Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 489
  • Öğe
    İlkokul öğrencilerinin çalışma belleği performansları ve sayı hissi becerileri arasındaki ilişki
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Genç, Gülcan; Polat, Kübra
    Çalışma belleği ve sayı hissi matematik gelişimine önemli katkıda bulunduğu kabul edilen iki bilişsel faktördür. Bu faktörlerden çalışma belleği insanların yakın çevrelerini kavramalarına ve zihinsel olarak temsil etmelerine, yakın geçmiş deneyimleri hakkında bilgi tutmalarına, yeni bilgi edinmeyi desteklemelerine, sorunları çözmelerine ve mevcut hedefleri formüle etmelerine, ilişkilendirmelerine ve bunlara göre hareket etmelerine olanak tanıyan bilişin işlevsel bileşenleridir. Sayı hissi ise bir kişinin sayılara ve işlemlere yönelik genel anlayışın matematiksel yargılarda bulunmak ve işlemlerde farklı stratejiler geliştirmek amacıyla esnek şekillerde kullanma yeteneğidir. Bu çalışmanın amacı ise ilkokul öğrencilerinin çalışma bellek kapasiteleri ile sayı hissi becerileri düzeylerini tespit etmek ve çalışma bellek kapasiteleriyle sayı hissi becerileri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Bu bağlamda çalışma ilişkisel (korelasyonel) araştırma deseni kullanılarak tasarlanmıştır. Örneklemini ise 2023-2024 eğitim öğretim yılında Sivas ilinin Merkez ilçesinde bir ilkokulda öğrenim görmekte olan 105 ilkokul öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada Çalışma Belleği Ölçeği ve Sayı Hissi Testi kullanılarak veriler toplanmıştır. Ölçme araçlarından elde edilen sonuçlar SPSS 22 ile analiz edilmiştir. Veri toplama araçları kullanılarak toplanan veriler, öğrencilerin cinsiyetlerine göre farkı analiz edilirken Bağımsız Örneklem t Testi, sınıf seviyelerine göre farkı analiz edilirken Tek Yönlü ANOVA testi kullanılmıştır. Öğrencilerin çalışma belleği kapasiteleri ve sayı hissi becerileri arasındaki ilişki incelenirken Pearson korelasyon analizi yapılmıştır. Yapılan testler sonucunda öğrencilerin çalışma belleği ve cinsiyetleri arasında anlamlı fark çıkmamasına ek olarak sayı hissi becerileri ve cinsiyetleri arasında da anlamlı fark çıkmadığı görülmüştür. Tek Yönlü ANOVA testinden elde edilen bulgular, öğrencilerin sınıf seviyelerine göre çalışma belleği ölçeğinden aldıkları puanlar arasında anlamlı fark olduğunu göstermektedir. Bu fark 1. sınıfla 2. sınıf arasında, 1. sınıfla 3. sınıf arasında, 1. sınıfla 4. sınıf arasındadır. Benzer olarak öğrencilerin sayı hissi becerileri ve sınıf seviyelerine göre 2. sınıf ve 4. sınıf arasında anlamlı fark bulunmuştur. Son olarak öğrencilerin sayı hissi becerileri ve çalışma belleği performansları arasında anlamlı ve orta düzeyde ilişki olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Matematik öğretmenlerinin dinleme pedagojisi yaklaşımlarının incelenmesi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Tirit, Hasan; Bütün, Mesut
    "Pedagojik alan bilgisinin bileşenlerinden olan öğrenciyi anlama bilgisi matematik öğretmeninin önemli bilgi öğelerinden bir tanesidir. Öğretmenin öğrenciyi anlama bilgisinin niteliğinde ise öğrenciyi dinlemesi önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı matematik öğretmenlerinin dinleme pedagojisi yaklaşımlarının ve öğrenciyi dinleme ile ilgili görüşlerinin ortaya çıkarılmasıdır. Çalışmanın katılımcıları devlet okullarında görev yapan 15 ortaokul matematik öğretmeninden oluşmaktadır. Çalışmada yarı yapılandırılmış gözlem ve görüşmeler veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Veriler dinleme pedagojisi ile ilgili temel alınan teorik çerçeve doğrultusunda betimsel olarak analiz edilmiştir. Çalışmanın bulguları öğretmenlerin en çok biçimlendirici değerlendirme yapmak için dinleme yaptıklarını en az ise kendi matematiksel bilgisini artırmak için dinleme yaptığını ortaya koymuştur. Yapılan görüşmelerde ise öğretmenler tarafından en çok vurgulanan dinleme türlerinin destekleyici, eğitici ve empatik dinleme olduğu vurgulanmıştır. Öğretmenlerin dinleme türü olarak en çok kullandığı dinleme türünün ise destekleyici ve eğitici dinleme olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin derslerinde üretken dinleme türünün en az sayıda gerçekleştiği tespit edilmiştir. Öğretmenlerin derslerin başlangıcında ve derslerin ilerleyen kısımlarında yoğunlukla destekleyici dinleme yaptığı, derslerin sonuna doğru ise eğitici dinleme türünün en çok sayıda gerçekleştiği tespit edilmiştir."
  • Öğe
    Ortaokul öğrencilerinin sürdürülebilir çevre, toplum ve ekonomiye ilşkin görüşleri
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Şahin, Ali; Ablak, Selman
    Bu çalışma ortaokul öğrencilerinin sürdürülebilir kalkınma ögelerinden sürdürülebilir çevre, sürdürülebilir toplum ve sürdürülebilir ekonomiye ilişkin görüşlerini ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Çalışma 2022-2023 eğitim öğretim yılında Sivas il Merkezinde faaliyet gösteren bir özel okulda eğitim gören 5, 6 ve 7. sınıf düzeyinden her sınıf seviyesinden 15'er öğrenci olmak üzere toplam 45 öğrenci ile yürütülmüştür. Çalışmada verileri toplamak amacı ile araştırmacı tarafından hazırlanıp ilgili alan uzmanlarının ayrı ayrı görüşleri alınarak son halinin verildiği 10 maddelik yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Araştırmada toplanan veriler nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemi ile değerlendirilmiştir. Araştırmada öğrencilerin genel olarak sürdürülebilir kalkınmaya karşı bilinçli oldukları ve farkındalıklarının yüksek olduğu gözlenmiştir. Araştırmanın sonunda yeni yapılacak çalışmalara ışık tutması adına öneriler kısmına yer verilmiştir.
  • Öğe
    Romantik dönem keman eserlerinin müzik öğretmenliği lisans programlarında kullanılabilirlik durumuna ilişkin öğretim elemanı görüşleri
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Yıldırım, Kutayhan; Özdemir, Selin
    Bu araştırma, müzik öğretmenliği lisans programında keman eğitimi alan öğrencilerin Romantik Dönem keman eserlerinin kullanılabilirliği hakkındaki öğretim elemanı görüşlerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Nitel araştırma modeliyle yürütülen çalışma, öğretim elemanlarıyla yapılan görüşmelerin içerik analizi yoluyla sonuçlandırılmıştır. Sonuçlar, öğretim elemanlarının genel olarak romantik dönem eserlerini keman eğitiminde kullanılabilir bulduklarını göstermektedir. Bu eserlerin öğrencilere teknik ve duygusal zenginlik sağladığı, ancak daha ileri düzeydeki öğrencilere yönelik olduğu vurgulanmıştır. Öğretim elemanları, romantik dönem eserlerinin öğrencilere çeşitli teknik beceriler kazandırdığını ve müzikal ifade yeteneklerini geliştirdiğini belirtmişlerdir. Eser seçiminde öğrenci seviyeleri ve program gereksinimlerinin dikkate alınması önemlidir. Hazırlayıcı etütlerin, öğrencilere Romantik Dönem eserlerine geçişte yardımcı olduğu ve çeşitli teknik becerilerin gelişimine katkı sağladığı belirtilmiştir. Bu çalışma, keman eğitiminde romantik dönem eserlerinin kullanılabilirliğini artırmak için öğrenci seviyelerine uygun eser seçimi, etkili hazırlayıcı etütlerin kullanımı ve öğrenci konserlerinde bu eserlere yer verilmesi gibi önerilere odaklanmaktadır. Elde edilen bulgular, keman eğitimi alanındaki paydaşlara pratik bilgiler sunmaktadır.
