başarılı olmada var olan kıstaslar ele alınmaktadır. Başarı amaç yönelimleri öğrenme ve performans yönelimi olarak iki alt boyutta ele alınmaktadır. Öğrenme yönelimi alt boyutu bireyin öğrenme ile ilgili olarak başarılı olma konusunda gereken çabayı göstermedeki yaklaşma ve kaçınma durumlarını içermektedir. Bireyin bilgiyi içselleştirmesi, bilginin hâkimiyetini elde etmesine yöneliktir. Performans alt boyutu ise bireyin başarı konusunda sergileyeceği davranışlarını kapsamakta ve yine bu davranışlara yaklaşma ve kaçınma durumlarını içinde barındırmaktadır. Bu alt boyutta bireyin davranışlarını kontrol etmesi, amacı doğrultusunda gerekenleri yapması ele alınmaktadır. Bu çalışmada öğretmen adaylarının başarı amaç yönelimlerinin deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu 2022-2023 akademik yılı güz döneminde İç Anadolu Bölgesinde yer alan bir üniversitenin Eğitim Fakültesinde öğrenimlerini sürdüren 322 kadın, 104 erkek olmak üzere toplamda 426 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Elliot ve Murayama (2008) tarafından geliştirilen, Türkçeye uyarlaması Arslan ve Akın (2015) tarafından yapılan 12 maddelik ―Başarı Amaç Yönelimleri Ölçeği‖ kullanılmıştır. Söz konusu ölçek Öğrenme-Yaklaşma Yönelimi (ÖYY), Öğrenme-Kaçınma Yönelimi (ÖKY), Performans-Yaklaşma Yönelimi (PYY) ve Performans-Kaçınma Yönelimi (PKY) şeklinde adlandırılan dört alt boyuttan oluşmaktadır. Bu çalışmada, iç tutarlılığa dayalı güvenirlik katsayısı ÖYY için 0.861 olarak, ÖKY için 0.769 olarak, PYY için 0.891 olarak, PKY için ise 0.8181 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizinde istatistiksel yöntem olarak frekans ve yüzde analizi, aritmetik ortalama, standart sapma, bağımsız örneklem t testi ve varyans analizi yöntemleri kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda, araştırmaya katılan öğretmen adaylarının genel başarı amaç yönelimi ortalama puanlarının ve alt boyut ortalamalarının tamamının yüksek düzeyde olduğu gözlenmiştir. Aynı zamanda, araştırmaya katılan öğretmen adaylarının başarı amaç yönelimi ortalama puanlarının katılımcıların cinsiyetine, sınıf düzeyine, aylık gelir düzeyine, anne eğitim düzeyine ve baba eğitim düzeyine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    LİSE ÖĞRENCİLERİNİN İNGİLİZCE DERSİNE YÖNELİK TUTUMLARI
    (2023) Ağlar, Cengiz; Arslan, Aysel; Şahbaz, Ahmet Furkan
    Bireylerin herhangi bir olay, olgu, durum veya davranışa ilişkin olarak uzun bir süre içerisinde geliştirdikleri eğilimler tutum olarak adlandırılmaktadır. Tutumlar örtük bir yansıtıcı olup doğrudan gözlenemezler. Olumlu ya da olumsuz yönde olabilirler. Bireyin yıllar içinde ortaya koyduğu bir eğilim olduğu için de değiştirilmeleri oldukça zordur. Bireyin herhangi bir konuda tutumunun belirlenmesi için onun ilgili konuda tutarlı ve sürekli olarak aynı tutumu sergilemesi gerekmektedir. Anlık davranışlar ve değişiklikler tutum olarak kabul edilmezler. Eğitim alanında da tutumların öğrenme üzerinde etkili olduğu yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Öğrencilerin herhangi bir derse ilişkin olarak farklı nedenlerle geliştirdiği tutumları o dersteki başarıları üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Bu çalışmada lise öğrencilerinin İngilizce dersine yönelik tutumlarının cinsiyet, sınıf düzeyi, gelir düzeyi, anne ve baba eğitim düzeyi, İngilizce öğrenmeye başlanılan sınıf düzeyi, anne ve babanın İngilizce düzeyleri değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada tarama modelleri içinde yer alan betimsel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu 2022- 2023 eğitim yılı bahar döneminde Sivas ilindeki iki farklı lisede öğrenimlerini sürdüren 110 kadın, 112 erkek olmak üzere toplamda 212 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma verileri Takkaç-Tulgar’ın (2018) geliştirdiği “İngilizce Dersine Yönelik Tutum Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir. Ölçeğin iç tutarlığı .92 bu çalışmada ise .84 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistikler, Kolmogorov-Smirnov normallik testi, bağımsız gruplar t testi, tek yönlü varyans analizi (Oneway ANOVA), Tukey analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgularda öğrencilerin puan ortalamalarının sınıf düzeyi ve baba eğitim durumu değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği (p<.05), cinsiyet, gelir düzeyi, anne eğitim durumu, anne ve babanın İngilizce bilip bilmemesi, ebeveynlerin İngilizce dil seviyeleri, öğrencilerin İngilizce öğrenmeye başlama sınıf düzeyleri değişkenlerine göre ise anlamlı farklılık göstermediği saptanmıştır (p>.05).
