Temel İslam Bilimleri Bölümü Kitap Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe ISNAD Citation Style Second Edition(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2020) Demir, AbdullahSivas Cumhuriyet University is a university with high targets both in education and supporting and developing academic publications. In order to support and develop academic publications, our university has designated the field of theology in the social sciences as the thematic area by supporting the academic researches in the field. For this purpose, The Center of Religious Studies (DIMER), which is the first and only center for the field of religious sciences in Turkey, was established at our university. According to the regulation published in the Official Gazette, DIMER’s duties are to carry out studies that aim at reaching the national and international academic publishing standards of the theology journals, to spread the use of common language in scientific publications produced in the field of theology, to establish the Religious Studies Citation Index, to index articles from the scientific periodicals in the field of theology and to present them to readers, and to carry out studies that will ensure the harmonization of national and international academic publishing in the field of religious sciences. Within the scope of the related regulation, the ISNAD Citation Style has been developed in order to provide coexistence in academic researches and writings in the field of theology, and its first edition was launched on 12 March 2018. In a short time, this national reference system has spreaded widely and it is being used today in many areas of theology journals both in Turkey and the Turkish Republics, and it is becoming widespread day by day. The aim of this second edition to make the ISNAD an international academic writing and citation system that is used not only in the field of theology but also in all social sciences. I hope that the second edition of the ISNAD, which we have published, will bring a spirit to academic life and contribute to the increase of the quality in the studies carried out in the field of theology and social sciences in our countryÖğe İSLAM HUKUKU II(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2019) Erturhan, Sabriİslam hukuku, farklı, orijinal bir hukuk sistemidir. Onun orijanilliği vahye dayanmasından kaynaklanmaktadır. Orijinal adı fıkıh olan bu iliın, hukukun bütün konuları yanında ibadet, adak, keffaret ve fidye gibi hususları da kapsamına almaktadır. İslam hukukunda inanç, amel ve ahlak iç içe olup hükümleri dünyaahiret boyutludur. İslam hukuku, her zaman ve zeminde dinamik olmasını sağlayan kaynak ve metodolojiye sahiptir. Hukuka çok şey kazandırmıştır. Bir dönem oldukça ihmal edilen İslam hukuku günümüzde gerek üniversitelerde gerek akademik tez çalışmaları gerekse ulusal veya uluslararası toplantılarla yeniden ihya edilme sürecine girmiş bulunmaktadır. İslam hukuku, müspet veya menfi anlamda hemen her çevrenin ilgi alanı içerisindedir. Müslümanların hukuku olması hasebiyle Müslüman kitle bu hukukun öğrenilmesi, neşri, tetkiki ve müdafaasından birinci derecede sorumludur. Aksi takdirde bu dine mensup olmayan çevreler İslam hukuku hakkında kendilerinde bu hukuk sistemi hakkında söz söyleme, hüküm verme hak ve yetkisi görecek, bu yargılar da bir kaziyye-i muhkeme gibi yerleşebilecektir. Nitekim tarih boyunca bu tür yaklaşımlar olagelmiştir. Bu cümleden olarak İslam hukukunun ilkten vaz' ettiği nice kural ve ilkeler maalesef yok sayılmış, hukuk mirasına kazandırdığı birçok katkılar görmezden gelinmiştir. Sanığın şüpheden yararlanma ilkesi, masumiyet karinesi, suça iştirak, suçların içtimaı, işkence yasağı gibi hususlar birçok çağdaş hukukçu ve müellif tarafından görmezden gelinmiştir. Oysaki bu ilke veya hükümlerin temeli vahiy veya sahabe dönemine dayanmaktadır. Bu sayılanlar dışında modem hukuka hakkın kötüye kullanılması, alacağın temliki ve borcun nakli, beklenmeyen hal nazariyesi, risk sorumluluğu, temyiz gücü olmayanların medeni sorumluluğa sahip olmaları, mühayee ve savaş yasakları gibi hükümler kazandırmışbr (Köse, "İslam Hukukunun Modem