  • Öğe
    Matematik öğretmenlerinin özel ders alan öğrencilerin başarılarındaki faktörlere dair görüşleri
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Atlığ, Zeynep Koç; Türkdoğan, Ali
    Eğitim, en genel tanımıyla bireylerde yaşantılara dayalı olarak kalıcı izli davranış değişikliği meydana getirme işlemidir. Bu davranış değişiklikleri meydana getirmeyi amaçlayan eğitim programları, her ders ve kademede farklı değişiklikler kazandırmayı hedeflemektedir. Bu beklentiler öğrencileri kendi içerisinde bir yarışa sokmaktadır. Bununla birlikte sınıf içerisinde yapılan etkinlikler çoğu zaman hedeflere ulaşmada yetersiz kalmaktadır. Öğrencilerin ciddi bir rekabet içerisinde olduğu dönemlerde ebeveynler, çocuklarının kaliteli bir eğitim alması ve başarılı olabilmesi için çocuklarına özel kurumlardan ya da özel derslerden destek alma eğiliminde olmaktadırlar. Özel derslerin öğrenciye hızlı geri bildirim ve ilerleme sağladığı düşüncesi velileri bu yönde hareket etmeye itmektedir. Özel derslerin en önemli avantajları; Özel derslerde öğrenciye yönelik planlar yapmak, çeşitli kaynakları kullanmak, zamanı verimli kullanmak ve öğrencinin yapısını daha iyi analiz ederek özgün bir öğretim süreci oluşturmak mümkündür. Özel derslerin okul derslerini destekleyici bir eğitim sistemidir. Araştırmanın amacı özel derslerin öğrencinin akademik başarısına nasıl olumlu etkileri olduğunu matematik öğretmenlerinin bakış açısıyla incelemektir. Araştırma 2023-2024 eğitim-öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan 14 matematik öğretmeninin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Bu öğretmenler, hem ara sınıflara hem de sınavlara hazırlık amacıyla en az 3 yıldır özel ders veren matematik öğretmenleridir. Veriler yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Öğretmenlere göre özel ders alan öğrencilerin akademik başarılarının artmasının en önemli nedenleri şunlardır: Özel derslerin birebir olması; Öğrenciler için ders işleme hızları ayarlanabilir; malzeme kullanımı etkili olabilir; zaman planlaması yapılabilir; Öğrencinin konuları anlayıp anlamadığını belirlemek kolaydır; Farklı zorluk seviyelerindeki soruların çözümü, herhangi bir zaman kısıtlaması veya müfredat geliştirme sorunu olmadan yapılabilir. Öğretmenlerin, öğretmen adaylarının, öğrencilerin ve velilerin özel derslere ilişkin bilgi ve tutumlarının incelenmesi, bilgi ve tutumlarının arttırılması gerektiği düşünülmektedir Anahtar Sözcükler Birebir özel ders, Matematik, Özel ders, Matematik öğretimi, Gölge eğitim.
  • Öğe
    T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinde Web 2.0 araçları ile kavram öğretiminin etkililiği
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Topakgöz, Tuğba; Gül, Osman Kubilay
    İlköğretimde Sosyal Bilgiler dersinin sarmal yapıda bir devamı olarak düşünülen T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi konularının Sosyal Bilgiler dersinin amaç ve yapısına uygun biçimde, öğrenciye yakın çevresi ile ilgili davranış, olumlu tutum ve değer kazandırabilecek şekilde verilmesi uygun görülmektedir. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi ve dersin öğretim programı geçmiş, bugün ve gelecek üzerine kurulu bir alanda, ülkemizde yetişen kuşaklara çağdaş toplum koşullarını, demokrasi ilke ve kurallarını, Türkiye'nin karmaşık uluslararası ilişkiler içinde karşısına çıkan sorunları çözmede ne gibi güçlüklerle karşılaştığını tanıtabilecek nitelikte olarak ifade edilmektedir. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi ile genel olarak, gençlerde Türk inkılabının temel felsefesine, Cumhuriyet rejimine ve Atatürk İlke ve İnkılaplarına yönelik olumlu tutum kazandırmak hedeflenmektedir. Tarih öğretiminin temelinde yer alan kavramların varlığı tarih dersinin öğretiminde etkili olmakta. Bu ders kapsamında yürütülen eğitim ve öğretimde, bu kavramların yeterli düzeyde öğretilmesi ve kavramların doğru kullanımı ile istenilen başarının elde edileceği düşünülmektedir. Gelişmekte olan teknoloji, insan yaşamını ve davranışını sürekli değişime maruz bırakmakta. Öğrencilerin bilgiye ulaşması günümüz şartlarında teknolojinin sağladığı imkanlar doğrultusunda daha ulaşılabilir konumda olması sonucu, eğitim öğretimde de teknoloji tabanlı yönelimler kaçınılmaz olacaktır. Günümüz bilgisayar ve yazılım teknolojisi, alışılagelmiş ders anlatım yöntemlerine ek olarak öğrencinin ilgisini diri tutacak yeni yöntemler geliştirmesi bakımından çeşitli alt yapılar sunmaktadır. Günümüz teknoloji temelli eğitim öğretimler okulun her kademesinde çok rahat kullanıldığı gibi sosyal bilgiler eğitiminde de özellikle kavramların anlamlandırılmasında farklı teknoloji tabanlı uygulamalarla keyifli sınıf ortamı oluşturacağı düşünülmektedir. Bu Sınıf ortamının oluşması ancak öğretmenlerin teknolojiyi iyi kullanabilir düzeyde olmasıyla mümkündür. Web 2.0 araçlarıyla farklı materyaller geliştirilerek sınıf ortamının daha renkli ve eğlenceli olacağı düşünülmektedir. Bu çalışma sonucunda Web 2.0 araçlarıyla hazırlanan materyallerin kavram öğretiminde ne kadar etkili olacağı araştırılması planlanmaktadır. T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi kapsamında Web 2.0 araçlarıyla kavram öğretimine yönelik herhangi bir çalışmaya rastlanmadığından bu çalışmanın alanyazına olumlu katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Okul öncesi dönemdeki çocukların duygu düzenleme becerileri ile akran zorbalığına uğrama düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Gürel, Ebrunur; Kanak, Mehmet
    Bu çalışmada, okul öncesi dönemdeki çocukların duygu düzenleme becerileri ile akran zorbalığına uğrama düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Bu amaçla, çalışmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Bu çalışmanın evrenini Türkiye'deki tüm okul öncesi çocuklarını kapsamaktadır ve çalışmanın örneklemini, basit seçkisiz örnekleme ile okul öncesi öğretmenleri aracılığında 199 çocuk oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında "Kişisel Bilgi Formu", "Duygu Düzenleme Ölçeği" ve "Okul Öncesi Akran Zorbalığı Ölçeği Öğretmen Formu" kullanılmıştır. Çalışmada katılımcılardan elde edilen verilerin analizinde SPSS 24.0 paket programı kullanılmıştır. Çalışmadan elde edilen bulgulara göre okul öncesi dönemdeki çocukların duygu düzenleme becerilerinin; cinsiyet, çocuğun doğum sırası, baba eğitim düzeyi ve ailenin gelir düzeyine göre anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmüştür. Okul öncesi dönemdeki çocukların duygu düzenleme becerileri; yaş, kardeş sayısı, anne eğitim düzeyine göre ise anlamlı düzeyde farklılaşmamıştır. Okul öncesi dönemdeki çocukların akran zorbalığına uğrama düzeyleri; yaş (sözlü zorbalık alt boyutuna göre), cinsiyet, kardeş sayısı, doğum sırası ve ailenin gelir düzeyine göre anlamlı düzeyde farklılaştığı görülmüştür. Okul öncesi dönemdeki çocukların akran zorbalığına uğrama düzeylerinde; anne eğitim düzeyi ve baba eğitim düzeyine göre ise anlamlı düzeyde farklılık görülmemiştir. Okul öncesi dönemdeki çocukların duygu düzenleme becerileri ve akran zorbalığına uğrama düzeyleri arasındaki ilişkiye bakıldığında ise anlamlı düzeyde bir ilişkinin olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Sosyal bilgiler öğretmenlerinin öğretim programı okuryazarlığı algısının incelenmesi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Duman, Alperen; Gül, Osman Kubilay