  • Öğe
    LİSE ÖĞRENCİLERİNİN İNGİLİZCE DİL BECERİLERİNE YÖNELİK ÖZYETERLİKLERİ
    (2023) Ağlar, Cengiz; Arslan, Aysel; Şahbaz, Ahmet Furkan
    Herhangi bir konuda bir işi, eylemi, davranışı gerçekleştirmeye ilişkin olarak bireylerin kendilerine ilişkin algıları öz-yeterlik olarak ifade edilmektedir. Öz-yeterlik kavramında öncelikle bireyin kendi kapasitesinin fakında olması, gerektiği durumlarda bunu ortaya koyabilmesi ve başarabileceğine ilişkin inanç seviyesi önemlidir. Öz-yeterlik kavramı geçtiğimiz yüzyılın sonlarına doğru ortaya çıkan bir kavram olmakla birlikte çok hızlı birlikte alan yazında yerini almıştır. Bireylerin öz-yeterlik algılarına ilişkin farklı alanlarda çalışmalar yapılmıştır. Mesleki öz-yeterlik, akademik öz-yeterlik, kişisel öz-yeterlik gibi birçok farklı alt başlık ortaya çıkmıştır. Bu başlıkların da kendi içinde ayrıldığı görülmektedir. Akademik özyeterlik başlığı altında farklı derslere ilişkin öz-yeterliklerin incelendiği görülmektedir. Bu derslerden biri de İngilizce dersidir. İngilizce dersinde yer alan dil becerileri ele alınmaktadır. Bu çalışmada lise öğrencilerinin İngilizce dil becerilerine yönelik öz-yeterliklerinin cinsiyet, sınıf düzeyi, gelir düzeyi, anne ve baba eğitim düzeyi, İngilizce öğrenmeye başlanılan sınıf düzeyi, anne ve babanın İngilizce düzeyleri değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada tarama modelleri içinde yer alan betimsel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu 2022-2023 eğitim yılı bahar döneminde Sivas ilindeki iki farklı lisede öğrenimlerini sürdüren 110 kadın, 112 erkek olmak üzere toplamda 212 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma verileri Sağlam ve Arslan’ın (2018) geliştirdiği “İngilizce Dil Becerilerine Yönelik Öz-Yeterlik Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir. 22 madde ve dil becerilerini içeren dört alt boyuttan oluşan ölçeğin iç tutarlığı .82 ile .91arasında, bu çalışmada ise .83 ile .93 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistikler, Kolmogorov- Smirnov normallik testi, bağımsız gruplar t testi, tek yönlü varyans analizi (Oneway ANOVA), Tukey analizi ve Pearson Korelasyon kullanılmıştır. Elde edilen bulgularda öğrencilerin puan ortalamalarının sınıf düzeyi, anne ve baba eğitim durumu, anne ve babanın İngilizce bilip bilmemeleri ve ebeveynlerin İngilizce seviyeleri değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği (p<.05);cinsiyet, gelir düzeyi ve öğrencilerin dil öğrenmeye başlama sınıf düzeyleri değişkenlerine göre ise anlamlı farklılık göstermediği saptanmıştır (p>.05).