Hukuka Katkıları Konusunda Bir Deneme", Makalat, Sy. 1, Konya, 1999, s. 7-33. Aynı makale için bkz. Köse, Çağdaş İhtiyaçlar ve İslam Hukuku, Rağbet Y. İstanbul, 2004, s. 95-133). Bu hususlar İslam hukukunun modem hukuka yapbğı katkılardan sadece birkaçıdır. Bu hukukun birinci derecede öğrenme yükümlüleri, ilahiyat eğitimi alan kitledir. O nedenle bu çalışmanın öncelikli hedef kitlesi ilahiyat tahsili yapanlardır. Eserde bir ilahiyatçının asgari düzeyde bilmesi elzem olan temel fıkıh bilgilerine yer verilmiştir. Çalışma bir ders kitabı niteliğindedir. Bu nedenle usanç verecek derecede ayrınbdan veya bilmeceye dönüşecek derecede ihtisardan kaçınılarak bu ikisi arasında orta bir yol izlenmeye çalışılmıştır.Öğe TEFSİR METİNLERİ I (Kur'an'ın ve Tefsir Metinlerinin Anlaşılmasıyla İlgili Konu ve Kavramlar)(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2019) Yavuz, Ömer Faruk; Deliser, Bilalİslam dini, Allah'ın peygamberlere gönderdiği kitaplara inanmayı esasa bağlamıştır. İslam'ın amentüsünde Allah'a ve meleklere imandan sonra kitaplara iman gelmektedir.1 Tanrı, kainah yaratmış ve onun genel ve özel kanunlarını koymuş olduğuna göre diğer varlıklardan ayrı ve özel surette yarattığı insanın da bu kanunlar içinde doğru düzgün hareket edebilmesini sağlamak için önce yaratılışta ona akıl vermiş ve sonra ayrıca yol gösteren rehber kitap da göndermiştir. İnsanlığın atası Hz. Adem ile başlayan vahiy silsilesi, belirli zaman aralıklarıyla gönderilen peygamberler aracılığıyla devam etmiştir. İnsanı yaratan Allah, yol gösterecek bilgi ve elçilerden onu yoksun bırakmamıştır. İnsanın Allah ile olan ilişkisinin en üst derecesi olan vahiy, çeşitli şekillerde kendisini göstermiştir. 'Kitap' ya da 'sayfalar' şeklindeki vahiy, bunların yalnızca bir türüdür. Allah, insanlar arasından seçerek görevlendirdiği elçilerine, bazen vahiy meleği Cebrail aracılığı ile bazen de aracısız doğrudan bilgiler ulaştırmıştır. Bu bilgiler sayesinde insanlar, hayattaki temel görevlerini, asıl yaratılış amaçlarını öğrenmişlerdir. Peygamberler (nebi, resul) de kendilerine verilen görevi yerine getirmek için bütün güçleriyle çalışmışlar ve böylece her devirde Allah'ın varlığına ve birliğine inanan ve bunu savunan insanların var olmasına vesile olmuşlardırÖğe KUR'AN-I KERİM - III(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2019) Arslan, ÖmerHem lafız hem de manasıyla ilahi bir kitap olan Kur'an-ı Kerim, "Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerde olana bir şifa, mü'minlere bir rehber ve rahmet gelmiştir." (Yunus, 10:57) mealindeki ayetiyle kendisini, insanlar için bir hidayet ve rahmet kaynağı, mü'minler için de bir rehber olarak tanıtmaktadır. Hal böyle olunca onun hem mana hem de lafız boyutuyla ele alınıp tanınması gerekmektedir. Kur'an tarihine bakıldığında tenzil döneminde onun, bir taraftan ezberlenme ve yazı yoluyla kayıt alhna alınıp tilavet edildiği, diğer taraftan da insanlar tarafından hayata tatbik edildiği müşahede edilmektedir. Bu durum, onun yazılması ve kayıt alhna alınmasındaki asıl espriyi gösterdiği gibi, İlahi kelamın daha sonraki nesillere aktarılması ve açıklanması gerektiğini de ortaya koymaktadır. Nitekim bu silsile hep böyle devam etmiş ve her devrin İslam bilginleri, Kur'an'ı aslına uygun bir şekilde okuyabilmenin ve onu daha iyi anlayabilmenin gayreti içerisinde olmuşlardır. Kur'an'ın hem lafız hem de mana yönünden tamamen kendisine özgü bir üslup ve yapısı vardır. Tüm insanlık için bir hidayet kaynağı olduğunu beyan eden Kur'an'ın (Bakara, 2:185.) hem daha güzel hem de özüne daha uygun bir şekilde anlaşılıp yorumlanması yönünde Ulılmu'l-Kur'an bağlamında birbirinden çok farklı ve kıymetli eserler meydana getirilmiştir. Bu çerçevede Kur'an'ın mana ve mefhumunun esprisine uygun bir şekilde anlaşılması için tefsir usul ve metodolojisi gibi teknik yöntemler geliştirilmiş iken, aslına uygun bir şekilde tilavet edilebilmesi ve okunabilmesi için de kıraat ve tecvit esasları tedvin edilmiştir. Bu esaslar, bizzat Hz. Peygamber ve ashabının tilavet keyfiyetine göre şekillenerek kayda geçirilmiştir.