    Ulusal ve uluslararası veri tabanlarında yapılan araştırmalar sonucunda farklı alanlarda, branşlarda öğretim programı okuryazarlığı algısına yönelik çeşitli çalışmaların yapıldığı görülmüştür. Ancak vatandaş yetiştirme konusunda oldukça kritik role sahip olan Sosyal bilgiler dersi alanında, sosyal bilgiler öğretmenlerinin öğretim programı okuryazarlık algılarının incelenmesi konusunda herhangi bir çalışma yapılmadığı görülmüştür. Literatürde sosyal bilgiler öğretmenleri ile ilgili böyle bir çalışmanın yapılmamış olması sebebiyle bu araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın amacı; sosyal bilgiler öğretmenlerinin öğretim programı algı düzeylerini belirlemektir. Araştırmada sosyal bilgiler öğretmenlerinin öğretim programı okuryazarlığı algılarının cinsiyet, yaş, lisansüstü eğitim alma, hizmet içi eğitim alma, program geliştirme çalışmasına katılma değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediği alt problemleri üzerinde durulmuştur. Bu araştırmada, sosyal bilgiler öğretmenlerinin öğretim programı okuryazarlığına ilişkin algıları incelendiğinden betimsel tarama yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Bu araştırmanın evrenini Sivas ilinde eğitim öğretime devam eden sosyal bilgiler öğretmenleri, örneklemini ise Sivas ilinde Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı özel ve devlet okullarında görev yapan 203 sosyal bilgiler öğretmeni oluşturmaktadır. Örneklem grubuna dahil edilecek öğretmenler kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile seçilmiştir. Araştırma kapsamında veri toplama aracı olarak Keskin (2020) tarafından geliştirilen 38 madde ve 4 boyuttan oluşan "Öğretmenlerin Öğretim Programı Okuryazarlığı Algı Ölçeği" kullanılmıştır. Veri toplama süreci örneklemi oluşturan öğretmenler ile yüz yüze görüşme sağlanarak yaklaşık 15-20 dakikalık periyotlarla gerçekleştirilmiştir. Araştırmadan elde edilen verilerin analizinde SPPS 22 paket programından yararlanılmıştır. Araştırmadan elde edilen betimsel verilerin sonucunda sosyal bilgiler öğretmenlerinin program okuryazarlığı algılarının cinsiyet, lisansüstü eğitim alma, hizmet içi eğitim alma, program geliştirme çalışmalarına katılma durumlarının öğretim programı okuryazarlığına etki etmediği bilgisine ulaşılmıştır. Ancak yaş değişkeninin sosyal bilgiler öğretmenlerinin öğretim programı okuryazarlığı algılarına 21-30 yaş ile 31-40 yaş arasında ve 21-30 yaş ile 41-50 yaş aralığındaki öğretmenler arasında etki ettiği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Matematik öğretmenlerinin gerçekçi matematik eğitimi yaklaşımına yönelik algıları ile matematik öğretimine yönelik öz-yeterlik inançları arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Yıldız, Sedanur; Elaldı, Şenel
    Çalışmada matematik öğretmenlerinin GME yaklaşımı kullanmalarına yönelik algıları ile matematik öğretimine yönelik öz yeterlik inançları arasındaki ilişkinin incelenmesi hedeflenmiştir. Bu amaç doğrultusunda matematik öğretmenlerinin GME yaklaşımına yönelik algıları ile öz-yeterlik inançlarının araştırmada ele alınan cinsiyet, yaş, kıdem, eğitim seviyeleri değişkenleri açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma sırasıyla nicel araştırma ve nitel araştırma olmak üzere iki bölümden oluşan karma bir yöntem çalışmasıdır. Açıklayıcı sıralı desen çerçevesinde planlanmış ve uygulanmıştır. İlk aşamada matematik öğretmenlerinin matematik öğretimine yönelik öz-yeterlik inançları ile GME yaklaşımına ilişkin algıları arasındaki ilişkilerin incelenmesi hedeflenmiştir. İkinci aşamada matematik öğretmenlerinin GME yaklaşımına yönelik görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın ilk bölümünde hedef doğrultusundaki ilişkilerin tespiti için ilişkisel tarama modelinden yararlanılmıştır. Bu bağlamda araştırmanın evrenini Doğu Anadolu'da yer alan bir ilin Millî Eğitim Bakanlığı İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı merkez ilçe ve köylerindeki resmi ortaokul (n=82) ve liselerde (n=27) 2023-2024 eğitim öğretim yılında görev yapan 343 matematik öğretmenleri oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemini basit seçkisiz örneklem ile gönüllülük esasına göre çalışmaya katılan 112 matematik öğretmeni oluşmuştur. Araştırmaya katılan öğretmenlere Matematik Öğretimine Yönelik Öz-yeterlik İnancı Ölçeği ve Matematik Öğretmenlerinin Gerçekçi Matematik Eğitimine Yönelik Algılar Ölçeği uygulanmıştır. Nicel verilerin analizi için SPSS ve AMOS programları kullanılmıştır. Nicel araştırma neticesinde kadın öğretmenlerin matematik öğretimi algıları ve öz-yeterlilikleri erkeklere göre daha olumlu bulunmuştur. Yaş ve kıdem yıllarına göre farklı etkiler gözlemlenmiştir. GME yaklaşımı ile öğrenci performansı arasında pozitif ve anlamlı bir korelasyon bulunmuşken, öğretmen yetkinliği ve öğrenci performansı üzerindeki etkileri arasında negatif ve anlamlı olmayan ilişkiler gözlemlenmiştir. İkinci aşaması olan nitel bölümünde ise matematik öğretmenlerinin GME yaklaşımına yönelik görüşlerinin toplandığı bu çalışmada olgubilim (fenomenoloji) deseni kullanılmıştır. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden ise ölçüt örneklem kullanılmıştır. Ölçüt örneklem ile belirlenen 15 öğretmene GME kullanımına yönelik derinlemesine bilgi edinmek için yarı yapılandırılmış ''Matematik Öğretiminde GME Yaklaşımına Yönelik Görüşme Formu'' kullanılmıştır. Görüşme sorularının cevaplarının yorumlanmasında içerik analizi kullanılmış ve tümdengelim paradigması çerçevesinde genel bir kodlama yaklaşımı benimsenmiştir. Araştırmanın görüşmelerinin temalandırılması MAXQDA2020 Nitel Veri Analiz Programı yardımıyla kodlanmıştır. Sonrasında bu kodlar ortak yönleri ve benzerlikleri esas alınarak "GME yaklaşımının öğrencilere katkısı", "GME yaklaşımının sınırlılıkları", "Öğretmenlerin GME yaklaşımı için tavsiyeleri'' ve "GME yaklaşımının diğer derslerle ilişkilendirilmesi'' olmak üzere 4 kapsayıcı tema altında toplanmıştır. Bu temalardan hareketle analiz sonucunda katılımcıların çoğunluğunun, GME'nin öğrencilerde problem çözme becerilerini ve derinlemesine matematiksel düşünmeyi teşvik ettiğini düşündüğü gözlemlenmiştir. Ancak, öğretmenlerin zaman kısıtlamaları, müfredat yoğunluğu ve sınıf ortamının uygunluğu gibi pratik sınırlılıklardan dolayı GME etkinliklerini tam olarak uygulamakta zorlandıkları vurgulanmıştır. Elde edilen bulgular, alanyazın ile karşılaştırılarak derinlemesine tartışılmıştır. Gelecekte yapılacak olan çalışmalara GME ve öğretmen algıları üzerindeki etkilerini belirlemek için uzun dönemli ve kapsamlı çalışmalar yaparak, değişkenlerin zaman içindeki dinamikleri incelenmesi önerilmektedir.