  • Öğe
    CURRICULUM AWARENESS LEVELS OF TEACHER CANDIDATES
    (2023) Arslan, Aysel
    International Interdisciplinary Congress of Women in Sivas
  • Öğe
    ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BAŞARI MOTİVASYONLARI
    (2023) Arslan, Aysel
    Örgün eğitimle birlikte edinilen beceriler arasında yer alan okuma, bireyin gelişiminde anahtar rolüne sahip beceriler arasındadır. Okuma sadece belirli sembollerle yazılanları keşfetmek ve anlamak değildir. Aynı zamanda okunulanları zihinde yapılandırma ve yazılanlara gönüllü olarak katkı sağlamaktır. Okuyucu, yazılı metinleri anlamanın yanı sıra önemini ve değerini ölçme ve yorumlamaktır. Metinden yola çıkarak yeni bilgiler türetmektir. Farklı sorular sorarak, araştırarak bildiklerini ve dünyayı sorgulamaktır. Okuyucu hayal gücünü kullanarak düşüncesini geliştirmektedir. Birey okurken zihinsel, dilsel, sosyal ve duygusal becerilerini üst düzeye çıkarmaktadır. Okuma bilişüstü becerilerin kullanıldığı bir alan olup okumaya ilişkin öz-yeterliğin gelişmiş olması da istenilen sonucun alınmasında önem arz etmektedir. Günümüzde özellikle dijital alanda yapılan okumalarda da başarı buna bağlıdır. Bu çalışmada öğretmen adaylarının okuma öz-yeterliklerinin cinsiyet, sınıf düzeyi, ikamet yeri, anne ve baba eğitim durumu, mezun oldukları lise türü, branş değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada tarama modelleri içinde yer alan betimsel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu 2022-2023 akademik yılı güz döneminde İç Anadolu Bölgesinde yer alan Eğitim Fakültesine öğrenimlerini sürdüren 361 kadın, 106 erkek olmak üzere toplamda 467 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma verileri Akkaya ve Çıvgın’ın (2020) geliştirdiği “Dijital Okuma Öz-Yeterlilik Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir. 18 maddeden oluşan ölçeğin iç tutarlığı .815 bu çalışmada ise .755 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistikler, Kolmogorov-Smirnov normallik testi, bağımsız gruplar t testi, tek yönlü varyans analizi (Oneway ANOVA), Tukey analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgularda öğrencilerin puan ortalamalarının cinsiyet, sınıf düzeyi, ikamet yeri, anne ve baba eğitim düzeyi, mezun olunan lise türü, branş değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği (p<.05) saptanmıştır.
  • Öğe
    ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN BAŞARI MOTİVASYONLARI
    (2023) Arslan, Aysel
    Örgün eğitimle birlikte edinilen beceriler arasında yer alan okuma, bireyin gelişiminde anahtar rolüne sahip beceriler arasındadır. Okuma sadece belirli sembollerle yazılanları keşfetmek ve anlamak değildir. Aynı zamanda okunulanları zihinde yapılandırma ve yazılanlara gönüllü olarak katkı sağlamaktır. Okuyucu, yazılı metinleri anlamanın yanı sıra önemini ve değerini ölçme ve yorumlamaktır. Metinden yola çıkarak yeni bilgiler türetmektir. Farklı sorular sorarak, araştırarak bildiklerini ve dünyayı sorgulamaktır. Okuyucu hayal gücünü kullanarak düşüncesini geliştirmektedir. Birey okurken zihinsel, dilsel, sosyal ve duygusal becerilerini üst düzeye çıkarmaktadır. Okuma bilişüstü becerilerin kullanıldığı bir alan olup okumaya ilişkin öz-yeterliğin gelişmiş olması da istenilen sonucun alınmasında önem arz etmektedir. Günümüzde özellikle dijital alanda yapılan okumalarda da başarı buna bağlıdır. Bu çalışmada öğretmen adaylarının okuma öz-yeterliklerinin cinsiyet, sınıf düzeyi, ikamet yeri, anne ve baba eğitim durumu, mezun oldukları lise türü, branş değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada tarama modelleri içinde yer alan betimsel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklem grubunu 2022-2023 akademik yılı güz döneminde İç Anadolu Bölgesinde yer alan Eğitim Fakültesine öğrenimlerini sürdüren 361 kadın, 106 erkek olmak üzere toplamda 467 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma verileri Akkaya ve Çıvgın’ın (2020) geliştirdiği “Dijital Okuma Öz-Yeterlilik Ölçeği” kullanılarak elde edilmiştir. 18 maddeden oluşan ölçeğin iç tutarlığı .815 bu çalışmada ise .755 olarak hesaplanmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistikler, Kolmogorov-Smirnov normallik testi, bağımsız gruplar t testi, tek yönlü varyans analizi (Oneway ANOVA), Tukey analizi kullanılmıştır. Elde edilen bulgularda öğrencilerin puan ortalamalarının cinsiyet, sınıf düzeyi, ikamet yeri, anne ve baba eğitim düzeyi, mezun olunan lise türü, branş değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği (p<.05) saptanmıştır.