Öğe TASAVVUF-I (TASAVVUF VE TARİKATLAR)(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2019) Özköse, Kadirİslam düşünce sisteminin kelam, fıkıh, felsefe yanında bir diğer temel disiplini tasavvuf ilmidir. İlm-i tasavvuf fıkh-ı zahirin yanında fıkh-ı batını, ruhsatların ötesinde azimeti, fetva boyutunun ötesinde dinin takva boyutunda yaşanmasını ve ihsan terbiyesini esas almaktadır. Diğer İslami ilimlere göre geç teşekkül eden tasavvuf ilmi meşruiyetini Kur'an ve sünnetten almakta, Peygamber Efendimizin zühdi yaşamını şiar edinmektedir. Asr-ı saadet döneminde cemiyet halinde yaşanan zühd hayatı Emeviler döneminde yerını dünya heveslerine bırakmıştır. Emevi saltanatının iktidar hırsına, Emevi toplumunun lükse düşkün hale gelen yaşam tarzına bir tepki hareketi olarak doğan zühd akımı hicri üçüncü ve dördüncü asırdan itibaren tasavvuf sistemine dönüşmüştür. Ameli ve nazari, fikri ve felsefi, bireysel ve toplumsal tasavvuf anlayışları tasavvuf döneminde meşhur sfıfilerin şahsında ekolleşmiş, coğrafi olarak farklı tasavvuf mektepleri oluşmuştur. Hicri altıncı asırdan itibaren tarikatlaşma eğilimi hız kazanmış, pek çok tarikat meydana gelerek İslam dünyasının genelinde tasavvuf yaygın ve muteber bir ilim dalı haline gelmiştir. Kaleme aldığımız bu eser, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi bünyesinde gerçekleştirilen İlahiyat Lisans Tamamlama programı son sınıf öğrencilerine güz döneminde okutulan Tasavvuf I dersine ait ünitelerin kitaplaşmış şeklidir. Lisans düzeyinde öğrencilerin edinmeleri gereken asgari bilgi birikimini ihtiva eden bu çalışmada anlaşılır ve akıcı bir üslup kullanmaya özen gösterdik. Tasavvuf tarihinin gelişim seyrini bir bütün halinde ve tarihsel sürece uygun olarak izah etmeye çalıştık. Öğrencilerimizin zengin ve güçlü bir tasavvuf mirasına yaklaşım sergilerken tasavvuf ilmini kendi asli ve klasik kaynaklarından öğrenmelerini gaye edindik. Tasavvufun temel kaynaklarını ayrıntılı bir şekilde tanıtmanın yanında kitabımız boyunca sağlam tasavvuf kaynaklarına dikkat çekmeye çalıştık. Her ünitenin başında ilgili konunun kazanımlarını ve çıktılarını belirtmek suretiyle yol haritamızı ve konunun tartışma ortamını belirlemeye çalıştık. Konu bütünlüğünü sağlamak adına araştırmanın sağlıklı ve insicamlı bir şekilde bütünlük arzetrnesine gayret gösterdik. On dört üniteden oluşan bu eserimizde tasavvuf ve tarikatlar tarihinin anlaşılır bir boyut kazanmasına özen gösterdik. Tasavvufi düşünce ve tasavvufi hayatın gelişim serüvenini, tasavvuf felsefesini ve tasavvuf kavramlarının ıstılah boyutunu bir sonraki Tasavvuf II dersimizin kitabına bırakarak bu eserimizle tasavvuf ilmine giriş yapmaya çalıştık. Gayret bizden Tevfik Allah'tandır. SivasÖğe ARAPÇA-II(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Doğan, Yusuf; Koçak, Süleyman; Kayapınar, Mustafa; Yaman, NaimGenel anlamda ‚bir dilin yapısını inceleyen kurallar bütünü‛ olarak tanımlanan dilbilgisi (gramer)1, Arapçada iki önemli dala ayrılmaktadır. Birincisi, kelimeleri tek başına inceleyen sarf (morfoloji, şekil bilgisi), ikincisi ise kelimeleri cümle içindeki görevleri açısından inceleyen nahivdir (sözdizimi, sentaks, cümle bilgisi). Sarf ilmini daha önce işlediğimizden burada tekrar ele almayacağız. Nahiv İlmi’ni ( عًلٍيم النَّحٍوً ), ilk dönemlerdeki adıyla Îrab İlmi’ni ( ,(عًلٍيم الإًعٍ ىرابً ‚kelimenin cümle içindeki durumunu ve bu durum gereği sonunda meydana gelen değişikliği (mûraplığı/ الإًعٍىراب ) ve tekdüzeliği (mebnîliği/ البًىناء ) başka bir ifadeyle cümlenin ögelerini ve birbirleriyle ilişkilerini ele alan ilimdir‛ şeklinde tanımlamamız mümkündür. (Bkz. el-Galâyeynî, (1993), Câmiu’d-Dürûs, I, 9; Talu, (1987), Nahiv İlmi, s. 6; Çörtü, (2006), Nahiv, s. 13).