  • Öğe
    2018 yılında güncellenen T.C. MEB ortaöğretim müzik dersi öğretim programında yer alan Türk müziği içeriklerinin uygulanabilirliğine yönelik öğretmen görüşleri (Erzincan ili örneği)
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2025) İlhan, Emre; Erol, Türker
    Bu çalışma, Erzincan ilinde görev yapan ortaöğretim müzik öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda, 2018 yılında güncellenmiş ve mevcut olarak kullanılan ortaöğretim müzik öğretim programının Türk müziği içeriklerinin uygulanabilirliğini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın çalışma grubunda 2023-2024 eğitim öğretim yılında Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı Erzincan ilinde ortaöğretim kurumlarından görev yapan 9 müzik öğretmeninin görüşlerine yer verilmiştir. Çalışmada yöntem olarak nitel araştırma yöntemi kullanılmış, verileri toplama aracı olarak ise araştırmacı tarafından oluşturulan yarı yapılandırılmış görüşme formu katılımcılara uygulanmıştır. Katılımcılara halihazırda kullanılan öğretim programı ve bu programda yer alan Türk müziği içerikleriyle ilgili 17 soru sorulmuş, sorular alt problemlere göre sınıflandırılmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılarak frekans ve yüzde değerleri verilmiştir. Elde edilen veriler doğrultusunda; öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeylerinin yetersiz olduğu ve Türk müziğine ilgi göstermedikleri, müzik öğretmenlerinin Türk müziği konusundaki bilgilerinin yetersiz olduğu ve Türk müziği kazanımlarını anlatırken zorluk yaşadıkları, müzik dersinin tüm sınıflarda işlenmemesinin programın uygulanmasında sorunlar yarattığı ve Türk müziği kazanımlarını uygularken fiziki ortam ile materyallerin yetersiz olduğu dair sonuçlara ulaşılmıştır. Öğretmenlerin görüşme sorularına vermiş olduğu cevaplardan yola çıkarak, ortaöğretim programının Türk müziği içeriklerinin uygulanabilir olmadığı tespit edilmiştir. Anahtar Sözcükler: Müzik öğretim programı, Öğretmen görüşü, Türk müziği, Kazanım.
  • Öğe
    Ulusal televizyon kanallarında yer alan kadına yönelik şiddet haberlerinin incelenmesi ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin konuya ilişkin görüşleri
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Ateş, Şeyda; Ablak, Selman
    Bu çalışma, Türkiye'deki sosyal bilgiler dersi öğretim programı bağlamında ulusal televizyon kanallarında yayınlanan kadına yönelik şiddet haberlerini değerlendirmeyi ve sosyal bilgiler öğretmenlerinin bu haberlere yönelik görüşlerini incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın ilk aşamasında, betimsel tarama modeli kullanılarak Medya Takip Merkezi'nden elde edilen veriler analiz edilmiş ve şiddet haberlerinin içerik, yayın süreleri, türleri ve kanallara göre dağılımı incelenmiştir. İkinci aşamada ise derinlemesine mülakat yöntemi ile sosyal bilgiler dersi öğretmenleriyle yapılan görüşmeler neticesinde öğretmenlerin bu haberlere yönelik bakış açıları, ders içi kullanımı ve değerlendirmeleri detaylı olarak ele alınmıştır. Araştırma, ulusal televizyon kanallarında yayınlanan kadına yönelik şiddet haberlerinin çeşitli yönlerini incelemekte ve sosyal bilgiler dersi öğretmenlerinin bu haberlere yaklaşımlarını değerlendirmektedir. Araştırma sonucunda TV 100 kanalının 554 haber ile en fazla kadına yönelik şiddet haberini sunduğu, Ülke TV'nin ise sadece 16 haber ile en az haber yayınlayan kanal olduğu belirlenmiştir. Haberlerin aylara göre dağılımı incelendiğinde ise mart ayının 2292 haber ile en yoğun dönem olduğu görülmüştür. Öğretmenler, bu haberleri insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konuları öğretmek için değerli bir kaynak olarak görmekte ancak bazıları haberlerin öğrenciler üzerindeki olası olumsuz etkilerinden endişe duymaktadır. Medya stratejileri açısından, haberlerin toplumsal bilinç oluşturacak şekilde ve kadınların başarılarına vurgu yapacak şekilde sunulması önerilmiştir. Bu bulgular, medya kuruluşlarının kadına yönelik şiddet konusunu ele alırken izlemeleri gereken dengeli bir yaklaşımı göstermektedir.
  • Öğe
    Ortaokul öğretmenlerinin eğitim felsefesi inançlarının deontic adalet ve 21.yüzyıl becerileri ile ilişkisi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2025) Kimsesiz, Songül; Arslan, Aysel
    Öğretmenlerin eğitim inançları, bir eğitim sisteminin en önemli yapı taşlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu inançlar, öğretmenlerin öğrenme sürecine, öğrencilere, içeriğe ve pedagojik yöntemlere bakış açılarını şekillendirmektedir. Öğretmenlerin neye inandığı, sınıftaki etkileşimleri, öğrencilerin motivasyonları nihayetinde öğrenme çıktıları üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Bu çerçevede öğretmenlerin eğitim sürecinde doğru, adil ve etik davranış sergileme yükümlülüğü deontik adalet kavramı ile ilgilidir. Bu kavram, sadece öğrencilere eşit fırsatlar sunmakla kalmaz, aynı zamanda onların ahlaki gelişimlerine de katkıda bulunmaktadır. Deontik adalet, öğretmenlerin öğrencilerle kurdukları ilişkilerde, değerlendirme süreçlerinde ve sınıf yönetimi gibi tüm eğitim faaliyetlerinde kendini göstermektedir. Öğretmenler, deontik adaleti benimseyerek öğrencilerin kendilerini güvende, saygı duyulan ve değerli hissetmelerini sağlamaktadır. Bu durum, öğrencilerin öğrenme motivasyonlarını artırarak eğitim ortamında olumlu bir atmosfer yaratmaktadır. Öğretmenlerin deontik adaleti, sadece bireysel bir mesleki etik değil, aynı zamanda toplumun geleceği için de önemli bir sorumluluktur. Günümüzde değişen eğitim anlayışında öğretmenlerin sahip oldukları özelliklerin oldukça büyük bir etkisi olduğu kabul edilmektedir. Öğrencilerin 21. yüzyıl becerileriyle donatılması öğretmenlerin sorumluluğundadır. Bu çalışmanın amacı, ortaokul öğretmenlerinin eğitim inançları ile deontik adalet ve 21. yüzyıl becerileri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışma kapsamında elde edilen veriler, cinsiyet, yaş, medeni durum, kıdem ve öğretmenlerin görev yaptıkları okullardaki öğrenci sayısı değişkenlerine incelenmiş ve öğretmenlerin eğitim inançları ile deontik adalet ve 21. yüzyıl becerileri arasındaki ilişkinin yönü ve düzeyi belirlenmiştir. Araştırmanın örneklemini, 2023-2024 eğitim-öğretim yılında Sivas il merkezindeki Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı ortaokullarda görev 180'i kadın ve 127'si erkek olmak üzere toplam 307 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma verilerinin elde edilmesinde Yılmaz ve arkadaşları (2011) tarafından geliştirilen "Eğitim İnançları Ölçeği", Jiai ve arkadaşları (2016) tarafından