  • Öğe
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUL DIŞI ÖĞRENME FAALİYETLERİ ÖZYETERLİK İNANÇLARI
    (2023) Arslan, Aysel; Adam, Fatma Firdevs
    Özet 21. yüzyılda eğitim ve öğretim faaliyetlerinin sadece okulda değil eğitimle ilişki kurulabilecek bütün alanlarda yapılması beklenmektedir. Yapılan bu uygulamalar alanyazında okul dışı öğrenme olarak tanımlanmaktadır. Okul dışı öğrenme okul dışındaki açık alanlar ve kapalı alanların tamamını kapsamaktadır. Geleneksel öğrenme anlayışının dışında farklı ve nitelikli öğrenme olanakları sunan, formal ve informal öğrenme ortamlarını ifade etmektedir. Bu öğrenme ortamları okuldaki öğrenmeleri destekleyen, öğretmen liderliğinde gerçekleşen, genellikle öğrenmenin değerlendirilmediği, bilginin yapılandırılması ve geliştirilmesine olanak veren bir öğrenme ortamıdır. Okul dışı öğrenme ortamları olarak birçok farklı alan öne çıkmaktadır. Ormanlık alanlar, duyu bahçeleri, hayvanat bahçeleri, müzeler, bilim mekezleri, akvaryumlar, sanat merkezleri, bilim kafeleri, gökevleri vb. birçok alan okul dışı öğrenme merkezi olarak kullanılabilmektedir. Öğretmenlerin de bu alanları nasıl kullanabileceklerine ilişkin belirli bir bilgi düzeyinin olması gerekmektedir. Yapılan bu çalışmada öğretmen adaylarının okul dışı öğrenme faaliyetlerine yönelik öz-yeterlik inançlarının cinsiyet, sınıf düzeyi, yaş, branş, anne ve baba eğitim durumu, algılanan sosyo-ekonomik düzey ve ailenin yaşadığı yer değişkenlerine göre incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu bir devlet üniversitesinde öğrenim görmekte olan 154 (118 kadın-36 erkek) öğretmen adayı ve formasyon öğrencisi oluşturmaktadır. Kolayda örnekleme yönteminin kullanıldığı bu çalışmada Göloğlu-Demir ve Çetin (2021) tarafından geliştirilen “Okul Dışı Öğrenme (ODÖ) Faaliyetlerine Yönelik Öğretmen Öz-Yeterlik İnançları Ölçeği” kullanışmıştır. Ölçek 4 alt boyut ve toplamda 29 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin güvenirliği uyarlama çalışmasında alt boyutlarda .75 ila .94 arasında, bu çalışmada ise .78 ila .95 arasında değişmektedir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde SPSS programı aracılığıyla uygulanan tanımlayıcı analiz yöntemleri ve istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Elde edilen bulgularda; öğretmen adaylarının okul dışı öğrenme etkinliklerine yönelik öz-yeterliklerinin cinsiyet, yaş, branş, anne ve baba eğitim, algılanan gelir düzeyi ve ikamet yeri değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği (p<.05), sınıf düzeyi değişkenine göre ise anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir (p>.05).