Öğe İSLÂM HUKUKU-I(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Erturhan, Sabriİslâm hukuku, farklı, orijinal bir hukuk sistemidir. Onun orijanilliği vahye dayanmasından kaynaklanmaktadır. Orijinal adı fıkıh olan bu ilim, hukukun bütün konuları yanında ibadet, adak, keffâret ve fidye gibi hususları da kapsamına almaktadır. İslâm hukukunda inanç, amel ve ahlak iç içe olup hükümleri dünya-ahiret boyutludur. İslâm hukuku, her zaman ve zeminde dinamik olmasını sağlayan kaynak ve metodolojiye sahiptir. Hukuka çok şey kazandırmıştır. Bir dönem oldukça ihmal edilen İslâm hukuku günümüzde gerek üniversitelerde, gerek akademik tez çalışmaları gerekse ulusal veya uluslararası toplantılarla yeniden ihya edilme sürecine girmiş bulunmaktadır. İslâm hukuku, müspet veya menfi anlamda hemen her çevrenin ilgi alanı içerisindedir. Müslümanların hukuku olması hasebiyle Müslüman kitle bu hukukun öğrenilmesi, neşri, tetkiki ve müdafaasından birinci derecede sorumludur. Aksi takdirde bu dine mensup olmayan çevreler İslâm hukuku hakkında kendilerinde bu hukuk sistemi hakkında söz söyleme, hüküm verme hak ve yetkisi görecek, bu yargılar da bir kaziyye-i muhkeme gibi yerleşebilecektir. Nitekim tarih boyunca bu tür yaklaşımlar olagelmiştir. Bu cümleden olarak İslâm hukukunun ilkten vaz’ ettiği nice kural ve ilkeler maalesef yok sayılmış, hukuk mirasına kazandırdığı birçok katkılar görmezden gelinmiştir. Sanığın şüpheden yararlanma ilkesi, masumiyet karinesi, suça iştirak, suçların içtimaı, işkence yasağı gibi hususlar birçok çağdaş hukukçu ve müellif tarafından görmezden gelinmiştir. Oysaki bu ilke veya hükümlerin temeli vahiy veya sahabe dönemine dayanmaktadır. Bu sayılanlar dışında modern hukuka hakkın kötüye kullanılması, alacağın temliki ve borcun nakli, beklenmeyen hal nazariyesi, risk sorumluluğu, temyiz gücü olmayanların medeni sorumluluğa sahip olmaları, mühâyee ve savaş yasakları gibi hükümler kazandırmıştır (Köse, ‚İslâm Hukukunun Modern Hukuka Katkıları Konusunda Bir Deneme‛, Makâlât, Sy. 1, Konya, 1999, s. 7-33. Aynı makale için bkz.Köse, Çağdaş İhtiyaçlar ve İslâm Hukuku, Rağbet Y. İstanbul, 2004, s. 95-133). Bu hususlar İslâm hukukunun modern hukuka yaptığı katkılardan sadece bir kaçıdır.Öğe TASAVVUF II (TASAVVUFİ HAYAT VE SUFİ DÜŞÜNCE)(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Özköse, KadirTasavvuf ve Tarikatlar isimli kitabımızdan sonra bu eserle tasavvuf felsefesine ve tasavvufi hayatın boyutlarına kapı aralamaya çalışmaktayız. Tasavvuf kal ilmi olmaktan öte hal ilmi sayılmaktadır. Herbir sufinin tecrübesi kendisine özgüdür. Tasavvuf erbabı dinin aşk ve vecd boyutunda yaşanmasını önemsemekte, manevi tecrübenin derinlikli ve iştiyaklı bir şekilde gerçekleşmesini hedeflemektedir. Günümüzde tasavvuf ilmi ve sufiler hakkında birtakım ön kabul ve ön yargılarla toptancı yaklaşımlar sergilenmektedir. Diğer İslami ilimler gibi tasavvuf ilmi de erken dönemlerde kuruluşunu tamamlamış, Kur'an ve hadislerden referanslarla meşruiyetini sağlamış bir ilimdir. Tasavvuf ilmini sufilerin geliştirdikleri ıstılahları kullanmadan, tasavvufun temel klasiklerini okumadan, sufilerin tasavvufi tecrübelerini yakından tanımadan anlamamız mümkün değildir. İşte bu eser tasavvuf ilmini anlamaya yönelik İlahiyat Fakültesi lisans öğrencilerimizle Tasavvuf il dersinde müzakere edeceğimiz tasavvufi hayatın temel konularını on dört bölüm halinde ele almaktadır. Eserin giriş bölümünde tasavvufi ahlakın temel ilkelerine dikkat çekilmektedir. Birinci bölümde tezkiye-yi nefs ve tasfiye-yi kalp bağlamında seyr u sülük esasları incelenmektedir. İkinci bölümde fena ve baka düşüncesini tahlil edilmekte, üçüncü bölümde tasavvufi haller konusu incelenmeye devam edilmekte, cem' ve fark, kabz ve bast, vakt halleri ele alınmaktadır. Dördüncü bölümde dini his ve heyecanların beliriş şekillerinden tevacüd, vecd, vücud, cezbe, sekr, sahv ve istiğrak halleri değerlendirilmektedir. Beşinci bölümde sufilerin inanç ve ibadetlerdeki deruni yaklaşımları üzerinde durulmaktadır. Altıncı bölümde tasavvuf problemlerinden velayet ve keramet konusu incelemeye tabi tutulmaktadır. Yedinci bölümde tevessül, vesile, istimdad ve istiğase konuları hakkındaki reddiye ve kabul eden yaklaşımlar bir bütün halinde değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Sekizinci bölümde mürid-mürşid ilişkisi, şeyhlik makamı, mürşid-i kamilin özellikleri, beyat ve intisap düşüncesi, rabıta ve teberrük anlayışları değerlendirilmektedir. Dokuzuncu bölümde vahdet-i vücud konusu, vahdet-i vücudu panteizmden farklı kılan hususiyetler, vahdet-i vücud ile vahdet-i şühud arasındaki benzerlik ve farklılıklar, İbnü'lArabi takipçileri ve metafizik dönem tasavvufu incelenmektedir. Onuncu bölümde