geliştirilen Özyurt (2020) tarafından Türkçeye uyarlanan "21. Yüzyıl Becerileri Öğretimi Ölçeği" ve Beugré (2012) tarafından geliştirilen, Akın ve arkadaşları (2013) tarafından Türkçeye uyarlanan "Deontik Adalet Ölçeği" kullanılmıştır. Elde edilen veriler, SPSS programına aktarılmış öncelikle normallik değerlerine ve demografik değişkenlerin yüzde ve frekans dağılımlarına bakılmıştır. Normallik varsayımının karşılandığı kabul edildiği için verilere parametrik testler arasında ilişkisiz gruplar t-testi, tek yönlü ANOVA testi, Tukey testi ve Pearson korelasyon testleri uygulanmıştır. Araştırma bulguları, öğretmenlerin en çok özümsediği eğitim inançlarının varoluşçuluk ve ilerlemecilik olduğunu, en az özümsediği inancın ise esasicilik olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Eğitim İnançları Ölçeği'nin alt boyutları arasındaki ilişkilere bakıldığında, ilerlemecilik, varoluşçuluk, yeniden kurmacılık ve daimicilik boyutları arasında güçlü ve pozitif bir ilişki olduğu, esasicilik boyutu ile ise orta düzeyde bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Ayrıca öğretmenlerin eğitim inançlarının belirli demografik değişkenlere göre farklılaştığı görülmektedir. Bunlardan en çok farklılaşma olarak cinsiyet değişkenine göre kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek puan aldığı tespit edilmiştir. Öğretmenlerin eğitim inançlarının deontik adalet ile ilişkisine ait bulgular olarak demografik değişkenlere göre farklılıkların olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle yaş değişkenin göre 41-50 yaş grubundaki öğretmenler ölçekten en yüksek puanı alırken, 20-30 yaş grubundaki öğretmenler en düşük puanı almışlardır. Bu veriler 41-50 yaş grubundaki öğretmenlerin daha güçlü bir deontik adalet anlayışına sahip olduğunu gösterebilir. Öğretmenlerin eğitim inançları ile 21. yüzyıl becerileri ile ilişkisine ait bulgular sonucunda demografik değişkenlere bakılmıştır. Bunun sonucunda 21. yüzyıl becerilerinin birbiriyle bağlantılı olduğu ve bu becerilerin bir bütün olarak ele alınması gerektiği ayrıca da teknolojinin 21. yüzyıl becerileri arasında birleştirici ve kolaylaştırıcı bir rol oynadığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Öğretmenlerin Türkçe dil becerileri yeterliliğiyle ilgili okul yönetici görüşlerinin incelenmesi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Koçak Kayacı, Esma; Köybaşı Şemin, Fatma
    Bu çalışmanın amacı, öğretmenlerin Türkçe dil becerilerini nasıl gösterdiklerini, çalıştıkları kurumlardaki okul yöneticilerinin görüşleri doğrultusunda ortaya çıkarmaktır. Dil becerileri yeterliliği hem öğretmenlerin işlerini yapmalarını avantajlı kılarken hem de eğitim faaliyetleri dışında çevresiyle yaşanabilecek olumsuzlukların önüne geçer. Araştırma sonuçları, öğretmenlerin Türkçe dil becerilerinin güçlü ve zayıf alanlarının belirlenmesi ve zayıf yönlerin güçlendirilmesi konusunda bir delil sağlaması açısından önemlidir. Okul yaşamına etki eden dil becerilerinin hangisinin ağırlıklı olduğu ve güçlendirilmesi gerektiği üzerine önerilere dayanak oluşturması amacıyla öğretmenlerin Türkçe dil becerileri yeterlilik alanları olan dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerileri çalıştıkları okullardaki okul yöneticilerine sorulmuş ve dil becerileri yeterliliğinin okul kültürüne ve okul iklimine nasıl yansıdığı değerlendirilmiştir. Bu araştırmada öğretmenlerin Türkçe dil becerilerini nasıl gösterdiklerini, çalıştıkları kurumlardaki okul yöneticilerinin bakış açılarından ortaya çıkarmak amacıyla nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Araştırmaya katılacak okul yöneticilerinin seçiminde araştırma sorularıyla ilgili yeterli bilgi ve tecrübeye sahip, araştırılan olguyu deneyimlemiş katılımcıların seçilmesi sağlanarak araştırmanın amacı gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu nedenle çalışma grubunun belirlenmesinde, katılımcılar çeşitlendirilerek birden çok değişkeni dikkate almak adına amaçlı örnekleme yöntemlerinden maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubunu Sivas il merkezinde görev yapan 30 okul yöneticisi oluşturmuştur. Veriler araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizi için betimsel analiz ve içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda katılımcıların büyük bir çoğunluğu öğretmenlerin Türkçe dil becerileri yeterliliği konusunda sorunların olduğunu, bu sorunların daha çok yazma ve konuşma becerilerinde olduğunu belirtmişlerdir. Dil becerisi yeterliliğinin gelişmiş olmasının okul iklimine ve okul kültürüne olumlu yansıyacağı ifade edilmiştir. Araştırma sonucunda öğretmenlerin aktif becerileri olan anlatma becerilerindeki sorunlardan hareketle öğretmenlerin bu becerilerinin geliştirilmesi amacıyla öneriler geliştirilmiştir.
  • Öğe
    STEM etkinliklerinin ilkokul öğrencilerinin STEM tutumlarına, STEM kariyer ilgilerine ve 21. yüzyıl becerilerine etkisi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Bakan, Gökçen; Bircan, Mehmet Akif
    Bu araştırmanın amacı STEM etkinliklerinin ilkokul öğrencilerinin STEM tutum, 21.yüzyıl becerileri ve STEM kariyer ilgilerine etkisinin incelenmesidir. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tek gruplu zaman serili deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 19 ilkokul 4. sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın uygulama aşamasında araştırmacı tarafından geliştirilen STEM etkinlikleri öğrencilerle ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak; Öztürk (2017) tarafından Türkçe alan yazına kazandırılan "STEM Tutum Ölçeği", Atalay (2015) tarafından geliştirilen "21. Yüzyıl Yaratıcılık ve Yenilenme Becerileri Ölçeği" ve Yerdelen, Kahraman ve Taş (2016) tarafından Türkçe alanyazına kazandırılan "STEM Kariyer İlgi Ölçeği" kullanılmıştır. Verilerin analizinde Tekrarlı Ölçümler için ANOVA ve Friedman's analizleri kullanılmıştır. Araştırma sonucunda STEM etkiniliklerinin öğrencilerin STEM tutum düzeyleri üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Bunun yanı sıra STEM etkinliklerinin ilokul öğrencilerinin 21.yüzyıl becerileri üzerinde olumlu yönde anlamlı bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca STEM etkinliklerinin ilkokul öğrencilerinin STEM mesleklerine yönelik ilgi düzeylerini arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Ortaokullarda görev yapan öğretmenlerin okul sağlığına ilişkin algıları ve görüşleri
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Çetin, Bahadır; Doğan, Soner