  • Öğe
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ DUYGUSAL ŞANTAJ ALGILARI
    (2023) Adam, Fatma Firdevs; Arslan, Aysel
    İnsan, toplumsal bir varlık olarak sosyal ve medeni bir grubun içinde yaşamaktadır. Yaşadığı toplumun özelliklerini benimseyerek zaman içinde toplumun bir üyesi olmaktadır. Yine de eğilimleri ve tutumları, diğer insanlarla başa çıkarken farklı davranış biçimleri ve kalıpları oluşturmaktadır. Toplumsal anlaşmadaki maddi çıkarlar veya kişisel çıkarlar ezici nitelikler taşıyabilir. Toplumsal çıkarlarda farklı niteliklerle üstünlük gösterme çabası manevi düzeyde olabilir. Bir başkasının duygularına yönelik istismar ya da zorlamalar duygusal şantaj olarak nitelenmektedir. Genellikle bireylerin kendi kişisel hedeflerine ulaşmak için karşı tarafın kaybı pahasına duygusal manipülasyonu benimsediği bu davranış biçimi psikolojik şiddet olarak tanımlanmaktadır. Uygulanan bireylerin vicdanını ve kişiliğini açıkça etkilediği için genellikle fiziksel ve sözlü şiddetten daha zararlıdır. Mağdur, maruz kaldığı psikolojik ihmal nedeniyle kendisinin değersiz olduğunu ve hiçbir şeyi hak etmediğini hissetmeye başlamaktadır. Bu durum mağdurun kişilik özelliklerini, psikolojik özelliklerini etkileyen düşük benlik saygısı oluşturmasına neden olmaktadır. Yapılan bu çalışmada öğretmen adaylarının duygusal şantaj algılarının cinsiyet, sınıf düzeyi, yaş, çalışma durumu, branş, anne ve baba eğitim durumu, algılanan sosyo-ekonomik düzey, daha önce pskolojik destek alma ve ailenin yaşadığı yer değişkenlerine göre incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu bir devlet üniversitesinde öğrenim görmekte olan 154 (118 kadın-36 erkek) öğretmen adayı ve formasyon öğrencisi oluşturmaktadır. Kolayda örnekleme yönteminin kullanıldığı bu çalışmada Forward (1997) tarafından geliştirilen revizesi Chen (2009) tarafından yapılan ve Türkçe’ye uyarlaması Kahraman (2022) tarafından yapılan “Duygusal Şantaj Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçek 3 alt boyut ve toplamda 14 maddeden oluşmaktadır. Ölçeğin güvenirliği uyarlama çalışmasında alt boyutlarda .75 ila .86 arasında, bu çalışmada ise .68 ila .72 arasında değişmektedir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde SPSS programı aracılığıyla ıuygulanan tanımlayıcı analiz yöntemleri ve istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Elde edilen bulgularda; öğretmen adaylarının duygusal şantaj algılarının cinsiyet, sınıf düzeyi, branş, baba eğitim ve algılanan gelir düzeyi değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterdiği belirlenmiştir (p.<05). Ancak öğrencilerin ölçekten aldıkları puanlarda yaş, çalışma durumu, anne eğitim, psikolojik destek alma ve ikamet yeri değişkenlerine göre anlamlı farklılık belirlenmemiştir (p>.05).
  • Öğe
    ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÇOK BOYUTLU SOSYAL DEĞER ALGILARI
    (2023) Arslan, Aysel; Önder, Mustafa; Ersoy, Mustafa
    Professional values are the general qualities that are adopted by the members of a profession, accepted as a principle-rule, and protected. Professional values, which are the basis of a profession and define the profession, are formed by the reflection and expansion of individual values. New comers to the profession act on the existing Professional values. They do not try to change the existing situation. However, as their Professional experience progresses, the different situations and events they experience can enable them to establish a relationship between their individual experiences and Professional values. In this way, they can develop their own value system. Teaching profession is one of the oldest professions. The universal and social values of the teaching profession are given importance in all societies. To the extent that pre-service teachers, who must be the bearers of these values, internalize these values, their commitment to the profession increases. In this study, it is aimed to examine the value perceptions of teacher candidates about the teaching profession according to the variables of gender, department, working status, marital status, age and income status. The study group of the research consists of 254 (196 female, 58 male) teacher candidates and formation students studying at a state university. In this study, in which the convenience sampling method was used, it was found appropriate to use the "Value Perceptions of the Teaching Profession Scale" developed by Demir (2018). The scale consists of 8 sub-dimensions and 40 items in total. The reliability of the scale was found to range from .71 to .91 in the sub-dimensions in the adaptation study, and it was found to be .97 in this study. The data obtained from the research were analyzed using the statistical methods available in the SPSS program. According to the findings, participants coresdiffered significantly according to gender, department, employment status, marital status and age; It has been determined that there is no difference according to the perceived income level variable. It was observed that there was a high level of positive correlation between the scale total score and its sub-dimensions.
  • Öğe
    İLKOKUL DÜZEYİNDEKİ YABANCI DİL ÖĞRETİMİ ETKİNLİKLERİNİN İNCELENMESİ
    (2023) Arslan, Aysel
    İLKOKUL DÜZEYİNDEKİ YABANCI DİL ÖĞRETİMİ ETKİNLİKLERİNİN İNCELENMESİ