varlık mertebeleri, on birinci bölümde ayan-ı sabite mertebesi, on ikinci bölümde ise insan-ı kamil nazariyesi ele alınmaktadır. On üçüncü bölümde tasavvufta irfanı yol, on dördüncü bölümde ise tasavvufta aşk yolu ele alınmaktadır. Tasavvufi hayata ve sufi düşünceye yönelik bir bütün halinde anlama çabasını hedefleyen bu çalışma tasavvuf ilminin anlaşılmasına yönelik bir çabanın yansımasıdır. Gayret bizden Tevfik Allah'tandır. Prof. Dr. Kadir ÖZKÖSEÖğe SİSTEMATİK KELAM(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Baktır, MehmetKelâm, sözlükte “yaralamak, etkilemek" anlamındaki “kelm” kökünden türemiş bir isim olup bir fikri tam olarak anlatan söz demektir. Kelâm ilmi, konusu ve amacı dikkate alınarak iki şekilde tanımlanabilir: Konusu açısından yapılan tanımlamaya göre kelâm ilmi, Allah'ın zâtından, sıfatlarından, başlangıç ve sonuç (mebde' ve meâd) itibariyle yaratıklar (mahlûkat)ın durumlarından İslâm kanunu üzere bahseden bir ilimdir.1 Kelâmın gayesine göre tarifi ise şu şekildedir: Kelâm, din kurucusunun açıkça belirttiği belli düşünce ve davranışları teyit edip bunlara aykırı olan her şeyin yanlışlığını sözle gösterme gücü kazandıran bir ilimdir.2 Bu ilme kelâm adının yanı sıra "Tevhid, Usûlü'd-dîn, el-Fıkhü'l-ekber, Akaid, Nazar ve İstidlal İlmi" gibi değişik isimler verilmişse de kelâm adı yaygınlık kazanmıştırÖğe Arapça I(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Şimşek, Mehmet Ali; Doğan, Yusuf; Koçak, SüleymanArap dilinde kelime, harf, isim ve fiil olmak üzere üç kısma ayrılır. Bunlardan fiiller, çoğunlukla "dilin, belli kalıplarla, şahıs bildirerek ve zamanla bağlantılı olarak (diğer bir ifadeyle, gerçekleşmiş ya da henüz gerçekleşmemiş, gerçekleşmekte ya da gerçekleşecek olan) bir oluşa, kılışa, yapışa, bulunuşa, kısacası bir eyleme/olaya delalet eden yapıları" şeklinde tanımlanmaktadır (Bkz. el- Hâşimî, 17; Galâyînî, 1: 11-12; Uralgiray, 1986, 1: 10, 20-21; Akdağ, 1997, 33). Dolayısıyla tanıma göre, geçmiş, gelecek ya da şimdiki zaman (ayrıca geniş zaman) ile bir bağlantısı olmayan ve bir fâille ilişkilendirilmeyen hiçbir fiilden söz edemeyiz. Bütün bunlar dikkate alındığında fiillerin, aynı zamanda birer cümle olduğunu da gösteren aşağıdaki anlamları, aynı anda ve bütün olarak taşıdıkları ortaya çıkmaktadır. Örneğin, كَتَبَ (yazdı.) fiili, (1) "yazmak" (oluş/yapış/ediş yani kâf, tâ ve bâ harflerinin delalet ettiği sözlük/sözcük anlamı), (2) "zaman" (mazi fiil siygası, burada geçmiş zaman bildirmektedir), (3) "fâil" (çünkü eylemler tek başına gerçekleşemezler, ya bir isimde gerçekleşirler ya da bir isim tarafından gerçekleştirilirler) olmak üzere üç anlam içermektedir. Bu durum, fiillerin her üç siygası için de geçerlidir. Fiiller arasındaki farklılık, sadece ya sözlük anlamları ya eylemin gerçekleştiği/gerçekleşeceği zamanın yönü ya da fâilleri açısından söz konusudur. Örneğin, كَتَبَ fiili/cümlesi, "geçmiş zamanda üçüncü tekil eril şahıs tarafından gerçekleştirilmiş bir eylem (yazdı)" bildirir.Öğe TEFSİR METİNLERİ-II(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Keskin, Hasan; Özdeş, TalipTefsir, Hz. Peygamber’in Kur’an’ı beyanı ile başlamıştır. Hz. Peygamber kendisine gelen vahiyleri insanlara tebliğ ederken onlarla ilgili bazı hususları Sahabeye açıklayarak beyanda bulunuyordu. Kur’an’ın ilk muhatapları ana dillerinin Arapça olması nedeni ile ve bir de vahyin hangi olaylar, sebepler ve durumlar üzerine indirildiğine şahit oldukları için genelde Kur’an’ı anlamalarına rağmen, âyetlerde kendilerine garip, kapalı veya müşkil gördükleri bazı noktaları anlamakta zorluk çekiyorlardı. Kur’an’da ibadetler ve muamelâtla ilgili hüküm ve bilgilendirmelerin genelde mücmel olarak gelmesi, onların detaylarının açıklanmasını gerektiriyordu. Anlaşılmayan veya açıklanması gereken hususlarla ilgili Sahabenin tek müracaat kaynağı Hz. Peygamber’in kendisiydi.