    Araştırmanın amacı, Sivas ilinde Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı resmi ortaokullarda görev yapan öğretmenlerin okul sağlığına ilişkin algılarını ve görüşlerini tespit etmek; bu algı ve görüşlerin cinsiyet, medeni durum, branş, kıdem, kurumda çalışma süresi, okul büyüklüğü gibi çeşitli değişkenlere göre farklılık gösterip göstermediğini belirlemek ve ayrıca öğretmenlerin okul sağlığına ilişkin görüşlerini nitel veriler aracılığıyla analiz ederek elde edilen nicel ve nitel verileri bir arada değerlendirmektir. Karma yöntemin kullanıldığı bu çalışma sabit desenlerden eş zamanlı (paralel) karma yöntemler araştırma deseni ile yapılandırılmış, nicel ve nitel veriler birlikte değerlendirilerek elde edilen bulgular derinlemesine analiz edilmiştir. Araştırmanın nicel bölümünde, ortaokul öğretmenlerinin okul sağlığına yönelik algılarının belirlenmesi için tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın nitel bölümünde ise ortaokullarda görev yapan öğretmenlerin okul sağılığına ilişkin görüşlerini belirleyebilmek için olgu bilimi olarak da adlandırılan fenomonoloji deseni tercih edilmiştir. Araştırmanın nicel ve nitel çalışma grubu, kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi kullanılarak Sivas il merkezinde yer alan 20 ortaokulda görev yapan 408 öğretmenden oluşturulmuştur. Nicel ve nitel verilerin toplanacağı anket formları katılımcılara dağıtılarak kendilerinden formları doldurmaları istenmiş ve nicel verilerin analizine uygun 398 form; nitel verilerin analizine uygun 70 form araştırmaya dâhil edilmiştir. Nicel veriler, Doğanay ve Dağlı (2020) tarafından geliştirilen toplam 4 alt boyuttan (akademik vurgu, moral, destekleyici liderlik, çevresel faktörler) ve 23 maddeden oluşan "Örgüt Sağlığı Ölçeği (ÖSÖ)" aracılığıyla; nitel veriler ise nicel bölümde kullanılan ölçek boyutlarına paralel olarak araştırmacı tarafından geliştirilerek hazırlanan 6 adet açık uçlu soru ve 1 adet metafor sorusundan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Elde edilen nicel veriler SPSS 23.0 paket programı yardımıyla analize tabi tutulmuştur. Nitel veriler ise içerik analizi yöntemi kullanılarak incelenmiştir. ÖSÖ ve alt boyutları, seçeneklere göre kodlanan puan aralığı (SKPA) dikkate alınarak değerlendirildiğinde; çalışma grubunda yer alan katılımcıların görev yaptıkları okulların örgüt sağlığına yönelik algılarının ölçek toplamında yüksek olduğu; alt boyutlarına yönelik algılarının ise "Moral" ve "Destekleyici Liderlik" alt boyutlarında yüksek düzeyde; "Akademik Vurgu" ve "Çevresel Faktörler" alt boyutlarında ise orta düzeyde değerlendirme yaptıkları görülmüştür. Öğretmenlerin görev yaptıkları okulların sağlığına ilişkin algılarında medeni durum, branş, okuldaki görev süresi ve eğitim durumu değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık tespit edilmezken; cinsiyet değişkeninde erkek öğretmenlerin akademik vurgu, moral ve destekleyici liderlik boyutlarında okul sağlığını kadınlara göre daha yüksek düzeyde algıladıkları; yaş değişkeninde 20-32 yaş aralığında olan öğretmenlerin, 33 yaş ve üzeri olan öğretmenlere göre moral boyutunda daha düşük düzeyde algıladıkları; mesleki kıdem değişkeni ile akademik vurgu, moral ve destekleyici liderlik boyutları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu; okul yöneticilerinin genel başarı düzeyi değişkeni ile tüm alt boyutlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu; okul kültür düzeyi değişkeninde okul kültür düzeyi yüksek olan okullarda görev yapan öğretmenlerin tüm alt boyutlarda okul sağlığını okul kültür düzeyi düşük olan okullarda görev yapan öğretmenlere göre daha yüksek düzeyde algıladıkları; okuldaki öğretmen sayısı değişkeni ile çevresel faktörler boyutu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu; okuldaki öğrenci sayısı ile akademik vurgu, destekleyici liderlik ve çevresel faktörler boyutu arasında anlamlı bir farklılık olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Nitel bölümdeki analizler sonucunda elde edilen veriler; öğretmenlerin sağlıklı bir okulu nasıl tanımladığı, sağlıklı bir okul ortamının sağlanabilmesi için öğrencilerden, öğretmenlerden, yöneticilerden, velilerden beklentilerinin neler olduğu ve okulun fiziki şartlarının nasıl olması gerektiği ile sağlıklı okulu benzetme yoluyla açıkladıkları görüşlerinden oluşan toplam 7 tema altında incelenmiştir. Nitel verilerin incelenmesi sonucunda öğretmenler tarafından ağırlıklı olarak sağlıklı bir okul ortamının oluşabilmesi için öğrencilerin, öğretmenlerin, yöneticilerin ve velilerin sorumluluklarını bilmeleri bilinçli olmaları, güçlü bir iletişime sahip olmaları iş birliğine açık olmaları ve fikir alış verişinde bulunmaları gerektiği, okul yöneticilerinin adaletli davranmaları gerektiği ve okulda olumlu çalışma ikliminin oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca okulun fiziki imkânlarının yeterli düzeyde olmasını ve güvenlik önlemlerinin alınmış olması gerektiği yönünde de görüş bildirdikleri görülmektedir. Nicel ve nitel veriler birlikte incelendiğinde, araştırmaya katılan öğretmenlerin algılarına ve görüşlerine göre okulların sağlık düzeylerinin yüksek olduğu, öğretmenlerin okulları için iş birliği, adalet, akademik başarı, güvenlik, araç gereç ihtiyacının giderilmesi ve motivasyon kavramlarına yönelik beklentilerine sık yer verdikleri anlaşılmaktadır. Ayrıca, araştırmaya katılan öğretmenlerin ölçek sorularına verdikleri yanıtlar ile görüşme formu aracılığıyla elde edilen veriler analiz edildiğinde, uyarlanan tema ve alt kategoriler açısından okul sağlığına dair algı ve görüşlerin benzer olduğu söylenebilir. Bu sonuçlara göre, okulların sağlıklı olması, okullardaki akademik başarıyı artırmakta, öğretmenlerin moralini yükseltmekte, olumlu bir okul iklimi oluşturmada, okul yöneticileri ile öğretmenler arasında hoşgörü, anlayış ve iş birliği ortamının gelişmesinde ve okulun fiziksel olanaklarının eğitim öğretime uygun hale getirilmesinde etkili olmaktadır. Bu çerçevede araştırmada nicel ve nitel bulgulardan yararlanarak; öğretmenlerin meslekleriyle ilgili uzman desteği alabilmeleri için imkânların oluşturulması, öğretmenlerin hizmet içi eğitimlere yönlendirilerek veya okullara alanında uzman kişilerin davet edilmesi yoluyla ihtiyaç duydukları eğitimleri almaları; okul müdürlerinin kariyerinin başındaki öğretmenlerle daha fazla fikir alışverişinde bulunarak sağlıklı bir iletişim ağı kurmaları; okul yöneticilerine düzenli aralıklarla okul sağlığını değerlendirme çalışmaları yapmaları ve elde edilen veriler doğrultusunda okulda eksik veya iyileştirilmesi gereken alanları belirleyerek gerekli adımları atmaları önerilmektedir.
