| dc.description.abstract | Toplumsal, tarihsel, iktisadi ve siyasal bağlantılar arasında meydana
gelen kentler; neredeyse canlı bir metabolizma gibi dinamik, devinimsel yapıda
ve sürekli dönüşüm yaşamaktadırlar. Kent kavramı farklı kuramlarla,
yaklaşımlarla ele alınmaktadır. Yaşanılan ortamı sosyolojik bir yapıt şeklinde
inceleyen Lefebvre, bu ortamın nasıl inşa edildiğini ve bunun oluşturduğu
uyuşmazlıkları araştırırken, Castells kenti emeğin baştan inşa odağı şeklinde
ifade etmiştir. Harvey ise kapital birikimini ve bunun oluşturduğu buhranın
analiz noktası olarak kenti incelenmiştir. İktisadi –siyasi bakış açısıyla
incelenen kent, bu süreçte kapitalin en temel kölesi konumuna evrilmiştir.
Tarihsel bağlamda kent modelinin şekil alışı; kişinin hayat biçiminin
başkalaşması ve tüketim alışkanlıklarının dağılım ve farklılığıyla ilgilidir.
Sanayi devrimin ardından kent modelini şekillendiren birincil veya asıl
unsurlar; teknolojik ve dijital çağın ilerleyişine bağlı ulaşım –
telekomünikasyonla inşa yöntem, materyal ve tekniklerdeki başkalaşım
belirleyici olmuştur. Şehirler, ihtiyaç duyulan eğitim, sağlık ve barınma benzeri
kolektif tüketim gereksinimlerinin temin edildiği yerleşim alanlarıdır.
Bu bağlamda sanatçının günümüz bireylerinin yaşamsal alanlarını inşa
eden şehirleri çalışma materyali yapması ve bir analiz nesnesi haline getirmesi
kaçınılmazdır. Görsel ve işitsel sanatlar, çağımız sosyal hayatının
biçimlenmesinde önemsenmesi gereken disiplinlerdir. Bu disiplinler, bireye ve
toplumu duygusal ve psikolojik açıdan eyleme geçirmek, uyumlandırmak ve
geliştirmektedir. Bu bağlamda sanatçılar kenti şekillendiren unsurları bilgi
çağının topluma sunduklarıyla sadece toplumsal olarak değil bireysel
nitelikleriyle incelemesi, bu yaklaşımla yeni bir kurulum imajına olan ihtiyacı
belirlemesi önemlidir. | tr |