Öğe FIKIH USÛLÜ(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Demir, Halis; Ay, AlperAllah Rasulu: “Allahu Tealâ kimin iyiliğini murat ederse o kimseyi dinde fakih kılar” buyurmuştur. (Tirmizi, Sünen, hadis no 2645). Fıkıh, bir şeyi iyi kavramak, anlayışlı olmak gibi anlamlara gelir. Fıkıh, kişinin hak ve sorumluluklarını bilmesidir. Bir Müslümanın, Allah’ın rızasına uygun ibadet edebilmesi ve hayatının sürdürebilmesi için fıkıh ilminin bazı konularını öğrenmesi gerekir. Fıkıh, kişinin doğumundan ölümüne kadar hayatının her sahasını kuşatır. Fıkhın ihtiyaç duyduğu ilimlerden biri ‘Usul’ ilmidir. Fıkıh usulü bir anlamda hüküm çıkarmanın veya fıkhın mantığıdır. Bu kitabın konusu fıkıh usulüdür. Elinizdeki kitabın hazırlanmasında bazı hususlara dikkat edilmiştir: Öncelikle bir yöntem bilimi olması sebebiyle bu ilim dalında kavram ve tanımlar önemlidir. Konuların anlaşılması için mutlaka tanımlar anlaşılmalı, tekraren üzerlerinde durulmalıdır. Konuların ayrıntısına girilmemiştir. Kitap bir bakıma Fıkıh usulüne giriş mahiyetindedir. İleri okumalar için ünite sonlarında bazı makaleler önerilmiştir. Konularla ilgili az sayıda örnek verilmiştir. Gaye kitabın sayfalarını sınırlı tutmaktır. Tekrardan kaçınılmıştır. Kitap konular, örnekler ve tanımlar bakımından bir bütün olarak düşünülmüştür. Ayet ve hadislerin Arapçaları ve mealleri verilmiş, arkasından kısaca konuyla alakası kurulmaya çalışılmıştır. Genel olarak kaynak gösterilen eserler, İlahiyat Fakültelerinde yoğun olarak okutulan ders kitaplarıdır. Bunlardan Abdullah Kahraman’ın Fıkıh Usûlü, tablo, şema ve açıklamalı örnekleri ile farklı seviyedeki fıkıh öğrencilerine hitap eden bir eserdir. Fahrettin Atar’ın Fıkıh Usûlü, fıkıh usulü konularını en geniş ele alan bir eserdir. Bu kitapta İslam Hukuk Tarihi konuları da yer almaktadır. Okuyucuyu klasik kaynaklara yönlendirmesi bakımından da önemli bir eserdir. İbrahim Kâfi, Dönmez’in tercüme ettiği Zekiyyüddin Şa’bân’ın İslâm Hukuk İlminin Esasları isimli eseri konuların tahlili ve mezhepler arası farklı içtihatları izahı bakımından önemlidir. Fıkıh Usûlü kitabımız siz dikkatli okuyucularımızın yerinde tenkit ve uyarıları sonucu daha faydalı hale gelecektir. Gayret bizdendir; Muvaffakiyet Allah’dandır.Öğe DİNLER TARİHİ-II(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Aykıt, Dursun Ali; Yaman, NaimBu çalışma İLİTAM programına kayıtlı öğrenciler için fakültenin isteği üzerine materyal olarak hazırlanmıştır. Bununla birlikte sürenin kısalığı nedeniyle elde bulunan ders notlarından derlenmiş olup sonraki süreçte tashihler ve genişletme ihtiyacı da görülebilir. Faydalı olması dileğiyleÖğe DİNLER TARİHİ-I(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Aykıt, Dursun Ali; Yaman, NaimDinler, çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadır. Ancak bütün bilginlerce kabul edilen bir din tarifi olmadığı gibi kesin bir sınıflandırma şekli de yoktur. Dinleri; Kurucusu Olan Dinler ve Geleneksel Dinler; Millî Dinler ve Evrensel Dinler; İlkel Kabîle Dinleri, Millî Dinler ve Evrensel Dinler olarak ayıranlar bulunmaktadır. İslâm bilginleri de dinleri Hak Dinler ve Bâtıl Dinler veya Vahye Dayanan İlâhî Dinler ve Vahye Dayanmayan Tabiî Dinler şeklinde iki kısma ayırmışlardır. İbn Hazım (Ö.456/1064) ve Şehristânî (Ö.548/1183) gibi Müslüman Dinler Tarihçileri, Hak Dinler karşılığında "Milel", Bâtıl Dinler karşılığında ise "Nihal" terimlerini kullanmışlardır. Tüm bu sınıflandırmaların yanında bölgesel olarak da dinler tasnif edilebilmektedir. Buna göre Hint Dinleri (Hinduizm, Budizm, Caynizm, Sihizm<); Ortadoğu Dinleri (Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi) ve Çin Dinleri (Konfüçyanizm, Taoizm gibi) şeklinde bölgesel olarak ayrım da yapılabilmektedir.Öğe Kur’an-ı Kerim-IV(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Arslan, Durmuş; Ay, AlperKur’an-ı Kerim, ilk insana Allah tarafından birtakım bilgiler verildiğini1 haber vermiştir. Yine Kur’an-ı Kerim’e göre tevhid inancına sahip bu ilk insandan, son peygamber Hz. Muhammed (sav)’e kadar hep bu dinle ilgili mesajlar (vahiy) peygamberler aracılığı ile Allah tarafından insanlara ulaştırılmıştır2. İlâhî vahiy yoluyla peygamberlere ve onlar vasıtasıyla insanlara gelen bu bilgiler hem insanın yaratılışındaki ortak payda (fıtrat) ile uyum içerisinde, hem de içerdiği ilkeler ve fikirler açısından bütün insanlar tarafından paylaşılabilir/kabul edilebilir nitelikte olmuştur. Ancak ne var ki, kimi insanlar akl-ı selim ile hareket ederek fıtratın sesine kulak verip vahye uyarken, kimi insanlar da hevâ ve hevesine (nefsi arzularına) uyarak vahye karşı çıkmıştır. Bütün insanlara karşı eşit mesafede olma özelliğine sahip olan vahiy, fıtratın sesine kulak verip akl-ı selim ile hareket edenlerin kabulüne mazhar olacak kadar yakın olmuş, nefsanî arzulara ve şeytanî vesveselere kapılanlara da inkâr edecek, hatta onunla mücadele edecek kadar uzaklaşmaktadır.