  • Öğe
    60-72 aylık çocuklara uygulanan duygu düzenleme etkinliklerinin çocukların duygu düzenleme ve sosyal problem çözme becerilerine etkisi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2024) Bilici, Damla Kurt; Bilbay, Asuman
    Amaç: Bu araştırma ile okul öncesi dönem 60-72 ay çocuklarına yönelik olarak "Okul Öncesi Duygu Düzenleme Etkinlikleri" hazırlanması ve hazırlanan etkinliklerin; çocukların duygu düzenleme becerileri ve sosyal problem çözme becerisi üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmada nicel araştırma modellerinden ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel model kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 2023-2024 eğitim öğretim yılında Sivas il merkezinde bulunan Milli Eğitim Bakanlığına (MEB) bağlı bağımsız anaokulları ve ilkokullara bağlı anasınıflarına devam eden 60-72 aylık deney grubunda 19, kontrol grubunda 16 olmak üzere toplam 35 çocuktan oluşmaktadır. Bulgular: Deney ve kontrol grupları arasında ölçek puanlarının karşılaştırılmasında Mann Whitney U analiz yöntemi kullanılırken her bir grupta öntest ve sontest ölçek puanlarının karşılaştırılmasında Wilcoxon Sıralı İşaretler Testi kullanılmıştır. Deney ve kontrol grubundaki çocukların Wally Sosyal Problem Çözme Testi sontest skorları arasında istatiksel olarak deney grubu lehine anlamlı fark elde edilmiştir (Z=3.488, p<.05). Ayrıca deney ve kontrol grubundaki çocukların duygu düzenleme sontest genel puanları (Z=-2.892, p<.05) ile değişkenlik/olumsuzluk (Z=-2.983, p<.05) ve duygu düzenleme-kontrol (Z=- 2.074, p<.05) alt boyut sontest puanları arasında da deney grubu lehine anlamlı fark elde edilmiştir. Sonuç: Öntest-sontest puanları değerlendirildiğinde; "Duygu Düzenleme Etkinlikleri"nin (DDE), çocukların duygu düzenleme ve sosyal problem çözme becerileri üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Sosyal bilgiler dersinde uygulanan çevre, sıfır atık ve geri dönüşüm etkinliklerine yönelik öğrenci deneyimlerinin incelenmesi: Fenomenolojik bir çalışma
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2025) Şahin, Salih Suat; Yılmaz, Kaya
    Bu çalışma, 7. Sınıf Sosyal Bilgiler dersinde uygulanan çevre, sıfır atık ve geri dönüşüm etkinliklerine yönelik öğrenci deneyimlerini ve bu deneyimlerin öğrenciler tarafından nasıl anlamlandırıldığını ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. Çalışmada nitel araştırma desenlerinden betimleyici fenomenolojik çalışma deseni kullanılmıştır. Betimleyici fenomenolojik araştırma deseni; bireylerin kendi bakış açılarına dayalı olarak deneyimlerinin yapısını ve özünü ortaya çıkarmayı hedefleyen bir araştırma desenidir. Çalışma, 2023-2024 eğitim öğretim yılında Yozgat İlinin bir ilçesinde Mimar Sinan Ortaokulu (rumuz) 7. Sınıflarında öğrenim gören 10' u kız, 5' i erkek olmak üzere toplam 15 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubunun belirlenmesinde amaçlı örnekleme çeşitlerinden ölçüt örnekleme kullanılmıştır. Çalışmada önceden belirlenmiş ölçütlere göre katılımcılar seçilmiştir. Çalışmada, Sosyal Bilgiler dersinde çevre, sıfır atık ve geri dönüşüm etkinlikleri uygulanmış ve bu etkinlikler sonucunda öğrencilerin deneyimlerine yükledikleri anlamı açığa çıkarmak amacıyla veriler toplanmıştır. Araştırma verileri, açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ve öğrencilerin çevre günlüklerini de içeren dokümanlar kullanılarak toplanmıştır. Görüşme sırasında katılımcıların verdikleri cevaplara bağlı olarak sonda soruları da sorulmuştur. Elde edilen verilerin analizi betimleyici fenomonolojik araştırma desenine uygun olarak yapılmış ve araştırma konusuna ilişkin katılımcıların deneyimlerinin özüne ve yapısına inilmeye çalışılmıştır. Veri analizi yapılırken betimleyici fenomenolojik araştırmanın 4 aşamalı veri analizi süreci kullanılmıştır. Bu aşamalar sırasıyla; 'parantezleme', 'fenomenolojik redüksiyon', 'imgesel çeşitleme' ve 'anlam ve özlerin sentezlenmesi' dir. Verilerin analizi sonucu, katılımcıların çevre, sıfır atık ve geri dönüşüm etkinliklerine ilişkin deneyimlerinin yapısını ve özünü oluşturan 6 bileşen tespit edilmiştir. Bu bileşenler; 7. Sınıf öğrencilerinin (1) çevre, sıfır atık ve geri dönüşüm konusunda bilinç, farkındalık ve sorumluluk kazanmaları (2) atıkları yerinde, yakından ve derinlemesine incelemeleri (3) bilişsel, duyuşsal ve davranışsal kazanımlar elde etmeleri (4) birlikte eğlenerek öğrenmeleri ve öğrenmeden keyif almaları (5) çevre, sıfır atık ve geri dönüşüm gezilerini ve etkinliklerini heyecan verici, şaşırtıcı ve ilgi çekici bulmaları (6) soyut kavramların somutlaşması ve bilginin kalıcı hale gelmesidir. Düzenlenen gezilerin ve etkinliklerin öğrencilerin çevresel farkındalık ve duyarlılığını artırdığı, çevre kirliliğinin nedenlerini ve çözümlerini daha iyi kavradıkları tespit edilmiştir. Öğrencilerin, atıkların geri dönüşüm süreçlerini yerinde görmeleri ve doğaya verilen zararları fark etmeleri çevre sorunlarına karşı farkındalık ve sorumluluk duygusu geliştirmelerini ve birçok bilişsel, duyuşsal ve davranışsal beceriler kazanmalarını sağlamıştır.
  • Öğe
    İlkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin dijital bağımlılıkları ile matematik kaygıları ve matematik akademik başarıları arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2025) Erkan, Ahmet Melik; Bircan, Mehmet Akif
    Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojisi araçlarına ve internete erişim kolaylaşmış ve toplumun her yaştan kesimi bu araçları günlük hayatında kullanmaya başlamıştır. Bu teknoloji ve araçların en yaygın kullanıcılarından birisi de çocuklardır. Fakat dijital araçların yaygın olarak kullanımı Dijital Bağımlılık olarak adlandırılan yeni bir bağımlılık türünü de ortaya çıkarmıştır. Söz konusu bağımlılığın en çok etkilediği grupların başında da çocuklar gelmektedir. Dijital bağımlılığın çocukların fiziksel, psikolojik ve akademik başarıları üzerinde olumsuz birçok etkisi olduğundan söz edilmektedir. Bu nedenle araştırmada ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin dijital bağımlılık düzeyleri ile matematik kaygıları ve matematik akademik başarıları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada nicel araştırma yönteminin tarama desenlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu İç Anadolu Bölgesi'nin bir ilinde bulunan dört devlet ilkokulu ve bir özel ilkokulda öğrenim gören 330 ilkokul dördüncü sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Mutlu ve Söylemez (2018) tarafından geliştirilen "Matematik Kaygı Ölçeği" ve Türkçe uyarlaması Kaçmaz, Cumurcu ve Çelik (2023) tarafından yapılan "Çocuklar için Dijital Bağımlılık Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırma verileri betimsel istatistikler, bağımsız gruplar t-testi, Anova testi, korelasyon ve regresyon testi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda; ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin dijital bağımlılık düzeylerinin (X̄= 47,20) az riskli grupta olduğu, matematik kaygılarının (X̄= 1,53) orta düzeyin üzerinde olduğu ve matematik akademik başarılarının (X̄= 76,78) iyi düzeyde olduğu bulgusu elde edilmiştir. Ayrıca araştırma sonucunda ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin dijital bağımlılık düzeyleri ile matematik kaygıları arasında orta düzeyde pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu, dijital bağımlılık düzeyleri ile matematik akademik başarısı arasında orta düzeyde negatif ve anlamlı bir ilişki olduğu, matematik kaygısı ile matematik akademik başarısı arasında orta düzeyde negatif ve anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Okuma güçlükleri ile ilgili yapılan araştırmaların bibliyometrik analiz ile incelenmesi
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2025) Demir, Rabia; İşcen Karasu, Fadime
    Günümüz toplumunda okuma, bireyin yaşamını devam etmesi ve yaşama ayak uydurabilmek için kazanması becerilerdendir. Okuma güçlüğü, sesi doğru tanıma ve çözümleme, akıcı okuma, okuduğunu anlama, yeterli kelime hazinesine sahip olma gibi gerekli okuma becerilerinden herhangi birinin kazanılamamış olmasından dolayı bireyin okuma sırasında yaşadığı güçlükler şeklinde tanımlanabilir. Okuma güçlükleri ile yapılacak araştırmalar bu konuyla ilgili ileride yapılabilecek çalışmalara ışık tutacağı ve araştırmacılar ile uygulamacılara yol gösterici olacağı düşünülmektedir. Bu araştırmanın amacı okuma güçlüğüne ait çalışmaların incelenerek bir haritasını çıkarmak için Web of Science (WoS) veri tabanında okuma güçlüğüne ait çalışmaları bibliyometrik analiz ile incelemektir. Bu amaçla WoS Core Collection veri tabanında çalışmalara ulaşmak için "reading difficulties", "reading disability" ve "reading disabilities" konu başlıkları kullanılarak bir erişim alanı oluşturulmuştur. Çalışma türü olarak sadece makaleler ele alınmıştır. Makalelerin indeksleri "Social Sciences Citation Index (SSCI)", "Science Citation Index Expanded (SCI-EXPANDED)", "Emerging Sources Citation Index (ESCI)", "Conference Proceedings Citation Index – Social Science & Humanities (CPCI-SSH)" ve "Conference Proceedings Citation Index – Science (CPCI-S)" indekslerinde taranmaktadır. Bu makaleler 2 alan uzmanı tarafından incelenmiş ve okuma güçlükleri ile doğrudan alakalı olmayan 631 makale analiz dışında bırakılmıştır. Analizler 2091 makale üzerinden yürütülmüştür. Araştırmanın analizleri R.4.1 programı üzerinden yürütülmüştür. Okuma güçlükleri ile ilgili yapılmış olan ilk çalışmalar 1975 yılında ortaya çıkmaktadır. 2091 makale toplamda 4763 yazar tarafından yayınlanmış olup bu makalelerin 261 tanesi tek yazarlıdır. Bu makaleler toplamada 615 farklı dergi/kaynakta yayınlanmış olup kaynakların 53755 tane kaynakçası bulunmaktadır. Ayrıca bu makaleler için 2675 tane farklı anahtar kelime yer aldığı görülmektedir. Bu konuda yapılmış çalışmaların yıllık artışı %7,4 tür. Makalelerin ortalama yaşı 14,7 olup makale başına düşen atıf sayısı 29-30 arasındadır. Makalelerin en çok yapıldığı dergi Journal of Learnıng Dısabılıtıes dergisidir. Yıllara göre atıflar incelendiğinde en fazla atıfın 2000 yılında yapılan çalışmalara olduğu daha sonra ise en fazla fazla çalışmayı Vaughn S. ve Swanson H. yapmıştır. Konu hakkında ilk çalışmaları ise Defries JC yapmıştır. Yazarlar arasında en fazla atıf alan makaleler ise Pennıngton BF'a ait makalelerdir. Yazarlara arasında en yüksek indekse Fletcher JM sahiptir. Okuma güçlükleri ile ilgili en fazla çalışmayı yapan yazarların Unıversıty of Texas System, Unıversıty Of Texas Austin, Florıda State Unıversıty ve Unıversıty System Of Florıda kurumlarında çalışma oldukları görülmüştür. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dünya genelinde bilimsel araştırma ve yayın faaliyetlerinde lider durumdadır. Ancak daha çok ulusal iş birliklerine odaklanmaktadır. Bilimsel araştırma ve yayın faaliyetleri bakımından ABD'yi Kanada ve İngiltere takip etmekte ve bu ülkeler uluslararası iş birlikleri açsından daha aktiftir. Okuma güçlükleri ile yapılan araştırmalar özellikle stres, çalışma belleği, bellek, okuduğunu anlama, yazma güçlüğü, fonolojik farkındalık, genetik faktörler, dikkat eksikliği ve hiperaktivite gibi terimlerin ele alındığı konulardadır. Atıf, yıl başına düşen ortalama atıf sayısı, çalışma sayısı fazla olan makalelerin adı, yılı, yazarlar, kurum, dergi ve anahtar kelime bilgileri gibi ögelerin analizleri yapılmış ve tablolaştırılarak sunulmuştur. Bibliyometrik analizde çalışma, yazar, kurum, ülke, dergi, yayın ve atıf performansları değerlendirilerek alanın genel görünümü sunulmuş ve bu ögelerin alanda ne kadar etkili olduğunu görmek için atıf analizi yapılmıştır. Bilimsel alan haritalama ile araştırma alanının sosyal yapısı ortak yazar analizi ile kavramsal yapısı ortak kelime analizi ile ortak atıf ve bibliyografik eşleştirme analizi ile ortaya çıkarılmıştır. Bilimsel alan haritalama ile bilimsel ögeler arasındaki ilişki ve iş birliği ağları analiz edilip görselleştirilmiş ve alanın haritası ortaya çıkarılmıştır. Analiz sonuçları bütün olarak değerlendirildiğinde sunulan bibliyografik verilerle alanın genel görünümü ve alandaki etkili olan makale, yazar, dergi, kurum, ülke belirlenmiştir. Ögeler arasındaki iş birliği ağları, makalelerin atıflarındaki ilişki ağları ortaya çıkarılmış ve alanda daha çok tercih edilen anahtar kelimeler saptanmıştır. Elde edilen sonuçlar literatür bağlamında tartışılmıştır. Yapılan tespitler ve değerlendirmeler doğrultusunda elde edilen bulguların, verilen tablo, şekil ve görsellerin, ögeler arasındaki bağlantıların, atıf listelerinde yer alan isim ve çalışmaların, okuma güçlükleri alanındaki güncel eğilimler ve alanyazınla ilgili yeni ve özgün çalışmalara temel oluşturabileceği düşünülmektedir. Bu araştırmanın alanda çalışma yapmak isteyen araştırmacılara alanın kavramsal yapısı ve sosyal yapısı hakkında bilgi vereceği, ülkemizde ve dünyada yapılan çalışmalarla ilgili yol göstereceği düşünülmektedir.
  • Öğe
    3-6 yaş aralığındaki özel gereksinimli çocuklara yönelik Türkiye'de yayımlanmış tezlerin eğilimleri
    (Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2025) Altundağ, Muhammed Mücahit; Yıldız, Ensar
    Araştırmanın amacı, 3-6 yaş aralığındaki özel gereksinimli çocuklara yönelik Türkiye'de yayımlanmış tezlerin eğilimlerini belirlemektir. Lisansüstü tez çalışmalarının çok boyutlu bir analizle incelenerek alandaki mevcut araştırma yönelimlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda araştırma 154 lisansüstü tezi kapsamaktadır. Belirlenen lisansüstü tezler yayımladıkları üniversitelere, tez türlerine, yazar cinsiyetlerine, akademik danışman unvanlarına, yayım yıllarına, örneklem/çalışma grubu özel gereksinim alanlarına, örneklem/çalışma grubu büyüklüklerine, yöntemlerine, araştırma yöntemlerine, veri toplama araçlarına ve veri analiz yöntemlerine göre dağılımları incelenmiştir. Araştırma sistematik derleme yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Türkiye'de günümüze kadar yayımlanmış tezler araştırmanın evrenini oluşturmuştur. Veri toplama sürecinde YÖK Ulusal Tez Merkezi veri tabanında literatür taraması yapılmış, dahil edilme kriterlerine uygun tezler "Tez Sınıflama Formu" kullanılarak kaydedilmiştir. Elde edilen veriler betimsel içerik analizi yöntemiyle incelenmiş ve verilerin sonuçları frekans ve yüzde tabloları kullanılarak tablolaştırılmıştır. Bu araştırma verilerinden elde edilen sonuçlara göre; lisansüstü tezlerin yazar cinsiyetlerine göre dağılımında %75.97'sinin kadın olduğu görülmüştür. Yıllara göre dağılımda en çok tezin 2023 yılında yayımlandığı görülmüş ve ilgili alanda artan desteğin bir yansıması olduğu ifade edilmiştir. Özel gereksinim alanlarına göre dağılımda ise otizm spektrum bozukluğunun %61.68 ile tezlerin büyük çoğunluğunu kapsadığı görülmüştür. Bu bağlamda, otizm spektrum bozukluğuna yönelik eğitimsel ilgilerin belirginleştiği, ancak diğer özel gereksinim gruplarına ilişkin çalışmaların sınırlı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmadan elde edilen sonuçların, alan yazında gerçekleştirilen çalışmaların güçlü ve zayıf yönlerinin tespit edilmesine katkı sunacağı, gelecekteki araştırmalara yön vermede önemli bir referans niteliği taşıyacağı ve özellikle 3-6 yaş aralığındaki özel gereksinimli çocuklara odaklanan araştırmacılar için rehberlik edici bir kaynak olacağı öngörülmektedir. Anahtar Sözcükler: 3-6 Yaş Aralığı, Özel Gereksinimli Çocuklar, Özel Eğitim, İçerik Analizi.