Öğe Kur’an-ı Kerim-II(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Aslan, Ömer; Aslan, Ömer; Arslan, Durmuş; Ay, AlperKur’ân-ı Kerim hem lafız hem de manasıyla ilâhî bir kitaptır. O, ‚Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, gönüllerde olana bir şifa, mü’minlere bir rehber ve rahmet gelmiştir.‛ (Yunus, 10:57) ifadesiyle kendisini, insanlar için bir hidayet ve rahmet kaynağı ve mü’minler için de bir rehber olduğunu beyan etmektedir. Vahyin son halkası olan Kur’ân’ın bu vasıfları kıyamete kadar devam edecektir. Hal böyle olunca onun hem mana hem de lafız boyutuyla ele alınması gerekmektedir. Kur’ân tarihine bakıldığında tenzîl döneminde onun, bir taraftan ezberlenme ve yazı yoluyla kayıt altına alınıp tilavet edildiği, diğer taraftan da insanlar tarafından hayata uygulandığı müşahede edilmektedir. Bu durum, onun yazılması ve kayıt altına alınmasındaki asıl espriyi gösterdiği gibi, İlâhî kelamın daha sonraki nesillere aktarılması ve açıklanması gerektiğini de ortaya koymaktadır. Nitekim bu silsile hep böyle devam etmiş ve her devrin İslam bilginleri, Kur’ân’ı aslına uygun bir şekilde okuyabilmenin ve onu daha iyi anlayabilmenin gayreti içerisinde olmuşlardır.Öğe KUR'ÂN-I KERİM -1(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Arslan, Durmuş; Akdoğan, Mustafa SaidKur'an'ın sözcük ve terim yönünden muhtelif tanımları yapılmıştır. Dersimizle ilgili olması bakımından sadece terim yönünden genel kabul görmüş tanımına yer vermek istiyoruz. Buna göre Kur'an; Allah (cc) tarafından Cebrail vasıtasıyla Hz. Peygamber'e vahyedilen, nıushaflarda yazılan, tevatür yoluyla nakledilen, tilavetiyle ibadet edilen ve insanların bir benzerini getirmekten aciz oldukları İlahi kelamın adıdır. 1 . Kur'an'ın bu tanımında dile getirilen iki özelliği, yani Allah kelamı/ vahiy mahsulü ve okunmasıyla ibadet edilen bir kitap olması, dersimizi önemli kılan hususların başında gelmektedirÖğe Hadis Metinleri-II(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2018) Ağırman, CemalHadîs Metinleri II Dersinde okutulmak üzere bu kitapta yer alan hadîsleri Buhârî’nin el-Câmi’u’s-Sahîh’inden seçtik. Bu seçmeyi yaparken iki şeyi hedefledik. Birincisi olabildiğince Buhârî’nin ilgili bölümlerin değişik bablarından bir veya birkaç hadîs seçerek el-Câmi’u’s-Sahîh’inin sistemi ve içeriği hakkında bilgi sahibi olmak; ikincisi de dînî, ahlâkî ve sosyal konular hakkında Hz. Peygamber’in ne yaptığı ve ne söylediği konusunda bilgi sahibi olmak. Bu amaç doğrultusunda Buhârî’nin bab başlıklarında yer verdiği birçok âyete de yer verdik. Bu noktada hem Buhârî’nin bab başlıklarını nasıl oluşturduğu konusundaki yöntemini görmek, hem âyetlerin mesajlarından yararlanmak, hem de Kur’ân- Sünnet bütünlüğünü ve Buhârî’nin bunu göstermedeki başarısını görmek gibi bir amaç hedefledik. 1-7. Üniteleri Prof. Dr. Cemal Ağırman, 8-14. Üniteleri Prof. Dr. Sami Şahin hazırlamıştır. Başarı Allah’tandır<Öğe KUR’AN ve SAHÂBE SEMPOZYUMU (22-23 MAYIS 2015 / SİVAS)(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2016) Keskin, Hasan; Demir, Abdullah12. Tefsir Akademisyenleri Koordinasyon Toplantısı ve bu vesileyle Sivas Valiliği, Sivas Belediye Başkanlığı, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörlüğü ve Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin ortaklaşa düzenlediği “Kur’an ve Sahabe” başlıklı sempozyum 22-23 Mayıs 2015 tarihlerinde önemli bir kültür şehrimiz olan Sivas’ta İlahiyat Fakültemizin ev sahipliğinde gerçekleştirilmiştir. Bu etkinliklerin Sivas’ta ve Üniversitemizde yapılması bizim için gerçekten büyük bir mutluluk kaynağı olmuştur. Bu nedenle bu sempozyumun gerçekleştirilmesinde başta Sivas Valimiz Sayın Âlim BARUT Bey, Sivas Belediye Başkanı Sayın Sami AYDIN Bey, Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Faruk KOCACIK Bey ve Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Sabri ERTURHAN Bey olmak üzere tüm katılımcı tefsir akademisyenlerine, özellikle tebliğci, müzakereci, oturum başkanları, değerlendirmeleriyle katkıda bulunan hocalarımıza, sempozyum düzenleme kuruluna, sempozyum bilim kuruluna, sempozyum sekretaryasına ve bu toplantının gerçekleşmesine en ufak ta olsa katkısı olan bütün kuruluş ve özel şahıslara Fakültem ve Sivas adına en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Sempozyumda biri açılış tebliği olmak üzere birbirinden değerli on yedi tebliğ sunuldu. Türkiye’nin hemen hemen her ilinden Sivas’a teşrif eden tebliğciler yoğun mesai harcayarak hazırladıkları tebliğlerini bizlerle paylaştılar. Yine bu tebliğler çok değerli tefsir akademisyenleri tarafından müzakere edildi. Sempozyumun sonunda sempozyum ile ilgili önemli değerlendirmeler yapıldı. Bu emeğin kalıcı olması, tüm insanlara ulaşması ancak yazıya dökülmesi ve yayınlanması ile mümkün olacaktı. Bu açıdan sempozyumda sunulan bildirileri ilim dünyasıyla buluşturmak bizim için oldukça önemli bir husustu. Şimdi bunu gerçekleştirmenin de ayrı bir mutluluğunu yaşıyoruz. Sempozyum bildirilerinin yayınlanarak okuyucu ile buluşturulması ve ilim dünyasına kazandırılması hususunda başından beri her türlü desteği ile yanımızda olan Cumhuriyet Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Faruk KOCACIK Bey’ e ve onun şahsında emeği geçen tüm Rektörlük personeline teşekkürü bir borç bilirim. Ümidimiz odur ki bu sempozyum bildirilerinin yayınlanması daha başarılı çalışmaların ilham kaynağı olacaktır. Gayret bizden tevfik Allah’tandır. 22 Nisan 2016 / Sivas Prof. Dr. Hasan KESKİN Yrd. Doç. Dr. Abdullah DEMİRÖğe Hadis Kaynaklarını Okuma Yöntemi ve Musanniflerin Dili(Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, 2013) Ağırman, CemalHadîsler İslâm Dini’nin ikinci kaynağı ve Kur’ân’ın tefsiri olan Sünnet’in yazılı belgeleridir. Onların tahrif edilmeden sonraki nesillere intikali kadar, intikalinden sonra toplanıp derlenmesi, derlenen ve tasnif edilen bu belgelerin kitaplaşması da önemlidir. Şüphesiz her tasnif belli bir amaca yönelik, belli bir yöntemle ve belli bir ihtiyaca cevap vermek üzere yapılmıştır. Bütün hadîslerin sihhat ve güvenilirlik derecesi aynı olmadığı için amaç, yöntem ve ihtiyaçlar, hadîslerin seçiminde etkili olmuştur. Bu bağlamda kitaplar oluşturulurken kullanılan materyale musannif tarafından tevdi edilen işlevsel konum, hadîslerin sıhhat ve güvenilirliğinin derecesini tespit açısından son derece önemlidir. Hadîs kaynaklarının musanniflerini, muhtevâlarını, tasnif sistemlerini, tasnif amaçlarını, hangi ihtiyaca cevap vermek için tasnif edildiklerini bilmek elimizdeki materyali tanıma ve gerçek fonksiyonunu doğru tespit ve algılama açısından vazgeçilmezdir. Bu çalışma temel hadîs kaynaklarını biraz daha yakından tanıma amacıyla yapılmıştır. Tek tek ele aldığımızda ondokuz temel hadîs kaynağının muhtevâ, tasnif sistemi ve tasnif amacının tahlili yapılmıştır. Ancak bazı musanniflerin eserleri toplu olarak değerlendirilmiştir. Bunu da dikkate aldığımızda değerlendirilen eserlerin daha fazla olduğu görülecektir. Birinci el ve temel kaynak özelliği taşıyan eserler esas alınmıştır. Kaynak kullanımında bu kapsama giren eserler esas olduğu için ikinci el ve derleme eserlerin değerlendirilmesine yer verilmemiştir. Çünkü hadîslerin derleme eserlerden referans verilmesi bilimsel bir uygulama değildir. Derleme eserlerden aldığımız bir hadîsi birinci el temel kaynakta yerini görmemiz ve referansını oradan vermemiz gerekir. Kaynakların değerlendirilmesinin yanı sıra musanniflerin kullandıkları dili, eserlerine ne tür hadîsler aldıklarını belirtmeye çalıştık. Özellikle ale’lebvab telif edilen hadîs kaynaklarının hadîs merkezli değil, bâb merkezli okunması gerektiği ve bâb merkezli okumanın nasıl olması gerektiği konularına yer verdik. Dini tebliğ görevi ifa eden ve özellikle ilahiyat tahsili yapan öğrencilerimiz için yararlı olacağını umuyorum. Muvaffakiyet Allah’tandır. 31.01.2014 Prof. Dr. Cemal AĞIRMAN SİVAS
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »